Yeni Üyelik
39.
Bölüm

39. Bölüm (final)

@mylavanta_5

Merhabalar canım okurlarım.

bu zamana kadar bana verdiğiniz destek için hepinize teşekkür ederim.

Kitabı burada bitiriyorum fazla uzatmak can sıkıcı olabilir çünkü bu tür kitaplarda bir zaman sonra konu ilerlemiyor. Bende konuyu daha fazla ilerletemediğim için tadında bırakmak istedim.

başta da söylediğim gibi bu benim ilk kitabımdı bu yüzden doğrularımla yanlışlarımla ilerledim bir kusurum olduysa affola.

Fazla uzatmadan başlayalım keyifli okumalar.

 

1 yıl sonra

Hayat sizi nereye sürükler bilemezsiniz. Bazen doğru yolda ilerleseniz de bazen yanlış yola saparsınız. Bende bazen yanlış yollara sapsam da nihayet doğru yolu bulduğumu düşünüylrdum.

Abim bir hafta önce evlenmişti derya ile. Balayına gitmemiş bizi beklemişlerdi. Biz de düğünü yapacaktık ve tatile beraber gidecektik.

Abim bu zamana kadar bana hep çocuğu gibi sahip çıkmıştı. Babam gittikten sonra bana kızsa da, bağırsa da çocuğuymuşum gibi kanatları altına aldı sahip çıktı.

Derya benim en yakın arkadaşımdı. Abimle evlenmesi beni çok mutlu etmişti. Ondan ayrılmıyor olmam beni aşırı aşırı mutlu etti.

Düğünleri çok güzel geçmişti. Benim gibi bir nedime varken nasıl geçmesindi ki? Herşeyi ben organize etmiştim. Kınada gece yarısına kadar oynamıştık. Sadece kızların olduğu hatta gençlerin ve yaşlıların ayrıldığı bir odada deli divane oynamış kendimizden geçmiştik.

Düğün günü nikahın ardından oyun, halay derken zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştık.

"... Timur'u eş olarak kabul ediyor musun? "

Düşüncelerimin içinde kaybolmuşken nikah memurunun sorusuyla kendime geldim. Heyecanla mikrofona yaklaştım ve var gücümle bağırdım.

"Sonsuza kadar evet! "

Nikah memuru aynı soruyu Timur'a da sordu.

"Bir ömür evet! "

O da aynı şekilde bağırınca nikah memuru gerekli birkaç cümleyi daha söyleyip bize imza attırdı. Daha sonra evlilik cüzdanını bana vererek gitti.

Cüzdanı deryaya vererek piste geçtik ve ilk dansımızı etmeye başladık.

"Bitti" dedi Timur üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi.

"Bitti" dedim bende aynı şekilde. Sonunda bitmişti. İyisiyle kötüsüyle en sonunda evlenmiştik.

Melek elinde balonla bana doğru yaklaşıp kabarık gelinliğimin eteğine dokundu. Gelinlikle beni gördüğünden beri sürekli gelinliğime dokunup gülümsüyordu.

Annem meleğe de pembe bir gelinlik almıştı ama o benimkini daha çok beğenmişti.

Gülümseyerek baktım ona. Bir yılın ardından yaşadığı kaza olayını unutmuş, psikoloğla konuştuktan sonra bu konuyu çok fazla dile getirmemişti.

Abim meleğin yanına gelip;

"Küçük hanım benimle dans etmeye ne dersin? "

Melek gülümseyerek cevap verdi;

"Tabiki edebilirim abicim ama önce derya yengemden izin alman lazım"

Biz gülerek onlara bakmaya devam ettik. Abim bütün ciddiyetiyle deryadan izin isteyip meleğin yanına geldi. Meleği kucağına aldı ve dans etmeye başladılar.

Müzik bitene kadar timur'la göz göze gelip uzun uzun baktık birbirimize. Bana o kadar güzel bakıyordu ki kendimi öylece yere bırakıp erimek istiyordum.

"Bakma bana öyle"

"Nasıl bakıyoruk ki? "

"Beni yakıp eritecek gibi"

Gülerek başını çevirdi. Onun gülüşü beni de güldürdü. Yaklaşık 3 saatin sonunda nihayet kendimizi eve atabilmiştik. Üzerimdeki bilmem kaç kilo gelinliği çıkartarak duşa girdim.

Ilık bir duşun ardından yarın için hemen yatıp uyudum. Gözlerimi kapattığımda Timur'un yanıma yatıp bana sarıldığını hissettim ama gözlerimi açamadım.

Ertesi sabah erkenden kalkıp valizimizi hazırladık. Abimleri de alarak yola çıktık. İstikamet antalyaydı. Yol boyunca deryayla konuşup müzik dinleyerek, düğünle ilgili eleştiri yaparak ve müziğe eşlik ederek geçirdik.

Antalya'ya geldiğimizde önce kendimize kalacak bir yer ayarladık. Odalarımız yan yanaydı. Balkona çıktığımda çok güzel bir manzara beni karşıladı. Aşağıda çok güzel bir havuz vardı. Otel odası hilal şeklinde eğimli bir yapıydı.

Eşyalarımızı bırakıp hemen üzerimizi değiştirdik ve aşağı inip havuza girdik. Antalyanın sıcak olduğundan dolayı su da gayet ılıktı. Tertemiz suya arkamı dönerek kendimi bıraktım.

Yüzmeyi çok seviyordum. Sanki o an bütün yorgunluğum geçmişti. Deryayla birbirimize su atıp oynamaya başladık. Bir saat yüzüp oyun oynadıktan sonra sudan çıkarak odalara geçtik. Üzerimizi değiştirip tekrar dışarı çıktık.

Ben üzerime dar siyah bir elbise giymiştim. Askılı ve sırtı açıktı. Zaten burada uzun ve kapalı elbise giyilmezdi bu sıcakta.

Deryada benim gibi siyah, belinde gümüş kemerli bir elbise giymişti. Kolları kısa ama pileliydi.

Önce güzel bir yemek yeyip büyük bir alışveriş mağazasına geldik. Hem mağaza hemde birsürü gösterinin yapıldığı bir yerdi burası.

The land of lacens

Rengarenk ışıklar ve ihtişamlı görsel efektlerle adeta insanı büyülüyordu. Her ülkeden insan vardı burada. Çin, Japonya, Kore, Rusya, kazakistan...

Daha sayamayacağım kadar çoklardı. Derya sıkıştığını söyleyerek abimle lavaboya gitti bizde timur'la el ele fotoğraf çekinmek için korkulukların oraya geçtik.

"Ben poz vericem sende beni çek güzelce" diyerek telefonumu Timur'a uzattım. Elimden telefonu alıp çekmek için hazırda bekledi.

Ben tam poz verecekken Timur'un arkasında biraz uzakta duran genç bir kadın, siyahi bana bakarak "Maşallah " dedi ve gülerek eliyle kalp işareti yaptı.

Ben kadının Türkçe konuşmasına mı şaşırsam yoksa bana kalp yapmasına mı bilemedim ama bu durum beni çok mutlu etti. Ben daha bir tepki bile veremeden kadın arkasını dönüp gitti. O kadını asla unutmayacaktım, çok mutlu olmuştum.

Timur bir kaç fotoğrafımı çektikten sonra telefonu alıp bende arkamdaki manzarayı çektim.

Görüntü o kadar güzeldi ki büyülenmiştim adeta. Derya ve abimde geldikten sonra biraz daha gezip çıktık.

Son olarak yüksek bir tepeye çıkıp birazda orada durduk. Buradan manzara çok güzeldi. Şehir sanki ayaklarınızın altında gibi her yer görünüyordu.

Buranında bir kaç fotoğrafını çektim. Derya da benim gibi bol bol resim çekmişti. Artık iyice yorulup otele geldik. Odalarımıza girip üzerimizi değiştirdik.

Ben üzerime kısa şort ve krop takım giymiştim. Aslında giymemin bir anlamı yoktu nasıl olsa birazdan geri çıkartacaktım. Ama yine de giyindim.

Timur geldiğinde ellerini belime koyarak bana sarıldı. Ardından dudaklarıma tüy kadar hafif bir öpücük bıraktı. Emindim ki bu öpücük bununla kalmayacaktı.

Elleri yavaş yavaş sırtımı okşayıp geri belime indi. Bende aynı şekilde ellerimi en sesindeki saçlarına koydum ve okşamaya başladım. Öpücüğü giderek yerini tutkuya ve arzuya bıraktı. En sonunda benden ayrılıp ışığı kapattı ve gerisi tamamen bir karanlıktı.

*****

Sabah kahvaltıdan sonra denize gittik. Üzerime bir bikini takımı ve onun da üzerine yazlık bir elbise geçirdim. Plaja gelince bir yer bulup havlumuzu serdik ve kendimizi suya attık. Su hem ılık hemde temizdi.

Bir sürü turist kâh deniz arabasına biniyor, kâh yüzüyor, kâh da simitlerle suyun içinde oturuyordu.

İstanbul'da çok kez denize girmiştim ama artık kocam olan adamla ve abim, arkadaşım ile gelmek ayrıydı. Nişanlıyken de gelebilirdik fakat bir türlü fırsatımız olmamıştı.

Abim ve derya kumsalda bunu giyemezsin, giyerim tartışması yaparken biz onları boşverip timur'la yüzme yarışı yapıyorduk.

Timur elbette benden daha iyiydi ama yine de Allah'tan umut kesilmez diyerek devam ettim. Tabiki yarışı Timur kazanmıştı.

Derya da en sonunda abimi boşverip nihayet denize girebilmişti. Abim kıskanç olduğu için deryayı yalnız bırakmamış hemen peşinden suya dalmıştı.

Biz şezlonglara geçtik kurulandım ve krem sürmesi için kremi Timur'a uzattım. Hemen alıp sırtıma, kollarıma ve boynuma sürdü. Gerisini ben hallederdim zaten. Ben kremi sürmüş önüme dönmüştüm ki ileriden üç kız Timur'a bakarak ilerliyordu.

Dönüp Timur'a baktığımda telefonuyla ilgileniyordu. Aferin aslan kocam. Abimle derya yine kavga ederek denizden çıktı. Tatil benim için çok güzeldi ama derya için öyle miydi şüpheli.

Bir, bir buçuk saat sonra öğlen yemeği için bir lokantaya girdik. Köfte ekmek yiyerek karnımızı doyurduk ve sahilde yürüyüş yolunda yürüdük. Gördüğümüz dükkanlardan hediyelik eşya ve güzel ne bulduysak aldık.

"Bence biraz oturalım çok yoruldum" diye yakındı derya. Bende çok yorulmuştum. Beş dakika yürüdükten sonra bir parka gelerek oturduk. Abim bize limonata alıp geldi. Soğuk soğuk içerken deryanın telefonu çaldı.

"Hahh beyza arıyo. Çatladı bizimle gelemedi diye"

Gülerek baktım ona. Telefonu açıp konuşmaya başladı.

"Buyur ikizim söyle"

"Beni bıraktınız gittiniz hainler"

"Eee kızım sende elini çabuk tutsaydın da evlenseydin "

Beyza da bu bir yıl içinde Kayra ile nişanlanmıştı ama ailesi evli olmadıkları için bizimle tatile gelmesini istememişti. Beyza el mecbur internete attığımız resimlere bakarak yaşıyordu hayatı.

"Geçin siz dalganızı ben tatilde Paris'e gidicem görürsünüz"

Biz ona gülerek karşılık verdik. Derya daha fazla uzatmayıp kapattı. Tatile geldiğimizi bizi rahatsız etmemelerini söyledi. Beyza da anlayışla karşılamış bir şey demeden kapatmıştı.

Akşam hep beraber canlı gösterilerin yapıldığı bir mekana gittik. Tiyatrolar, çeşit çeşit gösteriler, danslar, oyunlar derken bir günü daha geride bıraktık.

Tatilimiz gerçekten çok güzel geçiyordu. Özel ve güzel anılarımızı ölümsüzleştirmeyi ihmal etmiyor, her anı kayda alıyorduk.

Hatıra kalsın diye bir kaç tiktok videosu bile çekmiştik. O kadar eğlenmiştik ki. Bizim hikayemiz kötü başlamıştı belki ama bitmesi en güzel şekilde oldu. Ben böyle biteceğini hiç düşünmemiştim lakin rüya gibi bir son oldu benim için.

 

Merhabalar tekrardan umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Bu arada bölümdeki fotoğraflar tamamen gerçek. Hepsini ben çektim.

sizinle daha da güzel bir veda yapmak istiyordum ama elimden bu kadarı geldi. Lütfen beğenmediğiniz bir yer olursa bana belirtmeyi ihmal etmeyin. Sizleri çok seviyorum kendinize çok iyi bakın. İleride bir daha kurgu yazarsam sizleri oraya da beklerim.

Görüşmek üzere hoşçakalın.

 

 

Loading...
0%