23. Bölüm
naz / LAHZA / Bölüm:22 “Sona Doğru”

Bölüm:22 “Sona Doğru”

naz
nazaydin

İyi geceler! Finale çok az kaldı! 🤩

Medya: Bölüm içinde çerçevedeki fotoğraf 🖼️

İzniniz olursa size birkaç sorum var sevgili okurlar;

📍Yorumlarda buluşalım, sizce Bahar ve Arhan kavuşacak mı? 🫣

📍Yeni kitabımızı merak ediyor musunuz? Beni takipte kalacak mısınız? 🥰

📍Hey son soru kaçma! Sence mutlu sonlar mı? 👩‍❤️‍💋‍👨

Yoksa kötü sonlar mı? 💔

Soruları cevapladıysan bölüme geç bakalım, keyifi okumalar! ❤️


 

 

 

Gün 33,

 

Yatak odasının ağır, kadife siyah perdelerinin arasından sızan gün ışığı saatlerdir bakışlarımı diktiğim altın işlemeli tavan süslemelerinden çekmemi sağladı.

Artık gün tam anlamıyla doğmuştu. Bugün, buradaki otuz üçüncü günümdü.

Koskoca 1 ay.

Derin, titrek bir nefes ciğerlerime çektiğimde avuçlarım istemsizce karnıma kapandı.

Artık neredeyse emindim.

İçimdeki o küçük yaşam, burada, bu lanet yerde filizleniyordu…

Son reglim, kaçırıldığım günden 2 hafta önceydi. Neredeyse iki ay dolmak üzereydi…

Haftalardır midem bir şey almıyor, yediklerimi kusuyordum. Yavuz denen pislik eve çağırdığı doktorlarla zorla verdirttiği serumlarla beni zehirliyordu.

Belki de strestendi, fakat günlerdir içimi kemiren bu his…

Ya hamileysem…

Kapı tıklatıldı. İrkilerek ellerimi karnımdan çektim. Ses vermedim.

Kapı yavaşça açıldığında, içeriye giren kişi Figen’di.

“Bahar hanım, kahvaltı hazır Yavuz bey sizi bekliyor…”

Vücudum kasıldı. Sinirle saçımı kulağımın arkasına sıkıştırırken, “yemeyeceğimi söyle.” Dedim.

Yatakta doğrulduğumda, Figen “ama… Bahar hanım biliyorsunuz sonra ne olduğunu, zorluk çıkarmasanız…” ısrarı sinirlerimi iyice gererken aniden kasıklarıma giren ağrıyla iki büklüm oldum.

Ellerim hızla kasıklarıma sarıldı. Dizlerim büküldü, yüzüm buruştu.

”Bahar!? İyi misin!?” Figen topukluları üzerinde koşar adım yanıma geldi.

Ağrı nefesimi keserken, inleyerek başımı ona çevirdim.

Endişeli bakışlarına karşın, “hastaneye gitmem lazım…” dedim dişlerim arasından.

Figen koluma girdi. “Yatağa geçin, ben Yavuz beye haber vereyim…”

Şu an neler oluyordu bir fikrim yoktu. Fakat günlerdir olur olmadık, saniyelerce bıçak saplanır gibi giren kramplar bu sefer ciddi gibiydi.

“Allah belanı versin, ne istedin benden ya!” Acıyla karışık bir öfkeyle ağzımdan çıkan haykırışlarıma karşın, merdivenlerden duyduğum ayak sesleri gözlerimin dolmasına sebep oldu.

Kapıdan içeriye giren Yavuz, Figen ve Vildan ile ateş saçan gözlerimi onlara diktim.

”Çabuk beni hastaneye götür!”

“Doktor çağırdık Bahar, iyi olacaksın…” diyen Vildan’a dönen bakışlarım kin doluydu.

“Hastane dedim! O çağırdığınız bir boka yaramayan aile doktorunuz serumlarla zehirliyor beni!” Ağrım dinmişti bile, fakat hastaneye gitmek belki de tek kaçış yolumdu.

Yavuz bakışlarını ablasına çevirdi. Vildan birkaç saniyenin ardından usulca başını sallayınca, Yavuz yanıma yaklaştı.

Elini belime attığında, “sakın dokunma bana!” Diyerek aniden ayaklandım. “Ben kendim giderim.”

