Yeni Üyelik
13.
Bölüm
@mylavanta_5

Yeni bölüm alarmı

oy ve yorum bırakmayı unutmayım.

keyifli okumalar

*****

Mekanın önüne geldiğimde volkan çıkmak üzereydi. Beni görünce olduğu yerde durup bekledi.

"Bekle geliyorum"

İçeri girip çantamdan taksi parasını ödeyecek kadar para alıp şöföre verdim ve yolladım. Adımlarım Volkan'a ilerledi. Ellerini cebine koymuş öylece bana bakıyordu.

"Sen nasıl bir adamsın ya? Niye yaptın bunu? Niye şikayetçi oldun baturdan? "

Ellerini cebinden çıkartıp bir adım yaklaştı bana. Koluma uzandı ama hemen engel oldum dokunuşuna.

"Bak ahsen batur şiddet yanlısı biri. Beni dövdü, üstelik durup dururken"

"Batur öyle biri değil, öyle bir şey de yapmaz kimseye" diye onu savundum. Eğer benim yüzümden olduysa bu olay düzeltmem lazımdı.

"Ne kadar tanıyorsun onu? "

"Çocukluğumdan beri" dedim hemen. Hiç düşünmedim bile. Gözlerinde bir hayret belirdi. Beklemiyordu muhtemelen. Ona baturla eski arkadaş olduğumuzu söylemiştim ama çocukluktan olduğunu tahmin etmemişti anlaşılan.

"Vay bee o kadar uzun yani? "

"Evet o kadar uzun" dedim. Bir kaç saniye sonra tekrar konuşmaya başladım.

"Şikayetini hemen geri çekeceksin"

"Neden? " diye sordu. Bu adamı batur sevmiyorsa bende sevmezdim. Eğer iyi biri olsa severdi batur ama bu adam iyi falan değildi.

"Onun bir suçu yok. Boş yere duruyor orda"

"Boş yere değil ahsencim. Görüyorsun burnumu kırdı"

Ofladım. Bu böyle çözülmeyecekti. Başka bir şey yapmalıydım ama ne? İçeriden fulya çıkıp bana doğru adımladı.

"Ahsen nerdesin sen herkes seni soruyor? İyi misin? "

Başımla onayladım.

"İyiyim fulya iyiyim. Sen geç geliyorum birazdan"

Önce Volkan'a baktı ters bakışlarla ardından bana bakıp içeri geçti. Fulya'da sevmemişti volkanı. At hırsızı gibi bir tipi vardı tabi kim severdi ki?

"Ne istiyorsun" dedim ellerimi belime koyup. Bu kadar nazlandığına göre mutlaka bir şey isteyecekti. Sorum üzerine dudağının kenarı yukarı kıvrıldı.

"Bende bunu sormanı bekliyordum"

Başımı salladım. Elbette bir çıkarı olmasa bana gelip de bahsetmezdi bu olaydan.

"Uzatma da söyle" diye tersledim. Bir adım daha yaklaştı bana.

"Şikayetimi geri çekersem bir hafta boyunca ben ne dersem onu yapacaksın, ayrıca bundan kimseye bahsetmek yok. Anlaşıldı mı? "

Yüzümü buruşturdum.

"Pisliğin tekisin"

Ben arkamı dönüp ilerlerken volkan da bağırmaya devam etti.

"Bunu evet olarak kabul ediyorum"

Dönüp bakmadım. Şerefsiz herif bir hafta içinde benden neler isteyecekti kim bilir. Hatamı düzeltmem lazımdı buna mecbur katlanacaktım.

İçeri geçip misafirlerle ilgilendim ve gidecekleri zaman onları yolcu edip kliniği düzenlemeye başladım. Fulya ve ecem de bana yardım etti. Beraber temizledik, toparladık. Yarın için bana temiz lazımdı.

*****

Ahsenin gidişinin üzerinden bir saat geçti. İçimde dolanan sinir ve stres karışımı bir duygu vardı. Umuyordum ki ahsen, Volkan'la konuşmasın. Çünkü biliyordum, volkan bunu fırsat bilip mutlaka bir şey isteyecekti. Öyle bi şerefsizdi kendisi.

Ben gözlerimi kapatmış sakinleşmeye çalışırken kapı açıldı. Kadın memur bana seslendi.

"Batur komutanım çıkabilirsiniz, serbestsiniz"

Derin bir nefes bıraktım, konuşmuştu. Konuşma dememe rağmen gitmiş o şerefsizle konuşmuştu. Sinirle oturduğum yere ellerimi vurup ayağa kalktım ve çıktım. Yukarı çıktığımızda barış ve aslı beni bekliyordu. Aslı koşarak yanıma geldi ve boynuma sarıldı.

"Batur volkan şikayetini geri çekti artık serbestsin"

Kollarını itip ondan ayrıldım. Bu da oyunu fazla abartıyordu. Şu adamı alsak da oyun bitseydi bir. Mekana gittiğimiz günün ertesi konuşmuş iş üzerinde anlaşmıştık. Bir kere odasına girip bir bilgi almak için uğraşmıştım ama odasında hiçbir delil yoktu. Muhtemelen herşeyi evde saklıyordu.

Barışa döndüm.

"Niye çekti şerefsiz"

Göz devirdi. Sürekli ondan şerefsiz diye bahsetmem sorun yaratacak diye korkuyordu çünkü o da bir yüzbaşıydı.

"Abicim yapma. Niye çektiyse çekti işte özgürsün buna bak"

"Ne özgürü lan? Ne özgürü? Kesin ahseni tehdit etti bu pezevenk. Ben şimdi gösteririm ona"

Komiserin odasına ilerliyordum ki aslı kolumdan tutup durdurdu.

"Batur saçmalama! Ahsen falan yok, umut artık ahseni. Oyunu bozacaksın o olacak. Bırak şimdi bunu düşünmeyi at imzanı çıkalım gidelim yeni görev geldi" diyerek beni ileri itti.

"Off offf! " diye bağırıp ilerideki polisin yanına gittim ve gerekli evrakları imzalayıp çıktık. Merdivenlerin orda durmuş aslının görevi anlatmasını bekliyordum.

"Albay ofiste belge yoksa evlerine bakın dedi. Bu akşam bir bahane ile evlerine gidicez. O yüzden akşam aradığımda müsait ol" diye emir verdi. Sanki o benim komutanımdı. Göz devirdim sadece ve ilerlemeye devam ettim.

Ahsenin yanına gitmeyecektim, onu aramayacaktım, merak etmeyecektim. Onunla konuşursan kötü olur demiştim ama o beni dinlememiş, gitmiş konuşmuştu. Şuan ona da kızgındım. Karşıma çıksa patlardım. Ona kıyamazdım ama onunla konuşmak şuan tercihim değildi. Barışın arabasına binip beklemeye başladım. Arabaya geçip çalıştırdı.

"Nereye? "

"Eve"

Zaten bir tane ev vardı o da aslıya kaldığımız evdi. Şuan ne askerleri ne de o volkan itini görmek istemiyordum. Sinirimi birine patlata bilirdim, onların can güvenliği için eve gitmek en iyisiydi.

*****

Rümeysa askeriyenin bankına oturmuş öylece bekliyordu. Gidecek başka yeri yoktu. Köye gitse yine başına bir şey gelirdi. İstanbul'a, teyzesine gitse o da kabul etmezdi. Ne işi vardı, nede parası. En güvenli yer şimdilik askeriyenin banklarıydı.

Dün sorgudan çıktıktan sonra askeriyenin arkasına gitmiş oradaki banka kıvrılıp uyumuştu kimse görmeden. Üzerinde de ince hırkasını örtüp ısınmaya çalışmıştı. Ama gece hava buz gibi olduğundan elleri ve ayakları uyuşmuştu.

Gece uyuyamamış, saatlerce ağlamıştı. Sabah doğan güneş onu biraz ısıtmıştı ama böyle devam edemezdi. Hâlâ üşüyor, titriyordu. Birinden yardım istese eder miydi aceba? Ona yardım eden, kurtaran askere söylese derdini mesela. Bir kere yardım etmişti, yine ederdi.

Efe demişti sorguya giren asker. Ama o inatla efe kaan diye düzeltmişti adını. Neden öyle yaptığını anlamıyordu. Kimseye görünmemesi lazımdı. Yoksa burdan da kovulurdu.

Soğuktan burnu kıpkırmızı olmuş, sürekli akıyordu. Ellerini kollarına dolamış bir aşağı, bir yukarı sürtüylrdu. Derken omzuna konulan ceket ile yerinden sıçradı.

"Korkma benim" dedi efe kaan. Kızı pencereden görmüş, hemen yanına inmişti. Rümeysa hiçbir şey söylemezken efe kaan konuştu.

"Niye gitmedin hâlâ? Seni görürlerse koymazlar burda"

"Biliyorum" dedi ama sesi kısık çıkmıştı. Uzun süre konuşmadığı için ve soğuktan dolayı sesi kısılmıştı. Efe kaan yüzünü buruşturdu bu duruma.

"Niye hâlâ burdasın o zaman? "

"Gidecek yerim yok" dedi sadece kız sesi titreyerek. Ondan yardım istemek istiyordu ama yardım etmezse diye de deli gibi korkuyordu.

"Başka kimsen yok mu? "

Kız sadece başını salladı. Derken karşıdan gelen barışı gördü efe kaan. Bir kaç saniye baktıktan sonra kafasında bir ampul yandı. Batur komutanı ona kızabilirdi. Hatta işkence bile edebilirdi ama kıza yardım etmek istiyordu.

Tamam biraz abartmıştı. İşkence etmezdi ama çok kızabilirdi.

"Sen bekle geliyorum ben" diyerek ayağa kalktı ve koşar adım barışa ilerledi. Barış kendisine gelen efe kaan ile durup gelmesini bekledi.

Efe kaan önce selam verip konuşmasını sürdürürken dikkatle dinledi barış. Sonra gülümseyip birşeyler dedi ama rümeysa duyamıyordu onları çünkü uzaktalardı. En sonunda barış efe kaanın omzuna gülümseyerek vurup ilerledi.

Efe kaan arkasını dönüp kızın yanına geldi gülen bir yüzle.

"Hadi kalk sana yardım edecek birini tanıyorum"

Rümeysanın içi umutla doldu ve parlayan gözlerle efe kaana baktı.

"Gerçekten mi? Bana kalacak yer mi buldun"

Efe kaan başını sallamış, elini uzatmıştı ki rümeysa heyecanla ayağa kalkıp efe kaana sarıldı. Efe kaan bunu beklemiyor olacak ki bir an eli havada kaldı. Ardından yavaşça kızın beline dolandı elleri. Rümeysa sonradan ne yaptığını fark edip panikle itti efe kaanı.

"Ay ben özür dilerim. Birden sarıldım ama heycandan oldu o valla bak. Eğer sevgilin falan varsa ben durumu açıklarım, yanlışlıkla oldu derim yani merak etme. Senin özel hayatını merak ettiğimden değil de yani yanlış anlaşılma olmasın diye ben... "

"Rümeysa" diye durdurdu efe kaan makinalı tüfek gibi konuşan kızı.

"Sorun değil. Hadi gel" diyerek önden ilerledi. Rümeysa da peşinden.

*****

Fulyayla oturmuş dondurma yiyorduk, bu havada. Galiba gebermeye niyetimiz vardı. Ev sıcak diyerek dondurma yemeye karar vermiştik ama her an hasta olabilirdik. Benim dondurmam tabikide çilekliydi çünkü neden olmasın. Fulya kakaolu dondurma yiyordu.

"Eee ne dedi o volkan denilen herif"

Anlaşmadan ona bahsedemezdim çünkü haklı olacak bir konu mutlaka bulurdu. Onun haklı çıkmasına değil, şu haftanın biran önce bitmesine ihtiyacım vardı. Aceba batur çıkmış mıydı? Mesaj atsa mıydım kız?

"Aman boşver dün için özür falan diledi işte"

Başını sallayıp dondurmasına geri döndü. Televizyondan açtığımız saçma sapan bir diziye bakıyorduk. Konusu neydi onu bile bilmiyorum, sadece bakıyorum işte.

Kapı zili çalınca ikimiz de birbirimize döndük. Kimdi ki bu, bu saatte?

"Kim ki? " dedim fulyaya. Bilmem dercesine omuzlarını kaldırıp indirdi. Evimize misafir gelmesine pek alışık değildik açıkçası.

"Ben bakarım" diyerek ayaklandım. Fulya bende geliyorum diyerek peşimden geldi. Delikten baktığımda efe kaanı görüp bir tur şaşırdım. Ne geziyordu bu bu saatte benim evimde?

Kapıyı açıp geri çekildim.

"Merhaba yenge " dedi önce ardından panikle düzeltti. "Şey pardon ahsen diyecektim"

Bir iç çektim.

"Ne oldu efe akşam akşam"

"Efe kaan" diye düzeltti. Ay ne önemi vardı? Ha efe, ha efe kaan.

"Söyle efe kaan batura bir şey mi oldu? " o an ciddileştim.

"Yok yok öyle bir şey değil. Komutanım iyi evinde"

"Evinde mi? Evi mi var onun? "

"Evet aslıyla kalıyorlar ya"

Şaşkınlığım yerini sinire bıraktı. Vay bee demek aynı evde kalıyorlardı. Belki de beraber de olmuşlardı aynı evde olunca. Daha çok sinirlendim aman bananeydi. Keşke gidip Volkan'la konuşmasaydım da yatsaydı içeride. Böylece sevgili nişanlısını göremezdi.

Ama o zaman da birbirini özleyip çıkınca eve gider de... Öfff ne saçmalıyorum ben.

"Aman banane! Nerde kalırlarsa kalsınlar ne istiyorsun! " dedim sinirle. Sinirim baturaydı ama efe kaan nasiplenmişti garibim. Gece gece kapıma dayanıp da bunları söylemeyecekti o da ne yapayım

"Ahsen ben senden bir iyilik istiycem"

"Olmaz. Batur'un yanına falan gidemem ben" diye reddettim hemen.

"Yok batur komutanımın yanına gitmeni istemiyorum. "

"Ne istiyorsun oğlum o zaman açık açık söylesene" diye araya girdi fulya.

"Şey.. Bir kız varda, kalacak yeri yok. Müsaitseniz bir kaç gün sizinle kalsa olur mu? Söz bir ev bulunca çıkartıcam onu zaten" diye isteğini dile getirdi.

Şaşkınca efe kaana bakmaya başladım.

"Ne kızı lan? Yoksa sen kız mı kaçırdın! " şokla gözlerimi büyütüp bakmaya başladım. Efe kaan panikle ellerini kaldırıp sallamaya başladı.

"Yok yok öyle değil valla bak yenge. Kızı tanımıyorum bir görevde bulduk aldık geldik valla bak" diye hafif sesini yükseltti şokla.

"Ben anlamadım şimdi kız görevden mi kaçmış? " diye alakasız bir soru yöneltti fulya. Ah be üzümlü kekim, birde avukat olacaksın, yakışıyor mu sana hiç.

"Kim bu kız? " diye sordum bu seferde.

"Bir köyde kalıyormuş, annesini babasını teröristler öldürmüş, kızı da kaçırmışlar. Göreve gittiğimizde bulduk aldık geldik ama kimi kimsesi yok, kalacak yeri de. Dün de askeriyenin bankında kalmış gelirken söyledi. Valla mecbur kalmasam getirmezdim yenge. Ama kabul etmezseniz başka bir yer bulurum ben" dedi başını eğip.

Benden yardım istenecekti ve ben yardım etmeyecektim öyle mi? Mümkünatı yok.

"Önce sen bana yenge demeyi bırak, ben senin yengen falan değilim. Kız nerde hani? " diye sordum. Başını kaldırıp gülümsedi.

"Arabada. Hemen getiriyorum" koşarak merdivenlere ilerledi. Deliydi bu çocuk.

"Başımıza bela olmasın? " dedi fulya. Onu bir asker getirmişti, ne olacaktı ki?

Merdivenlerden gelen ayak sesleriyle oraya döndüm. Kıvırcık saçlı, esmer bir kız utana sıkıla bize doğru geliyordu.

" bu yenge " diyen efe kaanın suratına bir tokat yapıştırdım.

"Ahhh" diye sızlandı. "Ne vuruyorsun ya? "

"Bir daha bana yenge deme. Hadi şimdi kaybol gözümün önünden"

Efe kaan söylenerek merdivenlerden inerken, arkasından bakan kızın koluna dokunup seslendim.

"Hadi geç sen içeri canım"

Kız çekingence içeri girdi. Salona geçip sanki kaçacakmış gibi oturdu.

"Rahat ol arkana yaslan. Kendi evinde gibi" dedim. Fulya kızın iyi biri olup olmadığını tartar gibi bakıyordu. Bu kızı korkutacağından bacağını dürttüm. Bakışlarını anında düzeltti.

"Adın ne senin? " dedim sevecen bir sesle.

"Rümeysa ben. Bir köyde kalıyordum, annemi babamı öldürdüler. Başka gidecek kimsem yok. Kaçırdılar beni. Askerler buldu. Nolur yardım edin bana. Kalacak yer verin yeter. Yemek de istemem su da. Dışarıdan bulurum, size yük de olmam. Yeter ki beni kovmayın. Kimsem yok valla bak" diye konuşmaya başladı.

Ben duyduklarımla şok olup fulyaya döndüm. Galiba o da beklemiyordu böyle bir şeyi.

"Tamam öncelikle sakin ol, kimsenin seni kovduğu falan yok. Burda kalabilirsin. Bir işin ucundan tutsan iyi olur" dedim tebessümle.

Ama kız beni yanlış anladı.

"Olur çalışırım. Gerekirse iki işte bile çalışırım yeterki kovmayın beni. Tüm kazancım sizin olur, ne isterseniz de yaparım bir dediğinizi iki etmem"

"Rümeysa" diye sesini yükseltti fulya kızın sesini bastırmak için.

"Sakin ol tatlım kimsenin seni kovduğu, senin paranı istediği yok. Ben avukatım, ahsen psikolog. Bizim paraya ihtiyacımız yok" dedi.

Gerçekten yokmu dercesine baktım, o da bana baktı. Söylediğimi anlamış gibi düzeltti kendini.

"Bizim maaşımız bize yeter. Hem çalışmak istiyorsan ahsenin yanında çalışabilirsin. Yeni açtı kliniğini. Bir çalışana ihtiyacı var" dedi.

Kız parlayan gözlerle baktı bize.

"Olur valla ne isterseniz yaparım. Temizlik yaparım, ortalığı toplarım, bulaşık yıkarım, getirinizi götürünüzü yaparım siz ne isterseniz" dedi.

"Sen önce bir dinlen de sonrasına bakarız" diyerek kıza salonu hazırladım. Biz odalarımıza geçerken rümeysa da salonda uyudu. Yeni bir ev arkadaşı, çalışan ve arkadaş kazanmıştık. Çok güzel.

*****

Bölüm sonu

Bölümü nasıl buldunuz hadi anlatın bakıyım?

oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmuşsunuz ama 🙁

Üzülürüm bende.

Şaka bir yana sizleri çok seviyorum. Kendinize iyi bakın, bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşçakalın.

 

 

 

Loading...
0%