Yeni Üyelik
29.
Bölüm

29. Bölüm

@mylavanta_5

Selamlar efendim ben geldim.

umarım beğenirsiniz. Bu ara ilham gelmiyor da ksalsksnan

tamam tamam hadi başlayalım.

Gece çok garip bir rüya gördüm. Rüyamda üzerimde beyaz bir elbise ile ilerlerken önüme yaşlı bir kadın çıkıyor, benden su istiyordu. Yanımda su yok derken ileride akan çeşmeyi görüyordum ve hemen oraya gidip avucuma su dolduruyordum.

Kadına içirdikten sonra kadın bana bakıp " az daha dayan, herşey bitecek mutluluğa ereceksin" diyordu.

Sonra birden uyanıyordum. Saat sabah altı olmuştu. Lavaboya gidip işlerimi hallettim ve elimi yüzümü yıkadım. Yukarıda çok oda olmadığından biz alt katta kalmıştık.

Alt katta iki oturma odası ve ve üç oda vardı. Kızlarla ben bir odada abimle Timur bir odada kaldı. Tuvalet de dışarıdaydı.

Tuvaletten çıkınca yasemin ablayı gördüm. Elinde süt helkesi ile ahırdan çıkıyordu. Bende yapılacak bir şey varsa diye peşine takıldım. Ama o beni görmemiş olacak ki yanına gelince sıçrayıp bağırdı.

"Ayhh Allah canını almasın kız sen ne zaman geldin? "

"Uyku tutmadı da size yardım etmeye geldim."

"İyi gel madem kahvaltı hazırlayalım"

Yukarı mutfağa çıktık ve kahvaltı için çay koydum. Yasemin abla da yumurta koydu haşlanması için. Ardından belki onu yiyen olmaz diye patates de kızarttı. Yetmedi menemen yaptı. Galiba kadın eli boldu.

Kahvaltı hazır olduktan sonra herkesi çağırdık ama eda gelmedi. Onlar masaya otururken ben edaya bakmaya başladım. Kapısını iki kez tıklattım ama ses gelmedi. Kapıyı açıp yavaşça içeri girdim. Yatağında oturuyordu. Gözleri kıpkırmızı olmuştu.

Bu da demek oluyordu ki ağlamış.

"Eda iyi misin? " diye sordum ama ters bir cevap aldım.

"Çık dışarı"

Anlamaz gözlerle baktım.

"Ben seni kahvaltıya... "

"Çık dedim sana ya çık! Defol! "

Ayağa kalkıp bağırmaya devam etti. Ben ne yapmıştım buna.

"Sakin ol önce ben ne yaptım sana? sadece seni kahvaltıya çağırmak istedim. "

"Ne mi yaptın? Senin yüzünden dün abim Eren'i dövdü. Yetmedi eren bir daha beni etrafında görmek istemediğini söyledi. Hepsi senin yüzünden. Ayrıldık mutlu oldun mu?"

"Nasıl yani eren seninle sevgili miydi? "

"Ne bekliyordun sana bakmasını mı? "

"Saçmalama. Senin sevgilim dediğin adam dün herkesin içinde bana asıldı"

"O öyle biri tamam mı? O herkese iltifat eder"

"Eda saçmalama. Bu iltifat değil baya baya asılmak"

"KES SESİNİ DEDİM DEFOL ODAMDAN! " masanın üzerindeki vazoyu aldı ve bana fırlattı. Ben kendimi korumak için elimi yüzüme kapattım ve başımı eğdim.

Vazo başımın üzerinen geçip duvara çarparak parçalandı. Ben bir adım geri çekilmişken kapı açıldı ve içeri Timur ve diğerleri girdi.

"Eda ne oluyor? Ne bağrıyorsun? " sonra yerdeki vazoyu gördü. İyi olup olmadığımı kontrol ettikten sonra kardeşine döndü.

"Al şu kızı çık dışarı" diye abisine de diklendi. Timur daha çok sinirlendi.

"Ne biçim konuşuyorsun kızım sen şu falan diye"

Sonra bana döndü anlatmam için. Başladım anlatmaya.

