25. Bölüm

24.

Ay
mylavanta_5

Yeni bölüm alarmı.

oy ve yorum bırakmayı unutmayın

keyifli okumalar

*****

Kapıyı açtığımda karşımda duran Nermin teyze ile bakıştık. Gerçi yüzüme çok bakmamıştı, gözlerini kaçırmıştı ama neyse.

"Nermin teyze? "

"Hemen git burdan, oğlumdan da uzak dur! Mahalleli dedikodu çıkarmasın. Alma oğlumu eve. Nerden geldiysen oraya git. "

Ben söyledikleri karşısında öylece kalırken Nermin teyze gitmeye yeltendi ama hemen tuttum kolundan.

"Nermin teyze! "

"bırak! Teyze deme bana"

Yönünü bana döndü.

"bak anlıyorum seni, hâlâ kendini suçlu hissediyorsun, ama ben olanları çoktan unuttum. Sana da kızmıyorum ayrıca. Yüzüme bakmamanı da anlamıyorum. Yıllar önce olmuş bitmiş bir olayı uzatmaya gerek yok. Eskisi gibi olabiliriz"

Geldiğimden beri ilk defa gözlerime uzun uzun baktı.

"Pişmanlık duyduğum yok, kendimi suçlu da hissetmiyorum. İyiki vermişim seni. Bir de sana bakıp rezil mi olacaktım. Sana son kez söylüyorum, oğlumdan uzak dur"

Duyduklarıma inanmak istemedim. Yıllar önceki Nermin teyze ile şimdiki Nermin teyze aynı değildi. Karşımdaki kadın o olamayacak kadar soğuk bakıyordu bana. O an üşüdüğümü hissettim. İçimden bir ürperti geçti.

"Anne" diyerek bize doğru geldi Fadime abla.

"Anne ne yapıyorsun burda? Batur görecek, kötü olacak yürü hadi"

Nermin teyzenin kolundan tutup çekiştirerek evlerine götürdü. Duyduklarım bana ağır gelmişti. Bunları duymayı aklımdan bile geçirmemiştim hiç. Ama bunun mutlaka bir sebebi olmalıydı.

altında yatan sorunun ne olduğunu öğrenmeden yargılamak benim huyum asla değildi. Salona geçip koltuğa oturdum ve dizlerimi kendime çekip sarıldım. En yakınımı da kaybetmiştim.

Ben sanıyordum ki Nermin teyzeye kızgın olmadığımı söyleyince bana eskisi gibi davranacak, beni sevecek, kolları altına alacak. Ama hiç de öyle olmamıştı. Beni kendi evimden bile kovmaya çalışmıştı.

yirmi dakikanın sonunda kapı tekrar çalındı. Yine o mu aceba diye tedirgin olsam da bu sefer gelen kişi baturdu. Kapının önünde durdum.

"ver" elimi uzattım. Şaşkın gözlerle bana baksa da poşetleri uzattı. Alıp kapıyı yüzüne kapattım. Nermin teyzenin istediği buysa ondan uzak duracaktım. Benim yüzümden aralarının bozulmasını istemiyordum.

"Ahsen? " dedi sadece. Attığım bir adım havada kaldı. Gözlerimi kapattım. Burda Batur'un hiç bir suçu yoktu ama benim de suçum yoktu. Zile bastı.

"Ahsen ne oldu? Açar mısın kapıyı bi"

Açmayacaktım. Gitmeliydi.

"Yorgunum batur, gider misin? "

"Ahsen saçmalama. Aç kapıyı bir dakika ne oldu? "

"Birşey olmadı git! "

Baturdu bu işte. Herşeyi hemen anlardı. Ondan hiçbir şey saklayamazdım küçüklüğümden beri. Yine saklayamamıştım.

"Ahsen bak bir şey olmasa bana böyle davranmazsın. Aç! Konuşalım!"

Ofladım. Ne yaparsam yapıyım gitmeyecekti belli. Mecburen kapıyı açıp salona geçtim ve poşetleri koltuğun üstüne bırakıp oturdum. Kapı kapandı ve adım sesleri buraya ilerledi.

"Ne oluyor? "

Konuşmak istemiyordum. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum daha doğrusu. Ama batur durmadı. Yanıma gelip oturdu ve elime uzanıp avuçları arasına aldı.

