@mylavanta_5
|
Merhabalar ben geldim. İlk bölümler içime sinmiyor final yapmak istiyorum demiştim. Biraz daha ilerlet sonra final yap diyen arkadaşlar oldu. biraz daha ilerletince olaylar toparlandı ve şuan 30. Bölümdeyiz. beni bırakmadığınız ve destek olduğunuz için çok teşekkür ederim 🥹🥹🥹 Sizleri çok seviyorum. ***** Timur'la kına alanına girdik. Yasemin abla düğün demişti ama şuan bulunduğumuz ortam kına gecesiydi. Erkekler kadınlardan ayrı olacak şekilde ileriye oturdular. Oturan kadınlar erkeklere sırtı dönük olduğu için tam göremiyorlardı. Köy meydanı baya genişti. Ayrıca köy de baya kalabalıktı. Bir kaç kişiden duymuştuk, köyün en zenginlerindenmiş erkek tarafı bu yüzden başka şehirlerden de gelenler varmış. Timur'la abim erkeklerin bulunduğu alana geçerken bizde kızların olduğu alana geçtik. Gelini taht tarzı bir yere oturtmuşlar diğer genç kızlar çıkmış oynuyordu ortada. Aralarında gönülsüz gibi oynayan asiye de vardı. Biz de yasemin ablayla beraber boş sandalyelere yan yana dizildik. Kına merasimi başlamıştı. Gelini arka tarafa götürdüler. Yasemin abla siz de gidin diyerek bizi de yolladı. Bizde arka tarafa geçince tef ve mum verdiler. Gelin önde biz arkada elimizde tefler ve mumlarla ilerledik. Arka fonda kına müziği çalarken herkes alkışlamaya başlamıştı. Bizde olaya kendimizi kaptırmış bir o yana bir bu yana sallanıyorduk. "Oy gelin gelin kaftanı allı Her kıza nasip olsun telli duvaklı" Şarkı böyle devam ederken bizde gülerek eşlik ettik. Beyza kendini fazla kaptırmış olacak ki gelinin karşısına geçip roman havası oynar gibi poposunu bir o yana bir bu yana kıvırttı. Teflerle oyun bittikten sonra damatın geleceğini söylediler. Biz sağa ve sola dizilerek bir yol oluşturduk. Gelin başta beklerken damat da geline doğru yaptığımız yoldan geldi. Erkekler arasında abim ve Timur da vardı. Herkes kınaya özel lıkır şıkır giyinmişken ben biraz sade kalmıştım galiba. Damat gelinin başındaki duvağı kaldırdı ve alnına bir öpücük bıraktı. Daha sonra elini tutarak dans etmek için ortaya geçirdi. Kocası olan herkes tek tek dansa kalktı. Köy yerinde sevgili olayı ayıp karşılandığından sevgilisi olan uzaktan bakmakla yetiniyordu. Ben gelinle damata bakarken Timur da yanıma gelip elimi tuttu. Gülerek ellerimi omuzlarına koydum. Abim de deryayı kaldırmış, beyza da videomuzu çekiyordu. "Ceylan yaa evlensek mi artık diyorum. Baksana herkes evleniyor" "Bilmem, neyi bekliyoruz ki? " "Demi demi. Bence dönünce kıyalım hemen nikahı" "Yok artık ebesinin... " diyordum ki sustum. "Saçmalama Timur düğünsüz gelmem ben sana " "Yeter ki sen evlenicez de ben sana düğünün kralını kurarım" "Dedim ya zaten" diyerek tektaşımı gösterdim. O sıra deryayla abim dans eder yanımıza geldi. Abim; "Benden önce evlenemezsiniz " diye noktayı koydu. Timurda gecikmeden cevabı yapıştırdı. "İyi çabuk evlen de biran önce alayım kardeşini" "Bekle işte acelen ne? " diye sordu abim. Evet Timur acelemiz neydi? Ama birbirini seven insan neden beklesindi ki? Hayırlı iş uzatmaya gelmezdi. "Ben belki biran önce kavuşmak istiyorum ceylanıma" "Bak Timur düğün meydanında delirtme beni. Abisiyim ben ne biçim konuşmalar bunlar." "Senin için fesatsa ben ne yapabilirim" "Ayy yeter susun yaa sizin yüzünüzden dans bitti. Oturuyorum ben" diyerek abimden ayrıldı derya ve beyzanın yanına gidip oturdu. Dans bittikten sonra herkes oyun havası oynamaya başladı. Bende kızları çağırmaya gittim ama derya oynamayı bilmediğini, istemediğini söyledi. Beyza ile çıkıp bizde oyun havası oynamaya başladık. Yanıma asiyeyle tanımadığım bir kız geldi. Asiye zorla oynuyor gibiydi ama kız salına salına oynuyordu. Beyza ile yer değiştirdiğimizde arkada, uzakta Eren'i gördüm. Pis pis bana bakıyor gülüyordu. Yüzümü çevirdim hemen. Keyfim kaçmıştı. Bence ben Timur'un yanından ayrılmamalıydım. O beni korurdu. Oyun havası bittikten sonra geline kına yakıldı. Gelin etrafında kına tepsisi ile dönen aile bireyleri tarafından bir güzel ağlatıldı. Kına yakıldı ve bir alkış daha koptu. Daha sonra gelinin eline testi verildi. Herkes etrafında çember olmuştu. Çocuklar testinin kırılmasını bekliyor, büyükler keyifle izliyordu. Gelin kınalığı ile sallana sallana oynadı. Yaklaşık beş dakika sonra testiyi havaya kaldırdı ve süratle yere attı. Kırılan testinin içinden birsürü bozuk para ve şeker çıkarken çocuklar koşarak toplamaya başladı. Bende bu anı videoya aldım tabiki. Sosyal medyada paylaşırdım artık hem anı da kalırdı. Sonra herkes ip gibi sıraya dizildi ve halay çekmeye başladı. Bu sefer derya da bize katıldı. Ben lavaboya gitmek istediğimi söyleyerek herkesin kullandığı kahvenin tuvaletine girdim ve kapıyı kilitledim. Ben işimi bitirmiş çıkmak üzereydim ki kahveye biri girdi. Galiba telefonla konuşuyordu. "Ne var! Nee! Saçmalama e kaçması? Bak sakın öyle bir şey yapma ben seni saklayamam hiçbir yerde. Hayır bizim bağ evi olmaz. Tamam geliyorum" Konuşma böyleydi. Ses tanıdık geliyordu ama yüzünü görmeden anlayamamıştım. Her kimse kahveden çıkıp gitti, ayak seslerinden anlamıştım. Bende kapıyı açıp hemen koşarak çıktım içeriden. Halay çeken kızların yanına gidip bende halaya katıldım. Benden sonra Timur geldi yanıma. Timur'u gören abim durur mu? Hemen o da girdi aramıza. "Yaa abi yaa deryanın yanına geçsene niye aramıza giriyorsun? " "Konuşma tey tey tey" diyerek garip garip sesler çıkartıp hoplayıp zıplamaya başladı. Biz yaklaşık bir saat aralıksız halay çekip en son bayılma noktasına gelince halaydan ayrıldık. Yasemin abla da geç oldu gidelim artık diye bizi çağırınca alandan çıktık. Az ileride asiye tek başına yürüyordu. Yasemin abla "Asiye kızım" diye seslendi. Asiye arkasını dönüp bize baktı ve yanına gelmemizi bekledi. "Kızım gel beraber gidelim. Bizde de bir çay içeriz " Asiye önce bana ve elinden tuttuğum Timur'a baktı. Daha sonra "Yok asiye abla ben eve gitsem iyi olur geç oldu. Babam bekler " diyerek yürümeye devam etti. Anne anne diyen kız artık abla demeye başlamıştı. "Allah Allah ne olmuş bu kıza" diyerek