@nazlimgunay
|
"Benim kitabımda mutluluğun üzeri kırmızıyla çizilmişti." -Cennet Aksoy
•••
"Hayatının devamını Cennet'i ölü göstererek devam ettiremezsin Adar.Yaptığın şeyin cezasını biliyor musun sen?Bir an önce ne yaptıysan düzelt yoksa..."
"Cennet'i senden alırlar diyeceksin değil mi dayı?"
Histerik bir gülüşle başını iki yana salladı Adar.Bir kez daha kalbinin sökülmesine izin veremezdi.Cezası ne olursa sonunda Cennet varsa her şeye değerdi onun için.
"Hariçten gazel okuma bana dayı,bu yaştan sonra akıl almaya ihtiyacım yok."
Cennet'in peşinden gitmek için ayaklandığı sıra İlyas onu durdurdu.
"Kaybedeceksin Adar.Cennet'i de eli-"
"Sakın!"
Yüzünü yeniden dayısına döndüğünde gözleri bir buz kütlesi kadar soğuk ve donuktu.İfadesizliği altında yatan endişe kırıntıları kalbini sarsmıştı.
"Bunca yıl kaybettim ama onu kaybetmeyeceğim!Sonucu ne olursa olsun,Cennet benimle olacak.Sözlerine dikkat et dayı,büyüğüm demem kırarım kalbini."
"Ablama ne söyleceksin peki?Anne kızın ölmemiş,onu buldum ama senden sakladım falan mı diyeceksin?"
Hırsla yumruk yaptığı parmaklarının boğumları beyazlaşmış,boynundaki damarlar sayılacak dereceye gelmişti.
"Bunun için döndün dimi dayı?Cennet bahanendi,senin amacın-"
İlyas sertçe Adar'ın yakasını kavradığında sözünü yarıda kesmişti.Bıçaktan keskin gözleri öfkeyle dolandı adamın yüzünde.
"Dayının ben senin düzgün konuş benimle!14 sene tek acı çeken sen değildin!O kadın yıllarca ağladı,senden daha çok hakkı var Cennet'i görmeye!Ayrıca sen Cennet'in abisi isen ben de dayısıyım.Karşında çocuk yok senin,laflarını doğru seç."
"Düşün,taşın.Bir hiç uğruna bok yolundasın."
Adar,çenesini kıracak derecede sıkılaştırdığında dayısının haklı olduğunu içten içe oda biliyordu aslında.
"Şimdi değil dayı.Cennet,bana bir nefes yakınken onu kendimden ayır-."
Sözlerini yarıda kesen Duman'ın uyarıverircesine konuşmasıydı.
"Çok güzel olmuşsun fıstık."
"Teşekkür ederim Duman ab-yani dayı."
Konuşa konuşa içeri giren ikiliye baktı Adar.En çokta kız kardeşimde gezdirdi mavi irislerini.
Nasıl ondan uzaklaşmasına göz yumabilirdi ki?
"Araba hazır mı?"diyerekten kötü havayı bozdu İlyas.
Cennet merakla"nasıl yani sizde mi geleceksiniz?"dedi.Boncuk boncuk gözlerini üçünde de gezdiriyordu.
"Hayır ufaklık,Duman ve ben katılamayacağız.Ama Aybars sizinle gelecek."
Cennet nedenini sormak istesede başını sallayarak es geçti.Ne kadar yeni tanışsalarda gelmelerini istiyordu.
"Aral abi nerde?"
Aral Cennet'in arkasından gelerek yanağını öptü ve saçlarını karıştırdı.
"Burdayım abim."
Diğerlerine dönerek"arabalar hazır,hadi."dedi dayısını yanıtlayarak.
Cennet Aral ile dışarı çıktığında Arel ve Aybars'ı arabanın yanında beklerken bulmuştu.Aybars,yüzü kızarmış bir şekilde kafası eğik yeri izliyordu.
Sürücü koltuğuna Adar,yanına Aral arkaya ise Cennet,Arel ve Aybars oturmuştu.Diğer arabaya Duman ve İlyas binerek birbirinden ayrıldılar.
Cennet yanında oturan Aybars'ın kulağına eğilerek"İyi misin dayı?"
Biliçsiz bir şekilde sarf ettiği kelimeler Aybars'ın kulağına o kadar hoş gelmişti ki,gülümsedi.
İlk yeğenin yaşadığını öğrendiğinde sevinmişti çünkü onun kız kardeşi yoktu ama ablası vardı.O sevinci Cennet ile yaşamak istiyordu ancak ablasına olan sevgisi bunu örtüyordu.Ablasını kıskanıyordu bu yüzden Cennet'e karşı böyleydi.
Cennet erkek çocuğuna nazaran farklı geliyordu ona.Seviyordu Cennet'i sadece yediremiyordu kendine.
Aybars yan bir şekilde başını çevirerek Cennet'in ela gözlerine baktı.
"Evet."
Cennet güldü,onun iyi olmasına sevinmişti.Önüne döndüğü sıra"çok güzelsin,"dedi Aybars ona.
Cennet ne kadar bilinçsiz hareket etmiş ise o da o kadar dengesizdi.
"Teşekkür ederim."
Yolun geri kalanı konuşmadan geçtiğinde Aybars yol boyu Cennet'i izlemiş ablasının kopyası olduğuna kanaat getirmişti.Onun gibi ela gözleri,kumral saçları,pürüzsüz teni,utanınca kızaran yanakları hatta güldüğünde iki yanında çıkan gamzeleri ile tıpkı annesinin ikiz kardeşiydi.
Mihriban...
Mihriban Aksoy,Aybars için bu hayattaki en güçlü kadındı.Kocasından yediği onca dayağa ve psikolojik şiddete rağmen hayata tutunan kadın.Sırf kızını bırakmak istemediği için bacaklarından olan o kadın.
Tedavi görmek için gittiği ülkede oğullarıyla birlikte yaşamış fakat oğullarının iş nedeniyle yeniden Türkiye'ye dönmeleriyle yabancı bir ülkede tek başına kalmıştı.Kül olup tekrardan dirilen biriydi Mihriban.Kızının acısını ömür boyu atamamış bunun üzerine yıllarca travmalar yaşamıştı.14 yaşında iken bitmişti onun çocukluğu.Kendinden yaşça büyük kocasından yıllarca eziyet görmüş,acıdan beslenmişti.14 yaşında evlenip on beşinde hamile kalmıştı.
İsmi gibi güler yüzlü değildi.Her gün acıdan ağlayan,çocukları için dilencilik bile yapan bir kadındı Mihriban.
Kızı olmadan bir gün bile gülmemiş,yediği içtiği şeylerden hiçbir zaman zevk almamıştı.
Kızı onun ilacıydı ancak ilacı yıllar önce tükenmişti...
"Hazır ol miniğim çünkü lunaparka gelmiş durumdayız."
O gün sabahtan akşama kadar Cennet için herkes binbir tür oyuncağa binmiş,oynamışlardı.Adar'ın istediği azda olsa Cennet'i karanlık dünyasından koparmaktı.İçinde Boranların olmayacağı bir dünya inşa etmeye çalışıyordu.Bir tek onların olduğu koca bir dünya.Cennet'i istediği zaman gülecek istediği zaman ağlayabileceği bir yerdi burası.Belki bulutlar üzerindeydi,4 kardeş bulutlar üzerinde yaşıyordu hayallerini.
Adar bile o gün duygusuz maskesini indirmiş Cennet'i güldürmek için birçok şey yapmıştı.
O gün Cennet hiç gülmediği kadar gülmüş hatta bir ara gülmekten karnına ağrılar bile girmişti.En son yorgunluktan Adar'ın kucağında uyuya kalmıştı.
"Aral abayı sen kullan."
Adar Cennet ile arka tarafa bindiğinde bir bebek gibi taşıyordu onu.Vücudunu kendine çekerek Cennet'i göğsüne yatırdı.Burnunu saçları arasına koyarak derince soluklandı,sanki Cennet'in yorgunluğu almak ister gibi sarıp sarmaladı.
"Yoruldu."
"Bünyesi dayanaklı değil,daha erken bu kadar hareketli olması için."
Aral,başını cama yaslayarak gözlerini kapatmış Aybars'a baktı.Ardından tedirgin gözlerini arka koltuktaki Adar ve Cennet'te gezdirdi.
"Adar abi..."
"Efendim Aral?"
"Annem.."Aral'ın bu sözü ile Arel'de abisini dinlemeye başladı"...Beni aradı.Yanımıza gelmek istediğini söyledi.İlk başta karşı çıksamda kıramadım."
"Sonra?"
"Yarın bilet alıcakmış,en geç 1-2 güne burada olur."
Adar gözlerini kapatarak zihnini karıştıran düşüncelerle boğuştu.Dayısıda bundan bahsetmişti ki zaten.Ne kadar erken olursa o kadar iyiydi fakat bu kadar hızlı olması Adar'ı korkutuyordu.
"Tamam,ben konuşurum."
Arel ceketini uzattığında Adar tek eliyle alarak Cennet'in üzerine serdi.Arabaya bindikleri andan beri Cennet'in bir eli Adar'ın yakasını kavramış,diğerini ise elinin yanına koymuştu.Bırakmak istemezmiş gibi sıkı sıkı tutuyordu yakasını.
"Boranlarla ilgili bir gelişme var mı?"
Adar ve diğerlerinin bu denli rahat konuşmasının tek nedeni Cennet ve Aybars'ın derin bir uykuda olduklarından emin olmalarıydı çünkü ikiside diğerlerine nazaran her şeye binmişlerdi.
Arel abisinin bu dediğine şeytanca gülümsedi.
"Deli olmuşlar.Barış ve Savaş'ı aynı odaya koyulmuşlar.Ateş ve Mirza ise ölmekten beter haldeler,bizzat resimleri elimde."
İstanbul'da da adamları olduğu için Boranlardan haber almak onlar için çocuk oyuncağıydı.
Bunca sene Cennet'le nasıl oynadılarsa Adar'da onları parmağında oynatıyordu.
Yattıkları akıl hastanesine bizzat kendi arayıp gerçek olmayan şeyleri gerçek gibi göstererek onları deli etmişti.Pişman mıydı?Değildi.
Canına yakanın canını yakardı.
Adar ağırca başına salladı.Deli olsalar bile bu Adar'ı tatmin etmemişti.Hepsiyle tek tek kendi ilgilenmek istiyordu.Bunca sene Adar deli iken şimdi onların akıl hastası olması ilahi adeletin kendisiydi.
"Bizi ne annem ne kız kardeşimiz affedecek."
Hepsi biliyordu aslında.Annesi kızının yaşadığını bilmediğinin,Cennet ise bir annesi olduğundan haberdar olmamanın cezasını onlara kesecekti.
"Hazır olun Aksoylar büyük bir kaos bizi bekliyor."
•••
Düşünceleriniz? ✨🦋 |
0% |