

Günaydınlar, herkes okulda mı? Okuldakiler çıkış için size bir motivasyon bölümü o zaman, evde yatanlar sizin içinde bir güne başlama neşesi!
•Sonunda kavuştuk mu??🥹🥹 Final yapalım mı artık? Yorumlara bir gelin konuşalım ya…
Keyifli okumalar! ❤️
***
“Bir yanlış anlaşılma var, silahlarınızı indirin konuşalım…” Utku’nun söyledikleri kimsenin umrunda olmazken, ben polis memurlarının ardında kapıda beliren bedene bakakalmıştım.
Bir ay süren o tarifsiz bekleyiş, ruhumda hem yıpratıcı hemde güç verici izler bırakmıştı.
Her an, her saniye, Arhan’ın beni bulacağına dair inancımı yitirmemeye çalışırken, içimde öyle bir hüzün birikmişti ki, o acı anların her biri, kalbimde ve ruhumda derin yaralar açmıştı.
Fakat hiçbir şey, sevgimin, güvenimin yerini alamadı.
Arhan; o güçlü, cesur ve kararlı yüreğiyle en karanlık geceleri beni bulmaya yeminlerle geçirmişti emindim.
Telefonda konuştuğumuz dakikalarda verdiği anlık sözler, o sarsılmaz inancı bana umut aşılamış ve beni yeniden hayata bağlamıştı.
Ve nihayet, o beklenen an geldi.
Polis memurlarının ardında belirdiğinde, ilk olarak gözleri çarptı gözlerime…
Parlıyorlardı. Umutla, aşkla ve hüzünle parlıyorlardı.
Utku’yu önümden ittim. Arhan iki polis memurununda sırtına dokundu ve silahlarını indirmelerini sağlarken, ikisinin arasından geçerek bana kollarını açtı.
Bütün bu bir ayın, acısını, yalnızlığını, özlemini öyle sevgi dolu bir kucaklaşma aldı ki… O an zaman durdu.
Yüreğimde biriken tüm çığlıklar, dualar ve tarifsiz özlemin yerini onun kokusu ve gözyaşlarım aldı…
O an, yüreğimdeki tüm karanlık bulutlar dağıldı; onun varlığıyla hepsi eriyip gitti.
“Geldim Bahar’ım, geldim.”
“Geldin sevgilim… iyi ki geldin.”
İstanbul, 1 Gün Sonra
Gözlerimi araladığımda, sabahın ilk ışıkları aralık perdeden süzülerek odamıza doluyordu.
Evet bizim odamıza. Haftalardır uyuyamadığım kadar güzel ve huzurlu bir uykunun kollarındaydım.
Ya da kocamın kollarında.
Yanımda onun varlığını hissetmek, içimde tarifi mümkün olmayan bir huzur yaratıyordu.
Yüzümü yavaşça ona döndüm. Kolları sıkı sıkıya belime kenetlenmişti. Gitmemi hatta kıpırdamamı istemiyor gibi sarıp sarmalamıştı beni.
Derin bir uykudaydı. Dün söylenenlere göre o da bir aydır doğru düzgün uyumamıştı.
Kirpiklerinin arasından kaçan sabah ışığı, yüzüne yumuşak bir parlaklık veriyordu.
Dudaklarında beliren belli belirsiz bir tebessüm, sanki rüyasında bile beni seviyormuş gibi…
Elimi usulca pürüzsüz yanağına götürdüm. Dün kendi ellerimle tıraş etmiştim sakallarını, saçlarını…
O da bir bebekmişçesine beni yıkamış ve giydirmişti. Evimi, onu öylesine özlemiştim ki…
Parmak uçlarım onun sıcacık tenine dokunduğunda, içimde tatlı bir ürperti hissettim.
Onu uyandırmaya kıyamıyordum. Ama kalbim, onu izlemekle yetinmek istemiyordu.
Parmaklarım saçlarının arasına süzüldü. Hafif nemli ve yumuşak saçları arasından geçirdim parmaklarımı.
Sıcak nefesi boynuma çarpıyor, beni içine çeken büyülü bir sıcaklık yayıyordu.
Tam o anda kirpikleri aralandı, kısık gözleri ardından yüzüne o tanıdık, içimi eriten gülümsemesi yayıldı.
”Beni mi izliyordun?” Dedi, uyku mahmuru kısık bir tonda.
Gülümsedim, yanağını okşayarak çenemi omzuna yasladım. “Evet,” dedim fısıltıyla. “Çünkü senden daha güzel bir manzara yok.”
Belimdeki kolları gevşedi. Gülüşü derinleşirken, ani bir hareketle beni üzerine çekti.
Ellerim refleksle göğüsüne yaslandı. Sağ elimin altında kalbinin ritmini hissettim. O ritim, benim için dünyanın en güzel melodisiydi.
Gözleri yavaşça kapandı. Alnımı çenesine yasladım. Bende gözlerimi kapattım, o anın büyüsünü içime çektim.
”Seninle her sabah böyle uyanmak istiyorum,” dedi kısık ama tutkulu bir sesle.
Başımı kaldırdığımda, o da gözlerini araladı.
Sıcak elleri tişörtümün içine kaydığında, parmak uçlarıyla belimde daireler çizmeye başladı.
”Artık hep öyle olacak, hiç ayrılmayacağız…”
Bakışlarım sabahın kattığı dolgun dudaklarına gitti. O an başını hafifçe kaldırdı, dudakları usulca benimkilere dokunduğunda, güneş bizimle birlikte uyanıyor gibiydi…
Öpüşmemiz gittikçe hoyratlaşırken, elleri pijamamın içerisine kaydı. Kalçalarımı kavradığı an, benimde ellerim boynuna sarıldı.
O an tıklatılan kapıya eş, “uyandınız mı? Kahvaltı hazır!” Diyen Begüm’le dudaklarımız ayrıldı.
Arhan kafasına yastığa sertçe bırakırken, kalçalarımı sıkarak “geliyoruz!” Diye seslendi.
Gülüp gülmemek arasında giderken, kendimi kollarından kurtarıp yan tarafa bıraktım.
Arhan hafif yan dönüp dirseğinin üzerinde, “dönüyorlar, bu akşam benimsin.” Diyerek boynuma uzun bir öpücük bıraktı.
O an bakışlarımı tavana diktim. Ardından açık perdeden İstanbul’un kasvetli havasına…
Bu şehri hiç sevmemiştim…
BÖLÜM SONU.
Sizi hemen yorumlara alalım! Destek yorumu istiyorum, emoji, bir kelime veya sevdiğiniz karakteri bu paragrafa bırakın lütfen! 🥰
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 40.54k Okunma |
2.15k Oy |
0 Takip |
32 Bölümlü Kitap |