@nazli.iskender
|
Hellöö loves. Good reading💐
Araba kapım açılınca indim. Ve malikaneye doğru yürümeye başladım. Koskoca 7 yılın ardından ilk defa bu malikanenin sınırları içinde olucaktım.
Bu görkemli malikaneye herkes öyle kolay kolay giremezdi. Sadece özel günlerde Dikmen ailesinin tanıdıkları ve aile üyeleri izin verirse magazinciler girebilirdi.
Peki ben kimdim de böyle görkemli ve önemli bir ailenin malikanesine gidebilirdim ki?... Neyim özel de şuanda bu malikaneye yürüyorum değil mi?...
Ben Ayal Yılmaz. Tam 14 yıl önce daha 24 yaşında bir Başkomiserken, polislik mesleğimin daha zorlu olmayan zamanlarında, aldığım en büyük görevlerden biri yüzünden buraya gelmiştim... Köklü bir ailenin moda şirketinde kaçakçılık ve köklü ailenin en büyük oğluna yapılan 1. Derece cinayet suçlamaları.
Şuana kadar gördüğüm en büyük davalardan biriydi. Bu özel ve önemli görev bana bahşedilmişti.
İlk zamanlarında gözüme kolay görenen ama zor bir davaydı. Bu 14 yıl içersinde bu malikanenin içinde görmediğim, yaşamadığım ve bunlar yüzünden yapmadığım saçmalık kalmamıştı. Gördüğüm muamele bir polis olup böyle köklü bir ailenin içinde olan bitenleri yetkili kişilere verebilirim diye dış kapının dış mandalıydı.
Ama önemli olan bu ailenin en büyük oğlunun kanına girebilmekti. Ki bunu nasıl yapıcağımı çok iyi biliyordum.
14 yılda ne yaşamış olabilirsin ki diye sorabilirsiniz. Size hak veriyorum ne yaşamış olabilirim ki. Merak ediyorsanız işte şuanda burada bulunma nedenimin sebebinin başladığı güne geri dönelim...
14 yıl önce Tarih:29 Temmuz 2008 Yer:İzmir, Polis Merkezi Sıcak bir öğleden sonra
Kız kardeşim Aslı odama daldı. " Aslı sana kaç kere diyeceğim kapıyı çalarak gir. Burası evimiz değil." "Biliyorum abla ama bakanlıktan mükemmel bir dosya geldi." Acaba odama dalmasını gerektirecek ne kadar büyük bir dosya olabilirdi. "Ver bakayım." Kardeşim Aslı Aydın Görsel Sanatlar lisesi son sınıf öğrencisi bir kız. Yazları İzmir'e yanıma gelip gezip eğlenmelik para kazanıyor. Hayali İngiltere'de ki Moda bölümü öğrencisi olmak bunun için para biriktiriyor. Ben dosyayı elime aldığımda konuşmaya başladı. "Yalım Dikmen. 27 yaşında Türkiye'de ve yurt dışında çok satan Dikmen moda şirketinin sahibi. Ve en güzel şeyi ise ailesinin onu evlendirmek istemesi ama o boyun eğmemiş ve hâlâ bekar bir zengin olması. Ve çok yakışıklı. Hayaller gibi olsada gerçek." "En güzel şeyi bekar kalması falan değil. En güzel şeyi 1. Derece cinayet ile suçlanması aynı zamanda şirketin kaçakçılıkla suçlanmasıda var. Kesin bu dosya bana gelmemiştir. Ah ah bana gelse ne olur? Çok basit ve mükemmel bir dosya..." Evet benim hayalim buydu. Herkesin zor bulduğu ama benim için kolay olabilecek dosyaları çözmek istiyordum. "Şimdilik senin masanda dursun sahibine haber verilir elbet elinde sonunda sahibi sende olduğunu bulur alır." Bana gelmesi imkansız ama mükemmel dosyadan ayrılmak istemesemde masaya geri koydup Aslı'ya doğru ittim. Ve arkamı döndüm. "Ah tamam sen bilirsin bende üzerinde senin adın yazıyor diye getirmiştim." NE?! Bunu dediği anda ona döndüm. "NE?!" "Evet... 'Dosyanın verildiği polis memuru: Başkomiser Ayal Yılmaz' yazıyor bak burada." Diyip ismimin yazdığı yeri gösterdi. İnanmıyorum, daha doğrusu inanamıyorum. "Emin misin? Devletten haber gelirdi o zaman." "Bilmem ismin yazıyor işte." "Tamam ben biraz araştırayım. Bizim bölümdekileri çağır yanıma gelsinler, onlarlada konuşayım dosyayı." Demem ile çıktı dosyaya yeniden baktım ve elimizdeki fotoğraflara baktım.
Çocuk cinayet suçlamaları için fazla yakışıklıydı. Bu meslekte 2 senedir çalıştığım için şaşırmıştım doğrusu. Aile gerçekten milyarder gibi bir şeydi. Neyin içindeydim ben Türk dizilerinin mi? Ben bunları düşünürken kapı çalındı ve girildi. Hepsi arkadaşım oldukları ve yalnız olduğumuz için selam vermediler. "Yeni dosya ile ilgili bilgisi olan var mı?" "Aslı dedi şu ünlü modacılardan biriymiş."Altay konuşmuştu kendisi üniversiteden beri benimle ve Erdem'le çok yakın arkadaştı. En iyi arkadaşlarımdan biri o. "Evet onu araştırmamız gerek ki bakanlığın gözüne girelim ve diğerlerinden üstte olalım. Başka bilgisi olan?" "Adamın bir barı var güzel gençlerin gittiği bir yermiş. Ama adresini bilmiyoruz." Bu sefer Erdem konuşmuştu benim için Altay gibiydi. Birde benim için bir abiydi o bizden üç dört yaş büyüktü. "Tamam bar devlet izni almış değil mi?" "Evet." "Tamam adresi bulduğumuz da tek gideceğim şimdi odalarınıza gidip araştırabilirsiniz bir şey bulursanız kapım akşam 18'e kadar telefonum ise 7/24 açık. Şimdi çıkabilirsiniz." Dedim ve çıktılar. Akşama kadar araştırdım. Ama adam hakkında hiç bir şey bulamadım. Yaptıkları işi mükemmel bir şekilde gizlemişlerdi. Bu işimizi daha da zorlaştıryordu. Çıldırmak üzeriydim ki kapı kıktımlandı. "Gir." Dediğimde kapo açıldı. En yakın ve aynı zamanda ev arkadaşım Sıla gelmişti. Öğretmendi ve okulda ki kurslar dışında elindeki poşetlerden alışverişinin de bittiğini ve eve gitmek için benim çıkmamı bekleyeceğini anlamıştım. "Hoşgeldin Sıla geç otur işim bitince çıkalım." "Okey aşkım da saat 18:09 çıkma saatin gelmedi mi?" Dediğinde saatte baktım gerçekten de saat 18:09'du. Çıkma saatim gelmişti. "Tamam eşyalarımı toplayayım çıkarız." Dedim ve ortalığı topladım. Eşyalarımı alıp montumu giyince çıkmaya hazırdım. Aslı'yı arkadaşının evine bıraktıktan sonra eve gittik. Eve gelince yine araştırsamda bir şey bulamamıştım. Diğerleride öyle. Sonundaki gece olmuştu ve uyudum. Gece yaz yağmuru yağmaya ve rüzgar esmeye başladığını hissettiğimde pike daha sıkı sarıldım. Ve bir kaç dakika sonra telefonum çaldı. Saat 03:04'dü. Arayan Erdem'di. "Efendim Erdem bir şey mi buldun yoksa gecenin 3'ünde hangi saçmalık için beni arıyorsun." "Barın adresini buldum..."
... Evet elmalı turtalarım maalesef ki bölüm sonuna geldik. Yeni bölüm için takipte kalın. Fikirlerinizi yorumlara yazabilirsiniz. Sizi seviyorum öpüldünüz✨ ... |
0% |