Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@naz__kalkan

Bazen kaçmak gerekir, verdiğin sözleri unutup kaçmak. Bende şuan kaçmayı düşünüyorum. Neden mi? Çünkü Sayın Ateş Kırca Hazretleri beni asla kabul etmeyeceğim bir şeye zorluyor .

 

- Aselcim neden beni anlamıyorsun?

 

Bir de Aselcim diyor Allahım sen sabır ver.

 

- Ya ben seni anlıyorum ama sen beni anlamıyorsun.

 

- Biz zaten evlenmeyecek miyiz? İşte Mardin'e gider gitmez kıyalım resmi nikahı.

 

- Ya nereye kıyıyoruz nikahı tövbe tövbe. Önce sözleşme imzalamamız lazım sonra onu notere imzalatmamız lazım.

 

Ben bunları söylerken şarkı açmaya çalışıyordu.

 

- Ya sen beni dinlemiyor musun?

 

- Dinliyorum müstakbel karıcım ama sen beni anlamıyorsun, ben eğer seninle evlenmeden karşılarına çıkarsam direkt beni Dilanla nikahlarlar.

 

Yaklaşık 2-3 saattir sohbet ediyor ve gayet de iyi anlaşıyorduk ama aşırı inatçı bir tip olduğunu biraz geç anladığım için şaşırıyorum. Gerçekten 2 insan birbirini yolda çok iyi tanıyor. Bu olay doğru yani.

 

- Dilan halanın kızı mı?

 

- Evet.

 

- Ayrıca bana karıcım falan deme.

 

- Olur hanımefendi ne diyeyim tertip mi diyeyim? Evleneceğiz biz. Alıştırma yapıyorum. Sende yapsan iyi olur.

 

- Gerek yok. Ben o an alışırım.

 

- İyi tamam. Sözleşmeyi de Mardin'e gidince hemen imzalarız, nikahtan sonra da notere gideriz.

 

- Tamam.

 

- İtiraz etmedin?

 

- Uykum var ve çok yorgunum.

 

- Tamam sen uyu.

 

- Sana hâlâ yanında uyuyacak kadar güvenmiyorum. Malum arabana binen her insana evlenme teklifi edecek bir yapıya sahipsin.

 

- Asel bak aynı konuy-

 

- Tamam tamam sus.

 

- Hem evlenince aynı oda da uyuyacağız o ne olacak?

 

- Her şeye de bir cevabın olsun hiç altta kalma olur mu?

 

- Olur.

 

Daha fazla perişan olmamak için artık uyumaya karar verdim ve muhtemelen 10-15 dakika içinde uyudum. Yüzüme vuran güneşle gözlerimi araladım.

 

- Ooo günaydın uyuyan güzel. 13 saattir uyuyorsun.

 

- 13 mü? Saat kaç?

 

- Öğlen 2

 

- Çok uyumuşum yaa, bunu sen mi örttün üstüme?

 

- Yok 3 harfliler örttü bende çarpılırım falan diye cesaret edemedim kaldırmaya.

 

- Offf Ateş. Doğru düzgün konuşulmuyor seninle, oysa teşekkür edecektim.

 

- Ben örttüm üstüne hadi teşekkür et.

 

- Yok sana teşekkür falan. Hem söyle bakalım uykusuz şoför ne kadar yolumuz kaldı?

 

- 1 saat falan.

 

Kafamı cama çevirir çevirmez Mardin tabelasını gördüm.

 

- Eee bu Mardin tabelası.

 

- Evet Einstein ama önce bir kahvaltı yaparız diye düşündüm.

 

- Ayy evet çok güzel olur ben çok acıktım. Hatta o kadar acıktım ki senin o mükemmel ötesi esprine bile ters cevap veremiyorum.

 

Dediklerimle Ateş kahkaha attı. Bu çocukta yakışıklı çocuk şimdi hakkını yemeyelim. Kara kaş, kara göz, ama zaten kürtlerinde kendilerine has bir yakışıklılıkları oluyor. Yani herhalde oluyordur, ben ilk defa tanışıyorum da. Neyse bir mekana gelmiş ve kahvaltı yapmıştık, şuanda müstakbel kocamla karşılıklı Türk kahvesi içerek evlilik sözleşmesi hazırlıyorduk.

 

- İstersen ilk sen başla.

 

- Olur. 1. Dokunmak yok.

 

- Kusura bakma Asel ama en azından elini tutmam lazım. Hani karı-kocayız ya biraz inandırıcı olsun değil mi?

 

- Tamam. O zaman parantez aç yanına el ele tutuşmak hariç yaz.

 

- Emredersin.

 

Gülümsedim ve ikinci maddeyi söyledim.

 

- 2. Üniversite sınavına gireceğim. Aşiretin buna karşı çıkabilir.

 

- Sen aşiretimle değil benimle evleniyorsun Asel. Okuyup çalışabilirsin.

 

- Tamam, o zaman 3. Kuma istemiyorum. Numaradan bir evlilik olabilir ama ben gururlu bir kızım ve başkasının yerime seçilmesini gururum kaldırmaz.

 

- Merak etme asla öyle bir hata yapmam. Aşık bile olsam bunu sana söylerim ve boşanırız.

 

- Güzel. Benim şartlarım bu kadar. Senin şartların ne?

 

- Benim şartım yok.

 

- Nasıl ya, hiç mi yok?

 

- Yok.

 

- Sen bilirsin, benim işime gelir.

 

Ateş kağıdın altına isimlerimizi yazdı ve imzalarımızı attık. Arabaya bindik ve hastaneye gidip sağlık raporu çıkarttık, belediye falan da derken 1-2 saat dolu dolu koştuk. Daha sonra notere gittik, aslında önce nikah dairesine gidecektik ama Ateş benim biraz tedirgin olduğumu görünce önce notere geldik. Daha sonra bankaya gidip bir hesap açtık ve benim şu 6 milyonu yatırdık. Burada da işlerimiz bittikten sonra dizlerim titreye titreye evleneceğim binanın içine girdik. 2 şahit bulduk ve önce benim sonra da Ateş'in "evet" demesiyle evlendik. Bayağı bayağı evlenmiştim, 18 yaşında evlenen insanları hep kınardım demek ki büyük konuşmamak lazımmış. Bu arada kocamın benden 5 yaş büyük olması da ayrı bir muammaydı.

 

- Şimdi nereye gidiyoruz?

 

- Yani ben konağa gideriz diye düşünmüştüm ama istersen Dubai'ye yada Maldivlere balayı için hemen biletleri hazırlayabilirim.

 

- Ateş zaten çok gerginim lütfen benimle dalga geçmez misin?

 

- Tamam tamam şaka yaptım. Şuan ciddi ciddi soruyorum gitmek istediğin bir yer var mı?

 

- Var.

 

- Neresi?

 

- Kuaför.

 

- Lütfen bana şaka yaptığını söyle.

 

- Şaka falan yapmıyorum seninle evlendik ama üstüm başım hiç normal değil. Ben güzel bir saç ve makyaj yaptırayım sende beyaz ve şık bir elbise bul bana. İnandırıcı olalım.

 

- Vay bee karıcığıma bak sen hemen alıştın bu oyuna.

 

- Sana dedim hemen alışırım diye.

 

Ateş beni bir kuaförün önünde indirdi ve ben kapıyı kapatmadan konuştu.

 

- Para ödemene gerek yok. Burası bizimkilerin kuaförü aylık ödeme yapılıyor.

 

- Tamam.

 

Yürürken aklıma gelen şeyle durakladım ve arkama dönüp biraz bağırarak konuştum.

 

- Bu arada kendine de bir takım elbise bul.

 

- Emredersin patron.

 

Yaklaşık 45 dakika içinde hazırdım ama henüz bir telefonum yoktu ve Ateşi nasıl arayacağımı düşünürken bu kuaförün tanıdık olduğunu hatırladım, tam telefonu isteyecekken kapı çalındı ve kuaför kız kapıyı açtı, Ateş içeri girdi.

 

- Her zaman ki gibi çok güzel olmuşsun, harika görünüyorsun sevgilim.

 

Dedi ve elimden tutup ayağa kaldırıp elimi öptü. ELİMİ Mİ ÖPTÜ???? Ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette salak salak bakarken şokun etkisinden çıktım çünkü etrafımızda insanlar olduğu sonradan aklıma geldi. Allahım al canımı vallahi çok bunaldım ben.

 

- Teşekkür ederim sende harika görünüyorsun, takım elbise çok yakışmış.

 

- Sana çok yakışacak küçük bir hediye aldım.

 

Diyerek göz kırptı ve elindeki poşeti bana uzattı. Bu adam benim tansiyonumu bir düşürüyor bir çıkarıyor.

 

- Teşekkür ederim. Giyip geliyorum.

 

- Tamam güzelim.

 

Giyinme odasına doğru ilerlerken sana da, güzeline de, elbisene de diye içimden saydırıyordum ki poşetin içinde ki telefonu fark ettim ve birazcık utandım. Hemen giyinip çıktım ve Ateş ile el ele kuaförden ayrıldık. Şuan arabada nasıl teşekkür edeceğimi düşünüyordum ki birden ettim.

 

- Ben teşekkür ederim telefon için.

 

- Ne demek karıcım güle güle kullan da benim sana anlatmam gereken birkaç şey var.

 

- Dinliyorum.

 

- Biliyorsun beni Dilan'la evlendireceklerdi. Şimdi seninle evli bir şekilde karşılarına çıkınca biraz tepki gösterecekler. Annem ve kardeşlerim çok tepki göstermez hatta seni severler çünkü Dilan'dan pek hoşlanmıyorlar ama babam çok istiyordu evlenmemi o yüzden o biraz kükreyecek. Ama seni tanıdıkça sevecek ben eminim.

 

- Merak etme ben kendimi hiç kimseye ezdirmem.

 

- İyi bakalım.

 

- Ya bu arada baban niye ağa değil de sen ağasın?

 

- Çok iyi bir hikaye değil sonra anlatırım.

 

- Tamam.

 

Konağın önüne gelmiştik ki arabadan inemeden Ateş elimi tuttu.

 

- Hoow hoow ne yapıyorsun yaa burada kimse yok.

 

- Asel biz nasıl tanıştık?

 

- Benzinlikte de elimi bıraksan mı artık?

 

Elimi bıraktı ve yeniden konuştu.

 

- Onu mu diyorum be kızım, ne anlatacağız bizimkilere?

 

- Haa o mu? Buluruz ya bir şeyler, kasma bu kadar. Sal gitsin.

 

- Sal gitsin mi? Sen iyi misin?

 

- Sen İzmir'den Mardin'e dönerken tanışmadık mı biz?

 

- Evet.

 

- Sen ne zamandır İzmir'desin?

 

- 1 ay falan.

 

- O zamaan sen bana arabayla çarptın, sonra ilk görüşte bana aşık oldun, sürekli peşimde koştun sonra da ben sana aşık oldum. Benim ailem vefat edince eniştem beni zorla evlendirmeye çalıştı, sen de beni kaçırdın ve biz resmi nikahla evlendik. Nasıl? Bence çok iyi.

 

- Sen şip şak nasıl yazdın bu senaryoyu ya?

 

- Ben çok dizi izlerim çok kitap okurum, kurgu yeteneğim var.

 

- Maşallah karıcım harikasın. Ayrıca peze*enk eniştenin yediği haltları da anlatmamız iyi olur, ileride kapımıza dayanırlarsa en azından açıklamamız kolay olur.

 

- Hadi inelim artık, ben heyecanlanmaya başladım.

 

- Hadi bakalım.

 

Arabadan indik, Ateş arabayı kilitledi ve elimi tutup kapıyı çaldı. Daha sonra da kulağıma eğilerek fısıldadı.

 

- Başlıyoruz karıcım.

 

 

 

 

Loading...
0%