"Güzelim ne oldu? Beni istemesen en başında eve koymazdın biliyorum. Söyle, ben gidince mi bir şey oldu? Biri gelip bir şey mi dedi haa? "

Ben buna şimdi nasıl hayır diyecektim ki? Karşıya bakmaya devam ederken elimi çektim elleri arasından.

"Laf olur batur. İkisi boş evde ne yapıyor derler. Git lütfen sorun olmasın"

Bir kaç saniye sessiz kaldı. Ardından yavaşça ayağa kalktı.

"Tek başına kalabilecek misin? "

"Evet"

"Peki. Gidiyorum ama bir şey olursa hemen ara, mesaj at yada biz gel "

Başımı salladım usulca. Ama gidemezdim de arayamazdım da. Çıkışa ilerleyip önce salondan, sonra evden çıkıp gitti. Çok yorgundum, yemek yemeye bile halim yoktu. Koltuğa uzanıp gözlerimi kapattım ve bir kaç dakika sonra uykuya daldım.

*****

Ellerimi kulaklarıma sıkıca kapattım. Kalp atışım ve nefes seslerim kulağımda yankılanıyordu sanki.

"Yapma! " diye bağırıyordu annem. Ama babam durmuyordu. Bir tokat, bir tekme, saçlarından kavrıyordu annemi.

"Nerde lan para! " diyordu. Annem çalıştığı parayı vermemişti ona.

"yok bende" diyordu ağlayarak. Adım sesleri benim odama geliyordu. Kapı açılıyor, bir çift ayak benim olduğum masanın önünde durdu. Tek hamlede masayı çekip yere savurdu ve altındaki beni gördü.

gözlerimi sıkı sıkı kapattım. İki kolumdan da saıkıca kavrayıp havaya kaldırdı.

"sana mı veriyor lan parayı? Söyle, sana mı veriyor" annem engel olmaya çalışıyor, beni elinden kurtarmak için uzanıyordu. Babam beni yatağa fırlattı.

"konuşun delirtmeyin lan beni! "

Birden derin bir nefes vererek uyandım. Ve yerimden doğruldum. Alnımda ter damlaları birikmişti. Su içmek için kalkıp mutfağa ilerledim ama mutfakta bana sırtı dönük birisi vardı.

Benim geldiğimi duyup yüzünü bana çevirdi. Elinde mutfak bıçağı olan babam.

"Bittin sen! "

"AAAAAH"

Dudaklarımdan bir çığlık kaçarken, koşarak kendimi dışarı attım. Gözlerimden yaşlar akıyor, terden üzerim ıslanıyordu.

"İmdat" diye bağırdım ama sesim çıktı mı bilmiyorum. Yolun ortasına düşüverdim. Geliyor mu diye arkama baktım ama kimse yoktu. Hayal miydi gerçek mi emin değilim. Bir kaç dakika orada donuk ile oturdum.

Omzuma dokunan el ile sıçrayarak geri çekildim. Gördüğüm kişi baturdan başkası değildi.

"Ahsen iyi misin? "

Değildim. Hemde hiç iyi değildim. Bana göre dünyanın en korkunç kâbusu bu olabilirdi. Ben ağlamaya devam ederken batur bana sıkıca sarıldı. Sırtım onun göğsüne yaslıydı ve ikimiz de yerde oturuyorduk.

"Şşş sakin ol geçti, kabus gördün sadece"

Ağlamaya devam ettim. Tek başıma kalmamalıydım asla. Ona git dememeliydim. Gitmemeliydi. Açık kapıdan sanki heran babam çıkacak gibi bakıyordum boş gözlerle. Batur en sonunda ayağa kalktı ve beni de kendi ile beraber kaldırdı.

"Hadi gel bize gidelim"

"Olmaz! " anında reddettim. İstenmediğim bir evde asla kalamazdım. Başımı çevirip baktığımda bir kaç evin ışığı yanıyordu ve pencereden bize bakıyorlardı. Nermin teyzenin laf olacak sözü şimdi daha net yankı yaptı zihnimde.

"Ahsen saçmalama. Tek başına o evde kalamazsın! Hem hava da soğuk hadi gel"

"Batur olmaz, gelemem o eve"

Bir kaç saniye sessizce yüzümü inceledi.

"Annem mi bir şey söyledi"

Başımı hayır manasında salladım. Kolumdan tutup bizim eve ilerledi.

