Yeni Üyelik
22.
Bölüm

22. Bölüm

@mylavanta_5

Medya: ceylanın saçları

Merhabalar ben geldim.

bölümü elimden geldiğince uzatmaya çalışıcam canlarım. Uzun olunca göndermede sıkıntı yaşıyorum ama inşallah bu sefer bir sorun olmaz.

iyi okumalar ;)

Bendeki bu akılsızlık varken ne kadar daha yaşardım bilmem. Akıllanır mıydım onu da bilmem. Önce Timur'un nazı otele girerken görmüş delirmiştim. Sonra Timur'un arabasını mahvedicem diye abimin arabayı da mahvetmiştim ve sonuç.

Abim beni evin içinde ve dışında üç tur kovalamış sonra da odada sıkıştırıp saçlarıma sakız yapıştırmıştı. Ben saçlarıma kıyamaz onlara çok iyi bakardım. Tıpkı abimin arabasına baktığı gibi.

"Off anne yaa kestirmek istemiyorum "

Annem tasla kafama bir tane yapıştırdı.

"Bunu arabayı oyuncak etmeden önce düşünecektin"

Saçlarımı yıkamıştım annem de yardım etmişti ama hâlâ çıkmamıştı. Galiba kestirecektim başka çare yoktu.

"Offf yarın kuaföre gidiyim o zaman bırak. Sen çok kesersin "

Önceden annem keserdi saçımı, azıcık kesicem, ucundan alıcam deyip boyun kısmımdan keserdi. Ağlardım, okula gitmek istemezdim ama bir süre sonra alışırdım.

Saçlarımı poşetle bağlayıp yattım. Sakız başka bir yere bulaşmasın diye. Sabah kalkar kalkmaz kuaförün yolunu tuttum.

Gidip saçımı nasıl kestireceğimi tarif ettim.saçlarım göğüsümün hemen altındaydı abim yüzünden kısacık kalmıştı.

Kuaför abla istediğim gibi kesti saçımı. Şöyle bir bakınca hoş duruyordu. Beğenmiştim. Gelmişken biraz da alışveriş yapmak istedim bir kaç mağazaya girip elbise, ayakkabı ve takı aldım.

Aldıklarımı hemen kızlara göstermem gerekiyordu çünkü biz hep öyle yapardık. Onlar bana, ben onlara gösterirdim.

Bir şeyler içmek için bir kafeye girecektim ama gördüğüm kişi buna engel oldu. İlk başta emin olamadım dikkatle bakmaya başladım. Evet oydu. Yanında ailesi vardı. Karısı ve iki kız çocuğu ile yürüyordu. Kızının birinin elinde pamuk şeker vardı. Diğeri ise tahminen 17,18 yaşında bir kızdı.

Gözlerimin dolduğunu hissettim. Bu olmamalıydı. Gözlerimin dolmaya hakkı yoktu. O bizi terketmişti. Şimdi ona hiçbir şey hissedemezdim.

Bize babalık yapmamıştı. O benim babam değildi. Ama içimdeki öfkeye ve meraka engel olamadım. Gizlice onları takip ettim. Nerde yaşadıklarını merak ettim. Bizim evimizin iki mahalle aşağısında kalıyorlardı. Mahalleydi ama kaldıkları ev iki katlı dublex bir eve benziyordu. Kocaman bahçesi vardı. Tam bir yazlığı andırıyordu ama ucuz bir yazlık.

Gözyaşlarım benden bağımsız akarken sinir tüm vücudumu kapladı. Bizi terk eden, bizi bir kez olsun kucağına alıp sevmeyen baba denilen adam bir başkasına kocalık yapıyor, başka çocuklara babalık yapıyordu.

Daha fazla dayanamadım ve koşarak eve geldim. Gördüklerim beni intikam alma ve hesap sormaya itiyordu ama önce kafamı dinlemem gerekiyordu.

Eve gelip hemen odama çıktım. Abim henüz gelmemişti annem de yemek yeyip yemeyeceğimi sormuştu ama ben üzerimi değiştirip çıkacağımı söyledim ve annemi odadan gönderdim.

Kısa bir duş alıp hemen üstüme ne bulduysam geçirdim. Kot İspanyol paça pantolon ve beyaz bir tişört. Bir yandan da Timur'u arıyordum. Onunla konuşup akıl danışmam lazımdı, o bana yardım ederdi.

İlk çalışta meşgule attı, ikinci defa aradım açtı ve kısa bir cevap verdi.

"Aşkım şuan müsait değilim, işin var bitince arayım olur mu? "

Cevap vermeme bile izin vermeden yüzüme kapattı. Şaşkınca baktım telefona. En zor günümde yanımda olmayacaksa onunla beraber olmamın ne önemi vardı?

Daha fazla beklemeden evden koşarak çıktım. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Kızları aramıştım ama onlar da ailesi ile öğlen yemeğinde olduklarını söylediler. Bir sıkıntı varsa gelelim diye ısrar ettiler ama aile yemeklerini bozmamak için bir şey söylemedim.

Şuan zor durumdaydım ama kimse yoktu yanımda. Kimse bana öncelik vermiyordu. Gözyaşları eşliğinde uzun uzun yürüdüm. En sonunda kendimi sahilde buldum.

Kumların üzerine oturup denizi seyretmeye başladım. Arkamda bir gece kulübü vardı ve müzik sesi buraya duyuluyordu. Herkes eğleniyordu. Bazen düşünüyordum da kimsenin derdi yok gibi geliyordu bana. Bunu düşünmek yanlıştı oysa herkesin derdi vardı. Ama biz bencillik yapıyor kendi derdimizi daha büyük sanıyorduk.

Biri yanıma oturdu. Hemen sağıma döndüm. Yağız.

"Selam "

Önüme döndüm. Ne konuşmaya ne de cevap vermeye gücüm vardı. O da zaten cevap beklemedi.

"Kulüpten çıkıyordum, hemen tanıdım seni yanına gelmek istedim. Akşam oldu ne yapıyorsun burda tek başına? "

"Hiç" diyebildim sadece. Aceba yağıza herşeyi anlatsam beni anlar mıydı? Yada dinler miydi? Bana yardım eder miydi?

"Bir şey mi oldu? " diye sordu endişe ile sonra ekledi

"Timur'la mı kavga ettin? "

O sırada yağıza döndüm. Gerçekten endişe etmiş, endişe ile bakıyordu bana.

"Onunla tartışsam sevinir miydin? "

Cevap gecikmedi.

"Saçmalama ceylan. Ben öyle biri değilim. "

"İyi. Timur'la tartışmadım. "

"Ne o zaman sorun"

"Bir sorun olduğunu nerden çıkarttın"

"Tek başına sahilde oturuyorsun, üstelik akşam olmasına rağmen. Ayrıca ağlamışsın göz altların kıpkırmızı. Bunlar yeterli değil mi sence de "

"Babam "

Sessizce dinledi. Gücümü toplamamı, anlatmaya devam etmemi bekledi.

"Biz küçükken bizi terketti başka bir kadın için. Bu gün onu gördüm. Yanında eşi ve iki kızı vardı"

Sesim titredi, konuşamadım. Gözlerim yine dolmaya başlıyordu. Dolmasın diye başımı gökyüzüne diktim. Yıldızlar çok azdı bu gün.

"Ne yapmayı düşünüyorsun? "

"Ne yapabilirim ki? "

"Benim bildiğim ceylan hesap sormadan asla bırakmaz "

"Emin misin? Karşısına bile çıkmaya cesaretim yok"

"Yardım ederim"

"Nasıl edeceksin? "

"Bak ceylan sen bu zamana kadar yanında hep biri olsun istemişsin. Yalnız başına hiç bir şey yapmaya cesaret edememişsin. Şimdi de öyle. Babanın karşısına çıkmak istiyorsun ama yanında biri olmadan cesaret edemezsin. Eğer istersen ben senin yanında dururum"

İşte böyleydi. Tam da istediğim buydu. İlk defa biri ben demeden istediğim şeyi anlamıştı. Timur'u arıyordum, ama meşgul olduğunu söyleyerek telefonu kapatıyordu. Ama yağız. Benim ne arkadaşımdı ne de akrabam. Bana yardım edeceğini söylüyordu.

"Karşılığında ne istiyorsun? "

"Ne karşılığı ceylan Allah aşkına "

Gözlerini mükemmel şekilde devirdi. Bu görüntü komiğime gittiğinden hafifçe güldüm. O da güldü ve ayağa kalktı.

"Hadi şimdi kalk ve yarın için plan yap. Sonra da bana haber ver "

"Ne yapıcğımı bilmiyorum "

"Düşün. Ne yaparsan yap yanındayım. Hadi bırakıyım seni eve"

Yağızla beraber arabaya doğru ilerledim. Kafam çok karışıktı, ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum.

*****

Beyza aile yemeğinden sonra ailesi ile ayrılmış Kayra ile buluşmuştu. Kampta olanlardan sonra hiç bir araya gelip konuşamamışlardı. Telefonda konuşuyorlardı ama yine de birbirini görmek istiyorlardı.

İçinde bir heyecan ile yürümeye devam etti. Mavi bir etek beyaz bir krop giymişti. Hava da epey sıcaktı. Spor ayakkabıları ile yaylanarak yürüyordu. Elinden gelse uçacaktı, o kadar heyecanlıydı.

Sonunda parkta oturan kayrayı gördü. Kamelyaların birine oturmuş o da sabırsızca beyzayı bekliyordu. Beyza bir kaç büyük adımla yanına geldi.

"Selam"

Kayra gelen sesle yerinden kalktı ve cevap verdi.

"Selam. Hoş geldin "

"Hoşbuldum, nasılsın"

Kayranın karşısına oturdu. Kayra yanında duran kutuyu çıkarıp Beyza'ya uzattı.

"Ben sana bir hediye aldım da. Bekleyemedim hemen vermek istiyorum"

Beyza mahçupça baktı. Bu onların ilk buluşması sayılırdı. Kendisinin eli boş gelmesi utandırdı onu.

"Ben böyle elim boş geldim ama çok özür dilerim. Bir sonraki sefere telafi ederim söz "

"Hayır böyle düşünme lütfen. Ben senden karşılık bekleyerek almadım bunu"

Beyza çekinerek uzandı kutuya ve kurdelasını çözerek açtı. Kapağını kaldırdığında içinde yumuşacık bir peluş tavşan buldu. Hemen eline alıp sarıldı.

"Yiaa çok güzel buu"

Kayra memnun olmuşça gülümsedi.

"Beğenmene çok sevindim. "

Kutunun içinden parfüm, bir kaç çikolata ve ufak bir kar küresi çıktı. Ne alacağını bilememiş bir sürü çeşit almıştı.

Beyza kutuyu kapatıp kayranın yanına gitti ve sıkıca sarıldı. Kayra da hemen karşılık verdi.

Beraber bir kafeye gidip önce çay içtiler, sonra sinemaya. Komedi filmi seçtiler ve gülerek izlemeye devam ettiler. İlişkileri resmi olarak başlamıştı artık. Kayranın beyzayı eve bırakması ile geceleri sona erdi.

*****

Derya Sametle yine el ele ilerliyordu. Bir an aklına sahildeki olay geldi. Egemen sameti bıçaklamış kaçmıştı. O gece onu kaybetmekten ölesiye korktu. İyice sokuldu samete.

"Hayırdır üşüdün mü? " diye sordu samet.

"Hayır aklıma sahil olayı geldi"

Samet olduğu yerde durdu. Deryaya dönüp alnına bir öpücük bıraktı.

