Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. Bölüm

@mylavanta_5

​​​​​​Herkese merhaba. Bu gün de olayları toparlamaya geldim. Ben birer gün arayla bölüm atıyordum ve uzun bölüm atınca yüklenmiyordu bu yüzden hevesim kaçıyordu. Ara vererek yazınca daha güzel olur diye düşündüm ve biraz ara verdim.

Bakalım beğenecek misiniz? İyi okumalar sizleri seviyorum.

*****

Timur abime bir sevgilim olduğunu söylemişti. Biliyordum ki bunu yapmasının sebebi bana olan kıskançlığıydı. Bu duruma artık bir el atma zamanıydı. Bu oyun başlamadan bitecek, yalan söylemek zorunda kalmayacaktım.

"Hayır abi yok benim sevgilim falan"

"Timur yalan mı söylüyor? "

Timur gözlerimin içine dikkatle bakıyordu. Neden söylemediğimi merak ediyor olmalıydı çünkü ne zaman bir olay yaşasak ve abime beni şikayet etse doğruları söylemiş, saklamamıştım.

"Bilmiyorum abi doğru mu söylüyor yalan mı ama yok benim sevgilim falan "

"Bak abicim varsa söyle. Yalana gerek yok kızmam "

"Yok diyorum abi uzatma işte! "

"İyi öyle olsun "

Yönünü Timur'a çevirdi.

"Sen ne yapacaksın bu halde? Ailen de burda değil, çağıralım mı? İster misin? "

"Hayır gerek yok. Bir şeyim de yok zaten yarın ayağa kalkarım. "

Hemen söze atladım. "Nasıl kalkıyorsun aceba? Bu ayakla daha çok kalkarsın şu haline bak. Meral etme abicim Timurla ben ilgilenirim "

İkisi de bana baktı, Ortamda bir sessizlik oluştu. Ne dediğimin sonradan farkına vardım. Timur'a abimin yanında abi dememiştim.

"Gerek yok ben başımın çaresine bakarım. "

"Var efendim. Zaten evdeyim bir işim de yok bakarım ben abi. Hem sen duramazsın bu ayakla ayağa falan kalkarsın mazallah düşersin falan dimi abicim "

Abimden onay bekler gibi baktım. Abim biraz düşünmüş sonra cevap vermişti fikrime.

"Evet bu halinle yemek de yapamazsın. İyi beslenmen lazım. Bu gece ceylan yanında kalsın yarın da ben gelirim olur mu? "

Önce itiraz etmiş mırın kırın yapmıştı ama en sonunda kabul etmişti. Abim gitmiş bizi yalnız bırakmıştı. Hastanenin yemekhanesinden bir tane mercimek çorbası ve pilav aldım yanına da iki tane tulumba tatlısı koymuşlardı.

Odaya girince Timur'u gözleri kapalı buldum. Yorgun olduğunu düşünerek ses etmeden arkadaki masaya yemekleri bıraktım.

"Neden yalan söyledin? "

Gelen ses ile irkilerek doğruldum.

"Ayy korkuttun? "

Baktı bana boş boş. Anlaşılan konuşma vaktiydi. Kenardaki sandalyeyi yatağın yanına yaklaştırıp oturdum.

"Yalan söylemedim, yok benim sevgilim çünkü"

"Ama o gün bana... "

"Evet o gün sana öyle söyledim ama doğru değildi o söylediklerim. Kızlar senin beni sevdiğinden şüphelenmiş. Eğer seni kıskandırırsak duygularını açığa çıkaracağını söylediler "

"Sende beni savaşla mı kıskandırmaya karar verdim? "

"İlk başta istemedim ama kızlar ısrar edince... "

"Ceylan madem şüphelendin gelip bana sorsaydın ya. Ben sana söylerdim zaten seni sevdiğimi. Ve söyleyecektim de zaten, sadece uygun zaman arıyordum. Sen acele ettin ve saçma sapan oyunlara girdin"

Beklediğim cevap gelmişti işte. Ama ben hâlâ alık alık bakıyordum adamın suratına. Ne oldu der gibi salladı başını.

"Sen beni mi seviyorsun? "

"Sen sevmiyor musun? "

"Seviyorum " diye cevap verdim hemen.

Elime uzandı ve ellerinin arasına hapsetti. Derin derin baktı gözlerime.

"Bir daha böyle oyunlara girme. Ben sana bu zamana kadar yalan söylemedim, söylemem de. Ne olursa olsun paylaş benimle. "

Usulca başımı salladım. Bundan sonra akıllanacak bir daha böyle oyunlara girmeyecektim. O sıra telefonum çaldı, ellerimizi ayırıp çantamın içinden telefonumu çıkardım. Arayana baktığımda savaş ismini gördüm.

Saat 10.30 olmuştu. Bu beni neden arıyordu bu saatte. Tam gözlerimi devirecekken Timurla göz göze geldik.

"Kim arıyor? "

Bıkkın bir nefes verip "savaş " dedim.

Hemen elini uzatıp telefonu elimden aldı ve açtı.

Savaş "nerdesin ceylan sabahtan beri telefonlarımı açmıyorsun? Bak bu oyun böyle sürmez sevgili gibi davranmamız lazım" diye kendi kendine atarlandı.

Timur gayet rahat bir şekilde " oyun bitti canım bundan sonra tek başına oyna " dedi ve telefonu savaşın yüzüne kapattı.

