Alp aşağı inen kızı gördüğü an, aşağı ışınlandı, evet ışınlandı çünkü on saniye içerisinde aşağıda olmasının başka açıklaması yoktu.
- Bak Bade benim seninle bir sorunum yok sadece Eylül ile bir şey konuşmam lazım.
Sakin bir ses tonu ile konuşmaya çalışsa bile gözlerindeki korku ve öfke yeterliydi derdini anlatmaya. Arkasında biraz ileride kaldırımda dikilen Alp ve arkasında dış kapıya yaslanmış sigarasını içen Cenk’ten habersizdi tabii,
Eylül de yaşadığı korku ile karşısındaki ikiliye değil yalnızca önündeki kaosa odaklıydı. Badenin bir adım arkasında durarak kesik kesik hıçkırıklar ile konuşmaya çalıştı,
- Be-ben sen-inle hiçbir şe-şey konuşmak istemiyorum.
- Duydun kızı hadi sende böğürme evimin önünde defol.
Eylül hala korku ile titrerken Bade korkusuzca dikiliyordu. Ama Alp’e göre karşısındaki kız tatlı pijama takımı ile katil civcive benziyordu. Onun bu tatlı hallerini izlerken dudağı ondan habersiz kıvrılmıştı. Yan taraftan gelen timin şebek ikilisi gördükleri manzara ile Cenk’in yanına geçmiş izlemeye koyulmuşlardı, Süleyman Cenk’ e dönüp;
- Abi ben mi yanlış görüyorum yoksa Alp abi bir kıza sinirli veya buz gibi bakmak dışında bir şey mi yapıyor.
Duyduğu cümle ile gülüşüne engel olamamıştı Cenk. Tüm gözleri kendisine çevirmesine neden olmuştu bu gülüş. Kafasını çevirdiği an Ona şaşkın, korku ile bakan gözler ile denk geldi. Ama içlerinde en canını yakan korku ile ona bakan bir çift göz oldu…
Karşısında reisini görmek onu korkutmuştu, durumu açıklamadan buradan kaçmaya çalışmalıydı ama o bunları düşünürken ona doru adım atan kızı fark etmedi
- Bana bak, Bu kız benim kardeşim, Ona bir daha izinsiz el sürdüğünü duyarsam, hatta ona değil herhangi bir kıza izinsiz yakınlaşmaya çalıştığını görürsem şu arkanda duran çakma reisin bile tutamaz beni.
- Sen bana mı kafa tutuyorsun ufacık boyunla, Bu tehtidlerini sana tek tek yedirmeyi bilirdim ama neyse
Bade duyduğu sözler ile daha çok sinirlendi, Arkada hiçbir şey yapmayan çakma ülkücü ve arkadaşlarını görünce bu olaydan haberdar olduklarını ve arkadaşlarının arkasında durduklarını düşündü, düşünmekte haksız da değildi. Tepkisizce orda dikilmekten başka bir eylemleri yoktu. Önce onlara döndü,
- Hadi sinemanız bittiyse arkadaşınızı da alın yediği boku örtün kendi aranızda, malum iyi bilirsiniz sizler böyle olayların üstünü örtmeyi, Kafasını çocuğa çevirerek, Sen de şu arkandakiler de elinden geleni yapsın. Bir daha. Bu kıza. Yaklaşmayacaksın
Her söylediği cümlede daha çok yaklaştı karşısındaki çocuğa, O arkasında reisin olmasının bilinci ile sırıttı.
- Tamam güzelim merak etme sana da yeterim
Göz kırparak söylediği söz ile gözüne yediği yumuruğun arasında 2 3 saniyelik bir ara vardı. Alp zaten Karşısındaki minik kızın böyle bir olay karşısında tarafının tacizci birinden yana olacağını düşündüğü için yeterince sinirlenmişti, karşı çıkmasına fırsat kalmadan, şu şerefsizden duyduğu cümle ile Trabzonlu damarı iyice attı. Atılan sadece damar ve yumruk ile kalmadı tabi. Kimsenin beklemediği bir hareket de Cenk’in kafa atması ile oldu. Cenk’in bu yaptığına Alp bile şaşırmıştı.
Eylül’ün korkudan yığılacağını anlayan Umay koşarak kızı tuttu. Olayın şokunu atlatamayan Bade arkadaşını fark etmemişti bile.
Bade’den
Az önce savunduğunu ve arkasında durduğunu düşündüğüm için suçladığım çocuk şuan…
Evet ben gerçekten gerizekalı ve önyargılı olduğumu tescillediğime göre şu kavgayı mı ayırsam diye düşünürken yine dibimde bir çift yeşil göz gördüm.
- Sakın karışma eve. Yürü hadi,
Alp arkama dönerek Umay onları götür diye seslenmişti, Karşımdan iki uzun boylu çocuk daha gülümseyerek bana doğru ilerledi;
- Hadi sizi eve götürelim Alp ve Cenk abim burayı halleder yenge dert etme.
Önce kafamı salladım, arkamı döndüm ilerlemeye başladım. Önümde, tahminimce umay dedikleri kız ve yanında Eylül vardı. Bi dakka o bana yenge mi dedi
- Ne yengesi lan!
Çocuk önce irkildi. Sanırım geç cevap verdiğim için önce güldü sonra başını sallayarak ilerlemeye devam etti. Eylül çıkarken anahtarı almıştı sanırım. Kapıyı açtı hepşmiz içeri geçtik. Ama evime aldığım iki erkek ve bir kızı da tanımadığımı idrak edince biraz gerildim. Onlar da bu gerginliğimi anladı sanırım,
- Ee Ben Umay bu arada. Cenk abi ve Alp abi ilr yıllardır tanışırız çocukluk arkadaşıyız, arkadaşlarını göstererek, bunlar da aynı şekilde. Karşıdaki evi tutmuşlardı biz de yerleştirirken ses duyduk siz tanışıyorsunuz sanırım. Ama olayın detaylarını ben de bilmiyorum gerçekten.
Kızın sahtelikten uzak gülümsemesi ve konuşması ile gerginliğim biraz da olsa geçmişti. İstemsizce Alp’e güvendiğim için sanırım arkadaşlarına da güvenmek istiyordum. Arkadaş grubunun diğer üyeleri ile de tanıştıktan sonra Alp’ler geldi.
- Ya kusura bakmayın ben anın şoku ile ayakta beklettim sizi. Geçin oturun.
Herkes işaret ettiğim küçük salonda ilerlerken, Sürekli birbirine bakıp gülen iki arkadaş üçlü koltuğa, Umay tekli koltuğa oturmuştu. Cenk Boşta kalan üçlü koltuğa otururken yanındakilerin ensesine vurdu. Gözü ile yaptığı işareti nasıl anladılarsa yan kaydılar. Korkudan bir beden haline gelecek şekilde birbirlerine yaklaştıklarını gören ekip gülmeye başladı. Biz de Eylül ile hem karşımızdaki görüntüye hemde bozulmuş sinirimize gülüyorduk. Cenk açtığı yerden sonra gözleri Eylül ile buluştu. Eylül’ün solan gülüşünü gördüm. Sanırım utanıyordu Cenkt’ten.
- Eylül sen Cenk’in yanına geç. Alp’e dönerek, Sen de benimle gelir misin balkondaki koltukları alalım.
- Almayalım biz, Seninle konuşmam gereken şeyler var konuşalım
Eylül,
- Siz konuşun bende kahve yapayım hem komşularımızı da tanımış oluruz.
Özellikle Cenk’e bakarak söylediği göz ile karşısındaki çocukta anlamlı bir bakış gördüm. Sanırım bunlar birbirinden hoşlandı bunu kurcalamam gerektiğini daha sonraya erteleyerek odama doğru ilerledim. Arkamdan gelen birinin bilinci ile tüylerim diken diken oldu. Balkona geçip kapıyı açık bıraktım. Dev gibi boyu ile ufacık balkona sığması biraz zor olmuştu tabi. Ama koltuğa oturup yayıldığında rahat olduğunu anladım.
- Hadi gel otur
- Oturdum hadi söyle ne diyecektin sen bana.
- Öncelikle aşağıda yaptığın imalar için bir özür bekliyorum.
Flörtöz bir gülüş ile söylediği cümleden sonra hem utanç hem de heyecan içime işlemişti. Gerçekten çok büyüleyici bir aurası vardı bu çocuğun. Hemen herkesi etkisi altına alabildiğine şahit olmuştum okulda konuştuğu kızların tavırlarından. Ama çapkın insanlar ile uğraşmak istemediğim için yalnızca arkadaş olarak konuşmam daha doğru olacaktı.
- Ever haklısın kusura bakma, siz öyle durup seyredince bende arkasında olduğunuz için geldiniz sandım.
- Her neyse o konu ile ilgileneceğim merak etme. Benim seninle konuşacağım başka bir konu vardı aslında.
- Evet emanet falan bir şeyler yazmışsın kusura bakma cevap veremedim, şerefsizin teki ile uğraşmak ile meşguldüm, karşıya mı taşındınız bu arada? Ne emaneti?
Biraz hızlı konuştuğumu ve ard arda çok soru sorduğumu fark ettiğimde utançla ellerim ile oynamaya başladım; Biraz fazla konuştum sanırım kusura bakma
- Saçmalama ne kusuru, evet karşı apartmandayız artık, Yani yakın oturacağımızı düşünüyordum ama karşılıklı olacağımızı düşünmemiştim.
Gülerek söylediği cümleler ile beraber gözleri kısılmıştı. O yeşiller kısıkken bile güzeldi. Ay benim iç sesim çok arsız gerçekten bir an önc-
- Bu arada sana söylemek istediğim şey, ee.. Umay, benim kız kardeşim gibidir beraber büyüdük. Diğerleri de yakın arkadaşlarım ama yine de o evde tek kız olmak zor olur onun için. Ailesi de hayatta değil bende tek bırakmak istemiyorum Acaba sizle kalsa. Kendi söyleyemez birine bunu ama kirada da masraflarda da size dest-
- Alp, saçmalama istersen, önemli olan kira falan değil . Yani tanımadığım biri ile kalma fikri biraz garip olacak tabi ama. Alışırız sorun değil. Evdeki kalan ayrıntıları da biz konuşuruz onunla merak etme.
…
Alp, Hasan albayının kızının da onun gibi içten, samimi olduğunu düşünüyordu. Bu kızdan açık açık hoşlanmaya başladığını fark etti. Tabi boş kalan anlarında Hasan albay için araştırdığını kendine inandırmaya çalışarak kızı araştırmıştı. Çevresindeki insanları, katıldığı olayları, etkinlikleri, Her öğrendiği detay ile biraz daha etkilemişti onu. Ya da o etkilenmek için sebepler arıyordu. Bu düşünceler ile kafasında kendisiyle tartışırken kızın yüzüne gülümseyerek baktığını fark etti. Tam toparlamak için onda kalan kolyesini söyleyecekken Cenk içeri girdi.
İçeride oldukça samimiyeti ilerletmişti Cenk, Eylül ile. Evet sadece onunla değil herkesle samimi olmuştu kız, Ama biraz mesafeliydi. Tam olarak kendinden bir şeyler anlatmıyordu. Belki karakteri buydu diye düşündü Cenk. Onu anlamaya çözmeye çalışıyordu. Saatine baktı. Kahveleri içmişler üzerine derin bir sohbete kalmışlardı. Saat epey geç olmuştu. Komutanını çağırmak için yanlarına gitti
- Abi kalkalım mı artık geç oldu hem kızlar da rahatsız olmasın.
- Tamam oğlum siz geçin bende geliyorum arkanızdan
Alp, yanındaki kıza baktı, ev hali ile bile oldukça ilgi çekici bir güzelliği vardı. Nasıl uzak durmayı başaracaktı biliyordu. Yalnızca mesleği ve korkuları bir yana albayının kızıydı. Ona aşık olması demek onu büyüten adama ihanet demekti.
- Dolapta yemekler vardı, yeni taşındınız bir şey yapamamışsınızdır. Siz geçin birazdan getiririm. Hem Umay ile de konuşur davet ederim.
Bade karşısındaki adamın bakışlarının derinliği ile kaybolurken onun da kendi ile aynı duygulara sahip olup olamayacağını düşündü. Bu düşünceleri ile baş başa kalacaktı sanırım. Alp ağaca kalktı. Elini Bade’ye uzattı. Elini tutup kalkan bade ona yol gösterircesine kapıyı açtı ve ilerledi. Evden çıkan çocuğun arkasından kapıyı kapattı ve kapalı olan kapıya bakarak düşüncelere daldı. Elül’ün dürtmesi ile kendine geldi.
- Şşşhhtt tamam anladık beğendin ama dibin de düşmese mi kanka. Boş kapılara bakmalar falan. Aptal aşık gibi davranma
Arkadaşının gülerek söylediği sözlere karşılık gözlerini devirmek ile yetindi Bade, Mutfağa ilerledi. Geçen günlerde sardığı sarmaları bir kaba koydu, Yanına dün arkadaşı ile hazırladığı poğaça ve börekleri ısınması için fırına attı. Kendileri için biraz ayırırken bir kısmını da kaplara koyarak evden çıktı.
Tim eve yerleşmiş, herkes kendi halinde oturuyordu. Mete telefonundan kafasını kaldırdı ve tekli koltuğa yayılmış olan komutanına döndü,
- Abi yanlış anlamazsan bir şey soracağım
Genellikle sulu şakaları ve şebekliği ile bilinen arkadaşlarının ciddi tonlamadaki sorusu ile gözler ona çevrilmişti. Alp de gözlerini aralayarak arkadaşına döndü
- Şu Bade, evet güzel samimi bir kız ama sen pek yakın olmazsın kadınlarla, yani aran yoktur arkadaş olarak da Umay dışında bir kızla sohbet ederken görmedik seni. Bir şey mi var aranızda.
Tam Bade’yi, ve onunla ne yapacağını düşünen Alp bu soru ile kaskatı kesilmişti. Aklından geçen ama kendine soramadığı şeyleri arkadaşı tarafından duymak onu biraz sarsmıştı.
- Kardeşimsiniz hepiniz, sizden gizlim saklım olmaz. Eğer hayatıma birini alacak olursam, ki bu imkansız bir şey biliyorsunuz. Sizin haberiniz olur. O kızla da-
Kapılarının çalması ile Alp’,n sözü yarım kalmıştı. Umay kapıya yöneldi. Tam onun hakkında bir sohbet dönerken ve herkes pür dikkat Alp’in vereceği cevabi beklerden Bade’yi karşılarında görmek hepsi için bir cevap niteliğinde olmuştu. Arkadaşlarının yarım ağız da olsa gülümsemesini gören Alp buna bir son vermek için ayağa kalktı, kapıya yöneldi
- Hoş geldin Bade, Geçsene içeri
Bade hafif bir tebessüm ile içeri girdi. Elideki kapları salonun ortasında bulunan geniş sehpaya bıraktı,
- Yemek yapmamışsınızdır diye düşündük, Afiyet olsun.
Sözlerinin ardından Umay ike konuşmak için mutfağa geçti. Kahve yapan Umay bir yandan karşısındaki saf, tatlı kızı dinliyordu. Kimse ile uzun süre arkadaşlığı devam etmediğinden bu kıza da alışmak istemiyordu. Ama karşısındaki kızın herkesi etkisine alacak samimiliği buna engel oluyor, işleri çok zorlaştırıyordu.
- Ya ben direk sadede giricem, eğer ev arıyorsan bizimle kalabilirsin ama fazla odamız yok eğer senin için salonda kalmak problem olacaksa-
- İnan bu kadar erkek ile yaşamaktansa yerde yatmayı bile tercih ederim.
Umay’ın bıkkınlık ile söylediği sözler karşısında ufak bir kahkaha attı Bade. Kahveleri mutfak masasına koyup karşısındaki kıza baktı. Gerçekten güzeldi. Kimse ile ilişki istemeyen, muhattap olmayan abisinin neden bu kızla bu kadar çabuk samimi olduğunu daha iyi anladı. Güzelliğinden ziyade herkesi kendine çeken bir samimiliği vardı. İçtendi bir kere, bu devirde yapmacık olmadan hareket eden insan bulmak zorken Bade gibi birisi onları şaşırtmıştı.
- Tamam o zaman bizimle kalıyorsun. İstersen bugün gel istersen yarın eşyalarını topla gel sen bilirsin canım
- Yarın geleyim hem geç oldu bir daha uğraş vermiyim size.
Kahvelerini içip biraz okul ve genel konulardan konuşan kızlar geçen saatin farkına varmamıştı. Neredeyse gece yarısı olmuştu. Bade artık kalkması gerektiğini söyleyerek gözlerini ovuşturdu ve ona yolu gösteren Umay ile ilerledi. Kapıdan çıkacağı sırada Alp ve Cenk’e döndü.
- İkinize de teşekkür ederim bugünkü olaydan ötürü sizi suçlar gibi konuştum kusura bakmayın
Cenk anlayışlı gözler ile oturduğu koltukta dikleşti ‘’ sorun yok Bade, biz alınmadık ama arkadaşın takıldığı insanların arabasına binmeden önce onları tanımayı denese daha iyi olur, en azından onun için’’ Bade duyduğu sözler ile karşısındaki adama çıkışacakken Alp ona engel oldu ‘’ Her neyse bizi ilgilendiren durumlar değil ne de olsa, Umay gibi gördüğümüz için seni de Eylül’ü de yardım etmek istedik. Teşekküre ya da özüre gerek yok’’ Alp’in bastırarak söylediği sizi de Umay gibi gördüğümüz için. Cümlesi ile herkesın şaşkınca ağzı açılmıştı. Bade duyduğu sözler ile buruk bir tebessüm etti.
- Anladım. Bir daha bizimle uğraşmanız gerekmeyecek merak etmeyin. Umay sen de yarın gelirsin.
İçten gülümsemesini Umay’a gönderdikten sonra evdeki kimse ile göz teması kurmadan hızlı adımlar ile aşağı inmişti Bade, Dışarı çıktığında yüzüne vuran rüzgar ile kendine geldi. Her şeyi yanlış anlamıştı, kendinden hoşlandığını düşünen adam az önce ona açık açık seni kardeşim gibi gördüğüm için yardım ettim demişti. Derin bir nefes alıp karşıya geçti. Kendi apartmanına girdi ve evine çıktı. Ona sorgular gözler ile bakan Eylül’e hiçbir açıklama yapmadan odasına gitti.
Yatağında dönüp durdu. Bugün yaşadıklarını düşündü, aklından çıkmıyordu. Ona bakışı farklıydı sanki, daha derin daha anlamlı bakıyordu. Yanılmıştı demekki. Herkese böyle bakıyordu ondan bana öyle geldi diye düşündü. Bade aklına gelen düşüne ile yataktan fırladı. Bu çocuk ona kardeşim gibi görüyorum iması yaptığına göre… Ondan hoşlandığını anlamış mıydı?
Bade aklına gelen düşünce ile derin bir of çekti. Yatağın yanına attığı çantasının içinden sigara paketini alarak balkona adımladı. Şansı ve bahtı olsa karşılıklı evlerde oturmazlardı zaten diye düşünürken, acaba onun gördüğü odada kim kalıyordu diye düşünmeden edemedi. Düşüncelerini bölen ses telefonunun melodisiydi.
Saat sabaha karşı 5’ti bu saatte annesinin onu araması hiç de normal değildi. Saat fark etmeksizin annesinin onu araması zaten normal değildi. Bade düşüncelerinde boğulmuşken elinde çalan telefon aklından çıkmıştı. Karşısında yer alan oda Alp’e aitti. Bunu bilinçli bir şekilde yapmıştı. Onun da Bade gibi ufak bir balkonu vardı. Balkonuna oturup Bade’yi seyretti. Daha sonra elinde çalan telefona yoğunlaştı. Tabi ki bu mesafeden kim olduğunu göremiyordu. Bu saatte kim arıyor olabilirdi ki?
Gerçi kızın sevgilisi vardı belki… Az önce ona yaptığı imadan sonra yüzü düşmüştü, ya da Alp bu şekilde algılamak istemişti. Arkadaşlarının önünde yaptığı bir şovdu aslında bu. Hem kendini onlara ispatlamak hem de kızı kendinden bir nebze olsun uzaklaştırmak için yapmıştı.