Yeni Üyelik
31.
Bölüm

31. Bölüm

@mylavanta_5

Canım okurlarım size bölüm getirdim.

Lafı fazla uzatmadan buyurun başlayalım.

 

İstanbul'a dönmemizin ardından yalnızca 3 saat geçmişti. Şuan saat sabah 9:35 falandı. Herkes yorgun olduğu için uyumak istediğini söyleyerek eve dağıldı fakat benim uykum yoktu. Bu yüzden alışverişe gidip biraz dolaşmak istiyordum.

Abim evlenirse diye şimdiden elbise alacaktım kendime. Her zamanki gittiğim yolun aksine nedense bu sefer babam olacak o adamın bulunduğu mahalleden gittim.

Amacım onları görmek falan değildi ama yolu uzatmam istemiştim sadece. Evlerinin biraz uzağından geçtiğimde kapıda babam, eşi ve büyük kızı vardı ve bir şey tartışıyorlardı.

Ben ne yapıyordum şuan. O benim babam falan değildi, ne hali varsa görsünlerdi. Hemen arkamı döndüm ve kaçarcasına uzaklaştım ordan. Bir parkın önünden geçerken ağlama sesi duydum. Ses çok yakından geliyordu.

Parka yaklaşıp duvarına yaslandım ve birilerini görmeyi bekledim ama kimse yoktu. Başımı eğdiğimde ise duvarın dibine çökmüş başını da kollarının üzerine kapatmış bir kız çocuğu vardı ve ağlıyordu.

Parkın duvarından atladım ve parkın içine girdim. Duvar yüksek değildi zaten ve iyi ki bu gün kot pantolon giymiştim.

"Baksana neden ağlıyorsun? " diye sordum küçük kıza.

Kız başını kaldırıp bana baktı kızarmış gözleriyle. Upuzun saçları vardı. Yanağında da derin bir gamzesi, tıpkı abiminki gibi.

​​​​​​Gözleri ve saçları da tıpkı bana benziyordu. O an aklıma babam olacak o adamın kızı olduğu geldi. O gün gördüğüm küçük kız bu kızdı. Elinde balon olan.

Ben öylece bakarken kızın sesini duydum.

"Ben evden kaçtım"

Öyle bir adamla yaşasam bende kaçardım haklısın canım. O da bizi bırakıp kaçmıştı nasıl olsa. Ama bunları çocuğa anlatamıycam gibi hemen pas geçtim ve kızın yanına çömeldim.

"Neden bir şey mi oldu ki? "

Sevecen yaklaşmaya çalışıyordum çünkü kız benden korkabilirdi. Normalde olsa onun çocuğu der asla yardım etmezdim ama çocuk masumdu, onun bir suçu yoktu.

"Annem bana hep kızıyo, ablam benimle oynamıyo, babamda işe gidiyo ben hep yalnız kalıyorum. "

Yanındaki sırt çantasını gösterdi.

"Bak kıyafetlerimi de aldım ben Arda'ya kaçıyorum"

"Arda mı? O kim? "

"Bizim sınıfta çok yakışıklı biliyor musun? Sınıftaki kızlar onu seviyor. Bende seviyorum"

Al işte. Babası ne ki kızı ne olsun. Şaşırmam gereken şey bu yaştaki bir çocuğun kaçma eylemini nerden bildiğiydi. Bu noktada anne ve babanın ilgisizliği devreye giriyordu. Çocuklarına yeteri ilgiyi göstermeyen ebeveynler sonunda çocuklarını farklı bir karaktere sahip olmaya zorluyordu.

"Adın ne senin? "

"Melek" diye cevap verdi. Zaten melek gibi bir kıza benziyordu.

"Senin adın ne? "

"Ceylan" diye cevapladım. Şaşkınca ağazını açtı ve eliyle kapattı.

"Televizyonda gördüğümüz ceylan mı? "

Galiba melek hayvan olan ceylandan bahsediyordu. Bu hali beni gülümsetti.

"Hayır isim olan ceylan"

Anladım der gibi başını salladı ama anlamadığı çok net belliydi.

"Ailen seni merak eder. İstersen seni eve ben bırakayım hem yolda giderken oyun da oynarız"

Oyun kelimesini duyunca gözleri ışık saçar gibi açıldı. Bu çocuğu burada bıraksam başına bir şey gelebilirdi o yüzden onu evine bırakmaya mecburdum. Ne kadar istemesem de o benim üvey kardeşimdi.

Babam gittikten sonra annem çok üzülmüştü. Küçüktüm pek hatırlamıyordum ama yine de kesik kesik görüntüler vardı.

