@nazlimgunay
|
Söylediklerim onu sarsmışa benziyordu.Gülmek istedim.Benim yüreğim paramparçaydı o kısa bir an sarsılsa ne olacaktı ki? Abilerim onlara dokunmamdan nefret ederdi.Özellikle de Ateş abim fakat elini geri çekmedi,ben geri çektim. Ateş abimin gözlerini hala yüzümde hissederken kendimi sıkıyordum,ağlarsam bundan keyif duyardı.Abim benle ilgilenmese bile ben onun içini biliyordum.Ne kadar nefret etsemde içimde br yerlerde ona karşı olan sevgi kırıntılarının olduğunu hissediyordum,biliyorum bu dediğim aptalca bir şeydi fakat bu benim elimde olan bir şey değildi.Tek ailem onlardı.Eğer onlarda olmasa yapayalnız kalacaktım. "Özür dilerim." Buğulu olan gözleri onu buldu tekrardan.Her zaman aynısını yapıyorlardı,önce kırıp dökerler sonra açtıkları yaraları kapatmaya çalışırlardı.Keşke özür dilemekle bütün geçmiş yok yoksa...Bana uyguladıkları psikolojik şiddeti kısa bir anlığına da olsa unutsam...Çok mu şey istiyordum? Ben sevgiyi açtım,bunu inkar etmiyordum.Anne,baba sevgisi görmemiştim.Şu zamana kadar kimse bana iyi misin diye sormamıştı bile.Evet,biz 4 kardeştik fakat her şey dışarıdan göründüğü gibi değildi.Kimse benim geceleri ağlayarak uyuduğumu bilemezdi değil mi?Gözlerimdeki üzüntüyü ve yaşayamadığım çocukluk heyecanımı bir bakışta anlayamazdı değil mi? Ben dalgın bir şekilde karşımdaki duvara boş boş bakarken odaya giren doktoru yeni fark etmiştim.Abimler bir şeyler konuşurken onları duyamıyordum fakat ne hakkında konuştuklarını az buçuk kestirebiliyordum. Yatağımın yanında hissettiği ağırlıkla bakışlarım o kişiyi buldu . "Merhaba küçük hanım başına bakmama izin verir misin?" Kafa sallayarak arkamı döndüm,çantasında birkaç tane adını bilmediğim bez parçası çıkarttı.Gözlerim kapının ardında bekleyen üç adama kayarken onlarda beni izliyordu. Eserinle gurur duy Ateş Boran.Umarım bir gün benim canımı yaktığın kadar da canın yanar... "Yine gece gece başımıza iş çıkartı,bıktım bu kızdan." Barış abim bunları benim duymayacağımı sanarak söylemişti,duymuştum.Kalbim sözleri altında ezilirken dişimi sıktım.Neden söyledikleri yıkım etkisi yaratıyordu ki bedenimde?Kendimi yok etmek istedim o an,kimsenin bana karışamayacağı bir yere gitmeği diledim. Anne ve babamın yanına... (Yazardan) Saat gece yarısı çoktan geçmiş herkes olanlardan sonra odasına çekilmişti.Ev ahali derin bir uykudayken bir tek Savaş uyumamıştı. Dışarı baktığında havanın aydınlandığını fark etti.Ayağı kalkarak odasından çıktı.Adımları onu bahçeye yönlendirirken işittiği ağlama sesiyle olduğu yerde durdu. Ağlayan Kardelendi.Neden ağlıyor ki?Canı mı yanıyordu yoksa kaderine mi ağlıyordu. Kaşlarını çatarak öfkeyle soludu,yine neye ağlıyor diye düşündü.Aralıklı olan kapıdan içeri girerken duyduğu cümleyle olduğu yerde çivilendiğini hissetti duran adımlarıyla beraber. "Ölmek istiyorum." Eli ayağı boşalmıştı sanki Savaş'ın.Kız kardeşini bu zamana kadar hiç dinlememişti,daha doğrusu onu görmezden gelmişti fakat duyduğu sözler onu mutlu etmemiş aksine kalbinde büyük bir sızı oluşmasına neden olmuştu. Kabuslar,Kardelen'in korkarak kaçtığı en büyük korkularıydı. "Ceylan?" Ceylan ismini çok nadir anlarda kullanırdı Savaş içinden gelerek dile getirmişti Ceylan ismini. Birkaç adım daha attığında Kardelen'in yüzünü görebilmişti,kulağını Kardelen'in ağzına yaklaştırarak dedikleri dinlemeye başladı. "Anne...Baba..." "Yanınıza gelmek istiyorum." Konuşurken bazı harfleri yutuyordu.Savaş ilk ne dediğini anlamazken sonradan farkına varmıştı,yutkundu.Kardelen için pişmanlık hissetmek onu öfkelendirmişti .Bu zamana kadar abilerinden ne gördüyse onu yapmıştı Savaş,kız kardeşinin gözleri önünde tükendiğini görmeden... "Ceylan."dedi bir kez daha,Kardelen uykusundan sıçrayarak