Yeni Üyelik
22.
Bölüm
@nazlimgunay

Gözlerim hissettiğim sarsıntı sonucu açıldığında elalarım koyu gözlere tutundu.Bana endişeyle bakan gözlere karşıt bedenimi geri çektim hızla.Nefes alamıyordum,boyumu geçen su sanki ciğerlerime de dolmaya başlamıştı.

 

"Dokunma bana!"

 

Aldığım hızlı nefesler göğsümü şişirip indirirken aldığım nefes bile zordu benim için.Diğer yanımda uykudan mahrum gözlerle beni izleyen üç çift göze takıldı gözlerim.

 

"İstemiyorum sizi."

 

Başım eğik saf ettiğim sözlerle kendimi bir anda Adar abinin göğsünde bulmuştum.Kendimi geri çekmeye çalışsam bile sıkıca sardığı kollarından ayrılmak oldukça zordu.Bir yandan ağlarken bir yandan da kollarından çıkmak için debeleniyordum.

 

"Bırak dokunma!Yalvarırım,dokunma bana."

 

Az önce yaşadığım şeyin gerçekliği hala üzerimdeydi.Belki de gerçekti kollarında bulunduğum adam ise benim hayalimdi.

 

"Bırak beni!Söz bir daha çıkmayacağım odamdan Mirza abi."

 

Sesimin tonu o kadar kısıktı ki duyması şaşırtıcıydı.Başımın yaslı olduğu olduğu göğüs gerilirken başımı sabitleyen eli kısa bir an baskısını azalttı.

 

"Aral ne yapıyorsan yap hemen!"

 

Başka biri tarafından tutulan kollarım beni olduğum yere sabitledi.Debelenmeye çalışsam bile 2 kişiye karşı gelemiyordum.Başımı yan tarafa çevirdiğimde Arel abinin dolu gözleri karşıladı beni.Kollarımı tutan ellerinin titrediği aşikardı.Debelendiğim için yorulan bedenim kolumda hissettiğim sıvı ile kendini serbest bırakmıştı.

 

Adar abinin avuçladığım tişörtü parmaklarım arasından kurtulduğunda saçlarım arasında gezinen parmakları beni yatıştırmak ister gibi naif dokunuşluydu.

 

"Şşşş sadece kabus..."

 

Şefkat dolu sesi bile kulaklarıma uğultu şeklinde geliyordu.Dediği şeylere inanmak istesem bile gördüğüm şeylerin kabus olması işin can yakıcı kısmıydı.Her güzel anımın katilleri oldukları gibi rüyalarımın da katilleri olmuşlardı.Neye inanıp neye inanmamam gerektiğini bilmiyordum.Battıkça dibe batıyordum ve kendimi ne zaman geri çekmek istesem darbe yiyerek kazdığım kuyuya geri düşüyordum.

 

Sırtım yumuşak bir yere buluştuğunda tavanla bakışmaya başlamıştım.Gözlerim açıktı fakat gerçek hayattan o kadar kopmuştum ki ne söylediklerini bile anlamıyordum.

 

Bana nefretle bakan gözler beliriverdi karşımda.Kendimi yatağın içine girmek ister gibi gömdüğüm sıra Adar abi kollarımdan tuttu bir kez daha.

 

"Be-ben yapamıyorum."

 

Adar abi yatağın yanına oturduğunda diğer ikisi ayakta beni izliyorlardı.Ben ise dökmekte olduğum gözyaşlarımla tavanı seyrediyordum.Zihnim az önceki görüntülerin kabus olduğunu söylese bile kalbim gerçek diyerek çarpmaya devam ediyordu.

 

"Neyi?"

 

"Size yakın olamıyorum.Ne kadar size yakın olmayı denesem onlar geliyor aklıma."

 

Başımı hafifçe yan yatırarak Adar abinin gözlerine baktım.Koyu gözlerinde nefret görmezken burukça gülümsedim.

 

"Bu gözlerin..."işaret parmağımla gözlerini işaret ettim"...Onun gözleri gibi nefretle bakıyordu bana.Ne kadar gerçekti biliyor musun?Anlamazsın ama sen."

 

Adar abi elinin tersiyle yanağımı okşadı.Yüz hatları gergin olduğunu belli eden bir şekildeydi.Fakat gözlerindeki şefkatı görmemek için kör olmak lazımdı.Elleri titriyordu neydi bunun sebebi?

 

"Rüyalar gerçek değildir."

 

"Rüya olamayacak kadar gerçekti."

 

Bulanık gözlerim görüş açımı kapatırken hıçkırdım.Elimin üstünde başka bir el konulduğunda irkildim.

 

"Korkma,"diyerek elimin üstünü okşadı Aral abi.Bir damla yaş yanağımdan süzülerek intihar ettiği sıra kemikli parmağı ile göz yaşımı sildi.

 

"Canını yakamayacak kadar uzağındalar..."Dediği sırada Arel abi konuşmasına izin vermeden" ...Yakınımızda dahi olsalar bile biz varız."

 

Hiçbir şey söylemeden bedenimi yana çevirdim.Adar abinin yanağımdaki eli yana düşerken Aral abinin elimin üstündeki eli temastan kurtulmuştu.

 

Kendimi bu denli kötü hissettiğim bir an olmamıştı.Gücüm sanki son damlarına kadar tükenmiş tek damla kalmamış gibiydi.Vücudum kendine belli edercesine yatakta küçüldükçe küçülmüştü.

