Bugün her şeyin açığa kavuşacağı gündü. Bugün onların yüzüne son kez bakacaktım. Çünkü bu durumu açıkladıktan sonra benim yüzüme bakacaklarını düşünmüyordum.
Boy aynamın önünde durmuş siyah kazağımın üzerine ucunda küçük bir taş duran kolyemi takıyordum.
Telefonuma gelen bildirim ile gözlerimi yatağımın üzerine çevirdim. Telefonu elime alıp gelen bildireme baktım.
Özgür : Hazır mısın bombacı?
Gerçekten de hazır mıydım? Kalbimin sesini dinlemeyi bırakıp mesaj kısmına hızlıca
" Evet" yazdım.
Son kez aynadaki bedenime bakıp odamdan çıktım.
-Anne ben çıkıyorum!
Diye seslendim koridorda, annemin mutfaktan gelen sesleri adım seslerine dönüşünce yanıma geldiğini anlamıştım.
-Annecim istersen baban bıraksın bugün seni okula.
Vestiyerde asılı olan siyah montumu üzerime giyip " Gerek yok anne" dedim.
Dış kapıyı açıp yerde duran siyah botlarımı ayağıma geçirdim hızlıca.
-Hem belki Özgür ile gideriz.
Annem kaşlarını saniyelik çatıp hemen geri düzeltti.
-Sen bir şeyler mi karıştırıyorsun? Ayrıca madem bu kadar yakın bir arkadaşın neden tanıştırmıyorsun bizimle?
Gözlerimi devirip " Tamam anne, Özgür'e sorarım eğer gelmek isterse uygun bir zamanda sizi tanıştırırım" dedim.
Annem zafer gülüşünü sergileyerek " Tamam" dedi.
Anneme görüşürüz dedikten sonra merdivenleri hızlıca indim.
Okul ile evimin arası on, on beş dakika falan sürüyordu. Ama bugün nedense o yol bir dakika gibi gelmişti.
Okul bahçesine girdikten sonra etrafıma kısa bir göz attım. Tam o sırada karşımda duran Teoman'ı görünce yüzümü buruşturdum.
Teoman" Naber İpek?" dedi.
Allah'ım bu çocuk tahminen ne zaman tamamen hayatımdan çıkar?
-Sanane!
Teoman" Benim için çok önemli ama bu, bilirsin eğer mutlu isen bir kaç saate tüm mutluluğun gidebilir" dedi.
Ne diyordu bu hıyar?
-Ne diyorsun sen, açık açık söylesene!
Teoman dudaklarını büzüp " Okulun panosuna bakmanı tavsiye ediyorum" dedi.
Ne panosu? Ne bakması oğlum Teoman ne haltlar karıştırıyorsun.
Teoman'a dönmüş sinirle ağzımı açmıştım ki koşarak yanıma gelen Özgür'e takılmıştı gözlerim.
Özgür yanıma gelip " İpek benimle gel" diyip kolumdan çekerek beni okulun binasına soktu.
Peşinden sürüklenen benim canımın içi? Bir rahat mı bıraksan beni?
-Özgür ne çekiştiriyorsun, ayrıca biraz geç gelsen ne olurdu. Ne güzel Teoman'ın ağzına s-
Özgür'ün beni okulun duyuru panosunun önüne getirdiğini fark ettiğimde Teoman'ın sözleri aklıma gelmiş ve gördüğüm yazı ile de konuşmam yarıda kalmıştı.
Panoda asılı olan kağıtta Özgür ve benim sarıldığımız bir fotoğraf vardı ve fotoğrafın altında Özgürle konuştuğumuz mesajların fotoğrafları vardı.
Dolan gözlerim ile Özgür'e döndüğümde Özgür gülümsedi.
Özgür " Her türlü öğrenilecekti" dedi ama gülümsemesi her zaman takındığı gülümseme değildi, üzgündü.
-Özür dilerim.
Dedim fısıldar bir şekilde Özgür yanıma gelip beni kollarının arasına aldı.
Özgür " Şşt ne özürü makarnam? Sen özür dilenecek bir şey yapmadın. Hem kim ne konuşmak istiyorsa konuşsun boşver" dedi.
Yanağımda hissettiğim yaşı elim ile sildim. Başımı Özgür'ün göğsünden çekip " İzel ve İlker'e onlar öğrenmeden anlatalım" dedim.
Özgür bakışlarını yere çevirip " Çok geç makarnam, benim de onlardan haberim oldu" dedi.
-İkiside mi biliyor?
Özgür " Hayır İlker daha gelmedi, bana İzel söyledi pardon ağzıma etti" dedi.
-O zaman İlker'e söyleyelim.
Arkamdan gelen ses ile göz bebeklerimin büyüdüğünü hissetmiştim.
-Neyi söyleyeceksiniz?
Özgür " Bu hayat nereye gidiyor kardeşim?" dedi.
İlker " Ne?"
Parmak uçlarımda yükselip arkamı döndüm.
İlker kaşlarını çatmış bana bakıyordu " Sen ağladın mı?" dedi.
-Yok be gözüme sinek kaçtı.
İlker " Ne kaçtı?"
Özgür ile aynı anda lafa girmiştik. Birimiz " sinek" derken birimiz " böcük kardeşim ya" demiştik.
İlker'in bir anlık gözlerinin panoya takılması ile İlker'in kolundan tutmuştum. Bu ani hareketimi beklemiyor olmalıydı ki gözlerini gözlerime çevirmişti.
-İlker sana bir şey söylemem lazım.
İlker " Dinliyorum" dedi.
Görende dünyayı kurtaracağımız bir konuşma yapacağımızı sanırdı. Gerçi dünyayı kurtarmasak bile Özgür ile benim arkamızı kurtaracağımız bir konuşma yapacaktım.
Hiç beklemeden aniden lafa girdim" Özgür ile ben gerçekten sevgili değiliz" dedim. Bu sözleri söylerken onun yüzüne bakamıyacağım için gözlerimi yummuştum, konuşmam bittikten hemen sonrada sıkı sıkı kapattığım gözlerimi açmıştım.
İlker bir tepki vermeden bana bakıyordu. Sonunda dudaklarından dökülen iki kelime olmuştu " Nasıl yani?" dedi.
-Teoman, benim eski sevgilim hani şu boynuz yediğim hıyar.
Özgür " Turşu!" dedi.
Özgür'ü umursamayıp konuşmama devam ettim.
-Bana boynuzu taktığı gece sinirle eve yürüyordum taki Özgür'ü görüp konuşmaya başlayana kadar her şey normaldi.
İlker'in Özgür'e dönen bakışlarını gördüğümde kolunu tutup " Onun bir suçu yok...gerçekten" dedim.
-Ne yaptıysak hepsi benim fikrimdi. Neyse ben Teoman'a bir ders vermek istedim aldatılacak bir kız olmadığımı göstermek istedim. Onu unutabileceğimi hatta yeni sevgili yapabileceğimi göstermek istedim. Bu yüzden Özgür'e sevgili olmak için teklifte bulundum. Sahte sevgili!
İlker " Bu, bu çok saçma" dedi.
-Biliyorum, bunun saçma bir fikir olduğunu Teoman'ın umurunda olmadığımı anladığımda fark ettim. Bugün size her şeyi söyleyecektik ama şu salak şey olmasaydı.
Diyip elim ile panodaki kağıdı gösterdim.
İlker kağıtla ilgilenmeyip " Bize yalan söylediniz" dedi.
Özgür " Sadece size değil, biz kendimizede yalan söyledik İlker" dedi.
İlker'in yüksek çıkan sesi ile yerimden sıçramıştım " Bu bize yalan söylediğiniz gerçeğini değiştirmez...Özgür Güroğlu!" dedi.
Özgür kaşlarını çatıp " Özgür Güroğlu mu? Demek böyle olduk demir adam" dedi.
İlker " Aynen öyle oldu" dedi.
-Ya kesin sesinizi ortalığı ben batırdım, duyuyor musunuz? Ben yaptım her şeyi ve sizden tek bir ricam var.
Baş parmağım ile işaret parmağımı birleştirip
" Eğer şu kadarcık bir hatırım varsa lütfen birbirinizi üzmeyin. Ben batırdığım gibi her şeyi düzelteceğim. Sizinle tanıştığım için çok mutluyum ama ayrılma vakti geldi de geçiyor bile" dedim.
Özgür bana anlamsız bakışlar atarken " Teşekkür ederim lahana, her şey için" dedim. İlker'e dönüp " Her ne kadar anlaşamasakda sana da teşekkür ederim mayonez için ve İzel'e de teşekkür ettiğimi söylersiniz sonuçta onu voleybolda yenmem için büyük bir çaba sarf etti" dedim, gülerek.
Panoya ilerleyip, panodaki kağıdı elime alıp koridorun sonuna doğru yürümeye başladım. Son kez arkama dönüp " Hoşça kalın" dedim.
Evet İpek Güngören artık eskisi gibi yalnızsın. İnsanların hayatlarına yatıya gelen misafir gibi girmiştin ama ait olduğun yere dönmen için gelen treni kaçırmıştın. Şimdi ise seni almaya gelen trenine binip ait olduğun yere gitme zamanı.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |