@na.zzz
|
Ertesi akşam Mira, Atlas'ın sözlerini düşündükçe kendini daha da karışmış hissediyordu. Bir yandan bu dünyadan uzakta, tehlikeli ama büyüleyici bir maceraya atılma isteği vardı, diğer yandan Atlas ile arasındaki o görünmez çekim, her şeyi daha karmaşık hale getiriyordu. Kalbindeki bu hızla atan ritmi susturamıyordu.
Atlas'la buluşma saati yaklaştıkça, içindeki heyecan ve endişe iyice artmıştı. Kitaplardan açılan kapılar ve sırlar… Ama en çok Atlas'ın onun yanında olacağı düşüncesi, Mira'nın aklını kurcalıyordu.
Mira, kampüsün karanlık patikalarında yürürken, Atlas'ın onu beklediği yere adım attığında, onun duruşunu bir kez daha fark etti. Atlas, sanki içindeki fırtınayı gizlemeye çalışan bir heykel gibi duruyordu, ama Mira, yüzündeki ince çizgilerin altında derin bir şeylerin saklı olduğunu hissediyordu. Bu gece, her şeyin değişeceğini biliyordu.
"Gel," dedi Atlas, elini ona uzatarak. Mira tereddüt etmeden onun elini tuttu.Mira, Atlas'ın elini tutarken, içini bir tanıdıklık duygusu kapladı. Bu elin sıcaklığını daha önce de hissetmişti. Anılarında beliren eski bir yüz, eski bir his… O an, Atlas'ın bakışlarında bir şey fark etti. Onu tanıyordu, yıllar önce. Ama bu anı çoktan unuttuğunu sanıyordu.
"Biz... daha önce karşılaşmıştık, değil mi?" diye sordu Mira, sesi titreyerek.
Atlas'ın gözleri, kısa bir anlık şaşkınlıkla açıldı. Bir şey söyleyecekmiş gibi duraksadı, ama sonra başını eğdi. “Evet,” dedi sessizce. "Beni hatırlamana şaşırmadım." Mira'nın zihninde geçmişe dair anılar canlanmaya başladı. Lise zamanları, sessiz bir kütüphane ve Atlas'ın onu sürekli göz ucuyla izleyişi. O zamanlar bu bakışların anlamını hiç kavrayamamıştı. Onu sadece bir sınıf arkadaşı olarak görmüştü, ama şimdi her şey daha netleşiyordu. Atlas her zaman etrafındaydı, ama her zaman bir adım uzakta.
"Sen… o zamandan beri hep buradaydın," dedi Mira, gözleri Atlas'ınkilere kilitlenmiş halde. "Ama neden hiçbir şey söylemedin? Neden beni hiç…?"
Atlas'ın yüzündeki ifade değişti. Hafif bir hüzün, ama aynı zamanda bir pişmanlık vardı. "Söyleyecek çok şey vardı, Mira. Ama zamanı doğru değildi. Bazen, insanlar birbirlerini kaybetmeden ne anlama geldiklerini bilemezler."
Mira'nın içinde bir sıcaklık ve aynı zamanda bir acı yükseldi. Geçmişin getirdiği bu beklenmedik hislerle boğuşuyordu. Atlas, her zaman arka planda kalmış, göz önünde olmamıştı. Oysa şimdi, ona en yakın kişi olmuştu. Aralarındaki bağ sadece şimdiki olaylarla değil, geçmişte söylenmemiş sözlerle, hissedilmemiş duygularla daha da güçleniyordu.
"Geçmişte hiçbir şey söylemediysen, şimdi neden buradasın?" Mira'nın sesi bu kez daha kararlıydı. Gözlerindeki merak, aynı zamanda içindeki kırgınlığın da göstergesiydi. Atlas'ın onu geçmişte yarı yolda bırakmış olması, şimdi her şeyi daha karmaşık hale getiriyordu. Atlas derin bir nefes aldı. "Çünkü artık kaçmam mümkün değil. Bu sırların peşinde olduğunda, her şey birbirine bağlanıyor. Seni korumam gerektiğini biliyordum, ama geçmişin yüküyle yapamıyordum." Gözleri Mira'nın gözlerinde sabitlenmişti. "Ama artık hazır olduğumuzu düşünüyorum. Bu sefer her şey farklı olacak."
Mira'nın içindeki karmaşa bir anlığına durdu. Yıllardır gizli kalan bu duygular, şimdi önlerinde açılan sırlarla daha da karmaşık hale gelmişti. Ama her şeyin ötesinde, Atlas'ın ona karşı hissettiği derin bağlılığı hissedebiliyordu. Geçmişin kırıklıkları, şimdiki gerilimle harmanlanmıştı. Artık sadece sırlar değil, yıllar önce yarım kalmış bir hikâye de vardı.
Atlas, Mira'ya bir adım daha yaklaşarak, onun elini biraz daha sıktı. "Bu sefer birlikte yapacağız," dedi. "Sırları açarken, geçmişin de peşinden gitmemiz gerekecek."
Mira'nın kalbi bir kez daha hızlandı. Bu sadece kitaplar ve kapılarla ilgili değildi. Yıllardır kaçmaya çalıştığı bir hisle, şimdi yüzleşmek zorundaydı. Atlas, geçmişte ona dokunmadığı şekilde, şimdi onu tümüyle yanında istiyordu.
"Bu sefer yarım kalmayacak," dedi Mira, gözleri Atlas'ın gözlerine derin bir kararlılıkla bakarak. "Geçmişle yüzleşmekten korkmuyorum."
|
0% |