@n.eceuyar
|
Poyraz'ı kütüphaneye götürmemin (aynı zamanda beni terslemesinin) üzerinden 2 ders geçmişti. Yani beşinci dersteydik. Ders o kadar yavaş ilerliyor ki sanki 5 saattir aynı dersi işliyoruz. "Efendim hocam?" "Benim dersimde hangi hakla uyuyorsun?!" "Uyumuyordum ki." "Bana cevap verme,madem uyumuyordun sorumu cevapla. Türk göçleri hangi yüzyıllar arasında gerçekleşti?" "6 ve 11. Yüzyıllar arasında hocam." "Peki nerede gerçekleşmiş?" "Avrasya'da hocam." Tarih hocası Ali Bey bana boş boş bakmaya başladığı sırada zil çaldı. Gerçekten hele şükür yani. Kızlarla dolaşmaya bahçeye indiğimizde Ege'nin attığı top Doğa'nın kafasına geldiği için revire gitmek zorunda kaldık. Peşimizden erkeklerde geliyordu. Ben, bağlıklarım açıldığı için durmak zorunda kalınca onlar benden öne geçti. Bende bağcıklarımı bağlayıp revire gittiğimde onların olduğu odayı bulmaya çalışırken, benden beklenecek bir şekilde kayboldum. Girdiğim odayı dolaşırken ayağım bir şeye takıldı ve düştüm. Yerden kalkıp düştüğüm yere bakınca yerde bir kapak olduğunu farkettim. Evet resmen yerde kocaman bir kapak vardı. Kapağı açıp içeri bakarken bir anda kapı açıldı, hızla kapağı kapatırken Poyraz bir anda yanıma geldi. Bir anda kolumdan tutup çekiştirmeye başladığında resmen yerde sürüne sürüne odanın kapısına kadar ilerledim. "Ya bıraksana aptal!" Bir anda kolumu bırakınca afalladım, ardından hızla ayağa kalktım. "Kapa çeneni de yürü. Derse geç kalacağız." Beni arkasında bırakarak yürümeye başladığında hızlandım ve önüne geçtim. Resmen koşarak oradan çıktım. Sınıftan içeri girdiğimde kafamdan aşağı soğuk su dökülünce kısa bir şok geçirdim. Hilal karşımda resmen kahkaha atıyordu. Arkamdan Poyraz'ın sesini duydum. " Ne oluyor?" "Kör müsün sen be!" "Bağırmadan konuşamıyor musun?" "Arkadaş biraz şokta da şuan." Tekrar gülmeye başladılar. Al işte, uyuz bunlar da neyse. Tabii kimse de ses çıkarmıyor çünkü Hilal okul müdürünün kızı. Öğretmenler bile bir şey yapmıyor kıza. Hem ben hemde Hilal ona şaşkın bir şekilde bakıyorduk. Sonra Poyraz bana döndü. Hızla sınıftan çıkıp lavaboya gittim. Beni korumasına mı sevineyim yoksa herkese rezil olmama mı üzüleyim bilmiyorum. Lavaboda saçlarımı kuruturken koridorda bir çığlık sesi duyuldu. Lavabodan çıkıp sesin geldiği yöne baktığımda ise Mert'in yerde kanlar içimde yattığını gördüm. Koridorda benden başka kimse yoktu. Tam güvenliğin yanına gidecekken bir anda kafama inen darbeyle yere yığıldım. En son gördüğüm şey ise bana bakan bir çift yeşil gözdü.
|
0% |