Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2.Bölüm

@n4zlece

Yüzüme vuran güneş ışığıyla uyandım. Uzanabildiğim kadar uzanıp esnemeye çalıştım, vücuduma çarpan soğukla vücuduma ufak bir titreme geldi. Odama güneş vuruyordu fakat odam inanılmaz soğuktu dışarıdan gelen yağmur sesine odaklandım. Ayağa kalkıp pencereye yöneldim.

"B-bu şey kül mü?"

Bütün şehir simsiyah olmuştu. Her yere kül yağıyordu. Elimi pencereden uzatıp külün elime düşmesine izin verdim ama elimde durmamıştı resmen derim onu emiyordu. Hızlıca elimi çektim, vücudumu saran panikle hızlıca penceremi kapattım.

Aşağı inmek için kapıya yöneldiğimde aynada gördüğüm şey donup kalmamı sağlamıştı. Yavaş yavaş aynaya yaklaştım. Yansımamdaki bendim ama bir o kadar da ben değildim. Omzumdan çıkan büyük yanan beyaz kanatlarım vardı gözlerim kırmızıydı yansımam bana gülüyordu ve kafamda anlamlandıramadığım kocaman bir taç vardı. Anlamak için biraz daha yaklaştığımda kendi görüntüm siyahlaştı aynadaki yansımam çok hızlı bir şekilde şekil değiştiriyordu. Kanatlarımın vücudum saç rengim her şeyim değişiyordu. Adımı duymam irkilmeme sebep oldu.

"Diana."

"DİANA KALK."

Birden gözümü açtım. Annemin eli anlımdaydı.

"Çok terlemişsin kızım iyi misin?"

Anneme baktım neler olduğunu kavramaya çalışıyordum apar topar yataktan kalkıp aynanın karşısına geçtim. Her şey çok normaldi. Annem endişeli bir sesle konuştu.

"Diana neler oluyor?"

Sakince yatağa oturdum.

"Sorun yok anne, kabus gördüm b-ben etkisinde kaldım sanırım."

Annem saçımı okşadı.

"Anlatmak ister misin?"

Sesi çok yumuşak ve şefkatliydi. Kafamı hayır anlamında salladım.

"Peki."

Derin bir iç çekti, saçımı parmağına dolayıp oynamaya başladı.

"Biliyorsun iki gün sonra doğum günün ve sanırım Maria senden daha heyecanlı. Aşağıda seni bekliyor."

Gülümseyip anlımı öptü ve odadan çıktı.

Hayatımda gördüğüm en gerçekçi ve etki bırakan kabusum buydu. İçimde anlamlandıramadığım bir huzursuzluk ve korku vardı. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçalayıp odama geri döndüm. Dolabımdan siyah şortumla beyaz oversize tişörtümü çıkardım.

Üstümü çıkarıcakken izleniyormuşum gibi bir hisse kapıldım. Arkamı dönüp aynaya baktım. Kendi yansımam bile beni rahatsız ediyordu. Dolabı geri açıp içerden nevresim çıkarttım ve aynanın üstünü örttüm. Hızlı bir şekilde üstümü değiştirip aşağı indim.

"Oo diana hanım sonunda teşrif edebildiniz."

Maria'ya üç numaralı bakışımı atıp sarıldım. Sonra dudaklarından o zarif cümle döküldü.

"Bana böyle bakma anlayacaklar."

Nazikçe omzuna vurdum.

"Söyleme şunu annemler benden hoşlandığını sanıyor."

İkimizde yüzümüze muzip bir gülümseme yerleştirip sofraya oturduk. Annem kahvaltıyı çoktan hazırlamıştı. Babam bana doğru döndü.

"Kızım annenle biraz işlerimiz var. Bizim yerimize bugün dükkana sen bakabilir misin?"

Babama cevap vermedim. Maria kulağıma eğilip fısıldadı.

"Görünmez olduğunu falan mı düşünüyorsun şu an?"

Babam devam etti.

"Hadi ama diana antikacı dükkanına çok kişi gelmiyor biliyorsun, hem Maria ile beraber gidersiniz canınız da sıkılmaz."

İstemeye istemeye kabul ettim. Antikacıda durmak çok sıkıcıydı. En azından Maria yanımda olunca sıkılmazdım. Kahvaltımızı yapıp doğum günü partim hakkında biraz sohbet ettik. 18 yaşına girecek olmam beni heyecanlandırıyordu. Artık reşit bir insan olacaktım. Ben düşüncelerimle boğuşurken babam seslendi.

"Hadi hazırlanın sizi dükkana bırakayım."

Maria ile beraber odama çıktık. Çantamı hazırlamaya başladım.

"Aynanın üstü neden kapalı."

Bakmadan cevap verdim.

"Dün gece garip bir kabus gördüm. Biraz etkisinde kaldım sanırım."

Maria gülerek cevap verdi.

"Biraz değilde baya etkisinde kalmış gibi görünüyorsun."

Ben cevap vermeyince yanıma geldi.

"Bence doğum günün yaklaştığı için heyecanlanıyorsun. Bu yüzden aklın sana küçük oyunlar oynuyor."

İkimizde güldük. Son olarak telefonu çantama koydum ve aşağı indik. Babam kapının önünde bizi bekliyordu.

"Diana gelirken baltayı da getir."

Babama garip garip baktım.

"Ne baltası baba."

Gözlerini devirdi.

"Ağaç oldum burda kızım meyve vermeden keselim diyorum."

Babamın soğuk espirileri eşliğinde yola devam ettik. Dükkanın önüne geldiğimizde babamla vedalaşıp arabadan indim.

Maria ile beraber içeri girip ışıkları açtık. Ben kasadaki yerimi alırken Maria hemen mutfağa koştu.

"Nereye gidiyorsun."

Sabırsız ses tonuyla konuştu.

"Sabah sabah ayılmak için kahve içmem gerekiyor."

Maria'nın arkasından gülerek çantamdan telefonumu çıkarttım.

Birkaç dakika sosyal medyada dolaştıktan sonra telefonu tezgaha koyup kitapların olduğu bölüme gittim.

"Maria kahveler noldu."

Sitemkâr bir şekilde cevap verdi.

"Annenin karnında kaç ay durdun Diana bekle olur şimdi."

Bir yandan kitaplara bakıyor bir yandan Maria'ya cevap veriyordum.

"Yoksa kahvemin içine ilaç mı koyuyorsun."

İçerden bir kahkaha atıp cevap verdi.

"Evet, yıllardır bu anı bekliyordum. Seni bayıltıp kötü emellerime alet edeceğim."

Küçük bir gülüş atıp rafta duran tüylü defteri elime aldım.

İlk sayfasını açtığımda okuduklarımla içimi garip bir huzur kaplamıştı.

Sevgili günlük;
Benim adım diana. Tanıştığımıza memnun oldum sana biraz kendimden bahsedeyim. Biz italyanız. Şu an da amerika'da yaşıyoruz, ama bu hep burada olacağımız anlamına gelmiyor çünkü neredeyse her yıl şehir değiştiriyoruz. Boyum 1.43 kahverengi belime kadar gelen saçlarım var. Annem kestirmek istesede babam izin vermiyor. Sanırım saçlarım hep uzun olucak yazın terliyorum ama olsun. Annem gözlerimin kehribar rengi olduğunu söylüyor. Her ülkeden arkadaşım var hepsini çok seviyorum. Annem modacı babam ise antika eşyalarla ilgileniyor. Bende büyüdüğümde kraliçe olmak istiyorum. Sevgili günlük bugün bu kadar yeter yarın sana daha güzel şeyler anlatırım beni çok özle iyi geceler.

Sırtıma dokunan el ile ürperdim. Maria meraklı gözlerle bana bakıyordu.

"Ne okuyorsun diana yüzün garip bi hal almış."

Gülümsedim.

"9 yaşında yazdığım günlüğü buldum."

Maria elimden günlüğü alıp incelemeye başladı.

"Neler yazmışsın peki."

"İlk sayfada kendimden bahsetmişim. Diğer sayfaları daha okumadım."

Maria ile beraber kasaya geçtik. Kahveleri çoktan masaya koymuştu.

"Neler değişmiş peki?"

Kahvemden bir yudum aldım.

"Aslında pek bişey değişmemiş saçım hala uzun boyumda 1.60 oldu."

Maria çantasından sigarasını çıkarıp bana da bir tane uzattı.

"Bu suça ortak olmak ister misin?"

Gülümseyip sigarayı aldım. Boğazımı yakan dumanın ciğerlerime inmesine izin verdim.

Rüzgar çanından çıkan sesi duyunca içeri müşteri girdiğini anlayıp sigarayı kenara bıraktık.

"Hoşgeldiniz."

Kimseden ses gelmedi. Yerimden kalkıp kapıya yöneldim. Etrafa baktığımda kimseyi göremedim. Maria endişeli bir sesle konuştu.

"Diana?"

Etrafıma biraz daha baktım.

"Efendim."

"Kim gelmiş."

"Kimse yok, rüzgârdan ses çıkarmış olmalı."

Arkamı döndüğümde önümde bir sürü kâğıt yığını gördüm. Az önce bu yoldan geldim ve bunların burda olmadığına yemin edebilirdim.

Eğilip yığından bir kâğıt aldım.

"Haberci rüya."

Haberci rüya da ne oluyor. Başka bir kâğıt aldım.

"Haberci rüya."

Başka bir kâğıt.

"Haberci rüya."

Vücudumu saran panikle önümdeki yığını iyice karıştırdım. Bütün kağıtlarda haberci rüya yazıyordu.

Olduğum yerde dona kaldım. Ayağa kalkmak istiyordum ama içimden bir ses bunun ne anlama geldiğini öğrenmek istiyordu. Kağıtları iyice karıştırdım. Kırmızı bir kâğıt buldum. Üstünde başka bir şey yazıyordu.

TANRIÇA.

Kulağıma durmadan fısıltılar geliyordu. Bir sürü kişi fısır fısır konuşuyordu adeta. Hiçbirinin ne dediğini anlayamıyordum. İki elimle kulaklarımı kapattım ama işe yaramadı. Gözlerimi sıkıca kapattım.

"Diana iyi misin?"

Maria'nın sesini duyduğumda ayağa kalkıp hemen ona sarıldım.

"N-ne ne oldu?"

Arkamı dönmeden kağıtları işaret ettim.

"Diana bana bak."

Elleriyle kafamı tutup yüzüne sabitledi.

"Bana ne olduğunu söyle."

Korkudan gözümden süzülen yaşlarla cevap verdim.

"Gösteriyorum ya işte yerdeki kağıtlara bak."

Maria bana sanki çok garip davranıyormuşum gibi baktı ve sakince cevap verdi.

"Diana orda kâğıt falan yok."

Kaşlarımı çatıp benimle alay ettiğini düşündüm. Arkamı döndüm.

Gördüğüm şey ile tüylerim diken diken oldu.

Yerde hiç bir şey yoktu.

Loading...
0%