28. Bölüm

2.8

NamellessWorrior
namellessworrior

Çayları doldururken bir yandan da gözlerimi üçlünün üzerinden ayırmamaya çalışıyordum.

-Eee çocuklar nasılsınız bakalım?

Annemin ortaya atılıp soru sorması ile uzun zamandır süregelen sessizlik sona ermişti.

Özgür " Allah seni inandırsın Leyla teyze ne entrikamız bitti ne de sürünmemiz" dedi.

Annem bana dönüp kaşlarını kaldırarak " Ne diyor bu çocuk?" bakışları attı.

Dudaklarımı büzüp bilmediğimi belli ettim.

Özgür'ün yanında oturan İzel, kolu ile Özgür'ü dürtüp " Sussana pek sevgili geri zekalı arkadaşım" dedi.

Özgür bizim bakışlarımızı görünce " İşin şakası bir yana tabi" dedi. Saçını düzeltip " Sınavlar falan yoruyor işte Leyla teyzeciğim" dedi.

Annem kahkaha atıp " İlahi çocuk, bende bir şeyler oldu sandım" dedi.

O sırada İlker lafa girip " Siz nasılsınız Leyla teyzeciğim?" dedi.

Annem " İşte ne olsun çocuğum, ev işleri ile uğraşıp duruyorum" dedi.

-Ee bir şey ister misiniz ben bir mutfağa gidip geleceğim.

Özgür " Makarnam bana bir su getirir misin?" dedi.

-Tamam teflon tava.

Annem " Makarna? En önemlisi tava?" dedi sorar bir şekilde.

-Teflon tava.

Annemin bana olan bakışlarını görünce " Aramızda bir olay geçmiştide ondan beri böyle sesleniyoruz birbirimize" dedim.

Annem " Hımm, sizlere nasıl sesleniyor bu ikisi" dedi.

Özgür " Biri Demir adamım, biri de sert rüzgarım" diyip İlker ile İzel'i gösterdi.

Annem bana dönünce " İzel ve İlker diye hitap ediyorum" dedim.

Annem " Niye onlara takma isim bulamadın mı?" dedi.

-Bulurum bulmasına da bu ikisi her ismi beğenmezler.

Özgür " Bizimkiler biraz gıcıklarda dahaca bize ayak uyduramadılar. Hoş biraz zor zaten bize yetişmek" dedi.

İlker dişlerini sıkarak " Susacak mısın güzel kardeşim" dedi.

Özgür anneme dönüp " Görüyorsunuz anlatmaya gerek yok" dedi.

İzel " Leyla teyze sen bu zevzeğe bakma. Biz gıcık insanlar değiliz, çok hoş insanlarız, çok severiz Özgür'ü " dedi yapmacık bir ses ile.

Özgür " Evet, özellikle dayak atarken çok severler" dedi

Annemin " Değişiksiniz, hemde biriniz değil hepiniz ama bu değişikliğin içinde arkadaşlığı bulmuşsunuz aferin size" dedi.

İzel " Ne oldu lan, bizi şikayet edince kurtulabileceğini mi sandın?" dedi Özgür' e dönerek.

Annemin kahkaha atması ile İzel sesli bir şekilde konuştuğunu fark etmişti. Önündeki çayı alıp içmeye başladı, sırf konuşmamak için.

Annem " Neyse neyse siz oturun benim biraz işim var" dedi.

Annem yanımızdan gidince İlker dik duruşunu bozmuş kafasını koltuğa yaslamıştı.

Anlaşılan hepimiz fazlasıyla gerilmiştik.

 

Bir kaç ay sonra;

Özgür " Abi şaka gibi yarın okulun son günü. Sonrası mükemmel bir yaz tatili" dedi.

Yüzümü buruşturup " Ve üç ay sonra on ikinci sınıf oluyoruz" dedim.

İzel " Sınava girmesek olmuyor mu ya"

İlker " Olmaz olur mu ya? İstediğin üniversiteye elini koluna sallayarak gidebiliyorsun" dedi.

İzel gözlerini devirip "Sormadım sayın" dedi.

-Eee yazın ne yapıyorsunuz?

İzel " Annem ile tatile Antalya'ya gideceğiz" dedi.

Özgür " Tatil dediğine bakma iki gün sonra gidicek, yazın sonunda gelecek" dedi.

-Niye?

İzel " Bizim Antalya'da yazlığımız var her sene teyzemler, kuzenler gelir. Hep birlikte tüm yaz aynı çatı altında kalırız, hiç şaşmaz." dedi.

-İyiymiş, siz dedim Özgür ve İlker' e dönerek.

İlker " Özgür ile basket kampına gidicez" dedi.

-Basket kampı, vay baya havalıymış.

Özgür " Ama İstanbul dışına" dedi.

-Nereye?

İlker " Babamın yanına" dedi.

Özgür " Balıkesir'e gidicez biz" dedi.

-Nasıl ya hepiniz mi bir yerlere gidiyorsunuz?

Özgür " Kusura bakma güzellik. Her sene bizim de bu şaşmaz" dedi.

İlker " Sen ne yapacaksın" dedi.

-Ben mi? Cumartesi günü Paris'e uçacağız. Ordan bir İngiltere'ye geçeceğiz. Zamanımız kalırsa da akrabaların yanına Almanya'ya da uğramayı düşünüyoruz. Bizim de bu hiç şaşmaz!

Özgür " Abartma be makarnam alt tarafı üç aycık " dedi.

-Sonuna cık ekleyince üç ay küçülmüyor Özgür!

İzel " Sıkma canını İpek ya, sık sık ararız biz seni" dedi.

İlker " Görüntülü de ararız tabi eğer istersen" dedi.

-Tamam ama sakın unutmayın beni.

Özgür " Seni mi unutacağız? Biz unutmaya çalışsak bile sen kendini hatırlatırsın" diyip kahkaha attı.

-Ha ha ha çok komik Özgür.

İzel " Her neyse, yarın son kez görüşürüz oradan da evlere geçeriz" dedi.

-Okuldan sonra bir şey yapacaksanız ben gelemem. Annem ile hastaneye gitmemiz lazım. Bir akrabamızı ziyarete gideceğiz.

Özgür " Yapmayalım o zaman"

İlker " Karneleri aldıktan sonra vedalaşırız işte, başka bir yere gitsek sanki vedalaşmayacağız?" dedi.

Özgür " Haklısın kardeşim" dedi.

İzel " Eee hadi sınıfa çıkalım" dedi.

Bahçede ki çardaktan kalkıp binaya doğru yürümeye başladık.

Özgür " Okulun son günleri çok güzel olmuyor mu ya? Baksanıza hepimiz aynı sınıftayız" dedi gülerek.

Okula az kişi gelince 11. sınıfları bir sınıfa toplamışlardı. Bu yüzdende hepimiz aynı sınıftaydık, bir günlüğüne...

****

Üzerimde beyaz tişörtüm altımda ise kot şortum vardı. Saçlarımı tarayıp çıkmıştım evden. Okulun son günü olduğu için bu giyimime bir şey diyeceklerini sanmıyordum.

Okul merdivenlerini hızla çıkıp sınıfıma girdim. O sırada yanımdan koşarak geçen Deniz omuzuma çarpmış ve hiç durmadan yanımdan uzaklaşmıştı.

Bir yanım gidip sırama oturmamı söylerken bir yanımda peşinden gitmemi söylüyordu. Bir İpek Güngören olarak birinci seçeneği seçmem gerekirken ayaklarım ikinci seçeneği seçmişti.

Yukarıya çıktığını görünce kaşlarım çatılmıştı. İyi de yukarısı okulun çatı katı?

Fazla sorgulama İpek, fazla sorgulama.

Çatı katına geldiğimde Deniz yerde oturmuş ağlıyordu.

-Deniz?

Ona seslenmem ile gözlerindeki yaşları hızlıca silip " Senin ne işin var burada?" dedi.

-Sadece seni merak ettim.

Deniz " Etme! Ne diye beni merak ediyorsun? Ayrıca o acıyarak bakan gözlerini al ve git!" dedi.

-Bir derdin varsa, seni dinleyebilirim. Elimden bir şey gelirse inan sana yardım ederim.

Deniz burnunu çekip " Bunu niye yapasın?" dedi.

-Çünkü biz insanız Deniz. Her ne kadar birbirimizi sevmesek de, içimizde bir yerde insanlığımız hâla var.

Deniz " Komiksin İpek, daha düne kadar içinde ne kadar kin nefret varsa kusmuştun oysaki" dedi.

-Tamam bir şey anlatmak istemiyorsun. O zaman ben gidiyorum. Sana da bu hayatta başarılar diliyorum.

Merdivenlere yöneldiğimde " Bugün benim doğum günüm, insan doğum gününde mutlu olmalı dimi? Ailesinin nasıl bir sürpriz yapacağını düşünür böyle bir günde. Benim ailem ne yapıyor biliyor musun?" dedi.

Ona dönüp "Ne yapıyor?" dedim.

Deniz gözlerinden akan yaşları umursamayıp " Boşanıyorlar, bugün ya bugün boşanıyorlar!" diye bağırdı.

O kadar çok ağlıyordu ki bir an nefesi kesildi.

Deniz " Nefes alamıyoru-" diye mırıldanırken gözleri kapanmaya başlamıştı.

Gözleri kapanırken bir yandan da nefesini düzene sokmaya çalışıyordu çok geçmeden de bayıldı.

-Deniz? Deniz? Allah'ım ben ne yapacağım ya ?

Cebimdeki telefonumu çıkartıp Özgür'ü aradım. Özgür'ün geliyorum demesini duyduktan sonra telefonu kapatıp cebime geri koydum.

Deniz'in yanına gidip yanaklarına bir kaç kez vurdum. Ama uyanmadı, acaba başka bir şeyi mi vardı?

Özgür'ün soluk soluğa içeri girmesi ile göz yaşlarımı tutamamıştım.

-Bir anda fenalaştı Özgür. Özgür bir şey yap bakma öyle!

Ben Özgür'e seslenirken içeri İzel ile İlker girdi.

Özgür silkelenip kendine geldikten sonra Deniz'in yanına gitti.

Özgür " Bırakma kendini Deniz. Bırakma kendine daha seninle konuşmam gereken konular var" dedi.

Özgür Deniz'in kıvırcık saçlarını okşarken içeri öğretmenler girdi.

İlker yanıma gelip kollarının arasına aldı beni.

İlker " Şştt sakin ol güzelim. Deniz'e bir şey olmayacak. Şimdi hastaneye götürecekler Deniz'i" dedi.

Kafamı İlker'in göğsüne yaslayıp kollarımı beline sardım. Deniz'i öyle görünce korkmuştum.

İzel yanımıza gelip " Öğretmenler konuşurken duydum panik atağı varmış Deniz'in" dedi.

-Çok ağladı.

İzel " Belli ki ağlaması tetikledi onu" dedi.

Özgür'ün Deniz'i kucağına alıp merdivenlere yöneldiğini görmüştüm sadece.

-İlker gözlerim kararıyor sanki.

İlker başımı göğsünden uzaklaştırıp " Hayır, hayır İpek bayılmak falan yok bana bak. Gözlerini gözlerimden ayırma " dedi.

İlker' e bakarken İzel kolumu tutup sıktı.

-Aaa

İzel " Daha fazla oyalanmayalım da hastaneye gidelim" dedi.

***

Hastane bahçesinde otururken yanıma İlker gelip oturdu.

İlker " Deniz uyandı, Özgür ile İzel yanında. Birazdan da ailesi gelir" dedi.

-Sevindim.

İlker " Tuhaf dimi? Hayatından bir kişinin ayrılma ihtimali" dedi.

-Fazla anlaşamıyoruz ama onu öyle görünce içim bir kötü oldu.

İlker " İpek ben yoruldum artık içimde bir şeyleri tutmaktan. Hayatımdan bir anda çıkıp gitmenden korkuyorum. İçimde sana olan duygularımı bastıramıyorum artık" dedi.

Yutkunup saçlarımı kulağımın ardına sıkıştırdım. Neyden bahsettiğini anlamadığımı söylemek için aralanan dudaklarım İlker'in konuşması ile geri kapandı.

İlker " Konuşma sadece beni dinle. Seni ilk gördüğümden beri seviyorum. İster arkadaşça diye düşün istersen başka bir şekilde ama ben arkadaşça olmadığını biliyorum. Hayatımdan bir anda çıkıp gitmeni istemiyorum hele de içimdeki duyguları bilmeden" dedi.

İlker'in dediklerinden sonra şok olmuştum, İlker mi beni seviyordu? Hani şu sürekli laf sokan, kötü kötü bakışlar atan, ortamda bulunmamdan rahatsız olan İlker. İyi ama bu çok tuhaftı, gerçek olması imkansızdı.

"İlker ben ne diyeceğimi bilmiyorum" diye gevelemiştim. Ama o asla istifini bozmadan bana dönüp " Düşünmen için upuzun bir zaman var İpek, ben burada yokken biraz düşün. Geldiğim zaman verirsin cevabını" diyip yanımdan kalktı. Gözden kaybolana kadar İlker'in gidişini izlemiştim.

Koca bir bombayı kucağıma atıp gitmişti. Ben şimdi bütün bir yaz boyunca ne yapacaktım?

Bölüm : 12.03.2025 00:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...