Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@naz__kalkan

Aslında yanlışlar insanı düzeltmeye yönelik eylemlerdir. Yanlış yaptığını anlayan ve bunu düzelten her insan doğruya bir adım daha yakındır. Mesela eniştemin kumar borcu yüzünden şirket battıktan sonra tövbe edip işleri babama devretmesi gibi. Evet eniştem bir yanlış yaptı ve bunu düzeltti ama hata yaptığı bir konu daha var ve ben tam da şuanda bu büyük hata yüzünden evden kaçmış terminale doğru koşuyorum. Hadi size her şeyi baştan anlatayım.

 

 

1 hafta önce

 

- Anne! Babam ne zaman gelmeyi düşünüyor annen diyor.

 

- Babana söyle çok konuşmasın orada gelsin şu bavulu alsın.

 

- Duydun baba.

 

- Ya ben anlamıyorum ki biz niye kar tatiline gidiyoruz zaten 5 ay sonra burası cennet gibi olacak. Biz İzmir de yaşıyoruz en güzel tatil beldesi burası.

 

- Ahmet vallahi çığlık atacağım artık 5 gündür sana anlatıyorum ama tekrar anlatacağım. Bak-

 

Annem ve babam her zamanki gibi farklı görüşlerde olup tartışırken bende arabanın arka sağ koltuğuna yayılmış İzmir-Bursa yolculuğumuzda izleyeceğim filmi seçmekle meşguldüm ki pek sevgili kardeşim Arda(8) gelip oyuncaklarını arabanın içine attı, hayır yani ben bile araba yolculuklarında en fazla 2 barbie ile oynardım, yada belki de ben biraz dar vizyonlu ve daha az hayalperestimdir. Her neyse annem ve babamın da gelmesiyle yolculuğumuz başladı. Ben film izleyerek yada kitap okuyarak yolculuk yapmayı planlarken annem ve babamın sohbetlerine dahil oldum ve babamın işlerin iyice yoluna girdiğini çoğu borcunda kapandığını söylemesiyle çok rahatladım. Daha sonra annemin açtığı müzikle şarkı söylemeye başladık. Yaklaşık 30-35 dakika sonra ben telefonu almış instagramda dolaşırken annemin çığlığı ile bir tırın arabanın sol tarafından bize çarpması bir oldu.

 

Ben acılar içinde gözlerimi açtığımda şarampole yuvarlanmış ve emniyet kemerleri sayesinde hâlâ arabanın içindeydik. Hareket etmeye çalıştığımda sağ kolum da çok büyük bir ağrı hissettim, kafamı çevirdiğimde Arda'nın kafası kanlar içindeydi. Hemen sol elimle emniyet kemerimi açıp ona yöneldim ve kemerini açıp dışarı çıkardım, annem ve babamı da tek elle uzun uğraşlar sonucu dışarı çıkardım. Onlara dehşetle bakarken hem ağlıyor hemde hâlâ yaşadığımızın durumun şaşkınlığını üzerimden atamıyordum. Hemen telefonlarımızı buldum ama hiçbiri sağlam değildi. Yaşayıp yaşamadıklarını dahi kontrol edemiyordum. Dizlerim titrerken ağlamaktan ve onları uyandırmaya çalışmaktan helak olmuş bir şekilde yola çıkmak için düştüğümüz şarampole tırmanmaya başladım. Bir yandan ağlıyor bir yandan dua ediyordum, kolum hâlâ çok fazla ağrıyordu ama ailemi kaybetme düşüncesi o ağrıyı bastırıyordu. Yukarı çıktığımda arabaları durdurmaya çalıştım ama hiçbiri durmadı 15-20 arabadan sonra sonunda biri durdu. Hemen ambulans çağırdık ve beraber aşağı indik adam 40-45 yaşlarında bir mühendisti ama ilk yardım eğitimi aldığını söyleyince içimi bir umut kapladı. Şuan sadece ailemin yaşamasını istiyordum. Adam önce babamın sonra annemin nabzını kontrol etti, yüzü düşünce kalp atışlarımın hızlandığını hissettim ve hâlâ bir umutla yüzüne bakıyordum, kardeşimi de kontrol ettikten sonra yanıma geldi ve ellerimi tuttu.

 

- Biliyorum kızım bunları duymak senin için çok zor daha çok küçüksün ama hiçbirinden nabız alamadım başın sağolsun.

 

Hayatım boyunca duyup duyabileceğim en ağır kelimelerdi bunlar. "Hiçbirinden nabız alamadım." Duyduklarımla dizlerimin üzerine çöküp bağırmam bir oldu.

 

- Hayır hayır hayır, olmaz hayır. Ben daha çok küçüğüm olmaz. Sen yanlış anladın belki de, belki de yanlış baktın, kalp masajı da yapmadın, bir daha bak amca yalvarırım lütfen bir daha bak lütfen.

 

Amca bana acımış olacak ki çaresizce tekrar yerdeki ailemin yanına ilerlerken ambulans sesi kulaklarıma doldu ve o içimdeki umut yeniden canlandı. Ekipler hemen yanımıza gelip müdahale etmeye çalıştılar ama onlarda beni hayatımı mahveden gerçekle 2. kez yüzleştirdiler. Ben tekrar aynı sözleri duyunca kalp hızımın yavaşladığını hissettim ve gözlerimin kararmasıyla kendimi karanlığın o soğuk kollarına bıraktım.

 

Uyandığımda hastanenin o iğrenç kokusu ve beyaz duvarlar karşıladı beni. Teyzem uyandığımı fark edince yanıma geldi ve elimi tuttu.

 

- İyi misin canım?

 

Olanları hatırlayınca yerimden doğrulmaya çalıştım ve gözyaşlarım akmaya başladı, kolumun ağrısı beni tekrar kalkmaya çalıştığım yatağa sabitledi.

 

- Teyze, annem babam kardeşim

 

Diyerek ağlamaya devam ettim konuşamıyordum.

 

- Sakin ol canım benim, sakin ol bak kolun kırılmış zaten, hem kalksan ne yapacaksın. Allahın emri bu ecel vakit tanımıyor hepimiz bir gün gideceğiz.

 

Teyzemin her zamanki ayarsız lafları sinirimi bozarken bir yandan da kendi kendime konuşmaya devam ediyordum.

 

- Allah kahretsin bee Allah kahretsin! Annem, babam, kardeşim öldü ben niye ölmedim? Ne yapacağım ben tek başıma, ölmek istiyorum Allahım lütfen al canımı Allahım al canımı!

 

Diyerek ağlamaya devam ettim. Sonra gelip sakinleştirici ile beni 2 gün boyunca uyuttular. Her uyandığımda ailemin cenazesine bile götürülmediğim gerçeği ile defalarca kıyametler kopardım. Daha sonra benim için bir sorun daha ortaya çıktı. Nerede kalacaktım? Annemin sadece bir kardeşi vardı ve anneannem ile dedem kalp krizinden vefat etmişlerdi. Babaanem beyin kanaması, diğer dedem ise kalp krizi yüzünden vefat etmişti, babamın ise hiç kardeşi yoktu. Ben ise teyzemde kalıyordum ve galiba sonsuza dek burada kalacaktım. Teyzemin benden 5 yaş büyük bir oğlu ve benle yaşıt bir kızı vardı. Oğlu nişanlı kızı da benim gibi üniversiteye hazırlanıyordu.

 

Ben o kazadan 1 hafta sonra bana verilen odada yine fotoğraflara bakarak ağlarken bir yandan da acı ve yalnızlık içinde geçen doğum günümün hüsranlığı içindeydim ki eniştem eve geldi ve teyzemle sessizce konuşmaya başladı.

 

- Uyuyor mu, emin misin?

 

- Eminim eminim, az önce baktım uyuyordu, perişan oldu kaç gündür.

 

Hiçte az önce değil 25 dakikadır uyanığım, hiç sevmiyorum teyzemi, annemlede anlaşamazdı zaten, çok patavatsız. Yoğun teyze sevgimi durdurup konuştuklarını dinlemek için kapıya iyice yaklaştım.

 

- Asel 18 olmadan yasal olarak Asel'in velisi sen olduğun için her şeyi rahatça sattık ve bir borç hariç bütün borçlar ödendi,

 

Ne borcu ya, babam işlerin yoluna girdiğini söylemişti.

 

- Acaba yanlış mı ettik, tamam rahmetlileri sevmezdim ama mallarını mülklerini satıp senin kumar borcunu ödememiz hiç içime sinmiyor.

 

Kulaklarıma inanamazken içeri gidip eniştemi ve teyzemi boğmak istiyordum ama benden sakladıkları başka şeyler de olabilirdi, biraz daha dinlemeyi tercih ettim.

 

- Saçmalama nasıl ödeyecektik onca borcu başka türlü. Böyle iyi oldu.

 

- Bir borç kaldı dedin kapanmayan o hangi borç?

 

- O biraz sıkıntı işte.

 

Sesini biraz daha kısıp konuştu ama ben hâlâ onları duyabiliyordum.

 

- O adama borcum büyük ve kapanacak gibi değil 6 milyon para kaldı sadece o para da kapatmaya yetmez.

 

Yuh enişte dedim içimden. 6 milyonun bile kapatamayacağı nasıl bir borç bu.

 

- Eee ne yapacaksın o zaman.

 

- Adam benden borç karşılığında kızımı istedi.

 

Tansiyonum sürekli inip çıkarken bir şok daha yaşadım. Nasıl yani Denizi mi istiyorlardı? E yuh artık. Şerefsiz insan topluluğu.

 

- Hayatta olmaz, çıkar onu aklından, ben kızımı senin kumar borcun için satmam.

 

- Saçmalama be kadın, kızımı satacak değilim herhalde. Amaaa aklımda bir şey var.

 

Duyacaklarımdan korkarken eniştemin şerefsiz olmaması için dua ediyordum.

 

- Acaba diyorum Asel'i mi versek?

 

NE!? 

NE!?

NE!?

 

Az önce şerefsiz insan topluluğu için eniştemi dahil etmemiştim şuan ediyorum.

 

- Bilmem ki olur mu?

 

Aaaaaaa teyzeye bak teyzeye? Teyze değil şeytan mübarek. Kendi kızına gelince nasıl sinirleniyor bana gelince umurunda bile değil. Bir yandan ağlayıp bir yandan da vazgeçmeleri için dua ediyordum.

 

- Niye olmasın? Gelmiş 18 yaşına. Üniversite de kazanamaz, zaten mecbur evlendireceğiz en azından tanıdığımız bildiğimiz adamlara gider.

 

Tanıdığı bildiği adamlar kumarbaz aşırı ahlaklı insanlar.

 

- Ya evlenmek istemezse, ya kaçarsa kız?

 

- Nereye istemiyormuş? Başımıza oro*pu mu olacak? Mecbur isteyecek. Kırarım kolunu bacağını bak bakalım kaçabiliyor mu o zaman?

 

- Eee kalan 6 milyonu ne yapacağız?

 

- 1 milyonunu Asel'e veririz kızı öylesine vermeyiz kendini ezdirmez, 5 milyonla da aklımda güzel bir yatırım var onu yapacağım.

 

- Para nerede?

 

- Bankada hâlâ, yarın çekip getireceğim hepsini. Düğün günü Asel'e parayı verir, kalan parayı da kendi hesabıma yatırırım.

 

Boğazım düğümleniyordu, hem ağlıyor hemde yutkunmaya çalışıyordum. Ama buna müsaade etmeyecektim. Kaçacaktım ve sadece bir şansım vardı yakalanırsam bir daha asla kaçamazdım. Hakkım olan 6 milyonu alıp bu şehri terk edecek ve özgürce yaşayacaktım.

 

Şimdi

Bugün eniştem paraları getirmişti ve hâlâ bana hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorlardı. Herkes uyuduktan sonra eniştem ve teyzemin yatak odasındaki dolaptan el çantasında olan parayı aldım sonra da bir sırt çantasına kimlik, ceket, pantolon, kazak ve ailemle fotoğraflarımı alıp evden kaçtım. Şuanda teyzemin evinden 10 dakika uzaklıkta olan terminale koşuyorum, havalimanına gidemem çünkü çok uzak hemen yakalanırım. Hemen içeri girdim ve ilk otobüse bilet aldım, o kadar korkuyordum ki sürekli etrafıma bakmaktan nereye gittiğime bile bakmamıştım. Otobüs kalktıktan sonra hâlâ tedirgin olmama rağmen nereye gittiğimi öğrendim. Mardin. Mardin'e gidiyordum. Bekle bakalım Mardin Asel Toralı geliyor.

 

 

Loading...
0%