Mesela bir gün oyuncak bebeğimle oynuyordum. Annem dikmişti bebeğimi. İpten yapılmış saçlarını tararken annemin komşumuzla olan konuşmasını duyuyordum.

Çocuklar olmasa bir dakika durmam dönerim evime abla ama babam istemiyor çocukları o yüzden benimde gitmeye yüzüm yok diyor ağlıyordu

O zaman farkına varamamıştım ama büyüyünce anlamıştım herşeyi. Melek ayağa kalkıp elimden tuttu ve beni de çekiştirdi. Bende onun sırt çantasını alıp tek omzuma taktım.

"Ne oynıycaz? "

"Yürüyen seksek" dedim gülümseyerek. Bu oyunu beyzayla ben uydurmuştum. Bazen bakkala giderken bizi gönderiyorlar diye sıkılırdık yolda yürürken de beyza bu oyunu bulmuştu ve o günden sonra hep bu oyunla gitmiştim bakkala.

"Nasıl oynanıyor ki? "

"Bak şimdi normal seksek oynayacaksın ama yürüyerek yani bir, iki, üç zıplayacaksın tek ayakla, sonra dört, beş iki ayağını da basacaksın. Anladın mı? "

"Evettt" dedi coşkuyla.

"Bize öğretmenimiz zaten öğretti bu oyunu"

"Kaça gidiyorsun sen bakalım? "

"2. Sınıfa gidiyorum abla"

Bana abla demesi garip gelmişti. Şaka gibiydi ama benim üvey de olsa iki kardeşim vardı. Biri yirmilerine yakın diğeri 7,8 falan.

Biz böyle meleğin oyunları ile eve kadar geldik. Amacım meleği eve gönderip Timur'un yanına gitmekti ama melek beni bırakmadı.

Lütfen sende gel serenatlarına başlamış bir kaç damla gözyaşı ile de beni kandırmıştı. Şuan kapılarının önünde bekliyorduk.

Elimi kaldırıp yumruk yaptım ve kapıyı üç kere çaldım. Birinin koşarak kapıya geldiğini duyuyordum. Kapı hızlı bir şekilde açıldı ve o kadın göründü. Önce bana baktı sonra kızına. Ardından eğilerek kızına sıkıca sarıldı.

"Kızım nerdesin sen? Her yerde seni arıyoruz"

"Merak etme anne ceylan abla buldu beni"

Ardından diğer kızı da geldi kapıya.

"Anca milletin başına bela oluyorsun senle oynamadım diye illa evden mi kaçman lazımdı"

"Uzatma melike hadi içeri geçin" annesi kızlarını içeri gönderdikten sonra ayağı kalktı ve bana döndü.

"Ben çok teşekkür ederim"

"Teşekküre gerek yok yoldan geçerken parkın orda buldum. Kendisi evden arda diye bir arkadaşına kaçtığını söyledi. Benim haddim değil belki ama bu çocuk bu lafları nerden öğrendi? "

Kadın bana öylece baktı. Sonra gülerek cevap verdi.

"Çocuk işte saçmalıyor. Siz onun kusuruna bakmayın"

"Çocuk deyip geçmeyin. Bizde çocuktuk bakın büyüdük" diyerek kollarımı iki yana açtım.

"Neyse size iyi günler " diyerek oradan ayrıldım. Çok şükür ki babam olacak o adamı görmemiştim. Yapacak bir şeyim olmadığı için hemen Timur'un evine geldim. Yaşadıklarımı ona anlatmam lazımdı. Beni her şartta ve her koşulda o dinlerdi.

*****

Timur'un evine geldiğimde zile bastım. Dakikalar sonra kapı açıldı. Timur yine eşofmanla ve üzeri çıplak bir şekilde açmıştı kapıyı.

"Sana kaç kere dedim şu kapıyı şöyle açma diye" timuru kenara itip içeri girdim.

"Uyuyordum" diye cevap verdi. Yorgun duruyordu. Abimle arabayı ortaklaşa sürseler de yol yormuştu anlaşılan.

"Benim sana anlatacaklarım var"

"Olur güzelim anlat ama önce bir şeyler içer misin? "

"Hayır gel" diyerek elimi uzattım. Uzattığım elimi tuttu ve üzerine bir öpücük bırakarak yanıma oturdu.

Başımı göğsüne yasladım ve herşeyi anlattım. Timur edaya sırtını dönmemeliydi. Eğer eren denen o pislik edayı bırakacak olursa sonu bizim gibi olmamalıydı. Annemin yaşadıklarını ve sabah olanları anlattıktan sonra edaya da aynısını yapmaması gerektiğini söyledim.

Tabiki Timur beni kırmazdı ve bu söylediklerimi anlayışla karşıladı. Şuan sinirli olduğunu, siniri geçince daha sakin kafayla düşüneceğini söyledi.

Başımı göğsünden kaldırdım ve dudaklarına yaklaştım. O da bu eylemime engel olmamış bana karşılık vermişti. İçimden sıcak bir şeylerin aktığını hissettim. Sanki kanım kaynıyor beni yakıyordu.

Timur benden ayrılıp ayağı kalktı. Beni de beraberinde kaldırdı ve yaklaşıp öpmeye devam etti. Gözlerim kapalı bir şekilde geri geri ilerliyordum artık. Ellerim ensesinde saçlarını okşuyordum. Timurda benimle beraber ilerleyip odasına girmemizi sağladı.

ardından kapıyı kapatıp yatağa yaklaştı. Yatağın ucuna geldiğimizde benden onay bekler gibi başını geri çekip baktı. İçimdeki ateşi tek o durduracakmış gibi bir his vardı. Bende geri durmadım bu yüzden. Tekrar dudaklarını buldu dudaklarım.

Timur'un eli tişörtüme gitti ve eteklerinden tutup yukarı kaldırdı. Bir saniyelik ayrılıktan sonra tekrar buluştu dudaklarımız ve sırtım soğuk yatakla buluştu.

*****

​​​​Duşumuzu almış dışarı çıkmıştık. Hava sıcaktı o yüzden bir restorantın kapalı bölümüne geçtik ve öğlen yemeğimizi yedik.

Timur bana her dakika hayran hayran bakıp sürekli elimi yüzümü öpüp duruyordu.

"aşkım lütfen artık daha fazla beklemeyelim "

ne için beklemek istemediğini gayet iyi biliyordum ama biraz naz yapasım geldi.

"aa niye biraz daha bekleyelim önce abimler evlenecek. "

"Ceylan yapma güzelim. Bu gün yaşananlardan sonra benden beklememi isteme "

yüzüm yanarken utançla gözlerimi kaçırdım. İlk ilişkimizdi bu bizim ve beklemek de gereksizdi zaten.

"tamam akşam annemle konuşurum"

sevinçle gülümsedi. Elimi elleri arasına alıp bir öpücük bıraktı. Yemeğimizi yedikten sonra kızların yanına gideceğimi söyledim ve beni deryalara bıraktı.

*****

Derya ve beyza ile de bu gün melekle ilgili yaşadıklarımı anlattım. İlk başta bir daha yüz göz olma o insanlarla diye çıkışsalar da onlar da çocuğun haline üzülmüşlerdi.

akşam saat yedi gibi eve geldiğimde abim hâlâ gelmemiş annem de yemek yapmış salona geçiyordu.

"Ooo ceylan hanım yüzünüzü gören cennetlik nerde kaldınız"

"kızlarlaydım anne. Benim sana söylemek istediğim bir şey var"

"söyle bakalım yine ne halt yedin? "

annem sürekli benim yaramazlıklarıma maruz kaldığı için alışmıştı bu hallerime artık.

"ne haltı anne ya ciddi bir şey"

"söyle " dedi sadece. Bozuntuya vermeden devam ettim hemen.

"İznin olursa Timur ailesiyle beni istemeye gelecek"

Timur'la sevgili olduğumu zaten uzun süredir biliyordu, o yüzden şaşırmamıştı. Ama uzun uzun baktı. Olumsuz cevap vermesinden korktum o an ama beklediğim gibi olmadı, sayılır.

"Ben bilmem. Abin sırasını verirse gelsinler "

sevinçle boynuna sarıldım ve yanağına sulu bir öpücük bıraktım.

"Canım annem yaa sen merak etme ben abimi kandırırım"

"İyi hadi git başımdan. Abini ara da çağır nerdeymiş acıktım."

"Tamam annecim" diyerek popomu sallaya sallaya çantamdan telefonumu almaya gittim.

​​​​​​annem arkamdan "iyice delirdi bu" diye sızlanırken abimi aradım. İlk çalışta meşgule attı. Gülümsemem bozuldu. Tekrar aradım, tekrar attı. Bir daha arayınca açıp

"ne var kızım zır zır arayıp duruyorsun? " diye çıkıştı.

"hadi yav yemek yiyicez nerdesin" diye kızdım bende.

"yoldayım geliyorum işte " diye cevapladı.

"iyi" diyerek telefonu yüzüne kapattım. Hoplaya zıplaya masayı kurmaya başladım. Aceba abim sırasını bana verir miydi?

bence de vermez gibime geliyordu ama bakıcaz.

