Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. BÖLÜM

@mylittle

 

8 HAZİRAN 2020

Canlı ve cansız olan her şeyin bir hisi vardır. Herkes hiseti neyse onu yaşar . Yapılan hatalar , hissedilen duygular ...her şey birer duygu ,birer histir. Kaybettimiz, kazandımız her şey deneyim, bizim keşkemiz ve ya iyikimiz olarak döner. Okul sonu balosuna gelmem ise tam bir keşke.


"Safir çok sıkıldım görmüyomusun , nasılda bizi ezmek istiyo gibi bakıyolar"

Safir okulda en yakın arkadaşımdı, onunla geldim okul balosu ise tam bir trajediydi. Kızıl saçlarını arkasına doğru atarak parmaklarıyla kızları gösterip

" bu ezikler bizi gördü için özellikle böyle değiller "

Kafasını onlardan bana çevirip

"Onlar bizi gördükleri her yerde böyleler. "

"Buraya gelmekle hata ettik".

"Boş versene biz ne yaparsak gözlerine batcaktık. Bizde o zaman niye eğlenmek için olan okul balosuna katılmayalım ki "

Elime aldım alkolü tek içişte bitirdim ve yenisini almak için yanımdan geçen garsonu durdurdum. Safirinde kadehini yenilemesiyle garson başka bir masaya doğru uzaklaştı.

Alkolünde etkisiyle salanmaya başlamıştım . Safirinde bana ayak uydurmasıyla etrafımızda dönmeye başlamıştık. Dansım bittince çarkırkeyif bir şekilde kenardaki oturmak için olan localara doğru ilerleyip dinlenmeye başladık.

Sağımızda dans eden kızı safire gösterip

"Dikkatini çekcem diye kendini yırtı"

Safire göstermemle kız elbisesine takılması ile yere kapaklandı.

Safir kızın düşmesiyle kahkalar atarken

"Allah'ın sevdiği kulusun valla "dedi kahkahası arasında

Allah'ın adaleti diye içimden geçirdim. Bundan bir kaç saat önce balo salonunda benim elbisemde mahvolmuştu.


BALODAN SAATLER ÖNCE


Baloy gittmek istemiyodum ama canım arkadaşım safir dikmen ve sevgilim emir kulca

" eğlenmek için gittimizi söyleyip beni ikna etmişti"

Aslında hiç gitmek gibi bir niyetim yoktu ama onları kırmak istemedim.

Balo için hiç bir hazrlığım yoktu ama canım arkadaşım bunu tabikide hocanın bu sene ve hata gelecek yılardada uygulamaya geçebilceni söyedi karma balo olayını ortaya atmıştı. bu sene onbirinci sınıflarında onikilerin balosuna katılcanı yaş aralıkların uygun oldu için " daha eğlenceli olcanı" düşünmesiye böyle bir şey kalkışmışlardı.

Onbirinci sınıfa gidiyodum. Ama yaşım ondokuzdu ve bence ben yaşımı gayete gösteriyodum . safir ve sevgilim emirde benle aynı yaştaydı . Lisede bu yaşta onbirinci sınıf okumak bazılarına göre komik gelebilirdi ama bence bir ayrıcalıktı.

Çünkü yetişki insanların hayatı ilgimi çekmiyod. Lise bitinde ne olcanı bille bilmiyosan bu çok zor .

Safir önceden giyecemğim elbiseye kadar ayarlamıştı . Giydim elbise kalçamın bir karış kadar altında bittiyodu. Rengi beyaz olan elbise mavi gözlerim ve siyah saçlarımla oldukça uyumlu bir üçlü olmuştu.

Siyah saçlarım dağınık bir topuz şeklindeydi. Makyajım hafifti, kavisli minik burnum tamamen mağsum bir güzelikti. Tek eksiğim kırmızı kıpkırmızı bir rujdu .

