Zeus odaya girdiği anda donup kalmıştı. Hafif bir şekilde rüzgar esiyordu.
"Denny büyülü suda bir sorun mu var?"
Denny kafası karışmış bir şekilde etrafına bakıyordu.
"Bilmiyorum Zeus bende şu an çok şaşkınım."
Cesaretimi toplayıp parlak mermerdeki yansımama baktım kanadımın sağ tarafı beyaz sol tarafı kırmızıydı. Zeus'un sesi tekrar duyuldu.
"Herkes odasına dönsün ders burda bitmiştir."
Hep bir ağızdan bir şey söylemeye başladılar. En son yüksek sesli birisi duyuldu. Bu Aresti.
"Seçilen o mu baba?"
Seçilen mi. O da ne demek oluyordu. Kafam çok karışıktı hiç bir şey anlamıyordum. Zeus oğluna bakıp sinirli bir sesle konuştu.
"Şimdilik bir şey söylemek doğru olmaz. Bunu yüksek kurulla konuşup size detaylı bilgileri veririz şimdi herkes odasına dönsün!"
Kalabalık yavaş yavaş dağılıyordu. Daireden çıktığım anda kanatlarım sanki sırtımda onlar için bir yer varmış gibi içe doğru saklanmıştı. Odadan çıkacağım anda Zeus bana seslendi.
"Sen kal."
Olduğum yerde durdum. Odada sadece Maria, Adonis, Ares, Denny ve Zeus vardı. Zeus Adonis ve Ares'e döndü.
"Sizde çıkın."
İkiside arkalarına baka baka odadan çıktılar Zeus elini havaya kaldırdı ve büyük ahşap kapılar kapanıp kilitlendi. Çok sinirliydi, neler olduğunu anlamıyordum.
"Biri artık bana neler olduğunu söyleyebilir mi?"
Denny cevap verdi.
"Kanatların yanıyor ve tarafın belli değil Diana. Bu sadece seçilen kişide görülebilir. Sen araftasın."
Eliyle anlını ovuşturuyordu.
"Bu en son milyarlarca yıl önce görülmüştü. Seçilen kişi diğer tanrıçalara göre daha güçlü olur ve ruhları kontrol edebilir."
Zeus Denny ile göz göze geldi. Hemen lafa girdim.
"Ruhları kontrol etmek derken neyden bahsetiyorsun?"
Denny gözlerimin içine baktı.
"Ruhları değiştirebilir, hapsedebilir ve bir ölümsüzü öldürebilir."
Herkes birbirine bakıyordu. Beni kim seçmişti peki. Başıma neler geleceğini tahmin etmeye çalışıyordum.
"Peki beni kim seçti."
Zeus konuştu.
"Seni Khaos seçti."
Khaos mu? Beni bu evren mi seçmişti. Herkes çok düşünceliydi. Zeus tekrar konuştu.
"Şimdilik bu dördümüzün arasında kalsın, başkaları öğrenirse tehlikeli olabilir."
Denny Zeusa döndü.
"Peki kanatlarını nasıl saklayacağız."
Zeus bir oraya bir buraya giderken aklına bir şey gelmiş gibi durdu ve yanıma yaklaştı.
"Beni iyi dinle Diana. Seninle küçük bir oyun oynayacağız. Bu oyun sana zarar gelmemesi için olacak."
"Ne tür bir oyun."
"Öğrenirsin. Birazdan bir anons geçeceğim sadece bana ayak uydur yeter."
Zeusu başımla onaylayıp odadan çıktım. Maria hızla yanıma geldi.
"Diana inanamıyorum seçilen kişi sensin."
Gülümsedim.
"İnan ki bende bu olanlara inanamıyorum Maria. Ayrıca neden bu kadar tedirgin olduklarını da anlayamadım."
Maria beni durdurup yüzüme baktı.
"Dinle Diana ruhları kontrol etmek çok tehlikeli bir güçtür bu kimsenin başına gelmez. Bize önceki seçilen kişi hakkında bir sürü şey anlatıyorlardı. Efsane sanıyorduk ama gerçekmiş."
"Peki seçilen kişi nerede."
Maria kafasını öne eğdi.
"Periler tanrıçalar ve tanrılar onu sevmiyordu. Herkes onu öldürüp güçlerini almak için elinden geleni yaptı. O da dayanamayıp en sonunda ruhunu yok etti."
Korkmuş gözlerle Maria'ya baktım.
"Korkma Zeus sert birisi olabilir ama seni korumak için elinden geleni yapacaktır buna eminim."
Kendinden emin bir şekilde konuşmuştu. Bu sefer ona güvendim. Biraz bekledik ve o beklediğimiz anons duyuldu.
"Sevgili öğrenciler. Olağanüstü bir durumla karşılaştık. Bunu hepinize anlatmak için avluda bekliyor olacağım. 5 dakika içinde toplantı başlayacaktır."
Tanrı ve tanrıçalar bana garip garip bakıp yanımdan geçiyorlardı. Hızlı adımlarla avluya gittik Zeus'un planını çok merak ediyordum. Avluya vardığımızda herkes toplanmıştı, Zeus sinirli gibi gözüküyordu. Denny koluma girip beni Zeus'un durduğu yüksek alana götürdü. Herkes bizi görebiliyordu. Sakince yanına geçtim ve konuşmaya başladı.
"Sevgili öğrenciler, başımıza böyle bir şey geldiği için çok üzgün olduğumuzu bilmenizi isteriz. Diana seçilen kişi değildir, kendisi büyü yapmıştır ve en ağır ceza ile cezalandırılacaktır."
Zeus'a korkmuş gözlerle bakıyordum. Denny beni dizlerimin üstüne oturttu. Zeus arkama geçti. Elini havaya kaldırdığında kanatlarım tekrar yerinden çıkmıştı. Herkes meraklı gözlerle bize bakıyordu, Maria'nın korktuğu belli oluyordu. İlk günlerden başıma bunların gelmesine inanamıyordum.
Zeus elleriyle kanatlarımı tuttu. Yanan kanatlarım Zeus dokunduğunda sönmüşlerdi. Kulağıma eğildi ve fısıldadı.
"Biraz canın yanacak."
"Nasıl yan-."
Cümlemi bitiremeden sırtıma saplanan acı ile çığlık attım. Herkes gözlerini kocaman açmıştı ve şaşkınlıkla Zeus'u izliyorlardı. Yerler kan gölüne döndü. Arkamı döndüğümde Zeus'un elinde büyük gösterişli kanatlarım vardı. Gözlerim kararıyordu ölücek gibi hissediyordum. Denny konuştu.
"Gördüğünüz gibi Diana'nın cezası verilmiştir. Büyüyü sadece gerçek tanrı ve tanrıçalar yapabilir. Şimdi dağılabilirsiniz."
Herkes korkmuş gözlerle avludan çıktı. Maria Zeus Denny ve ben kalmıştık. Zeus elimden tutup beni kaldırdı.
"İyi oyuncusun Diana."
Elimle onu selamladım.
10 dakika önce;
Zeus'un anonsunu duyduğumuzda toplanmak için Maria ile avluya gidiyorduk. Uzun koridordan geçerken biri kolumdan tutup beni odaya çekti ve ağzımı kapattı. Korkuyla karşıma baktığımda Denny'i görmüştüm. Eliyle sakin olmamı işaret etti ve yavaşça elini çekti.
"Ne oluyor Denny?"
Denny çekildiğinde arkada Zeus duruyordu.
"Sana hemen planı anlatmamız lazım."
Zeus'un karşısına geçip dikkatlice onu dinlemeye başladım.
"Şimdi Denny sana bir büyü yapacak, bu büyü sayesinde gerçek kanatların görünmez olucak ve yerine sahteleri gelicek. Ben avluda seni yanıma çağırdığımda senin büyü yaptığını aslında seçilen olmadığını söyleyip sahte kanatlarını koparacağım. Sende çığlık atıcaksın. Unutma herkesi inandırman gerekiyor, bunu senin için yapıyoruz."
Eliyle saçlarımı okşadığında aslında Zeus'un bu kadar kötü biri olmadığını sadece düzeni korumak için kararlı birisi olduğunu öğrenmiştim. Şefkatle Zeus'a baktım.
"Teşekkür ederim."
Gülümsedi.
"Hadi geç kalma sen çık biz arkandan geleceğiz."
Şimdi;
Maria ile odamıza geçtik. Herkes bu oyuna inanmıştı , artık bana ne gözle bakarlardı bilmiyorum ama söylediklerine göre beni kurtarmışlardı. Onlara minnettardım. Düşüncelerimi bölen Maria'nın sesine döndüm.
"Güç dersi birazdan başlayacak Diana."
Tedirgin olmuştum. Tanrıların ve tanrıçaların nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum. Sakin sesiyle tekrar konuştu.
"Merak etme Diana Zeus seni izliyor olacak. Aksi bir durum olursa hemen devreye gireceğinden eminim."
Maria'nın yumuşak sesi bir nebze de olsa rahatlamamı sağlamıştı.
"Bana yeni bir kıyafet verebilir misin Maria.?"
Maria başıyla beni onayladı ve odasından dekolteli siyah bir elbise getirdi.
"Bu biraz açık değil mi sencede?"
Maria arsız bir şekilde gülümsedi.
"Daha açıklarını giymeye şimdiden alış tanrıçam. Burası Khaos burada şık giyinmen gerekiyor."
Maria'nın söylediklerine kulak asmayarak hızlıca üstümü değiştirdim ve odadan çıktık. Aklıma gelen soruyla tekrar Maria'ya döndüm.
"Her defasında aynı koridordan geçiyoruz ama nasıl farklı odalara çıkıyoruz?"
"Burası tek bir koridor değil. Her saat gideceğin koridor değişiyor sana aynı gözükebilir ama çıktığın kapı hep farklı olacaktır."
Doğru söylüyordu koridor hep aynıydı ama hep farklı bir yere çıkıyorduk.
"Peki başka bir yere gitmek istersem nasıl gideceğim."
Gülümsedi.
"Bunu sadece gerçek tanrı ve tanrıçalar yapabilir. Yani sende bunu öğrenene kadar başka yere gitme gibi bir imkanın yok."
Şatafatlı büyük kapının önüne geldiğimizde kapı yavaşça açıldı ve içeri girdik. Yumuşak turuncunun baskın olduğu bu oda da diğeri gibi gökyüzünü görüyordu. Etrafı açıktı, iki büyük kolon vardı ve kolonların üstünde ay simgesi duruyordu. Bomboş odanın içinde herkes daire oluşturmuştu. Sanırım bu sefer biraz geç kalmıştık. Kalabalıkta birisi hocaya bir şey sordu.
"Peki Tatyos güçlerimizi nasıl açığa çıkaracağız?"
Tatyos elini kaldırdı ve çocuğu onayladı.
"Güzel soru bunu size bir örnekle anlatayım. Diana önce senden başlayalım."
İlk beni çağırıyordu. Diğer derslerde hep en son ben gidiyordum ama bu sefer ilk gitmenin verdiği heyecanla biraz korkuyordum. Kalabalığın oluşturduğu dairenin ortasına geçtim. Tatyos tekrar konuştu.
"Şimdi gözlerini kapat ve karşına gelen simgeyi söyle."
Dediğini yapıp gözümü kapattım ve karşıma ay simgesi geldi.
"Ay.."
Bulanık bir şekilde başka sembollerde gördüm ama ne olduğunu seçemiyordum.
"Şimdi gözlerini açabilirsin ay tanrıçası."
Gözlerimi açtım ve Tatyos'a baktım.
"Senin gücün ay'ı kontrol edebilmek. İstediğin her şekle büründürebilirsin. Ayrıca önemli bir görevin var. Pandoradan son çıkan şeyi yani umudu korumakla görevlisin. Kendine yardımcı olarak dünyadan kızlar seçmen gerek . Bu kızlar, insanları dünyadaki kötülüklerden korumaya ve uzak tutmaya çalışacaklar. Unutma Pandora'nın kutusu çok önemli, içinde bir sürü kötülük saklıyor. Asla açılmaması gerek."
Tatyos'u anladığımı ifade ederek yerime geçtim. Diğer tanrılar ve tanrıçalar güçleri öğrendikten sonra ders bitti ve avluda oturup Maria ile biraz sohbet ettik. Uzaktan gelen Kate'i gördük. Vücudunun bazı yerlerinden ateş çıkıyordu. Hızlıca yanıma yaklaştı ve bütün gücüyle bağırdı.
"PANDORA'NIN KUTUSUNU ALMAK İÇİN YİNE BÜYÜ YAPTIN DEĞİL Mİ SENİ KÜÇÜK UCUBE."
Ayağa kalkıp sinirli bir şekilde Kate'e baktım. Ne büyüsünden bahsetiyordu bu.
"Sen ne anlatıyorsun kate ben hiç bir şey yapmadım."
Siniri geçmemişti, üstüme yürümeye devam etti.
"Buraya gelip bütün düzeni bozdun. Sana hakettiğin cezayı ben vereceğim."
Ellerini havaya kaldırdığında arkasından yavaş yavaş
yanan büyük bir insan silüeti belirdi. Elim ayağım birbirine dolanmıştı. Herkes kaçışıyordu. Kate ellerini bana yaklaştırdığı anda önüme birisi geçti ve ellerini havaya kaldırdığında su kalkanı oluşturdu.
"Adonis..."