Yeni Üyelik
38.
Bölüm

38. Bölüm

@mylavanta_5

Merhabalar ben geldim. Bu ara işlerim biraz yoğun olduğu için bölümler gecikiyor şimdiden özür dilerim.

keyifli okumalar

Günler su gibi akıp giderken bizim yaptığımız tek şey ayak uydurmaktı. Meleğe gerçekleri anlatmamın üzerinden bir hafta geçmişti. Bu bir haftada meleği psikoloğa götürmüştüm ve ciddi manada etkisi olmuştu.

Bazen annesini ve babasını özlediği için ağlıyor ama yine de bizden de uzak durmuyordu. Kendini biraz daha iyi hissetmesi için onu parka götürüyor, resim yaptırıyor ve şarkı açıp söyletiyordum kafası dağılsın diye.

Psikoloğ da melekle günde bir saat konuşma yapmış artık eskiden eser kalmamıştı. İlk başlarda sürekli ağlayan kız artık acılarının üzerine gitmeyi öğrenmişti.

Bizde daha fazla beklememiş timur'la nişan yapmaya karar verdik ama bizim nişanımız abiminki gibi söz nişan ayrı olmayacaktı. Hem nişanı hem sözü bir arada yapacaktık.

Timur ailesine söylemiş onlarda itiraz etmeden istemeye gelmişti. Bir gün isteme merasimi sürerken iki gün sonra söz ve nişanı yapma kararı aldık.

Bu sefer eda yoktu. Onun yıldırım nikahı kıydığını ve evlendiğini söylediler. Eda için üzülmüştüm ama benim elimden bir şey gelmiyordu.

Sabah kahvaltıdan sonra kuaföre gittim. Yaklaşık 3 saat sonra anca saçımı ve makyajımı yapmışlardı. Deryada beyzayla sonradan dahil olmuştu bana.

Üzerime mor bir nişanlık giydim belinde çapraz şeklinde dantel dekolteleri vardı, kolları uzundu, kollarından da aşağı 3 cm'lik taşlar sarkıyordu küçük küçük. Beğenerek almıştım. Kabarık eteği tıpkı prensesi andırıyordu. Hatta melek bana " abla sen prenses olmuşsun, bende istiyorum " bile demişti.

Tabi melek Timur'u gördükten sonra onu çok sevmiş ben Timur abimle evlenicem bile demişti. Timur da biraz daha büyümesini ve kendi gibi birinin onu bulacağını söylemişti.

Saat akşam altıya geliyordu. Kuaförden çıktıktan sonra saat gelene kadar evde bekledim. Bu sürede benimle birsürü fotoğraf çekinmeye sıraya giren arkadaşlarım vardı elbette.

Nişan alanına geldiğimizde ben abimin aksine kapalı düğün salonu seçmiştim. İçerisi geniş, rengarenk ışıklara sahipti. Misafirler gelene kadar gelin odasında bekledik.

Timur isteme günü çok heycanlıydı. Şuan o günki kadar heyecanlı olmasa da hâlâ ufak bir heyecan vardı. Üzerine siyah beyaz bir takım giymişti. Takım vücudunu sarmış çok yakışmıştı.

"Ayy hadi başlasın artık ölücem heyecandan"

Derya sanki kendi nişanı gibi bizden daha heyecanlıydı.

"Az kaldı sakin ol. Beyza müziği ayarladı mı? "

"Ayarladı ayarladı korkma"

Olumluca başımı salladım. Ardından beyza koşarak içeri girdi.

"Hadi herkes gelmiş. Girme vakti"

Ben kabarık nişanlığımla ayağı kalktım. Timurda gergince ayağa kalkıp elimden tuttu. Gülümseyerek önüme döndüm ve yürümeye başladık. İçeriden orkestra şefinin gelinle dağmadı sahneye alıyoruz, alkış sesleri duyulurken kapıdan içeri adımımızı attık.

Ama adım atmamızla "dil es veali vırra" diye başlayıp devam eden şarkıyla öylece birbirimize baka kaldık. Derya;

"Beyza bu ne! " diye isyan ederken beyza koşarak orkestranın oraya gitti. Galiba yabancı müzik seçtiğimiz için isim benzerliğinden karışmıştı.

Adam özür dileyen gözlerle bize bakıp hemen müziği değiştirdi. önce içeri girip dans ettik, ardından ikinci dansta eşi olan herkes bize eşlik etti, halay, oyun havası derken yorulup oturduk.

Timur'un annesi gelip yüzük takılacağını söyledi ve bizi sahnenin ortasına aldı. Yüzükler takılıp Timur'un babası tarafından kurdela kesildi ve herkes alkışlamaya başladı.

Herkes oyun oynamaya devam ederken ben nişanlıkla yorulmuş oturuyordum. Timur beni bırakıp oyun oynamaya çıkınca kızlar koşarak yanıma geldi.

Derya bana su veriyor beyza da terimi siliyordu. Takı merasimi de yapıldıktan sonra herkes yavaş yavaş dağılmaya başladı.

Ben eve gelip nişanlığı çıkarttıktan sonra kızlarla anlaşıp kutlama yapmaya geldik. Erkekler yoktu çünkü bu kız kıza bir eğlenceydi.

Üzerime mini kırmızı bir elbise giydim. Saçımı at kuyruğu yaparak hafif bir makyajla tamamladım. Taksiye atlayıp derya ve beyzayı da aldıktan sonra mekanın ismini söyleyip arkamıza yaslandık.

Beyza saçını topuz yapmış dizine gelen balık bir elbiseyle ciddi duruyordu. Elbisesini de siyah seçmesi ben gece kadınıyım diye bağırıyordu.

Derya da saçlarını açık bırakmış benim gibi beyaz mini bir elbise giymişti. Belinde siyah altın renginde tokalı kemer vardı.

Taksi mekanın önüne gelince ücreti ödeyip indik. O sırada telefonuma bir bildirim düştü. Açıp hemen baktım.

Timur: Güzelim nerdesin?

ceylan: kızlarla dışarıdayım.

Timur:🤨

ceylan: Sadece eğlenip gelicez sorun yok

Timur: konum at

ceylan: saçmalama istersen

Timur: bekliyorum

Daha fazla uzatmadan konum atıp içeri girdim. içerisi 20-35 yaş aralığında gençlerle doluydu. Yaşlı çok kimse görünmüyordu.

Bir masaya geçip beklemeye başladık. Ben atıldım hemen;

"Ben gidip içecek bir şeyler alayım"

Kızlar beni onaylarken arkaya doğru gidip içecek yapan gence seslendim.

"Bize üç tane meyveli kokteyl verir misin? "

Genç başını sallayıp işine döndü. Bende onu beklerken sağa sola bakınmaya başladım. Sağıma döndüğümde bir adamla göz göze geldim. Hemen başımı çevirip başka bir yere odaklandım. Ama adam ısrarcı olacak ki bana doğru seslendi.

"Merhaba yeni misin sen? "

Cevap vermedim. Böyle mekanlarda kızlara asılmaya çalışan bir sürü insan zihniyetli yaratık vardı. Umursamazca diğer tarafa döndüm ama adam hâlâ konuşmaya devam etti.

"Sertiz galiba. Güzel" L harflerini uzatarak devam etti. Bana yaklaştığını hissettim.

"Seninle eğlenmek isterim"

Dudaklarımdan;

"Siktir git şerefsiz" diye bir söz döküldü. Bunu bende beklemiyordum ama bir anda olmuştu. Adamın bana yaklaşması ondan uzaklaşmama ve sinirimi karşıya yansıtmama sebep oldu. Ama adam hiç rahatsız olmamış gibi devam etti.

"Bak şimdi daha da hoşuma gitmeye başladın. Haşin kadın"

Beni fütursuzca süzüp dudaklarını yaladı. Miğdemi bulandıran hareketiyle önüme dönüp içecekleri aldım.

Kızların yanına geçip sert bir şekilde içecekleri bıraktım. Beyza;

"İyi misin? " diye sordu.

​​​​"değilim! ​​​Az önce gerizekalının biri bana asılmaya çalıştı"

"Bi görevliye söyleyelim atsınlar hemen" diye öneri sundu derya. Etrafa bakındık ama görevli yok gibiydi. Zaten geride kaldı diyerek boşverdim. Birinci kokteylimizi içip ikinciye geçtik. Bu sefer derya getirmişti.

İkinciyi içerken bana asılan adam bizim ilerimizdeki masada duran erkek grubunun yanına geldi ve bizi gösterdi. Masadaki herkes bize bakıp mal mal sırıtırken ya sabır çektim. Beyza;

"Bitirelim mi artık eğlenceyi. Bize bakıp duruyorlar rahatsız oldum" diye ısrar ederken derya;

"Hayır efendim biz neden gidiyormuşuz onlar gitsin. Zaten erkekler yüzünden hayatımızı yaşayamıyoruz" diyerek isyan etti.

Malesef erkekler yüzünden hayatımız kısıtlanıyordu. Kısa giysen suç, dışarı çıksan suç, tek başına bir yere gitsen suç bütün suç kadında bulunuyordu.

Mesela bir kız tacize uğradığında o da açık giyinmeseydi diyorlar, bir yerden bir yere gidecek olsa başında erkek yok diyorlar. Zaten bize zarar veren erkekler. Yanımızda neden erkek olsun ki?

Ben düşüncelerimi bölüp kızlara döndüm.

"Bence de gidelim kızlar hem yoruldum ben zaten "

Nişanlıkla oynamak, hoplayıp zıplamak yormuştu beni. Sadece kızlar istiyor diye kutlama yapmak istemiştim ama malesef karşıdaki şahıs mahvetmişti eğlencemizi.

Çantamızı alarak çıkışa ilerliyorduk fakat adam bir adım önüme geçerek gitmeme engel oldu.

"Çekil" cevabım gayet netti ama karşıdaki kişi bunu anlamayacak kadar salaktı.

"Gidiyor musunuz? Daha eglenmedik"

"Çekil yoksa zor kullanmak zorunda kalırım"

"Hayatım zaten zor birine benziyorsun daha ne kadar zor kullanacaksın " deyip yanındaki adamlara bakarak güldü.

Sinirlerim tepeme çıkmış, artık onları tutamıyordum. Yandan geçen garsonun elindeki tepsiden şişeyi alıp adamın kafasına geçirdim.

Şişe adamın kafasında parçalara ayrılırken herkes bize döndü. Adam yere düşmüş kendine gelmeye çalıştı. Arkadaşları onu kaldırmaya çalışırken kızlarla çıkışa doğru koşmaya başladık.

Kapıdan çıkıp biraz ilerlemiştik ki arkamızdan geldiklerini farketmemiz uzun sürmedi.

"Dur lan o...... " küfür ederek bize doğru koşuyorlardı.

Topuklu ayakkabılarla koşmak pek mümkün değildi. Umutlarım yerle bir olsa da pes etmedim. Hızla sola döndüğümde ileriden gelen arabayla üzerimdeki panik, korku ve endişe yerini güven duygusuna bıraktı.

Timur bizi görünce arabayı durdurup aşağı indi. Abim de peşinden. Kayranın arkada olduğunu en son gördüm.

"Ceylan nolu... " diyordu ki adamlar da dönüp üzerimize koşunca hemen yanıma gelip beni arkasına aldı.

"Ne oluyo? "

Ben hiçbir şey söylemezken kafasında şişe kırdığım adam konuştu.

"Bu yollu kafamda şişe kırdı"

Timur aniden bağırınca sıçramıştım.

"Doğru konuş lan! Sensin yollu. Ayrıca nişanlım birine zarar verdiyse haketmiştir "

Ben gururla gülümserken adam bozuldu bu sözlere.

"Hesabını verecek "

"Gel ben sana veriyim hesap"

Abim adama yaklaşarak sert bir yumruğu yüzüne geçirdi. Abimin vurmasıyla herkes birbirine girdi. Karşı taraf dört kişiydi ama bizimkiler yapı olarak onlardan güçlüydü.

Timur diğer gençlerden birine kafa atıp yere sererken bir diğeri sırtına atlamış Timur'u boğmaya çalışıyordu. Timur çevik Bir hareketle çocuktan kurtulup onu da yere fırlattı. Kayra da adamın üzerine çıkmış yüzüne sayısız yumruk atıyordu.

Onlar kavgaya devam ederken polis sirenleri duyuldu.

"Timur polis" diye bağırdım. Ayağı kalkıp abime seslendi.

"Samet gidelim"

Abimde kayrayla beraber kalkmış, hepimiz koşarak arabaya binmiştik. Adamlar yerde ölü gibi yatarken biz çoktan ordan uzaklaşmıştık.

 

Canlarım bu bölüm biraz aceleye geldi. Normalde bu gün de müsait değildim ama sizi bekletmemek için müsait olduğum her an yazdım.

umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Görüşürüz

 

Loading...
0%