@naz_2606
|
instagram:Kitaplaraşkt1rr bu ilk bölüm sıkıcı olabilir ama sonra ki bölümlerde çok eğleneceğiz İçimden tüm bildiğim duaları okuyordum. Cinler falan mı Musallat olmuştu bana? O kalın sesini yine duydum. "Merak etme ben cin değilim. Ben de senin gibi normal biriyim." Normal biri miydi? Elini ağzımdan çekti ve maskesini çıkardı. Alnını kapayan kahverengi saçları kalın dudakları kahverengi hareleri vardı. Boyu çok uzundu ve bu onu çekici kılıyordu. Kahverengi gözleri beni inceliyordu. Hadi ama neden bu kadar yakışıklıydı? Sen harbi salaksın Asel. Adam senin düşüncelerini okuyabiliyor! "Demek yakışıklıyım ama bizden olmaz." Dedi alayla. "Beni kaçıran biriyle ben de olmam zaten. Ayrıca İn misin cin misin belli değil." Hadi ama geri zekalı biz neredeyiz sen ne konuşuyorsun. "Neredeyim ben?" Diye bağırdım. Gerçekten de korkuyordum. Ben en son kitap alacaktım ne ara buraya gelmiştim? Karşımda bulunan koltuğa oturdu. Rahat bir tavırla. "Eğer oturursan her şeyi anlatacağım" Dedi. Gülerek. "Sana güveneceğimi mi sanıyorsun?" Dedim. "Güvenmek zorundasın çünkü birlikte çalışacağız." Ne saçmalıyordu bu adam? Ona nasıl güvenebilirim? Aklımdan geçenleri okuyor ve resmen ışınlandık! Ben burada korkudan bayılacakken o bana güvenmelisin diyor. Saçmalık! sağ tarafımda duran kapıya doğru döndüm. Evime gitmeliydim. "Buradan senin için çıkış yok Asel." Dedi soğuk bir tavırla ve devam etti "Ama görevini bitirdiğinde serbestsin." Korkumu belli etmemeye çalışarak konuşmaya başladım. "İsmimi nereden biliyorsun?" Gülerek "seni senden daha iyi tanıyorum Asel." Dedi Bu iş gerçekten de korkunç olmaya başlıyordu. "Ne demeye çalışıyorsun? Daha açık konuş." Koltukta daha çok yayılayarak konuşmaya başladı. "Yani diyorum ki. Kitap okumayı çok sevdiğini, Yalnız olduğun için her gece ağladığını, her gece kabus gördüğünü, karanlığı çok sevdiğini ve annen-" Demeye kalmadan ben konuştum. "Tamam sus. Yeter bu kadar." Yan tarafındaki tekli koltuğa oturdum. Neler olduğunu öğrenmeliydim. Çünkü bu olanların bir açıklaması olmalıydı. "Her şeyi anlat." Rahat bir tavırla konuşmaya başladı. "Üç farklı Evren var. Ve bunlardan biri siyah gezegen." Bir anda konuşmaya başladım. "Bir dakika. Ne ne?" Çok güzel saçmalıyordu! "Daha Mars'ta bile yaşam olduğu kanıtlanmamışken sen gelmiş bana üç farklı Evren var diyorsun." Sertçe "Lafımın bölünmesinden hiç hoşlanmam." "Çok umurumdaydı sanki." Birden ayağa kalkarak kapıya yöneldi. "Madem öyle seni sorularınla baş başa bırakayım." "Hayır bana her şeyi açıklamalısın." Sinirle söylediğim şeye karşılık sadece yüzüme baktı. "Lafını bölmeyeceğim." Duymak istediği şeyi duymuş olmalı ki geri yerine geçti. "Siyah gezegen sizin gezegeninizi yani Galaksi gezegenini yok etmeye çalışıyor." Hadi canım. Bizim Dünya dediğimiz yere onlar Galaksi diyor. Kaşlarını çatarak bana bakan adama 'Ne var?' der gibi kafamı salladım. Sonra aklıma gelen şeyle güldüm "Tamam içimden de konuşmuyorum." "Yıldız gezegeni olarak sizin gezegeninizi korumalıyız. Çünkü Siyah gezegen ile bir anlaşmamız vardı. Galaksi gezegenine dokunulmayacaktı." Çenemi tutamayıp konuştum "Neden?" "Çünkü siz Kendinizden başka bir gezegen olduğunu bilmiyorsunuz