@mylavanta_5
|
Canlarım merhabalar. Sizleri selamlıyorum. Yeni bölümle aranızdayım. Keyifli okumalar diliyorum. Sabah kalktığımda evde bir telaş vardı. Bu gün abimle deryanın nişanı vardı saat dörtte. Biz kahvaltı yaptıktan sonra götürülecek eşyaları nişanın olacağı salona götürdük. Ben ordan çıktıktan sonra meleğin yanına uğradım. Melek uyanmış hemşirenin biriyle oyun oynuyordu. Onun için zor zamanlardı. Hem annesi hem babası hemde ablası ölmüştü. Onu yanıma aldığımda ilk işim psikoloğa götürmekti. Şuan onun yanına girersem kendimi açıklayamazdım, o yüzden uzaktan seyrederek hastaneden ayrıldım. Eve gelince kıyafetlerimi alıp kuaföre geçtim. Elbisem kızmızı derin yırtmaçlı ve belinde taşlı desenlerle oluşturulmuş kemer detayı vardı. Straplez çok güzel bir elbiseydi. Makyajımı kendileri belirledi, saçımı da kıyafetime uyacak şekilde dağınık bir topuz yaptırdım. Saat neredeyse üç olmuştu. Hızlıca çıkıp taksiyle salona geçtim. Salon üstü açık geniş bir bahçe gibiydi. Sağa ve sola sandalyeler dizilmiş, ortaya kocaman bir boşluk bırakmışlardı. Girişte çiçeklerle süslenmiş bir geçit vardı. Arka tarafa geçip deryanın yanına gittim. Kuzenleri yine iş başındaydı ama bu sefer beni dışlamalarına izin vermeyecektim. "Selam" diyerek girdim içeri. Derya lacivert, beline kadar taşlı ve omuzlarında aşağı kadar tüller inen bir nişanlık seçmişti. Burdan bakınca çok güzel duruyordu. Zaten normalde de çok güzeldi. "Ceylan hoşgeldin. Yaa şu küpemi takar mısın kimse takamadı" diye elindeki çengelli küpeyi bana uzattı. Küpenin çengeli zor açılıp zor kapanıyordu. Bende kuzenlerine laf vurmak için "O kadar adam yapamadınız mı? " diye sordum gülerek ve küpenin birini takıp diğerine geçtim. Kimseden ses çıkmazken onu da takıp geri çekildim. Kapı açılıp beyza içeri girince tüm bakışlar ona döndü. "Ayy misafirler gelmeye başladı. Müzik listesini verdim organizasyona " diyerek soluklanmaya başladı. Üzerinde gri dizine kadar gelen derin göğüs dekolteli ve simli bir kıyafet vardı ama simleri çokta abartılı değildi. "Hadi o zaman siz çıkın bende yirmi dakikaya gelirim" diyerek kuzenlerine döndü. Geçen gün timur'la ilgili konuşan kız konuşmaya başladı. "Onlar çıksın canım ben sana yardım ederim" "Gerek yok ceylan geldi ya siz çıkın" diye gülerek kovdu derya. Kız bozuntuya vermeden çantasını alıp çıktı. Onlar çıkınca beyza gözlerini devirdi. "Ayy bu kızda hiç değişmiyor ne kadar gıcık yaa" "Aman boşverin. Saçım nasıl olmuş ceylan" diye benim dikkatimi çekti derya. Saçlarına dalgalar vermişler, ön kısımlarını arkadan taşlı beyaz bir tokayla tutturmuşlardı. "Çok güzel olmuşsun canım" Derya biraz fazla heyecanlıydı sanırım çünkü yerinde duramıyor elleri titriyordu. Kapı tekrar açılınca içeri o kız girdi ve masaya yaklaştı. "Telefonumu unutmuşum" masaya baktı ama telefon yoktu masada "Siz gördünüz mü? " "Hayır canım ama çantana bak istersen görmemiş olabilirsin." Beyzanın söylediğiyle çantasını açtı ve telefonunu çıkartıp gösterdi. "Ahh burdaymış " diyerek arkasını dönüp gitti ama bu sefer kapıyı kapatmadı, aralık bıraktı. Beyza kapıya yaklaşıp hırsla itti ve kapı çat diye kapandı. "Bizi dinlemediyse neyim" Bende çok umursamayıp oradaki puflardan birine oturdum. On dakika falan oturduktan sonra abim içeri girdi. Derya gibi lacivert bir takım seçmişti. Gömleği beyazdı ve yakasında da beyaz bir çiçek vardı. "Kızlar herkes geldi. Hadi siz aşağı inin bizde çiçeğimle arkanızdan gelelim. " "Yalnız enişte beni unutmayın bana da bir şeyler ateşleyin yani. O kadar organize ediyorum nişanınızı" beyza gülerek abimden para da istedikten sonra abim cebinden 200 tl çıkartıp beyzaya uzattı. "Bu ne bee? Bunu şimdiki çocuklar bile kabul etmez çık çık" Abim göz devirip derin bir nefesi dışarı bıraktı ve 400 daha verdi. "Biraz daha zorlarsan olacak gibi sanki" derya; "Beyza abartma artık" deyince el mecbur alıp çıkmak zorunda kaldı. İçeri geçtiğimizde herkes masalara oturmuş sohbet ediyordu. İleride Timur'u görünce yanına ilerledim. Gri bir pantolon ve beyaz bir gömlek giymişti. Önündeki içeceği içerken beni görünce içmeyi bırakıp elini bana uzattı. Elini tutup yanağından öptüm. "Çok güzel olmuşsun" "Teşekkür ederim " "Ne içersin? " "Ben alırım sonra şuan bir şey istemiyorum" Onaylar gibi başını salladı. "Ne yaptın? " Hastaneye beni Timur bırakmıştı o yüzden sorduğu şey melekle ne yaptığımdı. "Sadece görüp geldim, yanına girmedim. " "Annene ve abine ne zaman söyleyeceksin? " "Nişan bitipte eve gidince" Beklemek istemiyordum. Melek iyiydi, sadece alçısı vardı ve yüzü çizilmiş yara olmuştu. İyileştiği için yakınları çıkmazsa yetimhaneye verilecekti. Bu yüzden daha fazla bekleyemezdim. "Yardıma ihtiyacın olursa buradayım" diyerek başıma bir öpücük bıraktı. "Biliyorum" diyerek gülümsedim bende. Bir ses hoş geldiniz nişan başladı gibi anonslar yaptıktan sonra abimle derya şarkı eşliğinde içeri girdi. Herkes onları alkışlamaya başladı. Bende telefonumu çıkartıp videolarını çektim. Bana da anı kalırdı. Dans müziği çalınca dans etmeye başladılar. İlk dansı yalnız yaptılar, ikinci dansı sevgilisi veya eşi olan herkesle beraber yaptılar. Bende timur'la beraber çıkıp dans etmeye başladım. Deryanın kuzeninin gözü bendeydi ama onu da umursamadım. İki dakikalık bir danstan sonra herkes oyun havası oynamaya başladı ama ben katılmadım. Şuan oynayacak durumda değildim. Kafam hâlâ doluydu. Mesela annem meleği kabul etmezse ne olacaktı? Melek yetimhaneye mi gidecekti? Kabul ederse artık bizimle yaşayacaktı ve bizim bir kardeşimiz vardı. Ben bunları düşünürken yanıma adını bilmediğim kuzen geldi. İçeceğini benim olduğum masaya koydu ve ileriye bakmaya başladı. Karşıda oynayanlar arasında Kayra ve timurda vardı. "Ezgi ben" "Ceylan" dedim sadece. Bende karşıya bakıyordum. "Sevgilini benden mi kıskanıyorsun?" Direkt girdiği konuyla bir tık şaşırsam da belli etmedim. İçeceğimden bir yudum aldım. Timur'un bana söylediği söz geldi aklıma. "O benim sevgilim değil, evleneceğim adam" Kızdan bir kaç dakika ses gelmedi. Sonunda anladım diye cevap vererek içeceğini alıp yanımdan uzaklaştı. Oyun havası bittikten sonra halay çekmeye başladılar. Halay en sevdiğim şeyi ama içimden oynamak yada halay çekmek gelmiyordu. Nihayet halay da bitmiş gelinle damat dinlenmek için oturmuştu. Gençler tekrar oyun havasına dönerken telefonumu açıp biraz sosyal medyada dolaştım. Sıkıntıdan son çektiğim fotoğrafı paylaştım. Uzun zamandır fotoğraf paylaşmamıştım. 259 beğeni 28 yorum @a45: Çok güzelsin @056: Gözlüğün linki gelir mi? @857: uzun zaman oldu neden hiçbir şey paylaşmadın? @0013: Savaş ölmüş galiba o yüzden bir şey paylaşmadı. @7777 (0013 kişisine yanıt verdi) : Evet Ölmüş başımız sağolsun. Daha çok erkendi onun için. Telefonumu masaya bırakarak yeni içecek almaya gittim. Alkol almak istemiyordum. Gecenin biran önce bitmesini ve annemlere herşeyi anlatmayı istiyordum. Miğdeme kramplar giriyor beni rahatsız ediyordu. Yanıma ezgi gelip vişne suyuna uzandı. Bende limonataya uzanmıştım ki üzerimde bir ıslaklık hissettim. "Ayyy yanlışlıkla oldu özür dilerim dur sileyim" diyerek peçetelere uzandı. Vişne suyunu üzerime dökmüştü. Yanlışlıkta yaptığını söylüyordu ama biliyordum ki bilerek yapmıştı. "Bırak ben temizlerim" diyerek peçeteyle sildim ve lavaboya ilerledim. Peçeteyi ıslatıp üzerimi silmeye başladım. Elbisem kırmızı olduğu için ıslanınca bordo bir renge büründü. Oflayarak dışarı çıktım. İnşallah güneşten kururdu. Daha hava kararmamış güneş hala yerinde duruyordu. Ben çıktığımda oynayan herkes yerine geçmişti. Şimdi takı merasimi yapılacaktı. Ben masama geçip beklemeye başladım. Timur'la Kayra yanıma geldi ardından da beyza. "Güzelim ne oldu üzerine" Boşver der gibi başımı salladım. "Bir şey yok meyve suyu döktü ezgi" beyza; "Ay kesin bilerek yaptı" diyerek göz devirdi. Takı takıldıktan sonra pasta kesildi ve herkes yine oynamaya çıktı. Artık sıkılmıştım. Biran önce annemlere anlatıp bu durumdan kurtulmak istiyordum. Bekledikçe sanki söyleyemeyecek gibi oluyordum. Korkum beni esir alıyordu. Saat sekize gelirken herkes dağılmıştı artık. Eve gitme zamanımız gelmişti. Biz eşyalarımızı alıp eve gelince herkes önce üzerini değiştirip duşa girdi. Bende üzerimi değiştirip makyajımı temizledim. Saçımı da açtıktan sonra aşağı indim. Annemin sesi geliyordu "Gördün mü o selver o kadar söyleniyordu beni çağırmazsanız küserim bir daha gelmem diye ne oldu? Taktığı sadece 200 lira" "Ne yapsın anne altın mı taksın? " diye söylendi abim başını telefondan kaldırmış. İçeri girip kanepeye oturdum. "Canım ben altın taksın demiyorum ama o kadar söylenmesine rağmen 200 lira ne demek? Şura kapı ağzından komşumuz " "Anne ben bir şey söyliycem" diye sesimi yükselterek konuştum ve dikkatlerini çektim. "Hayırdır? " ikisi de bana döndü. Nasıl başlayacağımı, ne diyeceğimi bilmiyordum. "Nasıl başlayacağımı bilmiyorum" diye ağzımda geveledim. "Kızım söylesene ne oldu? " "Ben.... Babam öldü" diye birden söyleyiverdim. "Ne! " "Baban mı? " "Evet babam ve ailesi trafik kazası geçirmiş ve babam öldü" "Ailesi" diye sordu annem. "İki kızı birde eşi varmış, ikisi de ölmüş sadece küçük kızı yaşıyor" Gözlerim dolmuştu. Annem meleği kabul etmezse ne yapardım bilmiyorum. "Sen nerden biliyorsun bunu" diye sordu annem. Sesi biraz kızar gibi çıkmıştı. Baştan sonra herşeyi anlattım ona. Babamı gördüğümü, takip ettiğimi, kızını bulduğumu, eve götürdüğümü ve karşılaşmalarımızı. Son olarak hastanede meleği bana emanet edip öldüğünü. "Ne yani şimdi meleği yanımıza mı alıcaz? " diye sordu abim. "Eğer annem de isterse... " onay bekler gibi anneme baktım. Annemin yüzü hüzünle dolmuştu. Hemen konuşmaya devam ettim. "Annecim biliyorum babamın bizi bırakması, senin kaç yılda toparlanman. Haklısın onu istememekte ama lütfen geri çevirme. O daha küçücük bir kız. Ne annesi kaldı ne babası. Babam bizi terkettiğinde yanımızda sen vardın. Peki o çocuk? Yanında hiç kimsesi yok" Sözlerimde haklı olduğumu düşünüyordum. Annem gözlerime bakmıyordu, üzgündü. Benimde gözlerimden yaşlar firar ediyordu artık. Abim hiçbir şey söylemezken ben tekrar konuşmaya başladım. "Annecim lütfen. Bi görsen meleği o kadar güzel ki. Gamzesi var abiminkine benziyor. Gözleri yüzü tıpkı ben. Onlara benzemiyor hiç. Görsen sende çok seversin. Lütfen yarın getiriyim bi gör" Annem başını pencereye çevirdi ve akmak üzere olan göz yaşını hemen sildi. Başını yavaşça salladı ve onayladı. "Tamam getir" başka bir şey söylemeden ayağı kalktı ve salondan çıktı. Annem ağlıyacağı zaman yanımızdan kaçardı. Şimdi de öyle olmuştu biliyorum. Abim; "Bana mı benziyor gerçekten? " diye sordu. Gülerek cevapladım. "Hayır bana" Ayağa kalkıp hemşireyi aradım. Meleği sorduğumda bu gün hiç durmadığını sürekli hemşirelerle oynadığını ve yorulduğu için şuan uyuduğunu söyledi. Son ayrı günümüz olacaktı. Ondan sonra onu hiç bırakmayacaktım. O bizim gibi olmayacaktı.
Merhabalar tekrardan. Umarım beğenmişsinizdir. Meleğimizi de aldık 💪 oy vermeyi ve düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın. Sizleri çok seviyorum kendinize iyi bakın 💖
|
0% |