​​​Kapı sesi duyunca hemen koşup abimin yanına gittim. Biraz yalakalık yaparsam olurdu belki. Abim ayakkabısını çıkartırken ayakkabılıktan bir terliği alıp önüne koydum.

Bu hareketime şaşırmış olacak ki bön bön baktı.

"Hoş geldin abicim. Nasıl geçti günün? "

Bana ne diyor bu mal der gibi baktı. Bende meraklı değildim senin gününün nasıl geçtiğini duymaya abicim ama izin almam gereken konular vardı.

"Uzatma ceylan ne istiyorsun? "

Al işte hemen de anlamıştı. Zaten anlamaması garip olurdu neyse. Ya bismillah deyip girdim söze.

"Abicim şimdi biliyorsun ki Timur bana evlenme teklifi etmişti"

"Eeee"

"Bende kabul etmiştim ya hani"

"Eeeeeee"

"Diyorum ki biz artık evlensek mi? Sen sıranı bana verirsen... "

"Oldu canım! Çok beklersin"

Arkasını dönüp mutfağa girdi.

"Yaa abi yaa manyak mısın nesin? Ne var evlensem? "

"Büyük evlenmeden küçüğe ne oluyormuş? Olmaz izin vermiyorum. Ben evlenmeden evlenemezsiniz"

"İyi sizde çabucak evlenin bari"

"Bunu derya kankana söyle. Yok evliliğe hazır değilmiş de, evlenince hemen çocuk mu yapacakmış da "

Galiba yarın derya ile konuşmalıydım. Ben deryayı kandırırdım.

"Tamam ben derya ile konuşucam ama eğer kabul ederse sıranı bana verir misin? "

"Hayır"

"Abi yaa! "

"Ne var kızım? Niye acele ediyorsun hayırdır? "

Abime bu gün olanlardan sonra beklemek istemediğimizi tabiki de söyleyecek değildim. Zaten söz, nişan yaparsak bir sene sürerdi hem abiminki hem benimki. Bu yüzden acele ediyorduk.

Bu günkü ilişkimizden sonra kendimizi kontrol edeceğimizi sanmıyordum. Hatta şuan bile Timur'u özlemiş olabilirdim. Bu düşünceyle biraz utansam da hemen aklımdan çıkarttım.

"Ne acele etmesi abi çok bile bekledik. Evlenme teklifi eden herkes bir hafta içinde sözleniyor"

"Tamam sen deryayı ikna et, önce ben söz takayım sonra sen. Sonra da nişan düğün yaparız ama benden önce evlenemezsin küçük hanım. Sıramı kaptırmam nihahahah" diye kahkaha atarak güldü.

Bu hareketine göz devirerek tezgaha yaklaştım ve yemekleri koymaya başladım. O sıra annem geldi yanımıza.

"Benden ayrılmaya ne kadar heveslisiniz öyle"

Dönüp anneme baktım. Gözleri hafif dolmuş bize bakıyordu.

"Anne ne alakası var bunla"

"Niye canım samet evlenir ayrı eve çıkar, sende kızsın zaten sende gidersin"

"Merak etme Fadime sultan deryayı getiririm ben buraya ayrılmam senden. Ama kötü kaynana olursan karımın tarafını tutarım haa" dedi abim şakayla. Annem gülerek abimin koluna bir tokat yapıştırdı.

Annemden ayrılmak elbette istemezdim ama sevdiğim adamla yaşamak...

Buna verecek bir cevabım bile yoktu. Yemekleri yedikten sonra bulaşıkları makineye dizdim ve odama çıktım.

Timur'a abim ile konuşmalarımızı anlattıktan sonra yarın için deryaya da mesaj attım. Bir mekanda buluşacaktık. Bu sefer kafe veya restorant değil bar seçtik. Bizim için de değişiklik olurdu. Ne zamandır gitmiyorduk.

Planı da ayarladıktan sonra telefonu komidine koydum ve pijamalarımı giyerek ışığı kapattım. kendimi uykuya teslim ettim.

 

Merhaba sevgili okurlarım. Şimdi ilk defa +18 e yakın bir bölüm yazdım. Bazı kişilerin rahatsız olabileceğini düşünerek detay vermedim.

bu durum sizin hoşunuza gider mi emin değilim. Sizce ne yapmalıyım?

​​​+18 sahne bu zamana kadar olmadı. Bundan sonra da olmamalı mı yoksa uyarı yaparak yazmalı mıyım bilmiyorum.

düşüncelerinizi paylaşırsanız bana çok yardım etmiş olursunuz.

umarım beğenmişsinizdir. Sizleri çok seviyorum. Kendinize iyi bakın bir sonraki bölümde görüşürüz.

​​​​​​

Loading...
0%