 

Çok geçmeden Adar abinin Aral abiye hitaben konuşmasını işitmiştim fakat çok umursamamaya çalışmıştım.Ancak Aral abinin bana sakinleştirici yaptığını ve sakinleştiricinin etkisini yavaş yavaş göstereceğini söylediğine kulak misafiri olmuştum.

 

Akan yaşlarımı zar zor durduğumda burnumu çektim.Göz kapaklarım ağlamaktan kaynaklı acıyordu.Gözlerimi ovuşturmaya başladığımda başka bir el tarafından ellerim geri çekilmiş ve Adar abinin dudakları gözlerimle buluşmuştu.Göz kapaklarıma bastırdığı dudaklarını bir süre çekmedi ardından kendini bi tık geri çektiğinde konuştu.

 

"Gözlerin kızarık..."

 

Omuz silktim.

 

"Ağlamandan nefret ediyorum."

 

Eğer bu cümleyi nasıl söylediğini görseydiniz,nefreti iliklerinize kadar hissederdiniz.

 

"Ama şu an ağlamazsan ben olmadığım bir zaman diliminde ağlayacaksın ve ben bunu istemiyorum."

 

Yüzümü elleri arasına alarak baş parmakları ile yanaklarıma okşadı,anlıma tüy kadar hafif bir öpücük kondurdu.

 

"Ağlamanı saklama benden ne zaman istersen benim yanımda ağla.Elin mi kanadı?Kabus mu gördün?Başını mı vurdun?İçinden geldiyse bile benim yanımda ağla."

 

Kıkırdadım.Beni güldürmeye çalışıyordu.

 

"Olur.O an ağlamanı tutar senin yanına gelince başlarım ağlamaya."

 

Evet,söylediği bazı şeylerde haklıydı.Onların yanında ağlayıp zırlamak istemiyordum hep benimle ilgilenmek zorunda değillerdi.

 

"Benim işim sensin.Evim,hayatım,atan kalbim,aldığım nefes bile sensin.Ben senin ile ilgilenmek zorundayım çünkü bunun için bunca yıl seni bekledim."

 

Aklımımı okumuştu yoksa ben bunları dışımdan mı söylemiştim?Utanç bedenimde titreme etkisi yarattığında yutkundum.

 

"Şimdi anlat bana."

 

"Neyi?"

 

Diğer yanımdaki boşluğa yatarak beni duvar tarafına yatırdı.Belimden yön vererek kendine çevirdiği sıra başımı göğsüne yasladı.

 

"Neyden bahsettiğimi biliyorsun ufaklık."

 

Derin bir nefes alarak acımakta olan gözlerimi kapattım.Ağlamadan durabilir miydim bilmiyorum fakat en iyi yaptığım şey bu değil miydi zaten?

 

Ağlamak...

 

"Hatırlıyor musun bana evi gezdirdiğinde salonun karşısındaki kapı bodrum katına iniyor demiştin?"

 

Beni onaylar gibi mırıltı çıkardı.Parmakları beni rahatlatmak ister gibi saçlarımı okşuyordu.

 

"O bodrum katından açtım gözlerimi pek umursamamıştım fakat yukarı salona çıktığımda anladım bir şeylerin yolunda olmadığı.Salona girdiğimde koltukta Arel abi oturuyordu.İğrenerek baktı bana aynı Barış'ın her gün bana baktığı gibi..."Onları anlatırken ismiyle hitap ediyordum artık bitmişti ben de ki yaşantıları."Sonrasında ise Aral abi girdi odaya birkaç bir şey konuştular daha çok senin bana kızacağın hakkında..."

 

Titrek bir nefes dudaklarım arasından özgürlüğe kavuşmanın sevincini yaşadı.Adar abinin verdiği nefesler saçlarım arasında gezinirken dudakları anlıma dayalıydı.

 

"Aral abi bana odasını temizlememi söyledi ben de tamam dedim.Merdivenlere yöneldiğimde aynadaki yansımam durdurdu beni.Üstüm başım yırtık,kıyafetlerden gözüken yerlerim yaraydı ardından ise..."Devam edemedim onu ona anlatmak zordu.Biliyordum peşimi bırakmayacağı fakat rüyalarımın katili olmasını beklemiyordum.

 

Dolan gözlerimle"seni gördüm.Bana nefretle baktın,sanki bir çöpmüşüm gibi savurdun beni köşeye.Görünüşün aynıydı fakat karakterin sana özgü değildi.Anlıyor musun ?Abinin senden nefret etmesinin nasıl bir şey olduğunu biliyor musun?"

 

Başımı kaldırıp dolan gözlerimle ona baktım.Onun gözleri ise hafiften buğulu gözüküyordu.Burukça gülümsedim.

 

"Ceza vermişsin bana bodrumdan çıkmayacakmışım.Bedenimdeki yaraların sebebi ise senmişsin.Meğersem sen bana zarar vermişsin fakat ben sana seslendiğimde Mirza abini mi unuttun dedin bana."

 

Dudağım hafiften kıvrıldı.Anlattıklarım hiçte inandırıcı gelmiyordu değil mi?

 

"Deli olduğumu düşünme,beni deli yapan onlar."

 

"Sen deli değilsin,"Dedi kesin bir dille.Sesindeki öfke altında yatan acıyı bastırıyordu.Dolu gözlerim bugün sayamadığım bir intihar daha verdi.

 

"Sana söz veriyorum yaşadığın her şeyin acısını,her döktüğün gözyaşını unutturacağım sana."

 

Gözlerim kapanmadan önce fısıldadım.

 

"Söz mü?"

 

"Söz,baba sözü."

 

•••

 

:)

Loading...
0%