Merhaba sevgili okur,istatistiklere bakarak sana üçüncü bölüme kadar kesinlikle okumanı tavsiye ediyorum. Her şey dördüncü bölümde başlıyor bence bir şans vermelisin. Unutma,Tanrıça seni asla üzmez..
Kronos'un gökten indirilmesinden sonra Zeus, Hera'ya birkaç kur girişiminde bulunsa da hemen başarılı olamaz. Bazı anlatılara göre Hera'yı Thornax Dağı'nda(Tavus Kuşu Dağı) bulan Zeus perişan bir tavus kuşu kılığına girer. Hera ona acır ve nazikçe göğsünde ısıtır. O sırada Zeus gerçek kimliğine bürünür ve kendisiyle evlenmeye mecbur kalması için Hera'ya sahip olur. Başka bir anlatıya göre ise kendini guguk kuşu kılığına sokan Zeus şiddetli bir sağanaktan korunabilmek için Hera'nın eteklerinin altına saklanır. Yağmur dindikten sonra Zeus kendi şekline döner ve Hera ile evlenmeyi vaat eder.'
Birinin beni izlediğini farkedip kapıya doğru döndüm. Annem duvara yaslanmış beni izliyordu.
"Ne okuyorsun yine küçük hanım."
Öne düşen saçlarımı geriye attım.
"Mitolojik gerçekler diye bir kitap."
Şaşırmışçasına kaşlarını kaldırdı.
"Mitolojik kitaplara ilgi duyduğunu bilmiyordum."
Gülümsedim.
"Kütüphanede gördüm kapak tasarımı, ismi çok farklı geldi."
Annem ağır adımlarla yanıma geldi, kitabı alıp incelemeye başladı.
"İlginçmiş, belki biraz bana da anlatırsın."
Kitabı elinden bırakıp tekrar konuştu.
"Fakat şuan daha ilginç bir şey var."
Çok ciddi gözüküyordu.
"Ne oldu?"
Gülmesini bastırmaya çalışırken cevap verdi.
"Baban aşağıda yemek yapıyor."
İkimizde birbirimize bakıp kahkaha attık.
"Sen ciddi olamazsın anne. Babam yemek yapmayı nerden biliyor."
Elini bana uzattı.
"Bilmiyorum ama nasıl yaptığını görünce ağzın açık kalıcak."
Uzattığı elini tuttum ve yataktan kalktım. Odanın kapısını kapatırken aynada garip bir bulanıklık farketttim. Sanırım aynayı temizlemenin zamanı gelmişti.
"Hadi Diana."
Kapıyı kapatıp anneme cevap verdim.
"Geliyorum anne."
Merdivenlerden ikişer üçer inip mutfağa gittim. Gördüğüm manzara karşısında ağzım açık kalmıştı. Babam dans ederek yemek yapıyordu.
"Galiba göz doktoruna görünmem lazım. Hayal görmeye başladım"
Sesimde hem şaşkınlık hemde alaycılık vardı. Babam egolu bir şekilde cevap verdi.
"Yemeği yedikten sonra da hastaneye bir uğra kızım. Çünkü o kadar güzel olucak ki parmaklarınızı yiyeceksiniz."
Omzuna serdiği havluya elini sildi. Mütevazıydı, fakat bir o kadar da egolu.
Babama eşlik edip yemeği bitirmesine yardımcı olduk. Tatlı sohbet ve kahkahalar eşliğinde yemeğimizi yedik. Babam gerçekten haklıydı, hayatımda yediğim en iyi yemek diyebilirdim. Sofra toplandığında her birimiz bir tarafa yığıldık. Yorgun bir şekilde gülüş attım.
"Ben bu yorgunluğa daha fazla dayanamıyorum gidip uyumam lazım."
Annem sadece elini salladı.
"İyi geceler kızım bizde yatarız şimdi. "
Annemle babamı öpüp merdivenlerden yukarı çıktım.
Kapımın önüne geldiğimde tam kapıyı açacakken içerden gelen bir tıkırtı duydum.
Hırsız mı girmişti?
Veya bir sapık?
Cesaretimi toplayıp hızlıca içeri girdim ve hemen ışığı açtım. Etrafta görmeyi beklediğim hiçbir şey yoktu. Kapının kenarında duran beyzbol sopamı sessizce alıp iki elimle sıkıca kavradım.
Gardolap'a yaklaşıp hızlı bir şekilde kapağını açtım. Ama kimse yoktu. Tekrar tıkırtı gelince aynanın olduğu tarafa döndüm, ayna sanki bir suymuş gibi dalgalanmıştı. Gözlerimi sıkıca kapattım.
'Sakin ol diana kesinlikle uykusuzluktan halüsinasyon görüyorsun gözünü açtığında her şey düzelicek'
Gözlerimi açıp tekrar baktım ve evet ayna düzelmişti.
Derin bir nefes alıp beyzbol sopamı yerine bıraktım. Sahi, beyzbol oynamadığım halde odamda neden bir sopa vardı? Düşüncelerimle boğuşurken bir yandan pijamalarımı giyiyordum. Yatağımın kenarında duran yeni aldığım "Mitolojik Gerçekler"
Kitabını alıp yumuşacık yatağıma yattım.
Kaldığım sayfayı bulmak için kitabı karıştırırken içinden bir not düştü.
"Çok komiksin anne."
Annemin yazdığını varsaydığım küçük notu açtım.
"Bu sene asla unutamayacağın bir doğum günü olacak"
Yandan bir gülüş atıp notu kenara koydum. Doğum günüm yaklaşmıştı.
Düşüncelerimden arınıp kendimi kitapa verdim. Çok geçmeden gözlerim bulanıklaşmaya başlamıştı. Daha fazla dayanamayıp kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım...