
Üç,saka,dokuz ve pelin hastaneye gelmişti çünkü arkadaşları yoğun bakımdaydılar.
Kaçıncı katta olduğunu önceden üç sayesinde öğrenmişlerdi o yüzden sorma gereksinimi duymadan ikinci kata çıkmışlardı.
Arkadaşları atlas ve siyahı görünce yanlarına gittiler,dokuz elini atlas'ın omzuna koydu. "endişe etmeyin gözlerini açacaklar" dedi.
Siyah yaslandığı yoğun bakım camından doğruldu. "nasıl endişe etmeyelim? Orada yatan bizim eşlerimiz" demişti öfkeyle,üzüntüyle.
Saka siyah'ın yanına gidip gözlerini yoğun bakımda yatan angel ve maya'a dikti. "onlar alin ve tomris kalkacak diyorsak kalkarlar,bilirsiniz,biliyoruz"
Maya ve angel değil,Tomris ve Alin.
Siyah arkalarında kalan koltuklara oturdu başını eğip,başını iki elinin arasına aldı.
Dün akşamdan beri ağlamaktan başı ağırıyordu.
Atlas'ta ki durum'da pek farklı değildi.
"Ya uyanmazsa karım? Ya uyanmazsa mavi'm?" Diyordu siyah kederle,karısı için endişeliydi fazlasıyla,dün akşam tomris'in kalbi durmuştu,durduğu o an barlas'ında canından can gitmişti.
Tomris Mavi Kılıç ve Barlas Kılıç beş yıldır evlilerdi,beş yaşında kızları vardı...Tomris göreve çıktığı dönem,dönemlerde kızlarının sorumluluğu barlas ve ekibe kalıyordu.
Üç siyah'ın yanına oturdu. "tomris'te alin'de uyanacak eminim" demişti destek olmak istercesine.
"O zaman niye hâlâ uyanmadılar? Niye hâlâ uyanmadı karım? Alin'im"
"Uyanacaklar kardeşim uyanacaklar ikiside tecrübeli ve en iyi istibaharatçılardan ikiside...Yani bu durumu ilk kez yaşamıyorlar,yaşamıyoruz"
Atlas hiç bir şey demedi gözlerini bir saniye bile alin'den ayırmıyordu,Barlas başını kaldırıp tekrardan gözlerini tomris'e dikti.
Alin Kaya ve Atlas Kaya yedi yıldır evlilerdi beş yaşında kızları vardı,alin bu görevin en eski ajanlarından dı,ikinci en eski ajan ise atlas'tı.
Önce alin victor'un yanına sol kolu olarak girmişti,ardından evin hanımının hem iş arkadaşı hemde ailenin doktoru olarak atlas girmişti.
Doktor saatler sonra ilk kez gelmişti bu sefer gerçekten açıklama yapmaya gelmişti.
"Tomris kılıç ve Alin kaya'nın yakınları mısınız?"
Hepsi bir ağızdan onaylamıştı. "ikisinde durumu çok iyi normal odaya alınacaklar şimdi ve bide...Atlas bey hayırlı olsun"
Atlas'ın kaşları çatılmıştı doktorun neden öyle dediğini anlamamıştı.
"Alin hanım hamile atlas bey,tekrardan hayırlı olsun,hemşireler çıkınca gidebilirsiniz odaya" diyip çekip gitmişti doktor.
"ikinci defa baba oluyorum..."
&&&
Victor angel'ı yaralıyıp kaçmıştı sonrasında ne oldu ne bitti bilmiyordu,tek bildiği arkadaşının yanında olduğuydu;Alexander en yakın arkadaşıydı o bu işlerin ustası'ydı.
Şuan ikisi karşılıklı bir şekilde oturmuş konuşuyorlardı.
"Ben kurtarmasam ne olacaktı acaba victor?"
"Çok kötü olurdu ama şuan daha büyük problem var karım ve çocuklarım o türklerin elinde kim olduklarını bilmediğim türklerin hemde!"
Victor'un karısı maria'nın bütün USB,evrakları Türklere verdiğini biliyordu alexander ama şuan bunu dile getirmeyecekti.
"çok kötü olmuş karın ve çocukların türklerin elinde"
Victor tekrar ağzını açacağı sırada michael konuşmaya atladı.
"Lafınızı bölüyorum kusura bakmayın çok önemli"
Victor ve alexander michael'a döndüler 'artık söyle' der gibi bakıyorlardı.
"Maya'nın...gerçek adı alin kayaymış istibaharatçıymış,evli,bir kızı var şuan hastanede"
Victor oturduğu yerden doğruldu "ee? Devam et"
"Angel'ın...gerçek adı ise tomris kılıç istibaharatçı,evli,bir kızı var ve alin ile aynı hastanedeler"
Victor cebinden çıkardığı bir miktar parayı ona uzattı. "Al bu parayı ve bana maya ve angel'ın eşilerini,kızlarını,yani kısacası bütün yakınlarını,her şeylerini bul"
Micheal parayı alıp cebine koyup uzaklaştı giderkende bir kaç kişiyide yanına çağırdı hep beraber çıktılar.
"Eşin,çocukların belki kaçmıştır türklerden olamaz mı?"
"Bilmem olabilir bir kaç gün geçsin bakarız"
&&&
Gözlerimi zar zor açmıştım her yerim ağırıyordu asla kolay kolay canım yanmazdı aslında,Başımı sola çevirdim maya yatıyordu gözleri kapalıydı,
Maya'da mı vurulmuştu? Evet vurulmuştu.
Beynim bile yeni yeni kendine geliyordu resmen.
Peki bizimkiler nerede? Barlas nerede?
Bağırma sesi duydum bu ses begüm'e aitti "barlas bir çekil de girebileyim serumları takıp çıkacağım sonra girersin!"
Saniyeler sonra tekrar ses yükseldi.
Oğlum ne oluyor kapının orada?
"Atlas bari sen çekil!" Diyordu begüm bu seferde.
Burası askerler,istibaharatçılar ve yakınlarına ait açılmış özel bir hastaneydi,begüm eski askerdi üç senedir burda çalışıyordu.
Barlas zar zor içeri girdiğinde göz göze geldik,tebessüm etti ama bir sorun vardı.
Gözleri.
Büyük ihtimal bana bir şey olmasından korktuğu için ağlamıştı,kıpkırmızı olmuştu bu da yetmezmiş gibi bide damarlanmıştı.
Yattığım yerden doğrulmaya çalıştım,bu yaptığım beyhude bir çaba olmuştu canım fazlasıyla açımıştı,acıdan inliyordum resmen!
"Canın acıyacak mavi'm" diyip yanıma gelip beni yattığım yerden doğrultmuştu,tuttuğu için mi bilmiyordum ama daha rahat doğrulmuştum.
Tomris Mavi;tomris ismini annesi verdiği için çok seven ve kendine ait hisseden mavi ismini ise;Ne kadar tatlı bulursa bulsun babası verdiği için sevmeyen,mavi ismini kendine ait hissetmeyendi;Mavi ismini ona başta kocası Barlas ardından ise biricik kızları Asel Umay sevdirmeyi başarmıştı...
İçeriye bir anda herkes doldu saka,üç,dokuz,pelin,violet,ellie ve atlas girdi,atlas direkt maya'nın yanına gitti,diğerleri ise odadaki siyah koltuklara yerleştiler.
Egemen ve begüm zorda olsa içeriye girmiş bize serum takıyorlardı ama maya hâlâ uyanmamıştı. "bir şeyi mi var? Niye hâlâ uyanmadı?" Diye sordu sesinde endişe,panik vardı.
"Merak etme iyi hemde çok iyi,alin'de bebekte iyi şuan sadece....bebeği nerdeyse kaybediyorduk.Biraz da bu yüzden hâlâ uyanmadı" derken serum'u takmış elinden olan kağıda bir şeyle yazıyordu,atlas'a baktığımda ise endişesi azda olsa azalmış gibiydi,yada hiç azalmamıştı.
Bir dakika Alin mi? Gerçek adı Alin miydi? Ve hamile miydi? Her şeyi geç Atlas ve Maya evli mi?
"Geçmiş olsun biz daha sonra tekrar geliriz" diyip ikiside çıkıp gitmişti hepimizi başbaşa bırakmışlardı ama kimse tek kelime etmiyordu.
"Hiç bir şey demeyecek misiniz?" Dedim koltuğun başında oturan ellie'ye baktım bakışları alin ve benim aramda gidip geliyordu.
"Ellie? Başla istersen" dedi yanında oturan üç,bu ne anlama geliyordu?
Ellie derin bir nefes alıp verdi "tamam. peki.ıııı.ben başlıyorum...yeniden tanışalım mı? Ne dersin Tomris? Ama bu sefer tüm gerçeğimiz ile" dedi başımı onayla salladım. "Ben elay kurt iki yıllık askerlik yapmamın ardından şuan ki mesleğim olan istibaharat'ta geçtim ve üçüncü yılım,ve yurtta büyüdüm." Diyerek kendini kısaca açıklamıştı. Zaten asker havası veriyordu gerçi burdaki herkes asker havası veriyor.
"Tanıştığıma memnun oldum elay..." dedim,bütün samimiyetimle gülümsedim oda karşılık olarak gülümsedi ve üç bu sefer de sağında olan violet'i dürtü.
"Tamam tamam,kendimi sana violet diye tanıttım,kendimi böyle yanlış tanıtmak, seninle böyle tanışmak istemezdim,istemezdik" dedi hem kendi adına hemde diğerlerin adına konuştu ve sustu,hâlâ adını söylememişti.
"İsmini söyler misin? İsimlerinizi merak ediyorum" dedim.
Derin bir nefes alıp verdi. "Gazel,gazel yüce,ben en başından beri istibaharat'tayım ve kendi adımı ben kendi koydum desem yeridir" diyip tekrardan susmuştu,yetiştirme yurdunda büyümüş olma ihtimali çok yüksek gözüküyor.
"Sormak istemiyordum ama merak ediyorum yetiştirme yurdun da mı büyüdün gazel sende?" Başını salladı ve beni onayladı,dudaklarımı birbirine bastırdım gazeli az çok anlayabiliyordum.
Barlas başını çevirip atlas'a baktı. "Sıra sende kardeşim" dedi,hepsi tanışıyordu ben dışında.
"Beni zaten biliyorsun benim adım atlas,maya'nın ise gerçek adı alin evliyiz.Sadece benim adım aynı ben takma ad istemedim,ben ve alin'de askerdik sonra istibaharat'a geçtik,meslek ve büyüme konusunda elay ve gazel'le aynı durumumuz" dedi. "Hepinizle tanıştığıma memnun oldum...tekrardan" dedim.
"Ve bizim kız,atlasların kızıyla arkadaş hatta biz göreve çıktığımız zaman beraber kalıyorlar,yani şuan beraberlerdir" dedi barlas bana bakarken.
Çok güzel bakıyordu her zaman olduğu gibi...
Evet iç ses çok güzel bakıyor ama lütfen bugün konuşma.
"En kısa sürede sizin bücürlerin yanına gidelim özledim lan" dedi dokuz,evet gerçekten gitmeliydik özlemiştim kızımı.
&&&
Ankara.
Çocukların kaldığı ev.
Akşam altı suları. 2027'in ilkbahar mevsimi
Asel Umay ve sâye evin bir odasından bir diğer odasına koşturup duruyorlardı evin her yerinde özellikle de salonda resmen oyuncak yığını vardı.
Tomris'in kuzeni olan birce'de çocuklara bakmaya gelmişti buraya,birce'de aynı tomris gibiydi ne kendi soy adıyla nede amcasının soy adıyla bağı yoktu,tomris'te birce'de aktaş soy isminin soyu'yla ilgilenmiyordu.
Birce zor da olsa çocukları durdurmuştu.
"Umaycığım,sâyeciğim durur musunuz?"
Ikiside durup birce'ye baktılar.
"Ne oldu annemler mi aradı?" Diye sordu heyecanla Asel Umay,buğday tenini,açık kahverengi saçlarını annesinden,koyu yeşil gözlerini ise babasından almıştı.
"Hayır canım maalesef bende arasın istiyorum ama biliyorsunuz işleri var hepsinin" derken birce,iki bücürün'de yüzü düşmüştü.
"Ama isterseniz arayalım eğer müsaitlerse konuşursunuz olur mu?"
"Olur! Olur!" Dedi sâye,sâye beyaz tenini,turuncu saçlarını annesinden,koyu mavi gözlerini'de babasından almıştı,ikiside çok güzel ve çok tatlı çocuklardı,genleri muhteşemdi.
"Tamam ben arayıp geliyorum" diyip yatak odasına girdi çocuklar tekrardan etrafta koşturmaya başladılar.
Tomris'i aramıştı üçüncü çalışta telefon açılmıştı.
+Alo tomris arıyorum niye açmıyorsun?
-Birce,benim barlas.
+Telefonu niye sen açtın? Tomris'e bir şey mi oldu?
-Tomris yaralandı. Şuan hastendeyiz ama panikleme durumu iyi,uyanık
+Oh iyi bari,fırsat bulursam çocuklardan,gelmeye çalışacağım.
-Bulabileceğini sanmıyorum,çocuklar nasıl bu arada?
+İyiler ordan oraya koşturuyorlar,ikiside annemleri ara annemleri ara diye tutturdu o yüzden aramıştım.
-Çocuklara bu durumdan bahsetme olur mu?
+Deli misin? Çocuklara bu durumu nasıl söyliyeyim ben! Neyse görüşürüz kapı çalıyor.
-Tamam görüşürüz,hey ben bir kere deli değilim birce!
+Aynen aynen değilsinn.
Telefonu barlas'ın yüzüne kapatıp kapıya bakmaya gitti,çocuklar zaten çoktan kapıyı açmıştı.
"Mine? Burada ne işin var senin psikolojik destek merkezinde olman gerekmiyor mu?"
Mine sâye ve asel'e sarılmak için diz çökmüştü,çöktüğü yerden doğruldu aradaki mesafeyi kapatıp birce'ye sarıldı,abisinin haberi yoktu izin alarak çıktığından ama mine tomris ve alin'nin başına gelenleri bir şekilde öğrenmişti.
"İzin alarak geldim ama ağabeyimin haberi yok"
"Neyse bi ara söylerim barlas'a,geç bakalım geçin içeri"
Birce kapıyı kapatıp kilitleyip çocukların yanına salona döndü.
"Her yer oyuncak,baya dağıtmışsınız bakıyorum" mine'nin sol tarafına asel,sağ tarafına ise sâye oturmuştu,ikiside kıkır kıkır gülüyorlardı.
"Neyse ben gidip yemek yapayım siz takılın burda"
Evin salonu zaten dağıtmışlardı sâye ve asel el birliğiyle bide şimdi mine gelmişti daha da beter hâlé gelmişti salon...
&&&
İstanbul.
Ekibin olduğu özel hastane.
Sabah on suları.
Hastane'de ikinci gün.
Uykumu tam almıştım dün akşama göre daha iyiydim,ben hep böyleyim çarçabuk iyileşirdim çünkü böyle büyümüştüm yani böyle büyütmüşlerdi,her neyse çok ta önemli değil geçmişim.
Başım barlas'ın göğsüne yaslı bir şekilde uyanmıştım ben yatmamıştım,yatırmıştı,yatırdığı iyi olmuştu kokusunu,sıcaklığını...her şeyini özlemiştim.
Başımı hafifçe kaldırıp etrafa baktım saka,üç,elay ve gazel yoktu diğer herkes uyuyordu.
Dördü de nereye gitmişti? Tesise gitmiş olabilirler mi?
"Mavi'm günaydın" uyku mahmurluğu ile konuşuyordu,başımı kaldırdığım için uyanmıştı.
"Günaydın,ben uyandırdım galiba?" Dedim,uyandıran ben olmama rağmen sormak istemiştim.
"Başını kaldırdığın için uyandım mavi'm" dedi,yattığı yerden doğrulup kalktı,kendi gererek ayılmaya çalıştı,
Gerildiği için bütün vücut kasları ortaya çıkmıştı,normalde asla yanında ben dışında biri olunca böyle yapmazdı ama şuan sadece benim ona baktığımın,diğer herkesin uyuduğunun farkındaydı.
"Ben gidip begüm'ü yada egemen'i bulup geliyorum" diyip kapıyı çarparak odadan çıktı,odadan çıktığı gibi herkes yavaş yavaş uyanmaya başlamıştı.
Bilerek yapmıştı.
"Ne oluyor ya? Uyuyoruz şurada!" Diye homurdandı dokuz,bende gülümseyerek dokuz'a baktım "barlas ve uyandırma servisi" dedim alaylı bir ses tonuyla.
"Hay ben onun uyandırma servisine" diyerek bu seferde söylenen atlastı.
"Sen bunları boşver tomris,günaydın" dedi alin'nin uykulu olmasına rağmen ince,zarif çıkan sesini duyunca ona döndüm.
"Sana da günaydın alin" dedim bende sesim çıktığı kadar nedenini bilmiyordum ama boğazım ağırıyordu buda yetmiyormuş gibi sesim kısılmıştı!
"Daha yeni uyandım değil mi ben?" Yanındaki atlas uykulu bir şekilde hafifçe başını sallayarak onayladı.
"İyi mi? Yani bebeğimiz?" Derken sesi kötüydü kaybetmekten korktuğu belliydi,kendinden daha çok bebeğini düşünüyordu,"çok iyi aynı senin gibi" dedi içten bir sesle bunun karşılığı alin gülümsedi,elini karnından çekmiyordu.
Onların bu tatlı halini görünce bende gülümsedim.
Kapının açıldığını duyunca başımı kapıya çevirdim,barlas iki tane hastalar için olan masalar ve üstünde hastane kahvaltısı tabakları ile girdi.
"Sâye zaten alin'nin kopyası bu doğacak bebekte alin'ne benziyormuş bide" dedi masaları önümüze yerleştirirken.
"Benzesin ne güzel olur" dedi atlas, gerçekten de çok aşıktı ve...
"Kılıbık,kılıbıksınız ikinizde" dedi dokuz'un memuniyetsiz sesi.
"Oğlum senin bizimle derdin ne?"
"Kılıbık olmanız" diye tekrarladı,barlas 'sabır' derecesinde derin nefes alıp verdi.
Önüme koyulan yemeğe baktım,yemesem olmaz mı?
Gerçekten Allah affetsin yenmez bu!
"Yemesem olmaz mı?" Diye sesli sordum yatağın yanında olan koltukta oturan barlas'a "üzgünüm canım maalesef yemek zorundasın" oflyarak tekrar başımı yemeğe döndürdüm çatalla peynir'den ufak bir parça alıp ağzıma attım.
Tadı gerçekten çok kötüydü be!
Alin'de benden farklı değildi midesi bulanıyor gibiydi,yani pek te haksız sayılmazdı.
"Ya benim bir sorum olacaktı" diyerek sessizliği böldü dokuz.
"Sor" dedi barlas,dokuz oturduğu koltuktan kalkıp benimle alin'nin yatağının tam ortasına sandalye koyup oturdu,ne soracak isen sorabilir misinnn bebek???
"Oğlum sen bizim tomris'le nasıl konuşup aşık ettin,aşık oldun lan?"
"Neden olmayalım?" Diye sordum.
Dokuz'un karşılık olarak alaylı bir gülüş oluştu yüzünde, "ilk geldiğinden beri hatta eğitim zamanından beri en sessizi,içine kapanık ve sadece tek kelime eden kadınsın yani öyleydin,saka seni getirip bizle tanışmaya zorlamasaydı hiç tanışmayacaktık belki" dedi.
Birincisi evet dediği gibi ekibin en sessizi,içine kapalı olanı,tek kelime bile çok nadiren eden kadın üyesiydim yani sadece ekibin değil tesisi içinde'de durum aynıydı,bu benim suçum pek sayılmazdı aktaşlar'ın sorunuydu onlar beni bu hâlê getirmişlerdi...İkincisi içinde evet saka beni zorlamadaydı asla tanışamazdık.
"Evet doğru,unutmuşum" yalan.
"Hayır unutmadın mavi'm" dedi barlas,doğru söylüyor unutmamıştım.
"Alın yedik oldu mu?" Dedi alin gergin,sinirli bir şekilde.
Kızı nasıl gerebildin iki dakikada la?
"Lan oğlum nasıl gerdin kızı?" Dedi barlas atlas'a.
Masum olduğunu kanıtlamak ister gibi ellerini kaldırdı atlas, "valla bir şey yapmadım ve zaten bu alin'nin normal hâli" dedi alin bakışları atlas'a döndü,nasıl bakıyordu göremiyordum fakat pek te tatlı baktığını sanmıyordum çünkü atlas karısından korkmuş gibiydi.
"Birileri karısından korkuyor bakıyorum?" Dedi barlas ama o, benden daha doğrusu bakışlarımdan çok korkardı.
"Ee?" Dedim. "Sende benden korkuyorsun? Korkmuyor musun yoksa?"
Barlas ağzını görünmez bir kilit çekti,bir şey söylememeyi tercih ediyordu yani zaten onu bilen biliyordu.
"Konuşma sen konuşma,nasıl olsa bilen biliyor seni" dedim.
Güldük hepimiz,barlas yemek tabaklarını ve masalarını aldığı yere bırakıp geri geldi,hepimiz gülüyorduk,mutluyduk ama bu mutluluk çok uzun sürmeyecekti ama sonrasında yine biz mutlu olacaktık, zafer bizim olacaktı.
O Zafer Ya Bizim,Ya Bizim.
BÖLÜM SONU
Yorum yazmayı unutmayın :))
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |