Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3.Bölüm

@n4zlece

"İlacını getirdim."

Yatakta doğrulup Maria'nın uzattığı ilacı aldım.

"Gerçekten bunları kullanmam gerekiyor mu?"

İlacı elimden alıp ağzıma soktu ve zorla suyu içirdi.

"Evet daha iyi olana kadar kullanman gerekiyor."

Antikacı'da olan şeylerden sonra eve gelmiştik. Halüsinasyon gördüğümden annemlere bahsetmemiştim. Maria ile problemin ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk.

"Belki de stresten olabilir? Bana anlatmadığın bir şey varmı?

Kafamı hayır anlamında salladım.

"Peki öyle olsun."

Yanıma oturup kafasını omzuma koydu.

"Yarın doğum günün ve garip olanda doğum gününden önce kafayı yemen."

Ufak bir gülüş attım. Maria benim en yakın dostumdu. Yaklaşık üç sene önce tanışmıştık ve ben her sene şehir değiştiriyorum diye oda değiştiriyordu. Ailesini yaklaşık 6 sene önce trafik kazasında kaybetmişti. Çoğu zaman bizde kalıyor, yük oluyormuş gibi hissetmemek içinde bazen iş yerinde kalıyordu.

"Teşekkür ederim."

Maria doğrulup bana garip bir şekilde baktı.

"Ne için?

"Beni hiç yalnız bırakmadığın için."

Omzuma vurdu.

"Dostlar bu günler içindir."

Saat çok geç olmuştu. İkimizde yatağa uzanıp üstümüzü örttük. Maria gibi bir dosta sahip olduğum için çok şanslıydım. Çok geçmeden sakinleştiricinin verdiği rahatlıkla uykuya daldım.

____________________________________

"UYAN EY AHALİ."

Korkuyla gözümüzü açtık. Annem kapının önünde elinde DAVUL ile bağırıyordu.

"BUGÜN PRENSES DİANA'NIN 18.YAŞ GÜNÜDÜR."

Şok geçirmiş bir şekilde ikimizde anneme bakıyorduk.

"KAHVALTILARI AŞAĞIDA HAZIR DURUMDADIR."

Annem gülerek davulu bırakıp yanımıza geldi. Yatağın ucuna oturdu.

"İyi ki doğmuşsun prensesim. Senin gibi bir kıza sahip olduğum için çok şanslıyım."

Önce bana sarılıp ardından yanağıma küçük bir buse kondurdu. Saçlarımı okşayıp kulağıma fısıladı.

"Hemde senin için iki hediyem var."

Geri çekilip göz kırptı.

"Hadi kalkın bakalım prensesler kahvaltı beklemez."

Şarkılar söyleyerek odadan çıktı.

Maria ile anlamsız bir şekilde birbirimize bakıp olayın şokunu atlatmaya çalışıyorduk. Birkaç dakika öylece bakıştıktan sonra ikimizde yüksek sesli bir kahkaha patlattık.

"Annenin annem olması gereken konular var."

Gülümsedim.

"Öyle zaten."

İkimizde gülerek yataktan fırlayıp aşağı indik. Babam iki kolunu açıp bana yaklaştı.

"Benim güzeller güzeli kızım. Doğum günün kutlu olsun. Bilirsin afilli kelimeleri pek beceremem ama seni ne kadar sevdiğimi sarılarak gösterebilirim."

Babam bana öyle sıkı sarılıyordu ki ellerimi bile kıpırdatamıyordum. Sesim zorla çıkarken cevap verdim.

"Eğer biraz daha sıkarsan bir daha sarılacağın bir kızın olmayacak baba."

Babam beni bırakıp güldü.

"Biraz kilo alman lazım kızım istediğim gibi sarılamıyorum bile."

Nazikçe gülümsedim.

"Ben halimden memnunum babacım teşekkür ederim."

Maria ile ikimizin arasına girip kolumuza girdi. Bize sofraya kadar eşlik etti.

"Buyrunuz prensesler."

Oturup sohbet eşliğinde kahvaltımızı yaptık. Kahvaltı bittiğinde anneme sofrayı toplamasında yardımcı olup hepimiz salona geçtik. Babam televizyonun yanına gidip küçük usb'yi televizyona taktı.

"Şimdi izleyeceğiniz görüntüler ailemizin prensesi olan Diana hanımın dünyaya geldikten sonraki görüntüleridir."

Babam kumandayla oynatıcıyı çalıştırıp yanıma oturdu.

Yeni doğmuş halim, bir yaşım, üç yaşım, on yaşım. Kısacası bütün görüntülerimi kolaj yapıp küçük bir slayt hazırlamışlardı.