Elim karnıma sarıldı. Eğer oradaysan lütfen iyi ol…

 

 

 

 

 

 

 

BEGÜM KANER

 

 

“Hazırladın mı kızım?”

Annemin sesiyle, daldığım tavadan irkilerek çektim bakışlarımı.

“Heh?” Annem elini koluma sardığında, bakışlarındaki çaresizlik tekrardan gözlerimin dolmasına sebep oldu.

Bakışlarımı tekrar tavaya diktim.

”Hazırlıyorum anne,” dedim titreyen sesimle.

“Günlerdir hiçbirimiz bir lokma yemiyoruz yavrum, hadi bizi geçtim. Arhan’la, Leyla hiç iyi değil…”

Ece kayıptı. Benim güzel kız kardeşim, otuz üç gündür kayıptı.

Abim herkesi seferber etmişti. 1 aydır tek bir iz bile yoktu. Her kafadan ayrı bir görüş, ayrı bir tahmin çıkıyordu. Herkesin kafası allak bullaktı.

Leyla teyzem…

1 aydır doğru dürüst yemiyordu. Üzülmemesi gerekiyor, hastalığı tetiklenecek diye hepimizin ödü kopuyordu.

Fakat kimsenin elinden bir şey gelmiyordu.

Abim ve Ece’nin evindeydik. Hep birlikte burada kalıyorduk. Her yerde Ece’min fotoğrafları vardı…

Abim, o hiç iyi değildi.

Eve geldiği yoktu zaten. En son iki gün önce duş alıp çıkmıştı. Karakolda yatıp kalkıyordu.

Babam, Aydın amca, Emir abi hep onunlaydı.

Fakat abimin ve herkesin tek isteği Ece’nin bir an önce evinde olmasıydı.

Gözlerimden akan yaşları silerek, tepsiyi avuçladım.

Salona girdiğimde, ilk gözüme ilişen ekranda oynayan fakat sesi tamamiyle kısık olan haber kanalıydı.

Daha sonra annemin zoruyla üstünü değiştirmiş gri pijama takımlarını giymiş, öylece koltukta oturup televizyona bakan Leyla teyze.

“Leyla’m? Haydi bir lokma bir şey ye.” Tepsiyi orta sehpaya bırakırken, annemde Leyla teyzeye seslendi.

Fakat Leyla teyze, başını avucuna yaslamış öylece televizyona bakmaya devam ediyordu.

“Leyla!?”

Cevap vermedi.

Endişeyle omuzuna uzandım ve “Leyla teyze!” Diyerek omuzunu dürttüğümde sıçrayarak bağırdı.

”Kızım!” Eli göğsüne gitti. Yüzü buruşurken, tekrardan ağlamaya başladı.

“Yavrum… Bahar’ım, bak bahar geldi neredeyse annem! Sen neredesin yavrum…” Diyerek tepsiyi koyduğum orta sehpanın yanındaki çerçeveye dikmişti bakışlarını.

Abim ve Ece’nin fotoğrafına.

“Ah benim güzel arkadaşım, bulacağız kızımızı. Hadi iki lokma bir şey ye Leyla’m…” annem Leyla teyzenin omuzuna sarılarak bunları söylediğinde, Leyla teyze bir anda öksürmeye başladı.

“Ela…” dedi eli boğazına gitti. “Nefes alamıyorum ben!” Bir anda derin ve sesli nefesler almaya çalıştı.

Bu benim korkuyla arka cebimdeki telefonuma sarılmamı sağladı.

”Hemen arıyorum ambulansı!”

 

 

 

 

 

BAHAR ECE KANER

 

 

Hastaneye geldiğimizde, Yavuz, Vildan ve korumalar asla yanımdan ayrılmamıştı. Kan vermiştim, şimdiyse kasıklarım ağrıdığından ultrasona girmem istenmişti.

Geldiğimiz hastane İstanbul’da bile değildi. Kaçırıldığımdan bu yana hep İstanbul’da olduğumu sanırdım fakat hastanenin tabelasındaki yazı beni beynimden vurulmuşa döndürmüştü.

İşlemler yapılırken hâlâ daha bu şehire ne ara geldiğimizi anlamaya çalışıyordum.

Bu pislik beni Manisa’ya kaçırmıştı.

 

 

 

 

 

BÖLÜM SONU.

 

Bölüm : 29.01.2025 00:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...