"İyi madem. Sen bizde kalmıyorsan ben sizde kalırım"

"Batur bir gören... "

"OLSUN! Kim görürse görsün ahsen. Senden önemli mi? İnsanların ne düşündüğü umrumda bile değil. Sen iyi değilken, seni bırakıp evime giripte kapıyı kapatıp uyuyacak değilim"

El mecbur peşinden ilerledim. İçeride kimse yoktu. Hayal görmüştüm. Ben salona geçip ışığı yaktım, batur da tek tek odaları gezdi önlem amaçlı ama yanıma geldiğinde kimsenin olmadığını o da dile getirdi.

"Hadi otur yanıma"

Batur'un yanına oturdum ve başımı omzuna yasladım. O da elini omzuma atarak sarıldı bana. Üzerimize de battaniyeyi örttü. Ev soğumaya başlamıştı kapıyı açık bırakıp çıktığım için.

Üzerimden bir titreme geçti. Hem vücudum hemde ayaklarım donmuştu. Gecenin bir saati kim çıksa donardı zaten.

"Ne dedi annem? "

Başımı kaldırıp batura döndüm. Herşeyi anlayan süper zeka bunu da anlamıştı elbette.

"Bir şey demedi"

"Ahsen seni gerçekten iyi tanıyorum bundan emin olabilirsin. Annemi de biliyorum. Söyle ne söyledi? "

Derin bir nefes aldım. Normalde anlatmasam daha iyiydi ama öğrenmeden peşini bırakmayacaktı belli.

"Senden uzak durmamı, seni eve almamamı söyledi. Laf olacağını, mahalleli dedikodu yapacağını belirtti o kadar. Aslında bakarsan kızmıyorum annene, o haklı. Mahalle küçük yer. Laf olur, söz olur. Birde... "

Birde, gerisi yok işte.

"Birde ne? "

"Annen beni vermek zorunda kaldı biliyorum. Bakamazdı başkasının çocuğuna. Kızmıyorum da ama o beni neden istemiyor anlamıyorum"

Amacım aralarını bozmak kesinlikle değildi. Ben sadece Batur'un merakını gidermek istiyordum. Dudaklarının başıma uyguladığı baskıyı hissettim.

"Annem sadece suçlu hissediyor kendini. Sen affetsen bile o affedemiyor. Senin onu affetmiş olman onun gururuna dokunuyor bu yüzden affetmeni de istemiyor"

Yavaş yavaş kapanıyordu gözlerim. Uykumu alamamıştım. Gözlerim yan tarafta, duvarda asılı duran saate kaydı. Saat sabaha karşı üç buçuktu. Gün doğumuna az kalmıştı ama ben daha fazla dayanamadım ve kendimi Batur'un kollarında uykuya teslim ettim.

*****

Sabah uyandığımda salon sıcacıktı. Birisi sobayı yakmıştı. Ve emindim ki bu birisi baturdu. Ayağa kalkıp mutfağa ilerledim. Sırtı bana dönük kahvaltı hazırlıyordu.

"Günaydın" dedim kapıya yaslanarak. Bana dönüp gülümsedi.

"Günaydın. Kahvaltı hazır hadi elini yüzünü yıka da sofrayı kuralım. Sonra da biraz istanbul turu atarız"

Başımı sallayıp lavaboya ilerledim. Suyu açıp elimi altına tuttuğumda buz gibi akan suyla ürperdim. Resmen karın sıvı haliydi. Bir iki yıkamadan sonra kapatıp iyice kuruladım yüzümü peçete ile. Havlu yoktu şuan.

Lavabodan çıkıp batura yardım ettim ve salona bir yer sofrası kurduk. Menemen yapmıştı ve çok güzel görünüyodu. Peynir, domates, salatalık, reçel ve saralleden oluşan enfes bir kahvaltıydı bana göre. Bir de çaylarımız vardı tabi.

Küp şekerden bir iki tane atıp karıştırdım. Ekmeği bir parça bölüp menemenden aldım. Çok güzel olmuştu, hemde acılı en sevdiğim.

"Eline sağlık çok güzel olmuş"

"Afiyet olsun. Göreve gittiğimizde konservelerle doymuyoruz diye menemen yapardık hep. Her seferinde de ben yapardım tabi ordan alışkanlık" dedi o da bir parça ekmeği önce menemene batırıp sonra ağzına atarak.

