

İyi akşamlar! ✋
Desteklerinizi bekliyorum, yorumlara YAVUZ MARTİN hakkında düşüncelerinizi alalım.
Keyifli okumalar!❤️
Kollarımda hâlâ o güçlü ve nazik olmayan tutuşunun ağırlığını hissediyordum. Kendi irademle gelmediğim, yol boyu çığlıklarım ve tehditkâri sözlerim zihnime kazınmıştı.
Ne kadar süredir bu kasvetli ve şaşalı evin salonunda oturtuluyordum farkında değildim.
Salonda beni kaçıran dahil üç adam vardı. Beni o arabaya bindiren, iri yarı esmer adam karşımdaki tekli koltuğa oturmuştu. Diğer ikisi ise teklinin yanında hazırol bir şekilde dikiliyorlardı.
Bağırmaktan ve ağlamaktan artık ne bir sesim ne de gözyaşlarım vardı. Öylece, arada bir burnumu çekerek ruhsuzca zemine bakıyordum.
Bunlar kimdi? Benden ne istiyorlardı? Ben kime ne yapmış olabilirdim?
Alıkonulduğum ilk dakikalardan itibaren beynimde dönen bu sözlere eklenen hislerim korku ve endişeden ibaretti.
“Su.” Diyiverdim bir anda.
Ağzımdan çıkan o kısacık kelimeyle adamların üçüde bakışlarını bana çevirdi.
Koltukta oturan, başını kaldırıp ayakta dikilen adama baş işareti yaptığında adam hızlı adımlarla salonun hemen karşısındaki mutfağa girdi.
Bunlardan su istemeye bile iğrensemde, boğazlarım öyle ağrıyor midem öyle bulanıyordu ki.
Teklide oturan adama döndüm.
“Beni daha ne kadar tutacaksınız?”
“Sen böyle alçak tonda konuşabiliyor muydun?” Dedi alayla.
Yüzümü buruşturdum. “Kendimi boşuna yorduğumu anladım diyelim.” Koltukta biraz geri giderek sırtımı yasladım ve kollarımı göğsümde birleştirdim.
”Neyse ki kocam beni bulacak ve sizi bu yaptığınıza pişman edecek.”
“Bu cesaretin aptallıktan başka bir şey değil. Bunu da anlamanı bekleyeceğim…”
O sırada suyum geldi. Adam bardağı avucuma uzatmak yerine hemen ayak ucumdaki cam masaya koydu.
Hızlıca uzanıp bardağı aldım ve sadece üç yudumda bitirdim. Su boğazımdan geçip gittiğinde, duyduğum kapı sesi avucumu bardağa daha sıkı sarmamı sağladı.
“Patron geldi.”
Kaşlarım çatılırken teklide oturan adam hızla ayaklandı ve hazır ola geçti.
Bacaklarım endişeyle sallanmaya başladığında, görüş alanıma etten duvar örmüş adamlar yüzünden pek bir şey göremiyordum.
Birkaç adım sesinden sonra, adamların bacaklarının arasından gördüğüm pahalı ve parlak ayakkabılarla tüm vücudum titredi.
Anladığım kadarıyla beni kaçırtan adam buydu.
Bardağı refleksle arkama yastığın arkasına sakladım.
Başımı önüme çevirmemle, korumalar yana doğru çekilerek patronlarının görünmesini sağladılar.
Ayakkabılarından başlayarak, pahalı ve bacaklarını saran kumaş pantolonu ve simsiyah gömleğinin iliklemediği ilk iki düğmesi ve esmer teniyle karşımda dikilen adamın yüzünü gördüğüm an gözlerim şaşkınlıkla açıldı.
Hızla ayaklandım. Topuklularımın şiddetli sesiyle adama doğru hızla yürüdüm ve bir anda yakalarına yapıştım.
“Sen!”
Bu hamlem korumaların hareketlenmesini sağlamış olacak ki, adam elini kaldırıp durmalarını sağladı.
Kara gözleri gözlerimden bir saniye ayrılmazken, gözlerimin dolmasına engel olamadım.
“Neden!? Neden beni kaçırttın pislik!” Sinirle hem bağırıyor, hemde yakalarını çekiştiriyordum.
Karşımdaki adam Yavuz Martin’di.
1 Ay Önce,
Bahar, her zamanki gibi o günde güne atıştırmalık birkaç şey ve kahveyle başlamıştı. Hastalarının muayeneleri, kontrolleri ve tedavileri ile ilgilendiği yoğun bir gündü.
Acilden çağırılınca hızla aşağı inmişti. Acil bu hastaneye geldi geleli gördüğü en kalabalık acildi.
Gördüğü takım elbiseli onlarca adamla kaşları çatılmıştı. “Bahar hanım hasta burada!” Diyerek kuru gürültünün arasından seslenen hemşireyle Bahar hızla oraya yöneldi.
“Durumu nedir?” Diyerek ciddiyetle sorduğu soruya, kanlar içinde yatan adamdan cevap gecikmedi.
“Akciğerimde bir kurşun, kaburgalarımda birkaç çatlak birde kafamdan hasar aldım.” Adamın nefes nefese söyledikleriyle hemşireler dahil, Bahar şaşkınlıkla bakakaldı.
“Bakacağını kurşunu çıkar doktor! Ölürsem ondan ölürüm.”
Bu şaşırtıcı rahatlıktaki adam 3 saat süren bir ameliyatın ardından normal odaya alınmıştı.
Ertesi gün Bahar kontrol için odaya girdiğinde, hastası Yavuz uyuyordu. Kapıdaki sayısız adama alışmıştı. Bu adam kimdi bilmiyordu ama önemli biriydi.
“Manzaran güzel galiba doktor.”
Kapalı gözlerinin ardından konuşan adam ile, Bahar huzursuzca kıpırdandı.
“Uyumuyordunuz demek. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi? Çünkü hastanenin polisi birazdan ifadenizi almaya gelecek, bu tür adam yara—“
“Siz hiç yormayın güzel sesinizi, gelsinler verelim ifademizi. Sonrada evime gideceğim.”
Bahar kaşlarını çattı. “Mümkün değil. Bu halde taburcu edemeyiz sizi beyefendi…”
“Edersiniz hanımefendi, çok bakmak istiyorsanız evde devam edelim tedaviye?”
Bahar sinirle dudaklarını birbirine bastırdı. “Söylediklerinize ve üslubunuza dikkat edin lütfen…”
“Bahar, sana bir teklifim var…”
Bahar buyrun der gibi elini kaldırdı.
”Benim doktorum olur musun? Yani bizim, ailemin.”
Bahar alayla karışık bir sinirli gülüşle ellerini göğsünde birleştirdi.
”Beyefendi ben size başka bir doktor önereyim, bir isteğiniz olursa da hemşireye iletirsiniz iyi günler.” Dedi sertçe.
“Bahar! Yanlış anladın, ayağa kalkamıyorum lütfen dinler misin?”
Bahar elini kapı kulbundan çekmeden, başını çevirdi.
“Beyefendi dinlemek istemiyorum. Geçmiş olsun.”
Bu olaydan sonra, Yavuz Martin Bahar’ı ilgilenmediği gerekçesiyle hastaneye şikayet etmişti.
Bunun üzerine olaya Arhan karışınca, Yavuz’un birkaç suç dosyası patlamıştı ve ev hapsi istenmişti.
Günümüz,
”Sen doktorum olmadın ama ben hastan oldum Bahar.”
BÖLÜM SONU.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 40.54k Okunma |
2.15k Oy |
0 Takip |
32 Bölümlü Kitap |