yürümeye devam etti yasemin abla. Yolda giderken beyzanın çektiği videolara baktık. Bizi dans ederken çok güzel çekmiş onu da ağır çekimde editlemişti. Paylaşmak için onu da istedim. Halay videolarımızı çeken olmamıştı malesef ama olsun. Elde olanla yetinecektik. Anı biriktirmeyi çok severdim. Eve geldiğimizde yasemin abla bizim için kına aldığını ve elimize kına süreceğini söylemişti. Daha önce hiç kına sürmemiştim elime. Heyecan yapmıştım. Elimizin ortasına yuvarlak bir şekilde kınayı sürdü, daha sonra bir yere bulaşmasın diye poşet geçirdi. Ben sevinçe ona bakarken Timur'un bağırma sesi duyuldu. "BABA! " Herkes Timur'a bakarken konuşmaya devam etti. "Edayı sen mi çıkarttın? " "Yoo ben televizyon izlerken uyuya kalmışım görmedim edayı falan" "Oğlum noluyor? " diye sordu yasemin abla. "Eda yok! Kaçmış" O an aklıma telefon konuşması geldi. Biri kahveye giriyordu. Saçmalama ne kaçması diyordu, bizim bağ evi olmaz diyordu, tamam bekle geliyorum diyordu. Eda, Eren'i seviyordu. Belki de telefonun sahibi erendi arayan da eda. Belki de eda erene kaçmıştı. "Timur galiba eda erene kaçtı" diye bombayı ortaya bıraktım. Herkes bana bakarken duyduğum herşeyi anlattım. Timur bir hışımla çıktı. Onu yalnız bırakmamak için bende peşinden koşarak çıktım. Arabaya binip çalıştırdı. Gaza basacakken zorla kendimi arabaya attım. "Ceylan in arabadan" dinlemedim. "Hayır inmiyorum. Sen nereye ben oraya" "Ceylan bak sinirliyim şuan. İn dedim sana" "Bende sana hayır dedim. Bu halde seni bırakamam." Arabaya derya ,beyza ve abimde bindi. Abim; "Eee nereye gidiyoruz? " diye sordu. Timur ya sabır diye iç çekerek arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. Şuan edaya üzülüyordum. Yaşı küçüktü ve öyle bir serseriye aşık olması onun hayatını mahvederdi. Şuan doğru karar veremiyordu. O daha on sekiz, on dokuz yaşlarında bir kızdı. Öyle insanlarla gezmesi de doğru değildi elbette. Timur arabayı ormanlık, dağlık yerlere sürerken adamın dediği bağ evine gittiğimizi anladım. Anlaşılan Timur orayı biliyordu. "Bak kardeşim önce sakin ol. Kardeşini alalım evde konuş ne konuşacaksan tamam mı?" diye söylendi abim. Ama Timur onu dinliyor gibi durmuyordu. Sonunda bir evin önünde durduğumuzda arabadan hemen indi. Bende peşinden inerek kolundan yakaladım. "Bekle! Hemen girmeyelim içeri. Önce bi anlayalım. İçerde kim var, ne konuşuyorlar" Timur başını sallayıp evin arkasına doğru geçti. Bizde peşinden. Bir pencere açıktı ve uzaktan sesler geliyordu. Yakın değildi ama net duyuluyordu. "Kafayı yemişsin sen. Seninle evleneceğimi gerçekten düşündün mü? " diyordu eren. Edanın sesi duyuldu sonrasında ama galiba ağlıyordu sesi çatallı çıkıyordu. "Ya ben senin için ailemi geride bırakıp çıkıp geldim yapma lütfen" "Eda hayır. Ben seninle eğlenmek için gezdim kızım bunu anlamayacak kadar saf mıydın? Hem ben evlenecek olsam seninle mi evlenirim." Timur yumruğunu sıkıyor kendini tutmaya çalışıyordu ama hayli zorlanıyor gibiydi. Destek olmak ister gibi koluna dokundum. Eda devam etti. "Ne dersen de benimle evlenmeye mecbursun " "Kes lan! Mecbur falan değilim" O an bir cam kırılma sesi duyuldu. Galiba bir şeyleri yere fırlatmıştı. Timur daha fazla dayanamadı ve koşarak eve girdi, bizde peşinden. "Dokunma lan kardeşime! " İkiside şokla bize döndü. Eren denen salak şokunu attıktan sonra gevşekçe konuştu. "Ooo kimleri görüyorum. Hoşgeldiniz. İnşallah kardeşini almaya gelmişsindir." "Sen nasıl bir şerefsizsin ya" diye bende araya girdim. Önce edayı kandırmış sevgili olmuştu, şimdi de yanından kovmaya çalışıyordu. "Ayıp oluyor ceylancım. Senin gibi güzel bir hatuna yakışıyor mu bu laflar" bana doğru gelmeye başladı. Timur bir adım önüme geçip durdurdu onu. "Yaklaşma yakarım" Olduğu yerde kalırken konuşmasına devam etti. "İyi yaklaşmıyorum. Al kardeşini de defolun evimden" "Eda yürü hadi" diyerek yanına çağırdı. Ama edanın gelmeye hiç niyeti yoktu anlaşılan. "Hadi dedim eda! " "Gelmiyorum ben" diye bağırdı. Sinir olmuştum bu lafından sonra. Adam ona neler söylüyor evinden kovuyor, o hâlâ gelmiyorum diyor. "Canımı sıkma yürü" diyerek kolundan tuttu ve kapıya doğru sürüklemeye başladı. Eda sinirle kolunu çekti ve Eren'in yanına geçti. "Gelmiyorum ben. Ben erenle evlenicem" "Ne evlenmesi ya? İstemiyor işte adam seni görmüyor musun? Abini dinle yürü" diye bende bağırdım. Evet küçüktü ama aptal olamazdı heralde. "Ben erenle evlenmeye mecburum " dedi. Timur artık iyice sinirlenmiş, sinirle elini saçlarından geçirmişti. "Niye ya niye! Yeminin mi var" diye bağırdı. Ama duyduğu cevapla öylece kala kaldı. "Çünkü erenden hamileyim" Bunu kimse beklemiyordu. Eminim ki eren salağı da beklemiyordu ki şokla edaya döndü. Eda gayet rahat bir tavırla elini karnına atıp okşamaya başladı. Bunu daha fazla miğdem kaldıramayacaktı galiba. Seni istemeyen birinden hamileydin, üstüne adamın haberi yoktu ve seninle evlenmek istemiyordu, evden kaçmıştın ve dahası ailen de geri çevirirse ortada kalacaktın. Daha fazla dayanamadım ve dışarı çıktım. Bu kız gerçekten aptaldı.benim arkamdan diğerleri de çıktı ama Timur hâlâ içerideydi. Biz arabaya bindik ve beklemeye başladık. En sonunda Timur da geldi. Baya sinirliydi. Nasıl olmasındı ki zaten. Hızla eve sürdü. Hızlı sürdüğü için bir kaç kez kaza yapacak gibi olsak da bir şey olmadı Allah'tan. Eve gelip arabayı durdurdu "Eşyalarınızı toplayın İstanbul'a dönüyoruz" Biz onaylayıp eşyalarımızı almaya giderken kapıda bekleyen yasemin abla koşarak Timur'un yanına geldi. Timur onlara herşeyi anlattığında 'artık benim öyle bir kardeşim yok' diyerek noktaladı. Annesi ve babası da ne yapacağını bilememiş babası sinirle içeri girmişti. Bizde yasemin abla ile vedalaşıp yola çıktık. Artık edanın bir ailesi yoktu. Bu saatten sonra ne babası kabul ederdi onu, ne de abisi. Selamlar efendim. Bir bölümün daha sonuna geldik. umarım beğenmişsinizdir. oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Sizleri çok seviyorum 🤗🤗 tiktok: my_lavanta5 instagram:my_lavanta00 |
0% |