Yemeğimizi yedikten sonra beraber toplayıp sobanın üzerindeki güğümden aldığımız sıcak suyla yıkadık. Batura 'sen otur ben yaparım' desem de dinletemedim. Ben yıkadım, o duruladı.

Sonra getirdiğim çantadan kışlık dar bir elbise çıkarıp giydim. Bej ve sütlü kahve rengindeydi. Belinde de kahverengi bir kemer vardı. Altına siyah postallarımı giyip çantamı da alıp çıktım. Batur arabanın önünde beni bekliyordu. O da eve gidip üzerini değiştirmişti.

Koyu renk kot pantolon, siyah kazak ve polarlı bir ceket vardı. Arabaya yaklaştığımızda gözüm onların evin penceresine kaydı. Nermin teyze pencereden bize bakıyordu ama benim bakmamla perdeyi kapatıp çekildi ordan.

Neyseydi. Zaten çok durmayacaktım. Arabaya binip kemerlerimizi taktık. Sahil, kız kulesi, galata kulesi, camiler, müzeler derken bir çok yer gördük. Yurda gittiğimde dışarı çıkmamıza izin vermezlerdi. 18 yaşımdan sonra da üniversiteye başka bir şehire gittim ve bir daha da İstanbul'a gelmedim.

Bu yüzden buraları gezme fırsatım da hiç olmamıştı. Öğlen beraber bir yerde yemek yemek için durduk. Bir balıkçıda. Dışı deniz kabukları, balık ağları ve daha birçok süs ile süslenmişti. Mekan iki katlıydı ama merdivenden aşağı inince üç katlı olmuş oluyordu.

"Hoş geldiniz. Üst kata mı geçmek istersiniz? Alt kata mı? " diye sordu yanımıza gelen çalışan. Eğer üst kata geçersek pencereden denizi görebilirdik bu yüzden üst katı seçtik. Pencere kenarından boş bir masa bulup oturduk. İçerisi çok dolu değildi ama gelenler hep pencere tarafına oturmuştu.

"Güzel mi? "

"Hıhh? " soran gözlerle batura döndüm.

"Ne güzel mi? "

"Mekan diyorum, güzel mi? "

"Haaa ayhh evet çok güzelmiş" dedim gülümseyerek ve başımı dışarı çevirip uçsuz bucaksız denize bakmaya başladım.

"Senden daha güzel olamaz"

"Efendim? " batura döndüm. Anlamamıştım ne dediğini dışarı ile ilgilendiğim için.

"Böyle bir mekanla seni kıyaslamak doğru olmaz ama senin kadar değil diyorum"

What? Yine anlamadım. Bu gün algılarım kapalıydı galiba. Mekanla kıyaslamak olmaz doğru değil seni bilmem ne demişti ama cümleleri toparlayamadım kafamda neyse. Gülümseyip önüme döndüm.

Bir garson gelip siparişlerimizi aldı. İkimizde somon sipariş verdik. Bir kaç dakika bekledikten sonra batur bana seslendi.

"Ahsen"

"Efendim" batura döndüm. İçimde garip bir gerginlik oluşmuştu.

"Benim seninle konuşmak istediğim bir konu var "

"Tabi konuş dinliyorum" dedim başımı sallayarak.

"Öncelikle nasıl başlasam bilmiyorum. İçimde sana karşı bazı hisler var. Sevgi gibi, aşk gibi. Ama bu hisler sonradan mı oldu, yoksa çocukluktan beri mi vardı emin değilim. Tek bildiğim seni seviyor olmam"

Öylece bakmaya devam ettim. Ne diyecektim şimdi ben buna? Tamam benim de içimde batura karşı bazı hislerim vardı. Kendime itiraf edemesem de seviyordum onu. Sürekli yanımda olsun, sürekli onu göreyim, sarıkayım istiyordum ama dün Nermin teyzenin söylediklerinden sonra bütün hayallerim ıslanan kağıt gemi gibi çöktü.

"Hemen senden bir cevap beklemiyorum, biraz düşünebilirsin. Cevabın her ne olursa olsun arkandayım. Beni istemezsen de zorlayacak değilim. Arkadaş gibi devam ederiz ama şunu bil lütfen, seni bir daha kaybetmek istemiyorum"

Siparişleri getirip masaya bıraktı garson ve afiyet olsun diyerek çıkıp gitti.

"Batur ben seni sevmiyorum diyemem. Ama annen beni istemezken seninle sevgili olmam doğru mu bilmiyorum. Eğer aramız bozulursa ve eskisi gibi olamazsak... "

Elini uzatıp masadaki elimi kavradı.

"Olamazsak bile oluyormuş gibi davranırız" gülümsedim yavaşça. Aramızın bozulmasını asla istemiyordum.

"Annemi de merak etme, ben hallederim"

Başımı salladım ve gülümsemem genişledi.

"Olur" batur da gülümsedi ve yemeğimize döndük. Yemeğin ardından eve geldik. İçeri girdiğimizde buz gibi ev bizi karşıladı. Ellerimizi yıkayıp montlarımızı astığımızda kapı çalındı. Ben açtım kapıyı.

"Merhaba ahsen. Batur burda mı? " diye sordu Fadime abla güler yüzle. Ardından batur arkamda belirdi.

"Burdayım"

"Annem bir kaç şey alınacakmış da batura ver alsın dedi akşama misafir var diyor"

"Kimmiş? " diye sordu bu sefer de batur.

"Bilmiyorum bana da söylemedi"

"İyi tamam birazdan alıp gelirim"

"Tamam. Ama annem mutlaka evde olsun akşama dedi " diyerek bana da hoşçakal deyip gitti.

"Ahsen, sen içeri geç ben annemin istediklerini alıp geliyorum. Bir şey olursa hemen ara"

"Tamam"

Uzanıp avuçlarıyla başımı kavradı ve alnıma bir öpücük bırakıp montunu da alıp çıktı. O çıkınca kapıyı kapatıp mutfağa geçtim. Kendime noodle yapacaktım. Canım bir şey istemiyordu zaten. Batur'un da misafirleri varmış, gelmezdi onlar gidene kadar.

Suyu ocağa koyduğumda kapı tekrar çalındı. Açtığımda yine Nermin teyzeyi buldum. Derin bir nefesi dışarı bıraktım.

"Söyle Nermin teyze yine ne demeye geldin? Ahh pardon teyze demeyecektim öyle değil mi? "

"Akşam misafirimiz var. Hemde müstakbel gelinim ve ailesi. Mümkünse oğlumu rahatsız etme"

Duyduğum şeyle kaşlarım çatıldı. Nermin teyze arkasını dönüp evine ilerledi. Sinirle kapıyı çarpıp kapattım. Oğlu bana çıkma teklifi ediyordu, bu kadın kendi kendine gelin güvey oluyordu. Ama sen görürsün dedim içimden. Batur'u elinden alayımda o zaman müstakbel gelini görürsün.

*****

Kapıyı anahtarla açıp içeri girdi Nermin hanım. Pek bir mutluydu. Ahsene ağzının payını verdiğini düşünüyordu.

"Anne nerden geliyorsun yine? " diye sordu Fadime merakla.

"Aman iki dakika dışarı çıktım ne var? "

"Anne bak yine ahsene gittiysen batur çok kızar sana. Lütfen rahatsız etme kızı, kalıcı değil zaten"

"Kalmasın da. Ben hele oğlumu Büşra ile evlendiriyim de o zaman görür o gününü"

Fadime duyduğu isimle annesine baka kaldı.

"Hayır anne! Lütfen akşama Büşra ve ailesini çağırdığını söyleme"

İnanmak istemiyordu buna. Büşra beş yıl önce taşınmıştı ailesi ile bu mahalleye. Fadimenin nişanında da batur'u görmüş, pek beğenmişti. Sürekli gelir giderdi evlerine. Batur'u sorardı hep. Geldi mi gelecek mi diye.

Batur fadimenin nişanından sonra hiç gelmemişti. Zaten Fadime nişanlanalı da bir buçuk yıl olmuştu. Nişanlısının işinden dolayı iki sene nişanlı kalacaklarına dair anlaşmışlardı.

"Çağırdım ne olmuş? "

"Anne inanmıyorum sana. Batur bunu duyarsa çok kızacak sana"

"Hiçbir şey diyemez"

Fadimeyi kenara itip mutfağa girdi ve kalan yemeklerle ilgilenmeye başladı.

*****

Bölüm sonu

bölümü nasıl buldunuz yorumlarınızı bekliyorum

sizce Nermin ne yapmaya çalışıyor olabilir tahmin var mı?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşçakalın.

 

 

​​​​​

​​​​​

​​​​​​

 

 

 

Bölüm : 08.12.2024 12:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...