ve bilmemelisiniz. Eğer bilirseniz bize karşı gelmeyi denersiniz. Çünkü biz sizden çok Farklıyız. Şuanda size karşı gelsek ne olur diye düşünüyorsun onu da söyleyeyim. Galaksi gezegeni yok olur biz sizden çok güçlüyüz. Ama bir sorun var eğer biz sizi yok edersek bazı kaynaklarımız biter mesela Yıldız gezegeni olarak biz sizden Petrol ihtiyacımızı alıyorsak. Siyah gezegen ise maden ihtiyacını alıyordu." Dedi ve sustu. Alıyordu derken? "Evet alıyordu.Siyah gezegen sizden aldığı kaynağı kendi evreninde buldu ve sizin gezegeninizin onlara göre artık yok olması gerek. Tabii bunu yaparak Bizim gezegenimizide bitirir ve bu onların işine gelir." "Peki ama benim burada görevim ne? Ne yapabilirim ki ben?" "Seni ben eğiteceğim ve Siyah gezegene gideceksin. Oradan bilgi alıp bize vereceksin. Bu sayede gezegeniniz Kurtulmuş olacak ve bu yaşananlar sadece senin ve bizim aramızda kalacak." "Oldu canım. Ben kimse için canımı tehlikeye atamam." Dedim sinirle. "Başka birini seçin o yapsın kahramanlık. Ayrıca neden sizin gezegeninizden birisi gitmiyor?" Evet çok mantıklıydı neden onların gezegeninden birisi gitmiyordu ki? "Birbirimizin gezegenine girmemiz yasak. Tabii bu ne zamana kadar geçerli olur bilemiyorum." Konudan sıkılmış gibi gözüküyordu. Saçmalık! "Başka sorun var mı? Eğer yoksa seni yeni evine götüreceğim." "Tabii ki de var. Ayrıca yeni evin derken? ben kendi evime gideceğim. Bana ihtiyacınız olursa getirirsiniz." "Kabul edilmedi. Sorunu sor artık çok sıkıldım bu konudan." Sakin kalmaya çalışarak konuşmaya başladım. "Benim hakkımda bu kadar bilgiyi nereden biliyorsun?" Bu konu hakkında konuşmak istemiyormuş gibi derin bir nefes aldı. "Bir yıldır seni takip ediyorum." Ne dedi o?! Kaşlarımı kaldırmış öylece yüzüne bakıyordum. "Beni takip ederek bu kadar bilgiyi öğrenmiş olamazsın. Daha başka şeyler var değil mi saklama konuş." Dedim sinirle. "Benim hakkımda bilgi edinmek için başkalarına da sormuş olamazsın." "Bunu gerçekten öğrenmek istiyor musun?" Kaşlarımı kaldırdım. "Evet." Arkasına daha çok yaslandı ve rahat bir tavırla,"Evine kamera koydum,"dedi. Kaşlarımı çatarak ona bakıyordum. Evime kamera mı koymuştu? "Sapık." Diye bağırdım. Gerçekten sapıktı. Bir yıldır evimde kamera vardı ve benim bundan haberim yoktu! "Sapık falan değilim saçmalama. Hakkında birşeyler öğrenmem gerekiyordu. Ve sadece böyle öğrenebilirdim." "Ben bir dakika bile durmam burada." Ayağa kalkıp kapıya yöneldim. "Çıkabilirsen çık." Dedi arkamdan. Niye çıkamayayım ki? Kapıyı açıp bir adım atacaktım ki. Karşımdaki dev gibi koruma beni durdurdu. Hadi ama hani devler gerçek değildi! Başka seçeneğim olmadığı için arkamı döndüm. Ve konuşmaya başladım. "Beni yeni evime götür." Artık eski hayatıma son mu veriyordum? Her şey buraya kadar mıydı? Biri gelip bana bir gün bir adamla karşılaşacaksın -kaçırılacaksın- seni başka bir evrene götürecek orada yeni bir hayatın olacak dese Haydi siktir oradan derim. Ama asla inanmayacağım bir şeyi şu anda yaşıyordum. Acaba rüya falan mı görüyordum?Elimi koluma götürdüm ve cimcikledim. Canım acıdığı için küçük çaplı bir çığlık attım. "Ne yaptığını sanıyorsun?" Dedi karşımdaki adam merakla. "Delirttiniz beni!" "Biz