"Eren eda ile sevgiliymiş. Dün sen onu dövdükten sonra eda ila ayrılmışlar o yüzden bana kızıyordu"

"Doğru mu bu? "

Eda ters ters bana baktı. Yüzümü eşkitme isteği geldi ama tuttum kendimi.

"DOĞRU MU? " diye bağırdı bu sefer de.

Eda da aynı şekilde doğru diye bağırdı.

"Eda bir daha o çocukla görüştüğünü ne duymak ne de görmek istemiyorum"

"Engel olmaya çalışırsanız kaçarım evden" diye çıkıştı. Babası araya girdi.

"Kızım! Saçma sapan konuşma. O çocuk bi kızla nişanlandı, kızı aldattı diye nişan atmadılar mı? Şimdi aynısı sana mı olsun istiyorsun? "

Eda ben ne dersem o olacak diye diretmeye devam ediyordu. Timur daha fazla dayanamamış üzerine kapıyı kilitlemiş çıkmıştı.

Şuan Ben, Timur, abim, beyza, derya tarlaya gidiyorduk. Buranın gençlerin işi olmadığından tarlada çalışanlara yardım ederlermiş. Köy yerinde pek gezilecek yer olmadığından bizde vakit geçsin diye gidiyorduk.

Edaya üzülüyordum. Daha 18,19 yaşlarındaydı. 25 yaşındaki bir çocuğa aşık olması ve onun söylediklerine inanması doğru değildi. Kötü emeller için bile kullanıla bilirdi.

Tarlaya geldiğimizde bir sürü ürün vardı. Salatalık, domates, havuç, çilek, marul ve daha nicesi. Sanki sera gibiydi ama üzeri açıktı.

Ellerimize birer sepet verdiler. Ben ilk başta çilek toplamaya başladım. Bir tane alıp ağzıma attım, kimse görmeden.

"Ne yapıyormuş benim minik hırsızım"

Arkamı dönüp Timur'a baktım. Gülerek bana bakıyordu.

"Alsana " diye bir çilek uzatacaktım, aklıma bilgecan dedenin alsana diyen repliği geldi. Boş elimi Timur'a uzattım.

"Boş ver keloğlan belki bu çilek keyfini yerine getirir alsana"

Boş boş baktı elime.

"Keloğlan mı? "

"Alsana"

"Ne diyorsun ceylan? "

"Alsana"

"Hey allahım. Kafayı yedin heralde. "

Sonra bir kahkaha attım. Bir kaç kişi dönmüş bize bakıyordu. Yerden bir çilek koparıp Timur'a uzattım.

"Al al hadi çilek ye" elimden alıp ağzına attı. Ben bu köyü sevmiştim ama biraz yani çok değil. Timur yanıma oturdu ve bacaklarını belime doladı. Otururken beni hapsetmişti.

"Çek yaw şu bacaklarını işim var benim"

"Yoruldum ceylan yaa. Biraz oturayım"

"Ne iş gördün aceba? "

"Ne iş mi gördüm? 30 kasa taşıdım kamyona "

"Ooo çok çalışmış benim aşkım" tam yaklaşıp öpecekken kafama taş gibi sert bir şey çarptı, sonra boynuma su gibi bir sıvı aktı.

"Bu ne yaa! "

Arkadan abimin sesini duydum.

"Dün bir şey demedim diye suyunu çıkartmayın. Mesafe"

Elimi kafama attım. Çekip baktığımda bunun domates olduğunu gördüm.

Timur " nimet lan o yazık değil mi? " diye bağırdı.

"Taş atacaktım kanka da yarmayım dedim kardeşimin kafasını"

Bir hışımla ayağa kalktım. Koşarak abimin yanına gidip saçlarına yapıştım. O da beni itmeye çalışıyor tarlanın ortasında kavga ediyorduk.

"Ceylan! Bırak şu saçımı bak fena yaparım" diye bağırıyordu.

Ben yav he hee diye daha çok çekmeye başladım. Timur kahkaha atarak gülüyor, derya bizi ayırmaya çalışıyordu. Beyza aman naparsanız yapın diyerek işine dönerken tarlanın sahibi geldi.

"LAN! Aloo, hoytt ayrılın liovvv"

Hoytt mu? Yani afedersiniz ama sanırsın davar çağırıyo. Pardon koyun. Bu köyde herşeyi başka isimle çağırdıkları için aklımda kalmış.

"Napıyorsunuz siz yavrum çocuk gibi tarlanın ortasında yakışıyor mu size? "

Haklısın abicim yakışmıyordu.

"Hadi hadi güle güle. Kavganıza evinizde devam edin."

Adam resmen bizi kovmuştu. Ben elimi abimin saçından çekip arkamı döndüm ve hızlı hızlı tarladan çıktım. Bir kaç kız bana bakıyor, bende onlara dönünce önlerine dönüyorlardı.

"Alın işte sizin yüzünüzden kovulduk. Ne güzel salatalık toplayıp yiyordum ben. Taze taze " diye yakındı beyza.

Aman beyza boşver salatalığı falan kafam yarıldı benim. Abim de beni göstermiş;

"Sen onu ceylan hanıma söyle " diye eliyle bana uzanmıştı.

"Ben ne yaptım yaa? Sen bana domates fırlattın"

"Sende yanaşmasaydın Timur'a"

"Sevgilim değil mi öperim"

"Öpemezsin efendim"

"İyi sende bir daha deryayı nah öpersin"

"Ceylan ne biçim konuşuyorsun"

Deryayı kolundan tutup ilerlettim. Arkamızdan beyza bağırdı.

"Yaa beni unuttunuz"

O da koşarak bize yetişti. Dün geldiğimiz ırmağa geldik. Dünün aksine kimse yoktu burda. Kızlarla pantolonlarımızın paçalarını dizimize kadar sıvamış suya girmiştik.

Birbirimize su atıyor eğleniyorduk. Fazla su gördüğümden olsa gerek biraz sıkışmıştım afedersiniz.

"Kızlar ben sıkıştım napıcam"

Derya kulağıma yaklaştı

"Kanka git bir ağacın altına güver"

"Güver mi? O ne be? "

Beyza gülmeye başladı.

"Ayy dün yasemin ablaya tuvaleti sordum. Aha şuraya gir güver dedi bana ne demek bilmiyorum valla" diyerek ellerini teslim olur gibi kaldırdı. Bazı kelimeleri gerçekten değişikti buradakilerin. Ama onların aksine Timur'dan hiç böyle laflar duymamıştım.

"Aman neyse ben biraz uzaklaşayım da beni sorarlarsa bir şeyler uydurun" diyerek sudan çıktım ve ayakkabılarımı giyip erkeklerin ters yönüne doğru ilerledim.

Baya uzaklaştığıma emin olduktan sonra bir ağacın altına çömeldim ve işimi halletmeye başladım. Tam işim bitmişti kalkıyordum ki bir ses duydum. Biri şarkı söylüyordu, bir kız. Ve bana doğru geliyordu.

Hemen pantolonumu çekip üzerimi düzelttim.

"Bir evum var kaleden

Biri da pazardadur, biri da pazardadur biri da pazardadur"

Ben olduğum yerden çıkınca asiye beni görüp şarkısını kesti. Bana yaklaştı ve gülümsedi ama zoraki bir gülümsemeydi bu.

"Merhaba " dedi. Bende hemen karşılık verdim.

"Merhaba napıyorsun burda? "

"Hiç öyle yürüyordum. Sen? "

"Bizde timur'la geldik. " dedim ama sonra pişman oldum çünkü yüzü düştü.

"Asiye beni yanlış anlama ama Timur'un ismini duyunca yüzün düşüyor. Timur'a karşı bir şey mi hissediyorsun? "

Başını eğdi. Söylemek istiyordu ama söyleyemiyordu galiba. En sonunda bir nefes alıp başını salladı.

"Evet ben Timur'a bir şeyler hissediyordum ama artık bitti merak etme "

"Nasıl yani bitti deyince bitiyor mu?"

"Hayır ama bitmek zorunda. " diye cevapladı. Ve devam etti.

"Aslında Timur benim aklımda hiç yoktu. Yasemin abla bana sürekli seni Timur'a alıcam der dururdu. İlk başlarda takmazdım ama bayramda Timur izine geldikçe görür ister istemez kapılırdım ona. O bana bakmazdı ama işte heves" diye tamamladı cümlesini.

Önceden yasemin anne diyordu bu sefer abla demesi şaşırtmıştı beni. Abla diyorduk çünkü kendisi genç bir kadındı. Ellilerinin başındaydı ama genç duruyordu.

Bana dönüp elini omuzuma koydu.

"Merak etme. Sizin aranıza girmek yada ilişkinize karışmak gibi bir derdim yok. Beni sevmeyen birini sevmenin de bir anlamı yok. Sonuçta bizi sevmeyen, değer vermeyen birine zaman ayırmak kendimize saygısızlık bana göre"

Laf mı soktu yoksa öğüt mü verdi anlamamıştım ama başımı salladım yine de. O da arkasını dönüp ilerledi. Bende Kızların yanına döndüm.

Acıktığımız için daha fazla durmadan eve geldik. Yasemin abla tavuklu pilav, patlıcan musakka ve sarma yapmıştı. Yanında da mercimek çorbası vardı.

Hepimiz oturup iştahla yedik. Eda hâlâ odada kilitli duruyor bazen açın kapıyı diye kapıyı yumrukluyor sonra sesi kesiliyordu.

"Timur edayı ne zaman çıkartacaksın"

Oyunundan başını kaldırdı. Abimle kafa topu oynuyordu. Sonra tekrar oyuna döndü.

"Aklı ne zaman başına gelirse o zaman"

"Onun suçu değil"

"Beni ilgilendirmez"

"Sen nasıl abisin ya? Benim abim senle beni öğrenince beni odaya mı kilitledi"

"Aynı şey değil ceylan"

"Nesi farklı? "

Telefonu yana savurup ayağı kalktı.

"O şerefsiz bir kızı aldattı ve nişan attı. Gayet iyi biliyorum ki edayı da sevmiyor, yedekte tutuyor. Kız bulunca onunla oynaşıyor işi bitince edaya dönüyor. Anlıyor musun? Başta öğrenseydim gebertirdim onu ama işte" devam etti.

"Daha önce yapmadığı şey değil. Tanımasam inanıcam"

Bu noktada benim karışacağım bir durum yoktu. Bundan sonrası beni aşardı. Ne yaparlarsa yapsınlardı artık, ben bir şey yapamıyordum.

Yasemin abla akşama köyden birinin düğün olduğunu, hazırlanmamız gerektiğini söyledi. Sıkılmayalım diye bizi de götürecekti. Yanımızda elbise yoktu malesef o yüzden en güzelinden sade bir şekilde giyindik.

Ben siyah bir İspanyol paça pantolonla beyaz omuzları düşük bir crop giydim. Derya siyah bir tişört kot pantolon ve deri ceket giyerken beyza da beyaz bir etek ve mavi bir crop giydi.

Timur da siyah pantolon, siyah tişört giymişken abim kot pantolon ve beyaz tişörtle hazırlanmışltı.

Hepimiz hazır olunca çıktık ve köy meydanına geldik. Evde muhsin amca ve eda kalmıştı.

Bu düğün nasıl geçer diye içimden geçiriyordum. Halay çeker miydik, yada oyun oynarmıydık derken keçinin sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş lafını tasdikledi eren.

"Selam gençler hoş geldiniz. Nasılsınız görüşmeyeli? "

Timur beni belimden tutup kendine yasladı.

"Uzak dur bizden. Belanı benden bulma"

"Ne o kardeşini getirmedin mi? "

Timur beni bırakıp Eren'in yakasına yapıştı.

"Bana bak lan, ne kardeşime ne ceylana yaklaştığını görürsem öldürürüm seni" iterek bıraktı ve elimi tutup ilerledi. İnşallah sonunda olay çıkartmazdı.

 

Bölüm sonu canlarım.

nasıl buldunuz bölümü?

lütfen fikirlerinizi belirtin. Siz bir şey söylemeyince ben beğenmediler sanıp üzülüyorum da biraz 👉👈

oy vermeyi de unutmayın sizleri çok seviyorum.

tiktok: my_lavanta5

instagram: my_lavanta00

 

 

 

Loading...
0%