Savaş büyük ihtimalle şaşırmış ve sinirlenmişti çünkü oyunu kısa sürmüştü. Böyle bir saçmalığa neden girdiğimi anlamıyordum gerçekten, deli olmalıydım.

Telefonu yandaki komidinin üzerine bırakıp kollarını bana uzattı. Bu gel demekti. Tam bir adım atmıştım ki geri çekildim.

Ne o öyle hemen bir samimiyetler falan kendine gel kızım.

"Ne oldu? "

"Bir şey olmadı. Sadece biraz mesafeyi koruyalım. Hemen öyle mıç mıç olmaz"

"Ceylan saçmalama sadece sarılacaktım ne var bunda?"

"Olsun önce konuşalım. Ne zaman sevdin beni, ne zaman aşık oldun? Hepsini bilmek istiyorum. Benden önceki hayatını, sevgili sayını, neden ayrıldığınızı, birbirimize uygun muyuz değil miyiz bakıcam"

Timur göz devirme işlemi ile anlatmaya başladı. Ben onu can kulağı ile dinledim. Beni ne zamandır sevdiğini, ne zaman aşık olduğunu anladığını her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattı.

Bu süre zarfında bir hemşire 1 saat arayla geliyor ne yapıyoruz diye bakıyor kâh seruma bakıp, kâh yaraları konturol edip gidiyordu. Bizim aramızdaki ilişkiyi anlamamış olacak ki sürekli Timur'u süzüyordu. Gece'nin saat üçünde, dördünde bile gelmişti.

*****

Ağrıyan boynum ile gözlerimi araladım. Timur yatakta yatarken ben koltukta uyumuştum. Yanımda kal diye ısrar etmişti ama ilk günden ne işim vardı adamın yatağında. Aşağı inip kahvaltılık aldım. Odaya geldiğimde Timur çoktan uyanmıştı ve yanında yine o hemşire vardı.

"Günaydın aşkım. Uyanmışsın, bende sana kahvaltılık almıştım. "

Hemşire önce bana bakıp sonra Timur'a döndü. Onay bekler gibi;

"Hanım efendi sevgiliniz mi? " diye sordu.

Timur sanki uzun zamandır bu böyleymiş gibi;

"Evet, sevgilim" diye cevap verdi. Hemşire bozulsa da işini halledip çıktı.

Timur'un yanına oturup güzelce kahvaltımızı yaptık. Birazdan abim gelirdi çünkü bu gün de o kalacaktı yanında ve yarın taburcu olacaktı.

Yüzündeki yaralar kabuk bağlamıştı bile ama kolu çok kötü yüzülmüştü. Resmen derisi kalkmıştı. Bir süre yaralara baktıktan sonra "özür dilerim " diye geveledim ağzımda.

"Ne için? "

"Benim yüzümden kaza.. "

"Saçmalama ceylan lütfen. Senin yüzünden olan bir şey yok. Ben fazla hız yaptım sadece o kadar. "

"Hayır ben bu oyuna girmeseydim belki sen beni kıskanıp o motora binmeyecektin? "

"Fena mı oldu işte. Beni sevdiğini öğrendim"

Sinirle koluna bi tokat yapıştırdım. Timur acıyla yüzünü buruşturunca hemen paniğe kapılıp yaraya üflemeye başladım.

"Özür dilerim, özür dilerim"

"Ceylan! Özür dileme artık iyiyim ben. "

Kapı tıklatıldı. Kendimi toplayıp geri çekildim. Timır "gel" diye seslenince içeri abim girdi. Bu da demek oluyordu ki gitme zamanım gelmişti.

*****

Eve gelince önce bir duş aldım ve temiz kıyafetlerimi giyip bahçeye çıktım. Annem ve teyzem bahçede bir şeyler ile uğraşırken mete salıngaçta zıplayıp duruyordu. Zeynep bir köşeye oturmuş tırnaklarını törpülerken neşeyle annemleri selamladım.

"Günaydın herkese "

Bu herkes içine zeynep girmiyordu bana göre ama "günaydın" diye cevap verdi.

"Günaydın hanımefendi nerelerdeydiniz? Ne geldiğin belli ne gittiğin. "

"Sorma anne dün Timur abi kaza yapmış, abimle oraya gittik. Ben başında durdum bu gün de abim duracak izin almış"

Bu sefer abi demiştim çünkü abim fark ettiyse annemler de fark ederdi bilhassa. Yavaşça Zeynep'e döndüm. Hiç kendini bozmadan işine devam ediyordu. Timur'u elimden aldın diye o gün geceyi mahfeden kendisi değilmiş gibi gayet rahat duruyordu. Hayretti.

"Ne! Kaza mı yaptı? Durumu nasıl? " annem sorularını sorup paniğe kapılırken sakince cevap verdim.

"Merak etme anne şimdi durumu iyi. Ufak sıyrıklar var bir şey yok. Siz napıyorsunuz? "

Teyzem "nişan hazırlıklarını yapıyoruz iki gün sonra nişan var. Sonra gidicez işte bir an önce bitirelim de "

Çok şükür ki gideceklerdi. Zeyneple artık aynı ortamda durmak istemiyordum çünkü bana bir düşman gibiydi kendisi. Bakalım nişan nasıl olacaktı. İnşallah orda da bir sorun çıkarmazdı.

*****

Evet bu bölümün de sonuna geldik umarım beğenirsiniz. Elimden geldiğince olayları toparlamaya çalıştım. Kendinize dikkat edin Allah'a emanet olun sizleri seviyorum canlarım

 

 

​​

Loading...
0%