Yeni Üyelik
21.
Bölüm
@nazlimgunay

Evet canlar uzun bir aradan sonra 2 bölüm üstü üste bomba bir bölümle yeniden buradayım!

 

Cennet'i benzettiğiniz bir şey var mı?


 

 

•••

 

Dile gelmese zor kelimelerin aslında söylenmesi gereken şeyler olması acı vericiydi.Hoş,acı zaten ben değil miydim?Yaşadığım şeylere değil de yaşamaya hakkım olan şeyleri yaşayamadığım için üzülüyordum ben.Her şeyin düzeldiğini hissettiğim o anda neden ayağım taşa takılıyordu her seferindi?Sanki insanlar bedenimi bir kukla misali bir sağa bir sola oynatıyordu.Önceden hazırlanmış gibiydi her şey.Bizler sadece o komutlara göre haraket ediyorduk.Biz buyduk,insanlar tarafından hareket eden figürlerdik.

 

•••

 

Araladığım gözlerimi karanlıkla çevrelenmiş dört duvar arasında açmıştım.Vücudumu dik konuma getirdiğimde karşılaştığım boş odayla kaşlarım havalandı.En son geç saatlerde eve gelmiştik ardından ise hemen uyumuştum fakat ben kendi odamda uyumuştum,burası benim odam değildi.Duvara yaslı uyduruk bir masa ve onun yanında da kapağı kırık bir dolap vardı.Gözlerim odanın karanlığa yeni alışırken görüşüm netleşmişti.

 

Ayaklarımı soğuk zeminle buluşturduğumda vücudum sanki üzerimden tır geçmiş gibi ağrıyordu.Neden bu odada ve bu halde olduğumu bilmiyordum.Ayaklarımın altında hissettiğim kesik kesik acıların nedenini anlayamazken zar zor kapıyı açabilmiştim.Önümde boylu boyunca devam eden merdivenlerden çıkmaya başladığımda zihnim dünden ziyade hiçbir şey hatırlamak istemiyor gibiydi.

 

Son attığım adımla ağzım istem dışı"0"şeklini almıştı.Çünkü burası evin bodrum katına girişiydi.Bu demek oluyordu ki dün gece bodrum katında uyumuştum ancak sorun şu ki bodrum katına nasıl indiğim hakkında bir fikrim yoktu.

 

Rüya mı görüyordum yoksa?

 

Bir adım atıp salona ilerlediğim sıra koltukta oturan Arel abiyle buluştu gözlerim.Elindeki telefona dalmış,koltukta yayıla yayıla oturuyordu.Bir adım daha atıp ona yaklaştığımda çıkan sesten ötürü başını telefondan kaldırmıştı.Kaşlarını çatarak iğrenir bir biçimde baktı suratıma.

 

"Yine mi çıktın odandan?"

 

Dudaklarımı araladım fakat boğazımdaki yumru konuşmama izin vermedi.

 

"B-b-ben-n..."

 

Gözlerini devirerek diğer tarafa döndüğünde sırtıyla bakışmaya başlamıştım.Burnumun ucu sızladığı sıra omzuma dokunan parmaklar beni geri itekledi.Bedenim birkaç adım geri savrulduğunda karnıma giren acıyla kısık sesle inledim.Bedenim isyan etmiş gibiydi,ağrıyordu.

 

Gözlerim beni iten kişiye kaydı bu sefer.Aral abi umursamaz bir şekilde yüzüme bakmadan karşımdaki tekli koltuğa oturmuştu.

 

"Ortalıkta dolaşmayı bırak,abim seni görürse iyi olmaz."

 

"Görmesi daha iyi değil mi sence de?"

 

Aral ve Arel abi birbirine bakıp sırıttıklarında bu davranışlara anlam veremiyordum.Onları üzecek bir şey yapmamıştım niye çöp gibi davranıyorlardı bana?

 

"Ben bi isteğiniz var mı diye gelmiştim."

 

Dudaklarım benden bağımsız bu cümleyi dile döktüğünde yutkundum.Bunları söyleyen kişi ben değildim,beni yöneten başka biriydi.

 

"Aslında benim odamın temizlenmesi gerek."

 

Aral abi elinde hazırda tutmakta olduğu bezi önüme attığında elim otomatik robot gibi yere gitmişti.Kendimi durdurmaya çalışsam bile bedenim çoktan komutları yerine getiriyordu.

 

"Yarım saat vaktin var."

 

Başımı sallayıp merdivenlere yöneldiğimde aynadaki yansımamla tekrar geri döndüm.İnanmak ister gibi birkaç defa belki 10 belki 50 defa açıp kapadım gözlerimi.

 

Gözlerimin etrafında mor daireler oluşmuş,gözbebeklerim yorgunluktan sönmüş gibiydi.Üzerime giydiğim kazağın belirli yerlerinde pantolonumun ise paçalarında yırtıklar mevcuttu.Boynumdan,kollarımdan belli olan yara izleri sersemletti bedenimi.Başımı yana çevirip yüzümü inceledim.

 

Bu ben miydim?

 

Gözümün altından başlayarak boynuma doğru ilerleyen kızarık bir yara kaplamıştı.Üzerinde ise tane tane su toplamış ve galiba şişmişti.Elalarımın feri sönmüş beyaz tenim oldukça soluk görünüyordu.Tam tabir iğrenç görünüyordum.

 

Kolumdan tutulup sertçe geri çekilmemle acı bir çığlık firar etti dudaklarımdan.Korku içinde sıkıca kapattığım gözlerimi Adar abinin bağırmasıyla açmıştım.

 

"Aç gözlerini!"

 

Gözleri koyuydu fakat bu koyuluk ilk defa yoğun duygularıyla değil öfkeyle harmanlanmıştı.Korku sardı bedenimi,küçük dilimi yutmuşçasına titredi bedenim.

 

"Sana odandan çıkmamanı söylemedim mi ben?!"

 

Bu benim tanıdığım Adar abi değildi aksine yerine yine o gelmişti.Adar Aksoy'un gözleri Mirza Boran'ın gözleri gibi nefretle parıldıyordu.

 

Canavarımın gözlerindeki nefret kahramanımı kire boğmuştu.

 

"A-a-adar a-abi b-"

 

"Ben senin abin değilim!"

 

Acı içinde kapandı gözlerim.Aynı sözlerdi bunlar,aynı bakış,aynı nefretti.Ne olmuştu ki birden bire?Ne yapmıştım ben?

 

"A-ama-"

 

"Yediğin dayak az geldi anlaşılan."

 

Omuzlarım kırgınca çöktü.Kalbimde duvarını zar zor ördüğüm güven duvarları sarsıntının etkisiyle yıkılmıştı.Duvarlar yıkıldı ve ben bir kez daha enkazın altında yine tek kaldım.

 

"Sen gerçek değilsin."

 

Sesim yalvarır bir biçimde çıkmıştı.Oysa çok güvenmiştim ben ona,ne çok inanmıştım babam olacağına.Onlarda istemiyordu beni,o kadar mı çekilmez bir insandım?

 

"Hayal görmeye mi başladın yine?"

 

Acı bedenimin her tarafında gezindi ardından son darbeyi yapmak ister gibi kalbimin ortasında büyük yaraya tuz bastı.

 

Bitmiş miydi her şey?

 

Uyanmış mıydım rüyadan?

 

Biliyorum,bir gün uyanacaktım bu tatlı rüyadan fakat bu kadar hızlı olacağını düşünmemiştim.

 

"Bana neden böyle davranıyorsun Adar ab-"

 

"Adar mı?"

 

Beni bodrum kata tekrar indirerek yere savurduğu an da acı inlemem dört duvar arasında yankılandı.Üzerime eğildiği sıra fark edemediğim bir an parmakları boğazıma sarıldı.

 

"Mirza ben unuttun mu Kardelen canavarını?"

 

Mirza?Ama görünüşü tıpatıp Adar abiye benziyordu.Mavi gözleri,koyu saçları,kirli sakalı her şeyi kusursuz bir şekilde aynıydı.

 

Kafayı mı yemeğe başlamıştım?

 

Nefreti gözlerinden taşarak dolu gözlerime sıçradı.Yüreğimin acısı yaşadığım şeyin gerçek olmaması için dirense bile gözyaşlarımın yanında nafile kalıyordu.Nefes aldığımı bile hissetmezken boğazımdaki eli varlığını koruyordu.

 

"Güzellik uykundan uyan artık!Sen her zaman benim kardeşim olacaksın Kardelen ."

 

Gözlerini kısarak yeniden üzerime eğildiğinde azda olsa kokusunu almıştım.Tam o vakit bitmişti savaşım çünkü bu koku Adar Aksoy'a ait değil Mirza Boran'a aitti.

 

"Aksoylar sadece senin hayal dünyandaki figürler Kardelen.Biz gerçek olanlarız."

 

Elinin baskısını artırmadan önce başımı kendine çekti.Artık gücüm kalmamıştı,gözlerim açık olsa bile hareket etmiyor gözümü kırpmadan karşımdaki silueti izliyordum.Bayılmış mıydım bilmiyordum fakat canlı olmadığım kesindi.Bedenim burada olsa ne olurdu,ruhum öldükten sonra?

 

"Hayaller bi anlıktır Kardelen gerçekler kadar uzun sürmez."

 

Bedenimi soğuk zemine savrulur bir haraketle bıraktığında başım yere çarpmıştı.Gözlerim kendiliğinden kapanmaya başladığında bunun bir kabus olması istedim.

 

Her şeyin gerçek olduğunu bunun sadece kötü bir kabustan ibaret olmasını için dua etmekten başka bir şey yapamadım.

 

Daha dün restoranda mutlu mesut dayım bildiğim aslında hayatımın kahramanı olan adamla yemek yemiştim.

 

Rüyadan ibaret miydi yaşadıklarım?

 

 

•••

 

 

 

 

Kitap halkında düşünceleriniz?(Bu benim için çok önemli)

Bölüm hakkında düşünceleriniz?

Sizce ne olacak?

Diğer bölümde görüşürüz.✨🦋

Loading...
0%