delirtmedik sen zaten deliydin," Dedi gülerek. "Tabii sen daha iyi bilirsin değil mi? Çünkü bir yıldır beni izliyordun." İsmini bilmediğim kişi yürümeye başlayınca onu takip ettim. Bulunduğumuz odadan çıkıp merdivenden aşağı inmeye başladık. Burası onun evi olmalıydı. Evin her yeri siyah renkten ibaretti. Aslında ilgili çekiciydi. "Senin evinde ilgi çekici." "Aklımı okumayı bırak mahremiyet diye birşey var." Söylediklerime karşılık güldü. Çok komik sanki. Dış kapıya doğru yürüdük dışarıya çıktığımızda hiç beklediğim gibi bir yer olmadığını anladım. İnsanlar uçmuyordu. Hayvanlar konuşmuyordu. Aynı benim yaşadığım yer gibiydi. Sıra sıra evler vardı ve elinde telefonla koşuşturan insanlar. "Onlar sadece masallarda olur." Dedi gülerek. "Niye sen benim aklımı okuyabiliyorsun ama. İnsanlar neden uçmasın veya hayvanlar neden konuşmasın ki?" "Çok konuşuyorsun." Dedi bıkkın bir şekilde. Karşısında durduğumuz eve bakıyordum. Burası benim evimden çok farklıydı. Koskocaman bir bahçesi vardı evi saymıyorum bile. "Sevdin değil mi?" "Senin olduğun hiçbir yeri sevmem." Büyük konuşma derim. Büyük kapıdan içeriye girdik. Bahçesinde havuzu vardı. Tamam kabul ediyorum burası çok güzeldi. Ama abartmaya gerek yok. Eve girdiğimizde gri renklerin hakim olduğunu gördüm. Burayı dizayn eden kişi o olmalıydı. "Burayı Sen mi dizayn ettin?" Dedim merakla. "Evet.Seni çok iyi tanıyorum değil mi?" Sırıtarak söylediği şeye yüzümü buruşturdum. "Tamam artık sen çıkabilirsin. Haydi haydi git." Çıkmadan önce arkasına dönüp. "Bu arada seçilen tek kişi sen değilsin. Ve uyuduğunda kâbus görürsen ışığı açmayı dene. Karanlıkta durma" Dedi. Ne yani benden başka kişilerdemi seçilmişti? Tamam buna sevindim çünkü koskocaman Galaksiyi ben nasıl kurtaracaktım değil mi yani? O evden çıktığında etrafa bakınmaya başladım. Bu hayata alışmam zor olacaktı değil mi? Evle iş arasında mekik dokuyan ben şimdi koskoca bir maceraya atılıyordum. Üst katta bulunan odalardan birine girdim. Burası yatak odası olmalıydı. İki kişilik bir yatak vardı yanında komidinler sağ tarafında büyük bir dolap Yatağan hemen karşısında da büyük bir kitaplık vardı. Ama kitaplığın içi boştu. Neden? Kafamdaki soruyu es geçip dolabın üzerinde asılı olan kağıda baktım Bu da neydi bir program çizelgesi vardı. Saat 06.00'da dövüş eğitimi saat 07.00'da yemek molası saat 08.00'da silah eğitimi. Yok artık! Bune böyle? Eski hayatıma dönmek istiyorum. En azından erken kalkmıyordum. İsyan edercesine yatağa attım kendimi. Aklıma dediği şey geldi. "uyuduğunda kabus görürsen ışığı açmayı dene karanlıkta durma."Kesinlikle denemeyeceğim. Yine aynı kâbusu görerek uyandığımda. Kan ter içinde kalmıştım. Hızlı hızlı nefesler veriyordum. Korkuyordum... "uyuduğunda kabus görürsen ışığı açmayı dene karanlıkta durma." Yataktan kalkıp ışığı açtım. Normalde yorganın içine girip aklımca saklanırdım. Şimdi ise onu dinleyip ışığı açmıştım. Işığı açmak biraz olsa da korkumu gidermişti. Temiz hava almak için bahçeye çıktım. "Yine aynı kâbusu gördün değil mi?" Yanımda duyduğum sesle irkildim. Bahçeme mi girmişti? Kaşlarımı kaldırarak yüzüne bakmaya başladım. Ama o konuşmaya devam etti. "Söylesene o gün ne oldu?" |
0% |