Hayatımda olmasa olmazım her şeyim o olmasa yaşayamam dedim parçamıda sürüp rujumu gümüş rengi çantama atım ve hazırdım. Safir bir anda odaya girip.

bir ıslık çalıp bana "bu güzelik halismi"demesiyl hafif güldüm.

o da rengini siyahtan yana kullanmıştı bu gün . Sanki yer değiştirmiş gibiydik. Benim rengim siyahtı. Her şeyim siyahtı. Ben siyahların kadını kırmızı rujunun müftelası bir kadındım. Safir ise siyah elbisesi kısa benimkin tersi olcak şekilde beli sıkı ama ucuşan straplez bir elbise tercih etmişti. Kısa ve straplez her durumda ortak kararmızdı.

Biz kısa ve dekolteli şeyleri her durumda orak noktamız yapmıştık. İnsanların bakıp bu kız gibi kısa giyme dekolte bu kadar olmasın diye gösterebilece bir örnektik .

Anlamıyodum insanların aptal bakış açılarının. Herkesin kendi kararını verdi özgür bir ülke de yaşıyoruz sonuçta.

ona dönüp elimi kaldrp hafif bükere "ya şapşik aşıkmı oldun sen bana dememle" o da kıkırdadı.

"o sevgilinle ilk defa aynı fikirde olmak can sıkıcı "

" yeşim neden onunla sevgilisin"dedi ve ortamın atmasferini bir anda dağıtı canım arkadaşım

On ikilerin balosuna gelmek bille istemiyodum aslına bakarsan okuldaki kimsede beni sevmiyodu .

Nedenmi çünkü emir kulcayla beraberdim . okula ilk geldim zamanlar herkesle cabuk kaynaşıp arkadaş olmuştum . Ama emirin eski sevgilisi yani takıntılı eski sevgilisi yüzünden herkes düşman kesilmişti bana, özelikle onikinci sınıflar .

Aslında emirede aşık felan değildim. Sadece takıntılı sevgilisi yüzünden ona gıcık vermek için böyle bir yola başvurmuştum.

"safir bunumu konuşcaz . emiri seviyorum" dedim buna ben bille inanmamıştım.

"senin gibisi o pisliğe çok bile"

"nesi varmış emirin "değip üflemeye başlamamla

"o çocuk sen hak etmiyor. Ortam peşinde hep, seni bille bence eskisini kıskandırmak için kullanıyor. Ya da o pis egosu tatmin olsun eskisi eline baksın diyede olabillir."

ela gözlerini büyütüp kurdu cümle karşısında gerilmeden aynı konuları bin defa konuştumuz için çok üstünde durmadan konuyu değiştircek o cümleyi kurdum.

"eee senin legolasta geliyomuş partiye"

birden yüzünde gülücükler açmasıyla yerinde zıplayıp

"evet ya nasılım, o da siyah giycekmiş biliyomusun . Sırf onun için beyaz elbiseden vazgeçtim".

Üstümdeki elbiseden bahsediyodu. Ben siyah o ise beyaz giyecekti ama işte aptal bir çocuk için aylar önce ayarladığı elbiseyi benimkiyle değiştirdi.

elindeki maşa zıplamasıyla az daha elini yakıyodu.

"yakcan kızım kendini bir çocuk için"

Ah çekip "yanıyom zaten" dedi ağzının içinden.

Tabikide duymuştum

"yeşim billiyomusun ben geçen tugayla kütüphanede kitap ararken karşılaştım"


"e sonra noldu…. çocuk seni gördü her yerde yolunu değiştiriyor"

yüzünü buruşturup "ben kütüphaneye uğramayı sevmiyorum billiyosun ama hoca kitap özeti anlatma ödevi verdi."

saçlarını istedi gibi olduna karar kıldını beli edercesine güldükten sonra "ama kitap listesi hazırlamış ben gidip interneten çalı kuşunu düşünüyodum aslında izlerimde verim diye . Ama kadın inat değilmi, özeti internete olan kitapları kabul etmiyor . Listedeki kitaplar dışındada kabul etmiyor ve çalı kuşu gibi olan kitaplarıda eklememiş. Bana da listeden seç dedi. Seçtim, kütüphanede kitaplar var diye oraya bakmaya indim. Kütüpanedeki kıza kitabın adını söyledim.

"e her şey normal "

"işte her şey o andan sonra oldu.Kitab kısa diye onu söylemiştim ama kitap piskopat bir katilin avını peşinden koşarken verdi mücaddeleyi ,avını acımasızca öldürmesini anlatıyomuş. Çocuk resmen kendini av zannediyor."

yüzümdeki şaşkınlıka onu diniyodum sonrasında kaçan kahkamla o da gülmeye başladı.

"sende yıllardır bir katil gibi peşindesin cocuğun, onu öldürceni zannetmiş" dedim pençehareketi yapıp

kahkalarla gülerken bir anda ciddileşip " beni nolur öldürme" dememle bozuk sinirler iyice oynamış olmalıki gözü yaşarana çatlayana kadr güldükten sonra evden çıkmayı başarmıştık.

parti mekanının içi dışından daha güzel duruyodu şaşalı altın ve gümüşün canlı ve parlak oluşu çözlerimi alırken abartıldını düşünüyodum. Mekanın kapıdan geçince açık havalı bir yerdi . Yani mekanın içinde ama kapalı bir alanda değildi.

Masaları tarayan gözlerim sevgilim görmemle oraya doğru hareketlendi,tam yanına varmıştımki hayatımın en klişe sahnelerinden birini yaşadım.

Melisin itmesiyle yani dışardan gören birin "çarptıştılar" diyebilece ama itine emin oldum sahneyi yaşadım. Elindeki alkol elbisemi mahvetmişti ve bildiniz yerde şu an düşmenin etkisiyle oturyodum.

Anlaşılan pişti olmamız hoşuna gitmemişti, çünkü onun üzerine baktımda aynı elbiseyi giydimizi görebiliyodum.

"önüne baksana kızım"

safirin yanımdan legolasa bakınırken bildiniz şah mat etmeye çalışmıştı kız beni.

Bende sinirle ayağa kalkıp"asıl sen önüne bak bu sıra çok çıkar oldun her yerde karşıma , alıcam ayağımın altına "

safirde kalkmama yardım ederken

"bıraksana yeşim ya seni kıskanıyo , sen kazanırken o anca kaybeder" sinilerimin bozulmasıyla

kısa bir kıkırtı çıkarıp "dimi ya her konuda ikinci olmak ona koymuyosa birinci olmakta beni yormaz "

tam anlamıyla delirmişti

"rujumu tazeliyim zaten her zaman güzelim" dememle kudurmuştu.

elbisemi değiştirmiycektim ama sanırım bir kaç değişiklik yapabilirdim.

Tuvalete girmeden önce etrafta olan masaların birinden gümüş parlayan bir örtü ve garsondan istedim çatal igne ve normal iğnelerle elbisemin göğüs kısmındaki lekeyi kapatmak için kumaşı kestim. ayarlayıp ikiye katlayıp arkadan bir kurdele yaptım ve sabitlememle leke tamamen kapanmıştı. elbise ilk halinden daha da güzel hata bu mekanın bir parçası gibi göstermişti beni.

"yeşimmm çok güzel olmuş bu" deyen arkadaşım büyülenmiş gibiydi.

"beğendiysen söyleyelim sanada içicek döksün, sanada değişik bişeyler yapalım"

"Beğendim valla bu üstümdeki renk tam legolasımın giydi renk değiştiremem yoksa çoktan ben onu giymiştim "

elimle arkadaşımı yakınıma çekip "bence hiç geç kalmadın hadi değiştirelim "

hevesle konuşmam onu güldürmüştü.

"bence artık ayrılmalısın bu güzelikle emire çoksun çocuk elbisene ve sana olanları gördü halde yanına gelmedi"

haklıydı yerden kalkıp eski sevgilisi üstüme yürürken yanıma bille gelmemişti .

ah okul hayatı ah sadece bir yıl sadece bir yıl kaldı hepinizden kurtulmama.

Partide güzel elbisemi gösteripte güya benim sevgilim olan ama sevmedim çocğun yanından tirip atarcasına uzaklaşıp kendimi gösterdikten, melisa aptalının belasını buldundan emin olduktan sonra parti alanından dışarı çıktım.

arabama bindim tam sürmek için çalıştırcaken babamın adamlarından kağzım abi gelip camıma tıklatmasıyla camı sonuna kadar açtım.


yüzündeki ifadeyle canımı sıkan adam "babanız eve geldi . Sizi bulamadında endişelendi efendim."

"tamam kağzım abi gidiyorum."

tekrar ağzını açtında yüzündeki endişelenmiş ifadeyle , ifadesiz bir suratla, diyeceği şeyi bekledim.

"babanız korumasız çıkmamanızı söyledi .bizi zor durumda bırakıyosunuz . lütfen bir daha çıkmadan önce haber verin "

bir of çekip arabama bindim. Babam son zamanlarda nereyle gitsem hesap soruyodu . Annem sürekli nasihat verip , aman kızım dikkat ol demesi ise 3 yaşında bir çocuk oldumu zannediyodu harhalde . Anne ve babamın son zamanlardaki bu tuhaf davranışları ve tutumları canımı çok sıkıyo. sürekli birilerinin koruma adı altında izlemesi ise başka bir sinir bozukluğu .

Babamın peşimdeki korumalarının beni izlemesi sinirlerime dokunuyor. Suçluyumda haberimi yok, sürekli izim sürülüyor.

bir kafa dinleyip eğlenelim dedik ondada salın be kardeşim.

"resmen peşimde komvoy var. Allahtan tarafikte kimse yok .bir de olsa cumhurbaşkanı geliyor yada cenaze komvoyu zannederler"

Gelin komboyları sonuçta beyaz ve gösterişlidir ve şu anki arabaların rengi ve içindeki adamlarımıza bakarsak, bu pekte mümkün değil.

babamın adamlarınının çalabileceği tek gornanında silah sesi oldunu varsayarsak bu hiç mümkün değil.

Babamın aradını görmemle oflayıp telefonu bir kenara fırlatmam bir olurken eve uzun uzun konuşcamız için gerekli görmedim için açmadım telefonu.

peşimdeki güvenliklerin , önümdeki ve arkamdakilerin azaldını fark etmemle noldunu anlamadım şekilde dört tarafımdan ateş sesleri gelmeye başladı. Hala beni korumaya çalışan dört araba vardı çevremde ve ateş hatı girmiyim diye çevremi çevrilediler .

Noluyodu Allah aşkına daha önce hiç böyle bişey yaşamamıştım .

Çocuklumdan beri ailemin çok düşmanı vardı. Babamın lojistik işi her zaman yeni düşmanlar edinmemize sebep olurdu. Ama hiç biri bu kadar ileri gidicek bişey yapmazdı, yada biz yapmıycanı zannediyoduk.

babamın adamları beni korurken bir telefon daha almamla babamdan açmam bir olurken .babamın kısık sesini duymamla nefesimin kesilmesi bir oldu.

"kızım"

"baba noluyo çok fazla silah sesi var. Niye adamların etrafıma çevriledi dememle "

"kızım beni dinle . b- ben vuruldum . Adamlarım seni koruycak."

sustu

"baba sen iyimisin" nefes alamıyodum"sesin niye böyle geliyor".

Göz yaşlarımı tutmaya başladım ama olmuyodu hıçkırdım ve sol gözümden bir yaşın aktını hisetim.

"kızım bak bana nolca beli değil tüm adamlarımı oldun bölgeye göndericem . ayna- aynanın arkasında bir bölme var. aç ve ordaki silahı eline al ."durdu nefes sesleri kulağımı yakarken " ben ve annen senin her zaman yanındayız. sakın biz ölürsek kendini yalnız hissetme . Kimseye güvenme canımın içi ve ….ve ölümüzü araştırma bırak böyle kalsın " nefesim kesildi gözlerimi kapatıp

" ben sizsiz yaşayamam nolur dayan gelicem baba biraz daha dayanın " telefon sonanmıştı.

ağlamak istiyodum bağıra bağıra ama şimdi değil, önce onları bulmalıydım yaşamalıydılar.

Silahı elime aldım . Babam bir kaç kere nasıl kullanacamı göstermişti.

Çevremde olanlara odaklandım arabamın önü arkası sağı solu güvenlik sorumlumuz kağzım abinin yönlendirmesiyle adamlarımız ve arabaları vardı .

Nasıl atlatıp annemlere gitcemi düşünürken kağzım abi vuruldunu görmemle arabadan çıkıp o yöne koştum .O da bana doğru geliyodu bir anda vurulmuştu .

kağzım abi çocukluk arkadaşımın babası aynı zamanda korumamızdı.


"kağzım abi geliyorum nolur dayan "

elimde silahla ona koştum . Güvenlik çemberi içindeydim ama her şeye rağmen ben babamın kızıydım, onu orda bırakamazdım. babamın en yakınlarındn arkadaşıydı , hata kardeşi gibiydi kağzım abi .

Küçüklümden beri babamla kağzım abi neyse bende kağzım abinin oğlu yiğitle kardeş gibiydim.

yerde kanlar içinde bana bakıp adamlarını beni korumak için yönlendiren adama yaklaştım. şimdi güvenlik çemberi benimle beraber kağzım abininde etrafındaydı.

kırkların oralarında saçlarına aklar düşmüş adam yerde kanlar içinde bana bakıp.

"ne yapıyosun yeşim ölüceksin "

çok kan kaybediyodu , karandıkta gördüm kadarıyla karnın üst tarafından yaralanmış , nefes nefese konuşurken elimi tutu ve

"çabuk arabaya bin kurşun geçirmiyor."

Canım yandı . beni her şeyden koruycanı söyleyen , iş dışında bana babacan yaklaşan bu adam bana kendisini ilk defa beni koruyamıycanı söylüyodu.

Neden neden sevdim herkes bu gün ölücek ,beni bırakcaklar gibi hissediyodum.

sol ve sağ gözümden yaşlar akarken, bunların gerçek olmamasını dilemek dışında elimden bir şey gelmiyodu.

"hayır hayır seni bir yere bırakamam ".

Nefes nefese arkama bir yere bakıp bir işaretle kolarımdaki el beni ayağa kaldırıp , arabamın önündeki arabalardan birine sürükledi

" bırak beni.. bırak, onu orda bırakamam olmaz ."

ayağına koluna tekmeler savursamda bırakmıyodu

"kağzım abiiiiii bırakma beni. hani sen ve babam beni herşeyden korurdunuz ".

çığlık atıyodum ama kimse beni dinlemiyodu.

Araba çalıştı ama gidemezdim bırakamazdım onu orda

İnmek için kapının koluna tutundumda araba açılmadı. Şöför koltuna beni tutan adam geçmişti.

"ya açsana" resmen çığlık atıyodum.

araba bir süre uzaklaşmadı bulundumuz alandan ama bize ateş açan tarafın ve çevredeki arabaların uzaklaştını fark etim.

Hepsi bir yöne doğru hareket ediyodu. Yanımızdan en az 15 en çok 20 araba geçmesiyle neler oldunu anlamıyodum . Arabaların içinde benim arbamda vardı ve şu an sanırım hepsi içinde benim oldum zanneti arabayı takip ediyodu. Çatışma devam ediyodu ve içindeki her kimse çatışmayı benden uzaklaştırıyodu .

Bölgemdeki sesler kesildi ama benim ağlayış ve yakarış seslerim azalmadı.

Kimdiler , benden ve ailemden ne istiyodular . Billmiyodum ama bulucaktım, her kimse bana aileme bunu yapan, onu mahvedicektim bunu billiyodum.

Annem beni hep orkide çiçeğim diye severdi . Babam beni hep kızım, canımıniçi renkli orkidem diye severdi .

Bir daha bu iki güzel cümleyi duymak için nelerimi vermezdim . Onlar için ben canlarıydım. Onların olmadı hayat benim için anlamsızdı.

Nolmuştu daha dün gece annemin koynunda kokusuyla uyurken bu gün ben kimsesizmi kalmıştım.

Babam ne haldeydi . Üstelik annemin sesini bille duyamamıştım.

" annem "

bana döndü yüzün bir tarafı az önce benden aldı darbeler yüzünden çizilen adam .

Kırklı yaşlarının ortasında babam ve kağzım abiyle yaşıtı sanırım. saçlarındaki babamınkine benzer beyazlar vardı . Gözleri ise karandıkta seçemiycem kadar karaydı. Sokak lambası tam aydınlatmıyodu yüzünü ama bedenin heybeti fark ediliyodu.


"anneniz bir çatışma esnasında babanızla beraberdi. babanızın son araması sizi korumamız yönündeydi yeşim hanım"

"b babam annem iyimi"

hıçkıryodum. büyük ihtimale gözlerim kızarmış ve rujum dağılmıştı.


"kağzım abi onun almalıyız . yaralanmıştı."

dışarı çıkmaya çalıştım engel oldu.

"bekleyin bakıcam."

arabadan indi . kapıyı çekip çıkmam için kilitledi.

"adam dışarda silahtan ölmesede bu herifin işgüzarlığından ölücek"

önce çevreye baktı .

"neyi bekliyosun adam ölücek "diye cama vuruyodum .

Neyi bekliyodu bu adam . Yaklaştı, kağzım abi yerde hareketsiz yatıyodu . Tüm arbalarda uzaklaşmıştı. Daha babamlar yanına gitmeliydim.

eli boş bir şekilde geri geliyodu. Ölmüşmüydü. Ölemezdi beni koruycana söz vermişti . Böyle ölmemeliydi . Ben buna değermiydim . Yiğit , yiğitin yüzüne bakıp nasıl baban öldü derdim.

Çocukluğuma nasıl baban öldü derdim. Beni korumak için öldü nasıl denirdi.

arabaya girdi gibi çalıştırdı.

"öldü" şokey olmuş bir şekilde çocuk gibi kurdum cümle beni bile mahveti .

Ağlamıyodum . Resmen şok geçiryodum .

Yüzünü bana dönüp, onaylar gibi baktı. Hemen sonra yüzünü çevirip arabayı yolda sürmeye başladı.


şokum geçince araba resmen çığlık atım

"babam, babamla annemin yanına götür beni"

Gözümdeki yaşları silip toparlanmaya başladım.

Yanlarında manken gibi gezerdim her zaman ailemin. makyajım , siyah birbirinden değişik kombinlerim .

Onların her zamanki güzel ve üstü başı düzgün kızı gibi olmalıydım bu günde.

Aslında kendimi bile kandıryodum. Ben her zamanki ben olursam onlarıda öyle bulcamı düşünüyodum.

Birine telefon açan koruma

" tamam geliyoruz"

Demesiyle bitene kadar onları düşündüm için duymamıştım konuşmanın başını.

"nasılar"

cevap yok

On dakikalık yolun ardından bir arabanın bir hastanenin önünde durmasıyla . Göğüs kafesimdeki kalbim resmen içimden çıkıcaktı.

"babam burdamı yatıyo"

cevap yok.

"babam yaralıydı konuştumda annem değildiki" kendim ikna eder gibiydi kısık sesim.


Arabadan inip benim tarafımı açtı ve bende indim. Yolu ,eliyle gösterip etrafa bakınan adam çok can sıkıcıydı. Onun can sıkıcılı düşünmem gereken son şey bille değildi.

hastaneye koştum.

Elim kalbimde , kalbim ise babamla annemdeydi. Onlar olmadan dururdu.

danışmanın önüne gelip

" kerem zemheri ve helin zemheriye bakarmısınız hangi odadalar"

kadın ekrandan başını bana çevirip "neyi oluyosunuz "

"kızları"

"şimdi şöyleki sağlık ekibimiz geldiklerinde silah bir saldırıda yaralanmış ikiside."

 

Düşmiyim diye duvara tutundum ve devamını bekledim beni yıkcanı bildim cümlelerin.

"babanızın hayatını hastaneye gelmeden önce kaybetini , annenizi ise tüm müdahallere rağmen kurtaramadık. Başınız sağolsun" demesiylede bu gün kaçıncı oldunu bilmedim şekilde yıkıldım ve yere otur gibi düştüm.

Ne kadar kolaydı o iki kelimeyi söylemesi . Benim canım şuan öyle çok yanıyorduki anne diye her canım yandındında sarılmasını isteyebilcem, derdimi anlatıp beni anlıycak nasihat çekcek biri yoktu.

Babam gibi düştümde kanayan yerlerimi sarıcak , öpücek bir adam yoktu. Hayatımın her güzel gününün anıları onlarla başlayıp onlarla bitiyomuş meğer bida anlıyodum , tam şu an her şeyimin onlar oldunu. Onlar yoksa ben neye tam şu an vardım. ben onlarsız şimdi nasıl nefes alcaktım.

 

8 HAZİRAN 2024

 

insanlar acılarına kitaplar, romanlar yazar , ben acılarıma başarılar yazmış bir kadınım.

Herşeyim var , yani dışardan gördüklerinde ama kimse bilmedi şey herşeyimi aslında yılar önce kaybettim. Bugün ailemin ölümünün dördüncü yılı bu gün yirmiüç yaşımın , pembe hayatımın elimden alınışının dördüncü yıllı. Benim için her şey pembe renkti sonra hayatım bir anda üstümdeki siyah kıyafetlerim kadar karardı.


Sabah aldım arama ise şuan karakolda olamamın sebebi


" yeşim mercan zemberi"

memurun adımı seslenmesiyle ona döndüm

 

" evet bir şeymi buldunuz ailemin saldırısıyla ilgili"

 

Hiç zannetmiyodum , bende aramıştım ama bişey bulamamıştım.

 

Memur düz bir suratla önündeki kağıtlardan kafasını kaldırıp

"hayır,ailenizin ölümünde açılan dava bu gün dördüncü yılına girdini bu yüzden zaman aşımına uğradığını söylemek için çağırmıştım sizi"

 

Ne demek oldunu bilmedim kelime karşısında sorarcasına kaşlarmı çatıp

" zaman aşımı"

" yeşim hanım sizin anlıycanız şekilde anlatmak gerekirse aileniz silahlı bir saldırıyla öldürüldü düşünülüyo ama hiç bir kanıtın olmaması onları intar eti yönünde"

yerimden kalkıp , soğuk bir sesle


" ailem intar etti demek .. peki evimizin güvenlik görevlisi ve korumalarıdamı intar etti ."

 

" yeşim hanım elimizde hiçbir görgü tanının , kanıtın ortada olmadı bir cinayeten bahsediyoruz"

 

Ailem intar etmemişti öldürülmüştü . Ama tüm kanıtlar ortadan kaldırılmıştı. Ölen korumaların cesetleri bille evime çok uzak bir nehirden çıkarılmıştı. Ama hala ortada görgü tanı arıyolardı. Nasıl bu kadar insan öldürülmüşken bir kanıt yoktu.

 

Kapının tıklatılmadan açılmasıyla o tarafa dönmem bir olurken

" komserim"bu ses yiğitin sesiydi

" yiğit gel otur , bizde senle konuştumuz şeyi yeşim hanımada anlatıyodum"

 

yiğit bir an sıkıntılı gözükürcesine burnundan nefesini verip elini benim gibi olan siyah saçlarından geçirdi.

 

komser bize bakıp " siz önce konuşun , bende birer kahve söyleyip geliyorum"

 

komser yiğitle beni yıllardır billiyodu , yiğit burda polis olarak işe başladı günden beride daha yakındılar . Sanırsam bu yüzdende ikimize şu an özel alan tanımıştı.

"yeşim "

kolumdan tutup oturtu ve karşımdaki sandalyeyede o oturup

"bak ailemiz öldürüldü ama hiç bir kanıt yok biliyosun , süreci hızlandırmak davayla yakından ilgilenmek için karakolda polis oldumuda billiyosun.
Elimden geleni yapıyorum , yapıcam ama bizim söyledimiz şeylerin gerçek oldunu kanıtlayamamamız elimizi kolumuzu bağlıyo. Uğraştım yemin ederim çok uğraştım . ama cinayet oldunu kanıtlamak için elimizde hiç bişey yok."

Oldukça sakin bir şekilde kurdu uzun cümleyi dinledim ve ona dönerek

" yiğit bizim ailemiz öldü."


nefesimi verip ağlamamak için kendimi sıkarken

 

" öldüler ya … ben babamla konuştum son nefesinde bana kimseye güvenme , ölümü araştırma dedi yiğit."


" senin konuştu kayıtlar yok yeşim . Uğraşıyorum ama seni arabayla hastaneye getiren adamı bille bulamadık."

yüzüme bakmayı son cümlesiyle bırakmıştı.

 

"sendemi inanmıyosun"

bana dönüp

"inanamamak değil. Sadece artık bırakmalıyız . Hayatımızda kendimize acı veriyoruz."

 

Ayağa kalkıp . yüzüne son kez bakıp kapıdan çıkmadan önce ona sonkez konuştum

" ben bırakamam . Sen bırak herkes gibi."

 

Hayatım gülük gülüstanlık gibi gözüksede özel hayatım dört yıldır bok gibiydi.

Zengindim ama yanlızdım. Safir okuldan arkadaşım ,dört yıldır yiğiten sonra en yakınım olanım ama o bille bıraktı.

Davaya ben kadar hakimdi ama olmuyodu beni anlamıyodu. Peşini bırakmamı , bir yere varamadımı söylüyodu. Dört yıl boyunca bir arpa boyu kadar sonuç elde edememiştim.

 

Koridorda topuklarımı vura vura ilerlerken bir bağırma sesi duymamla o yöne doğru ilerlemeye başladım.

Neden bu sese gitimi bilmiyodum .

Sadece değişik bir histi .

Gördüm kumral sarı saclar hiçte yabancı değil gibiydi.


Polis memuruyla kavga eden kadın

" bu dava burda kapanamaz, onlar için adaleti sağlıycaksınız."

Sesinden ağladı anlaşılan kadın.

"ailem yanarak can verdi, kardeşim daha 2 yaşındaydı "

 

polis sakinleşmesi için kolundan tutup oturtu.

 

eline su verip " biraz su için"

 

suyunu içen kız ,yüzünü ayağa kalkıp benden tarafa dönmeden önce

" elinizden gelen davanın üstünü kapatmak . "

bu cümlesinden sonra benden taraf yürürken bağırarak.

 

" kimisin bilmiyorum herşeyim aldın kaybedicek bişeyim yok bunu unutma ."

 

Benim yanımdan geçen kız , yeşil zümrüt gibi gözleriyle etrafa öfke sacıyodu.


Ailesi yanarak can vermişti . Hangi insan birini yakarak öldürebilirdi . Ölümlerin en kötüsü yanarak ölümken, bu kadın küçücük bedeniyle nasıl bu kadar güçlüydü.

 

Ailesi dedine göre öldürülmüştü ve kimse kimin öldğürdünü bilmiyodu .

Küçücük bir çocuk daha düşmanlı bile kavrayamayan bir bebeken nasıl bu kadar acımasızca öldürülürdü .

İnsanlar neden bu kadar ac gözlüydü. Ailesi ile öldüğrülen bu bebeğin ne günahı vardı.

 

Bu kızla yaralarımız aynı yerdendi. onu acısını anlayabilliyo hata hissedebiliyodum.


Kızın gitti yönden şirkete gitmek için çıkacaken, enesmer uzun bir adamın telefonda kıza bakarak

 

" merak etme abi melodi ve yeşim birşey öğrenmiycek" dedini duydum.


Duydum gibi karakoldan içeri girip duvarın ardına saklandım.

 

Noluyodu. Bu adam neden bahsediyodu . Benim adım ve adınının melodi oldunu öğrendim bir kızdan bahsetmişlerdi. Neyi öğrenmiycektim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%