@mylavanta_5
|
Canlarım ben geldim. Yarın müsait olamayacağım için bu gün atmak istedim bölümü. buyurun efendim. "Derya kurbanın oluyum hee de abime haa gül yüzlüm. Kabul et de evlenin hemen" Bıkkınca ofladı ve kolunu kurtardı elimden. "Ceylan yaa bırakır mısın? Daha hazır değilim" "Kız madem hazır değilsin o zaman niye kabul ettin evlenme teklifini" Ben homurdanırken beyza da limonatasını içip bizi dinliyordu. "O ayrı bu ayrı" "Afedersin neyi ayrı" Yarım saattir deryayı evliliğe ikna etmeye çalışıyorduk. Yok efendim ben yapamam, yemek yapmaya, temizlik yapmaya hazır değilim, ben çocuk doğuramam, çocuk bakamam. Arkadaşım olmasa tokadı çarpardım da yani neyse. Bir yönden haklıydım. Madem hazır değilsin o zaman evlenme teklifini de kabul etmeyecektin demi ama. Derya kollarını göğsünde toparlarken baygın bakışlarla Beyza'ya döndüm. "Sırada beni mi evlendirmeye çalışacaksın" diye baktı bana. "Sen ister evlen, ister evlenme hatta istersen evde kal kanka bana bir faydası yok" "Aşk olsun" diyerek limonatasına devam etti. "Siz niye acele ediyorsunuz hem hayırdır" diye abimin dünki sorusunu yeniledi derya. "Niye etmeyelim? Neyi bekliycez ki? İkimiz de birbirimizi seviyoruz. Ayrı kalmak bizi yıpratıyor düşünsene zeynep aramıza girmeye çalıştı, o bitti kampta naz sonra yağız onu da geçtim en başta savaş karşı çıktı" "Artık savaş diye bir engeliniz kalmadı. " diyerek başını eğdi burukça. "Düşünme şimdi bunu. Olan oldu elimizden bir şey gelmez. Hatta bak o asiye bile bizi yıpratacak sandım valla. Sen söyle acele etmekte haksız mıyız? " Biraz düşünür gibi yaptı. Ardından bana döndü. "Galiba haklısın" "Haklıyım tabi. Evet evlenince sorumluluklarımız artacak ama sevdiğimiz insan yanımızda olunca bunların bir önemi var mı sence? Bir de şöyle düşün sevdiğin adam her yemekten sonra sana ellerine sağlık deyip teşekkür ediyor onun için özenmez misin yemek yapmaya. Yada ne biliyim sevdiğin birinden bir çocuğun olsa bu seni mutlu etmez mi? " Derya bana bakarken gözleri dolacak gibi oldu ve başını hemen diğer tarafa çevirdi. Beyza limonatasını sertçe masaya bırakınca ikimizde ona döndük. "Vayy bee! Beni bile gaza getirdin ben de evlenicem lan! " "Yuhh! " "Çüşş! " diye tepki verdik Beyza'ya. Biraz abartmış olduğunu anlayınca "Yani haklısın ceylancım. Biz sizin gibi şeyler yaşamadık ama neden bekleyelim ki? " diye sordu. Derya "sen daha yenisin olmaz. Ben evlenmeden evlenemezsin" Beyza'ya döndüm; "Var mısın? Abime bunu öldürüp yolumuza bakalım" Ben beyzayla gülerken derya gözlerini devirdi. "Aman iyi bee tamam. Sametle konuşup istemeye gelmelerini söyliycem. " "Ben seve seve söylerim yengecim sen yorulma" diyerek otuz iki diş sırıttım. ***** "Kim bulmuş? " diye sordu adam. Kadında sakince cevapladı. "Bilmiyorum. Genç bir kız getirdi" "Sormadın mı adını sanını? " "Ne bileyim ben halit yaa aklıma o mu geldi. Ben kızımın derdine düşmüşüm zaten" Halit başını sallayıp kızının yanına geldi. Kızı annesinin yeni aldığı barbi bebeklerle oynuyordu. Usulca yanına oturup saçlarını okşamaya başladı. "Güzel kızım nasılsın? " "İyiyim babacım bak bebeklerimle oynuyorum. " "Anladım canım. Sana bir soru sorucam" "Ne soracaksın babacım" "dün seni kim getirdi eve? " Çocuk sevinçle babasına döndü. "Bir tane abla getirdi baba. Biliyor musun çok güzeldi. Böyle gözlerinin üstü kırmızıydı, kırmızı gömlek giymişti gözleriyle aynı renk olmuş. Ben çok sevdim o ablayı. Yolda benimle yürüyen seksek oynadı" Kızının bu heyecanına gülümsedi halit. "Peki bu ablanın bir adı yok mu? " "Varrr" dedi r harflerini uzatarak. Sonra elini çenesine atıp düşünmeye başladı. "Iııı neydi? Bir hayvan adıydı ama... Sen say baba benim aklıma gelirse sana dur derim" Babası da tek tek hayvanları saymaya başladı. "Aslan, zebra, arı, tavşan, karaca, tilki" bunlardan hiçbiri değildi. Kız olumsuzca başını salladı. "Hayır baba hayır. Bunlardan hiçbiri değil" En sonunda ismi aklına gelmişti ve gülümseyerek babasına döndü. "Buldum. Ceylan baba ceylan. O ablanın adı ceylandı" "Ceylan mı? " kızı sevinçle başını salladı. O an Halit'in aklına bir anı düştü. 22 yıl önce Fadime hanım çaydanlığı da masaya koyduktan sonra sevinçle yerine oturuyordu. "ayy halit bu gün çok güzel bir rüya gördüm. Rüyamda bir ceylan yavrusu vardı. Yanına yaklaşıyordum, tüylerine dokunup gözlerinin içine bakıyordum. Çok güzel gözleri vardı, üstelik tüyleri de yumuşacıktı. Ben diyorum ki bu bir işaret olabilir. Bizde mi kızımızın adını ceylan koysak? " Halit ters hareketlerle çayına şekeri atıp şekerliği sinirle yerine bırakıyordu. "koyalım yaa koyalım tabi. Keşke oğlumuz olmadan önce de rüyana aslan, kaplan, maymun falan girseydi de onları koysaydık adını " Fadime hanımın yüzündeki gülümseme anında düşmüştü. Sametin ismini de kendisi koymuştu. Eşi Hâlit şehire gitmiş doğuma da gelmeyince aklına ilk gelen isimi vermişti oğluna. Kızı; "Baba bak bende bu bebeğimin adını ceylan koydum, o ablayı unutmayım diye" gülerek bebeğini kaldırdı ve babasına gösterdi. Halit buna da sinirlenmişti. Bebeği hışımla çekip aldı elinden. "Yok ceylan meylan tamam mı!? Unutacaksın onu. Sana kimse yardım falan etmedi. Bir daha ceylan ismini duymıycam anladın mı? " diyerek elinde bebekle çıktı dışarı. Melek ağlamaya başladı. Sesi duyan annesi gelmiş kızını teselli etmeye çalışıyordu. Melek en sevdiği bebeğine ceylan ismini vermişti ceylanı çok sevdiği için ama artık bir bebeği de yoktu. Halit dışarı çıkıp bebeği çöp konteynırına fırlattı. Yönünü değiştirip ilerledi. Onlara gereken uyarıyı yapmalıydı. Umarım hâlâ o evdesimizdir diye geçirdi içinden. Başka nerede olacaklardı ki zaten. ***** Deryayı ikna etmenin mutluluğu ile ilerliyordum. Abime gidip bu haberi seve seve verecektim. İlk başta bana inanmayıp deryayı arayacaktı ama olsun deryadan duyunca bana da izin verirdi artık. Timur'a eve gittiğimi onun da gelmesini söyledim. Annem bu gün yaprak sarması yapıyordu ve Timur'un en sevdiği şey annemin yaprak sarmasıydı. Evlenince de benimkini severdi artık. Ama ya sevmezse? Ben beceriksizim biraz af buyurun. Olmazsa boşardım yani. Şaka bir yana öyle bir şey için tabiki boşamazdım da. Bu düşünceme gülesim geldi. Ben elimi ağzıma kapatmış gülerken biri kolumdan tutup beni duvara yasladı. Şokla kim olduğuna baktım. Ama kesinlikle karşımda babamı görmeyi beklemiyordum. "Noluyor bee? " Beni tanıyor muydu emin değildim. Gerçi o bizi ben doğduktan sonra bırakıp gitmişti. Tahmin ediyordum ki beni tanımıyordu. "Ceylan mısın sen? " Tahminlerimde haklı çıkmıştım. Tanımıyordu. Bende bozuntuya vermedim. "Ne ceylanı ne saçmalıyorsun bırak kolumu" kolumu çektim ama daha sert sıktığı için kurtaramadım. "Bana yalan söyleme! Bu eve girecektin tutmasaydım. Ceylan olduğunu biliyorum" Eliyle bizim evi işaret etti. Evet tutmasa o eve girecektim. "Madem biliyorsun o zaman niye soruyorsun? " "Bak ceylan sana tek seferde söyliycem anlamanı tavsiye ederim. Kızlarımdan ve ailemden uzak dur. Dün meleği eve getirmişsin... " "Bırak yağğ! " diye bağırarak çektim kolumu. "Birde sen kaçırdın de de tam olsun" "Sana sen kaçırdın demiyorum. Melek bunu çoğu zaman yapar, sadece uzak dur diyorum" "Çoğu zaman yapar? Peki neden yaptığını biliyor musun? Sen bana tavsiye vereceğine bence git de o gereksiz eşinle diğer ergen kızına söyle" eli kalkmış bana tokat atacakken bir el babamın bileğinden yakalamıştı. Hâlâ neden baba diyorsam? Dönüp baktığımda Timur anlamaz gözlerle bize bakıyordu. Baba olacak adamın bileğini sıkı sıkı tutmuştu. "Ceylan noluyor? " "Bir şey olduğu yok. Sevgili babamın kızı dün kayıp olmuştu bende bulup götürdüm diye bana teşekkür ediyordu" dedim yapmacık bir şekilde. "Teşekkür? Tokat atarak mı? " "Boşver Timur ne hali varsa görsün gidelim hadi" diye koluna dokundum. Babam elini sertçe çekmiş; "Sen kimsin lan! " diye Timur'a diklenmeye çalışıyordu. Timur cevap verecekken önüne geçip engel oldum konuşmasına. "Senin umursamadığın, doğar doğmaz bırakıp kaçtığın, bir kez bile merak edip aramadığın kızının evleneceği adam" diyerek noktayı koydum. Gözlerim dolmuştu. Bunları kendime itiraf etmek her seferinde ağır geliyordu bana. Timur'un da elinden tutup çekerek uzaklaştırdım ordan ve eve girdik. Abim kapı sesini duymuş hole çıkmıştı. "Hoş geldiniz" diyordu ki dolu gözlerimi görüp duraksadı. "Ceylan noldu neyin var? " sadece "pencereden bak anlarsın" diyebildim. Merak ederek pencereye koşup perdeyi sıyırdı ve babamı gördü. Hâlâ orda dikilmiş eve bakıyordu. Abim de şaşırmış önce bana sonra Timur'a dönmüştü. Ardından dışarı çıkmak için atılmıştı ki kapının önüne geçtim. "Sakın! Sakın yanına gideyim deme" Bu sözümden sonra gözümden bir damla yaş koptu. Bunu gören abim geri çekilip bana sıkıca sarıldı. Ben kendime güvenli alan bulmuş gibi karşılık verdim. Bizi bizden başka kimse anlayamazdı, anlamıyordu da zaten. "Annem yan komşuya gitti. Sarmaya sıkmaya limon yokmuş gelir birazdan siz geçin" dedi abim. Dönüp baktığımda babam artık orada değildi. Zaten olmasındı da. Annem onu görmemeliydi. Derken kapı açıldı ve içeri annem girdi. Bizi kapının önünde dikilmiş beklerken görüp; "Ne oluyor bee? Hepiniz dikilmişsiniz kapıya" Biz cevap verecek halde değilken Timur olayı toparlamak adına konuştu. "Seni karşılayalım dedik yaa Fadime sultan " diyerek anneme sarıldı. Bu haline gülesim geldi, güldüm de. Ben gülünce abim de güldü. Annem de gülüp Timur'un sırtına bir kaç tane pat pat vurdu. "Çekil deli oğlan çekil. Kızımı alacaksın diye bu sevinç biliyorum ben" "Aşk olsun Fadime annecim. Sanki kızını almadan önce sevmiyor muydum? " Abim ; " ooo hemen de anne olmuşsun Timur'a " diyerek göz kırptı hayırdır der gibi. Bende neşeyle ellerimi çırptım ve konuşmayı devraldım. "O zaman güzel haberi vereyim, derya seninle evlenmeye ikna oldu" "Neğğ? " Ben demiştim işte. İlk başta bana inanmayıp deryayı arayacak demiştim. Dediğim oldu. Bana inanmayıp deryayı aradı ve ondan da onay alınca evin her odasını koşarak turlayıp yerlerde dizinin üzerinde süründü. Hepimiz bu haline kahkahalarla gülerken az önceki olay aklımdan çoktan uçup gitmişti.
canım okurlarım size mutlu son bıraktım. :) umarım beğenmişsinizdir. Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen eksik etmeyin. Sizleri çok seviyorum. birde dediğim gibi yarın müsait olamıycam bu yüzden yarın bölüm atamıyorum lütfen merak etmeyin. tiktok: my_lavanta5 instagram: my_lavanta00
|
0% |