"Korkma geçti artık bak ben iyiyim. Sen yanımdasın "

Derya samete sıkıca sarıldı. Samet deryayı korkutmamak için söylememişti ama artık söylemeliydi. Böylesi daha çok korkutuyordu onu.

"Derya bak egemeni bulmuşlar ve nezarete almışlar. Artık korkacağın bir şey yok"

"Gerçekten mi? "

Derya sevinçle ellerini çırptı ve sametin boynuna atladı. Bu haber onu çok mutlu etmişti. Artık egemen yoktu, onlara zarar verecek kimse yoktu. Samet deryayı kolunun altına aldı ve ilerlemeye başladılar.

Eve geldiklerinde artık vedalaşma vaktiydi. Derya;

"Görüşürüz o zaman yarın"

Samet de karşılık verdi.

"Görüşürüz "

Yavaşça yaklaştı deryaya dudakları deryanın dudakları ile buluşmak istiyordu. Bir santim kala yukarıdan bir terlik sametin kafasına düştü.

"Ahhh! "

Derya panikle geri çekilip samete baktı.

"Ayy iyi misin? "

"Kim attı bu yaa? Sizin mi bu? "

Derya yerden terliği alıp baktı.

"39 numara. Ay yok bu bizim değil" terliği geri yere attı.

Samet başını okşayarak geriledi.

"Neyse görüşürüz o zaman"

Arkasını döndü ve bir süre sonra gözden kayboldu.

Derya eve girdi ve koşarak odasına çıktı. Beyza yatağın üzerine yatmış ağızını kapatmış kahkahasını durdurmaya çalışıyordu. Derya içeri girince kocaman bir kahkahayı koyuverdi.

"İnanmıyorum beyza sana yaa! Terlik atmak nedir "

"Napıyım seni öpecekti. Sen bana az mı trip attın az bile sana. "

"Ben şimdi gösteririm sana "

Beyza kaçmaya deryada onu yakalamaya çalışırken şen kahkahaları odada yankılanıyordu.

*****

"Teşekkür ederim yağız bıraktığın için"

"Rica ederim ne demek. Haber verirsin "

Yağız arabaya bindi ve uzaklaştı. Arkamdan Timur'un sesini duydum.

"Ceylan, ne işin var senin o adamın yanında? "

Arkamı dönüp baktım kısa bir an. Sorgular gibi bakıyordu. Bir kaç adım yaklaştım.

"Niye merak ediyorsun? "

"Ne demek niye merak ediyorsun? Ceylan sen benim sevgilimsin tabiki merak edicem"

"Sevgilim? " sorar gibi çıkmıştı kelime dudaklarımdan. Anlamı her dilde farklıydı belki ama onun tabiri yaptıklarına uymuyordu.

"Sen emin misin benim sevgilim olduğuna "

"O ne biçim soru ceylan. O adam mı aklını karıştırdı, bir şey mi dedi? "

"Sen bu gün meşguldün ya hani, benim ne yaşadığımı biliyor musun? Yanımda en çok seni aradım ama yoktun. Sen söyle sevgili olmak sadece sözde mi? "

"Ne oldu ceylan? Anlat bana. "

Yüzümü avuçları arasına aldı. Bana sarılmaya çalıştı ama hemen geri çekildim. Artık bana samimi gelmiyordu.

"Ne önemi var ki? Senin bir sözün vardı hani ; ben senin sevgilinim, ama sen benim sevgilim misin bundan emin değilim. Sen bunu bir sorgula "

Arkamı döndüm ve geriye bakmadan eve girdim. Gözlerim yine sulanmıştı. En ihtiyacım olan zamanda yanımda yoksa bir daha da olmasındı.

*****

Bölüm sonu.

ne düşünüyorsunuz?

timur'la ceylan arasındaki ipler kopuyor sizce geri barışırlar mı?

bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın benim güzel okurlarım. 🤗🤗🥰

 

Loading...
0%