Slayt bittiği zaman küçük bir daire oluşturup birbirimize sarıldık. Annem diğer eliyle koltukta oturan Maria'yı da ani bir şekilde yanımıza çekmişti. Çok güzel ve komik bir andı.

"Hadi bakalım hediye zamanı."

Babam heyecanla bana aldığı hediyeyi getirdi.

"Aç bakalım beğenicek misin."

Babamın verdiği küçük paketi nazikçe açtım. Onun içinden de kare Pandora kutusu çıkmıştı.

Gülümseyerek kutuyu açtım. İçinden hepimizin baş harflerinin yazılı olduğu bileklik çıktı.

Eleni'nin E'si
Charlie'nin C'si
Diana'nın D'si
Maria'nın M'si

Maria kendi baş harfini gördüğünde yüzündeki küçük gülüş büyüyüp bir sırıtmaya döndü. Bilekliği nazikçe bileğime taktım

"Çok teşekkür ederim baba."

Babama sıkıca sarıldım.

"Evet hadi bakalım sıra benim hediyemde."

Annemin sesiyle ona doğru döndük. Elinde orta boylu bir kutuyla geldi.

"Diana ilk başta sana biraz anlamsız gelebilir ama benim için çok değerli olan bir şey umarım sende beğenirsin kızım."

Ne olduğunu daha çok merak edip hızlıca kutuyu açtım.

Kutuyu açtığımda gözlerim kamaştı. Ortasında ay desenli kenarları kristalli bir taç ile karşı karşıyaydım. Resmen büyülenmiş gibiydim.

"Artık reşitsin bunun sende durmasına karar verdim."

Ağzım açık hala taca bakıyordum. Annem yaklaşıp tacı kafama taktı. Ne diyeceğimi bilmiyordum.

"B-ben ben teşekkür ederim anne."

Maria hemen anneme herkesin aklındaki soruyu yöneltti.

"Eleni sultan bu nedir.?"

Annem gözlerimin içine baktı.

"Bunu Diana'ya birazdan anlatacağım, ama ondan önce bir hediyem daha var. Bizi burda bekleyebilir misiniz.?"

Babam ile Maria kafasını evet anlamında salladı. Annem beni hızla merdivenlerden çıkarmaya başladı. Bir yandan tacın düşmesini engellemeye çalışıyordum bir yandan da anneme soru soruyordum.

"Anne niye bu kadar acele ediyorsun."

Annem elinde ki saate bakıp cevap verdi.

"Saat 12.00 çok geç kaldık şimdi gelirler."

Anneme anlamsız şekilde bakış attım.

"Kim.? Kim gelicek anne."

Annem hızlıca benim odamın kapısını açıp bizi içeri soktu ardından kapıyı kilitledi.

"Anne beni korkutuyorsun."

"Şimdi sana anlatıcaklarımı iyice dinlemen lazım kızım. Sen bi-"

Annemin sözünü bölen kapıya atılan yumruklardı.

Korkuyla gözlerimi açıp anneme baktım.

"Ne oluyor anne?"

Annem hızlıca bana yaklaştı.

"Diana! Beni dinlemelisin!"

Omuzlarımdan beni tutmuş endişe ile sarsarken hâlâ içerideki adamların kim olduğunu düşünüyordum. Boynundan hiçbir zaman çıkarmadığı kolyeyi bana gösterdi

"Sen bir ay Tanrıçasısın!" Diye bağırdı.

İçeriden gelen sesler daha da şiddetlenirken kolyeyi hışımla kopartıp elime tutuşturdu. Beni aynaya doğru yönlendirirken çırpınmaya başladım.

"Anne dur! Anne polisi aramalıyız! Lütfen! Dediklerini anlamıyorum anne ne Tanrıçası? Neden bahsediyorsun? Anne!"

Annemin gücü artmış gibiydi. Aynaya yaklaştığımız anda aynanın içi adeta bir mum gibi erimeye başladı. Şok olmuştum! Annem beni ayna eridiği zaman ortaya çıkan yosun tuğlalı koridora itti. Birkaç kere tökezlesem de ayakta durabilmiştim. Anneme döndüm korkuyla. Annem burukça gülümsüyordu.

"Zaman dünyada duracak Diana. Kolye sana yolu gösterecek. Güçlerini kullanmayı öğren. Ardından gel ve bizi kurtar kızım."

Ona doğru ilerledim. Artık ağlıyordum.

"Anne dur! Yalvarırım!"

Geriye adım attığı anda odanın kapısı kırıldı.

"ANNE?!"

Haykırmam ile geçidin kapanması bir olmuştu.

Neler olduğunu anlamadan elimdeki kolyeye bakakalmıştım.

 

Loading...
0%