@myrravsi
|
Öncelikle merhaba. Wattpad platformundaki bazı kurgularımı buraya da geçirmeye karar verdim. Bölümler seri bir şekilde gelecektir.
Hoş geldiniz mi diyoruz o zaman ;')
Kurgu ansızın aklıma geldi ve durmadan, hiç düşünmeden yazmak istedim.
25 Temmuz Salı/ 18.50/ 2023.
Sizin başlama tarihiniz nedir?
Bu türküyü çok seviyorum, genellikle Selda Bağcan sesinden dinlerdim ama Zeynep Bakşi Karatağ çok güzel seslendirmiş.♡
Yine texting bir kurgu ile karşınızdayım. Çok çerezlik bir kurgu olacak onu söyleyeyim, uzun uzun bölümler beklemeyin ama bilin ki bölümler hızlı gelecek. Zaten bu bölümü yayınladıysam taslakta bir 15 bölüm vardır buna emin olun.✨️
Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın.
İyi okumalar.
Telefondan kamerayı açıp video kısmını ayarladım. Telefonu yüksek bir taşın üzerine koyduğumda, artık belden yukarım gözüküyordu. Başımdaki turkuaz rengindeki beremi düzelterek kendime baktım. Mavi gözlerim gecenin karanlığına inat bir şekilde, yıldız tozu gibi parlıyordu. Sokağa baktığımda tek tük insanların karşı kaldırımdan geçtiğini gördüm. Kimisi aşk acısı çekiyordu, yanından geçen insanların varlığını bile hissetmiyordu. Kimisi geçim sıkıntısı yaşıyordu. Arkamdan geçen adamın karşı kaldırımdaki durumu iyi olduğu kıyafetlerinden bile belli olan adama ve yanındaki küçük kıza baktığını gördüm. Kızına ışıklı balonlar ve dondurma almış olan adamdan gözlerimi ayırarak, onlara özenle bakan adama baktım. İçimi sıkıntı kaplamıştı. Çocuğuna götürebilecek bir hediyesi yoktu belki de ama emindim ki, sevgisi tüm ailesine yeterdi. Duvara sırtını dayamış telefonuna gülerek bakan kadına takıldı gözüm. Güzel bir kadındı ve muhtemelen sevdiği adamla konuşurken kimseyi gözü görmüyordu. İleride çöp karıştıran bir adam vardı, yanından geçen insanların bazıları onu görmezden gelse bile, çoğu kişi ona iğrenir bir şekilde bakıyordu, kaşlarımı çatarak insanlara baktım, ben de onlardan iğrendim. Telefona yaklaşarak video başlat düğmesine bastım. Kamerada etrafa bakarak bir iki adım geriledim. İstiklal Caddesinin sokaklarından birisindeydim. Gözlerim son kez çöp toplayan adama kaydı ve birden şarkıya girdim. Güvenemem servetime, malıma Sokakta birkaç kişinin gözlerini üzerimde hissettim, en çokta o adamın. Ümidim yok bugün ile yarına Türküyü hızlı bir şekilde söylemiyordum, tiz bir sese çıkarak bağırarak söylüyordum. Bazen kameraya bakıyor, bazen gözlerimi kapatıyor, bazen de esen rüzgarı hissederek gülümseyerek söylüyordum. Adaletin bu mu dünya Ne insanlar gelip geçti kapından Bir kıtayı atlayarak devam ettim. Kimi Mecnun gibi dağda dolaşır Adaletin bu mu dünya Sona doğru sesimi alçaltarak söylemem ile gülümseyerek kameraya doğru yaklaştım ve düğmeye bastım. Videoyu izlememe gerek görmeden paylaş tuşuna bastım. Ben mi? Ben Efil Dalya. Kendimi bir kalıba sığdırmadan bu dünyadaydım işte. Sokak sanatçısı mıydım bilmiyordum, mesleğimi iyi yapıyor muydum bilmiyordum; ama kedileri severdim mesela, köpekleri severdim. Kapımın önüne bir çift kap koyup onların karnını doyurmayı severdim. Bitki beslerdim mesela, yolda evine ekmek parası götürmek için çalışan çocukları severdim, onlar ile oturur yemek yerdim. Bazen kabul etmeseler bile onları kandırırdım, Senden daha hızlı yemek yiyebilirim, derdim onlara. Onlar kazanırdı, açlardı çünkü. Ben, ne yol kenarında duvara yaslanıp sevdiğim adamla konuşan kişiydim, ne de aşk acısı çeken gençlerden birisiydim. Yolda yürürken yanımdan geçen insanları görmezden gelmezdim. Her birinin yüzlerini en ince ayrıntısına kadar incelerdim. Nerede olduğun, yanından, arkandan, önünden kimin geçtiği önemsiz; ama her bir adım attığımda, yanımdan geçen insanların, severek okuduğum romanlarda, çeşit çeşit karakterlerin hayatlarına benzer konular olduğunu biliyordum.
|
0% |