@mylavanta_5
|
Canım okurlarım herkese merhabalar. Bu ara okuma ve oy sayısı biraz düştü ve bu durum biraz üzdü beni. Ben sizin için o kadar bölüm yazıp günde bir olacak şekilde atıyorum, siz oy vermiyorsunuz. Aşk olsun sizi fazla bekletmek istemiyorum. Keyifli okumalar.
Güzelce duşumu almış, kurulanmış ve hazırlanmıştım. Bir sürü elbisem vardı giyecek ama yine gidip siyah seçmiştim. Tek kollu, kolu tül olan belinde de tülün yer aldığı kısa bir elbise seçmiştim. Saçımı da açık bırakıp dalgalar verdim makinayla. Eline de küçük siyah bir çanta aldım. İçine kartlığımı ve telefonumu koydum. Birde dudağımdan eksik olmayan rujumu attım. Ayağıma siyah, ince topuklu, önü açık ve bilekten tek bantı ayakkabımı giydim. Aşağı indiğimde herkes beni bekliyordu. Derya ve beyza önceden hazırlanmıştı. Derya lacivert vücudunu saran straplez elbise giyerken, beyza kahverengi göğüs dekoltesi olan omuzlarını, boynunu ve kollarını kapatan bir diz üstü elbise giymişti. Hepimiz arabaya sığmayacağımız için derya, abim, Kayra ve beyza bizim araba ile giderken bende Timur'un arabasına bindim. Abim önde biz arkada yola çıktık. Timur elimi tutup üzerine öpücük bıraktı. Başımı çevirip gülümsedim ama bu gülümseme zoraki bir gülümsemeydi. Kafam bir hayli doluydu. "Güzelim ne oldu? " Zaten anlamaması saçma olurdu. Yüzüm sürekli asık duruyordu. Kimseyle de konuşmayınca dikkat çekmiştim haliyle. "Babamı gördüm yine. Timur ben gerçekten çok yoruldum. Sürekli etrafımızda. Yıllar önce nasıl gittiyse şimdi de gitsin istiyorum. Bizim huzurumuzu bozmasın artık. Ben her başımı çevirdiğimde onu görüp annem görecek mi aceba diye düşünmek istemiyorum" "Haklısın bitanem ama elimizden birşey gelmiyor. Görecekse de görsün kendini üzmene ne gerek var? " Bu durumu kendime yük edinmiştim. Evet haklıydı elimden bir şey gelmiyordu. Git diyordum, çık hayatımızdan diyordum ama çıkmıyordu. Artık ne olacaksa olsundu. Eve gidince ilk işim annemle konuşmak olacaktı. Mekanın önüne geldiğimizde kocaman renkli ışıklarla süslenmiş Atlas yazısını gördüm. Mekan çok güzeldi. Timur'la el ele yürümeye başladık. İçerisi dans eden, alkol alan gençlerle doluydu. Haftanın üç günü yetişkinlerle dolar, 2 günü gençler ile dolu olurdu. Şanslıydık ki bu gün gençler vardı. Masalardan birine geçtik. Timur'la abim içecek almak için ayrılırken Kayra bir arkadaşını görüp selam vereceğini söyleyerek yanımızdan ayrıldı. Derya müzikten dolayı bağırarak konuştu. "Çok güzel olmuşsun. Neyin var senin? " "Bir şey yok boşver. Sende çok güzel olmuşsun" diyerek bende bağırdım. Beyza telefonu çıkartıp fotoğrafımızı çekti. Kendisi de bir kaç tane çekildikten sonra telefonu çantasına attı. Belime dolanan kol ile sağıma döndüm. Tanımadığım 29 yaşlarında bir genç gülerek bana bakıyordu. Deryayla beyzanın yanına da bir grup gelmiş dikiliyordu. Hızla elini ittim. "Noluyor bee! " "Korkma güzelim eğlenicez sadece" Sinirle bir kaç adım geri gidip adamın yüzüne tokadı yapıştırdım. Herkes bana şok içinde bakarken timur'la abimde gelmişti. "Ceylan ne oluyor? " "Bu adamlar yanımıza gelmiş bizi rahatsız ediyor" dedim. Adamlar abimleri görünce özür dileyerek yanımızdan uzaklaştı. Sinirle bardağı tepeme diktim, sert bir şekilde masaya bıraktım. Timur başıma bir öpücük bırakmış kolunu omzuma atarak sarılmıştı. Ben bir, iki, üç derken iyice sarhoş olmak üzereydim. Miğdem bulanır gibi olunca Timur kolumdan tutarak beni lavaboya götürdü. "Güzelim niye bu kadar içtin birden bire? Zaten bünyen zayıf. " Sırtımı duvara yaslayarak biraz bekledim. Miğde bulantım birazda olsa geçmiş, rahatlamıştım. "İyiyim birşey yok" Bana yaklaşıp alnımdan öptü. Sarhoşluğun verdiği saçma duygu ve hislerle olduğum yerde doğruldum ve kollarımı boynuna doladım. Dudakları ve nefesi benim dudaklarıma vururken gözlerim kendiliğinden kapandı. Sanki dudaklarına aç gibi yapıştım hemen. Alkolün etkisiyle onu daha çok istiyordum ama şuanda ayık değildim. İki dakikalık bir öpüşmenin ardından dudaklarımızı ayırdım ve geri çekilip elinden tuttum. Abimlerin yanına döndük ve hep beraber mekandan çıktık. Timur abime beni bir kahve içmeye götüreceğini söyleyerek evine getirdi. En sertinden bir kahve yapıp ben ayılana kadar bekledi. Kahvemi bitirip masaya bıraktım. Yavaş yavaş uykum gelmeye başlamıştı. Timur elimden tutarak beni kaldırdı ve belime sarıldı. "Seni çok özledim" Sesi arzu dolu ve tutkuluydu ama benim kafam tam olarak yerinde değildi. Uykum gelmiş başım dönüyordu. "Timur... " Kapı çaldı. Biz ayrılınca Timur kapıya gidip açtı. Bir polis kapıda bekliyordu. "İyi günler efendim ceylan hanım burada mı? " "Evet buyurun? " "Ceylan hanımı görebilir miyim? " Ben kapıya gelip Timur'un yanında beklemeye başladım. Polis benim ceylan olduğumu anlayınca konuşmaya başladı. "Ceylan hanım babanız ve eşi bir kaç saat önce bir kaza geçirdi. Durumu ağır ve son kez sizi görmek istiyor. Buyurun sizi almaya geldim." Babam kaza mı yapmıştı? Duyduklarımı algılayamaz gibi baka kaldım ama yine de içeriden çantamı aldım ve polis abinin peşinden yürümeye başladım. Timur da anahtarını alıp kapıyı kapattı ve peşimizden geliyordu. Hastaneye geldiğimizde babamın olduğunu düşündüğüm odanın önünde durduk. Timur'a döndüm, babamla yalnız konuşmak istiyordum. Timur beni anlamış gibi gözlerini kapatıp açarak ilerideki sandalyeye oturdu. Gerilmiştim. Ellerim titreyerek kapı kolunu tuttum ve aşağı indirdim. Babam olacak adam solunum cihazı ile ölü gibi yatıyordu. Kapıyı arkamdan kapatım yanına yaklaştım. Ayak seslerimi duyunca gözlerini açtı ve solunum cihazını ağzından uzaklaştırdı. "kızım" ben hiçbir şey söylemedim. Ne söyleyecektim ki? O an aklıma söylediğim sözler geldi. Allah belanı versin demiştim, cehennemin dibine git demiştim, çık hayatımızdan defol da demiştim ama şuanki halini görünce bundan pişman olmuştum çünkü onun çocukları vardı, bir ailesi vardı. yanına yaklaşıp sandalyeye oturdum. Zorlanarak başını bana çevirdi. "çok vaktini al- almıycam" dedi nefes nefese. "eşim ve... Büyük kızım ölmüş" inanmaz gibi baka kaldım. Tüylerim diken diken olmuş devamını dinliyordum. "benimde daha fazla dayanacak gücüm kalmadı... Kızım... Melek" solunum cihazını ağzına koyup nefes almaya çalıştı. Başka zaman olsa rol yaptığını düşünebilirdim ama şuan gördüklerim gayet gerçekti. "melek sana emanet " dedi maskeyi çıkartıp. "kızıma iyi bak. Yan odada... " devamı gelmedi. Yandaki büyük cihazdan ince ve kesintisiz bir ses gelmeye başladı. Panikle ayağı kalktım. Oturduğum sandalye kalkmamla yere düştü. koşarak kapıya gidip bağırmaya başladım. "DOKTOR, Doktor yok mu yardım edin! " Timur yanıma gelip ne olduğuna bakmaya çalıştı. Bir kaç doktor ve hemşireler koşarak içeri girdi. Gözlerim dolmuş yaşlar akmaya hazır bekliyordu. Babamdan nefret ediyordum ama şuan ölmesi isteyeceğim en son şeydi. Meleği bana emanet etmişti. Ben ona nasıl bakacaktım? Anneme ne diyecektim? Düşüncelerimi geriye atıp pencereden bakmaya başladım. Doktorlar şok cihazıyla müdahale ediyorlardı ama işe yaramıyor gibiydi. gözyaşlarım kendini daha fazla durduramamış akmaya başlamıştı. Sonunda doktor şok cihazını bıraktı ve yanındaki hemşireye birşey söyledi. Hemşire elindeki deftere bir şeyler yazdıktan sonra beyaz bir örtüyü babamın yüzüne örttüler. Doktorlar çıktığında hemen yanına koştum. "Elimizden geleni yaptık ama malesef hastayı kaybettik. Başınız sağolsun" ve arkasını dönüp gitti. Donmuş gibi öylece baktım. Üzüldüğüm babam değildi melekti. Hem yetim hem öksüz kalmıştı. Ona ablalık yapabilecek miydim? Ayaklarım beni daha fazla taşıyamaz gibi olunca Timur hemen belimden destek olup tuttu. İlerideki sandalyelere oturup aşağı su almaya indi. Timur gelene kadar biraz kendime geldim. Gözlerimden yaşlar boşalıyor, hıçkırarak ağlıyordum. Neye üzüleceğimi şaşırmıştım artık. Timur geldiğinde aldığı sudan birkaç yudum içtim. Daha sonra ayağa kalkarak yan odaya ilerledim. Kapıyı açıp içeri girdim ama kapatmadım. Timur da peşimden geliyordu. Melek yatakta gözleri kapalı yatıyordu. Cihaz ötüp kalbinin attığını belirtiyordu. Alnında bir yara vardı. Yüzünün birkaç yeri de çizilmiş ama pansuman yapılmıştı. Kolu da kırık mı yoksa çatlak mı emin değildim ama alçıdaydı. Yüzünde yorgun bir ifade vardı. Huzursuzlukla uyuyordu adeta. Yanına yaklaşıp saçlarını okşamaya başladım. Bir gözyaşı daha firar etti gözümden. "Kardeşin? " dedi Timur sorar gibi. Sadece başımı salladım. Ne olursa olsun o benim kardeşimdi. Üvey veya gerçek farketmez. Onu yalnız bırakamazdım. Yetimhaneye gitmesine yada kimsesiz kalmasına asla izin veremezdim. Başına bir öpücük kondurup geri çekildim. Yarın abimin nişanı vardı. Annemlere şuan söyleyrmezdim. Ne tepki verecekti bilmiyorum ama onu asla bırakamazdım artık. Nişandan sonra uygun bir dille anlatacaktım artık. Aşağı inip melekle ilgilenen hemşireye numaramı verdim. Yarın gelemiyeceğimi, ertesi günü gelip meleği alacağımı söyledim.
Bölüm sonu umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın. Sizleri çok seviyorum 🥰💖
|
0% |