uyanırken Savaş geri çekildi. Kardelen derin derin nefesler alırken bi süre etrafını inceledi.Nefesi düzene girerken yanı başında olan abisinin yeni farkına varmıştı.Kardelen'in gözleri belli etmemeye çakışsada korkuyla abisine baktı. "Seni mi uyardırdım abi,özür dilerim." Kardelen kabusun etkisinden çıkamadığı için kelimeleri düzensiz bir biçimde söylüyordu.Savaş cevap vermedi.Kardelen'in sol gözünden akan yaşla kaşlarını çattı.Ondan korkmasını ilk defa bugün istemiyordu. "Ağlama."dedi kızgın bir tonla. "Özür dilerim,"dedi tekrardan Kardelen.Abisinin yanı başında olması ona sadece korku veriyordu.Ve birazda hüzün.. Savaş bir süre daha gözlerini Kardelen'in yüzünde gezdirdi.Oysa şu zamana kadar bu kadar güzel bir kardeşi olduğu bilmiyordu,nasıl gülüyor acaba?Dedi daha çok kendiyle konuşur gibi. Olduğu durumu farkedince kendine acımıştı.Kız kardeşinin gülümserken gördüğü bir anı bile hatırlamıyordu.Gülünce gözleri kısılıyor mu?Gamzeleri var mıydı?Bunların hiçbirini bilmiyordu. "Uyu."dedi daha fazla Kardelen'in korkak haline dayanamayarak . Kardelen abisini ikiletmeden arkasını dönerek gözlerini kapadı.Abisinin bakışları altında uyuyamazdı.Savaş,Kardelen'in ondan rahatsız olduğunu anladığında kapıya ilerledi,kapıyı kapattı. Kardelen abisinin gittiğini sanarak rahat bir nefes aldı fakat Savaş gitmemişti...Hissettiği neydi bunu kendi bile bilmiyordu.Belki de yediremiyordu?Gerçi bu saatten sonra gerçek bir abi olsa ne olacaktı, Kardelen'in yaşamaya dahil bir hevesi olmadıktan sonra? ••• Belimde hissettiğim ağrıyla oturduğum yerde dikleştim.Acıdan dolayı yüzümü buruştururken belimi okşadım.Sabahtan beri test çözüyordum,yorulmuştum. Abimler arkadaşlarının geleceğini söyleyerek odamdan çıkmamamı tembihlemişlerdi fakat karnım acıkmaya başlamıştı. Onlara görünmeden mutfağa girmeliydim.Sandalyemden kalkarak yavaş bir şekilde kapının kulpunu aşağı indirdim.Merdivenlerden inerken salondan gülme sesleri geliyordu,aldırmadım.Koşarak mutfağa girdiğimde neyse ki kimseye yakalanmamıştım. Masayı çevreleyen sandalyelerden birini alarak dolaba yasladım,tabaklar oldukça yukarı koyulmuştu bu yüzden alırken zorlanmıştım. Atıştırmalıkla tabağa boşaltırken duyduğum adım sesleriyle arkamı döndüm.Büyük ihtimalle abimin arkadaşlarından biriydi,yabancı olduğum bir simaya sahipti.Mavi gözlü,kumral rengindeki saçlarıyla cüsseli bir tipti.Yanıma gelerek karşımda durduğunda birkaç adım geriledim.Tanımadığım insanlarla dip dipe olmaktan nefret ederdim. "Sen kimsin?" Sonunda sesimi bulmuş,konuşabilmiştim.Tanımadığım insanlarla konuşmaktan rahatsız olurdum fakat kim olduğunu merak etmiştim.Kaşlarımı çattım. "Ben Savaş abinin arkadaşıyım.Adım Cenk sen de şu konusu geçen Kardelen olmalısın." Konusu geçen?Ne demeye çalıştığını anlamıyordum.Başımı onaylar anlamda salladım. "Abilerin bahsettiğinden daha da güzelmişsin." Kaşlarımı çattım.Beni mi konuşmuşlardı?Burnuma iyi kokular gelmiyordu.Konuştuğu her kelimede bir art niyet vardı. "Anlamadım ?" Aslında ne demek istediği iyi anlamıştım fakat anlamazlığa vurmuştum,bedenim korkuyla kasılmıştı. "Anlamayacak bişey yok,güzel olduğun kadar da tatlıymışsın." Gözlerini kısarak üzerime eğildi,saçlarıma dokundu yavaşça.Hızla geri geçtim.Ne yapmaya çalışıyordu?! "Küçüksün ama yine de diğerlerine nazaran iş görürsün." Kollarımdan tuttuğunda kaçmak için geç kalmıştım.Bağırmak için dudaklarımı araladım fakat ağzımı kapattı.Kolları arasından sıkışıp kalırken nefesi bir Azrail gibi ensendeydi. "Bağırmak yok ufaklık sende zevk alıcaksın." Elleri önce yüzümü buldu sonra boynuma indi,boynuma dudaklarını bastırdığında tekme atmaya çabaladım fakat bacağımı iki bacağı arasına sıkıştırmıştı.Çırpınıyordum fakat öyle sıkı tutuyordu ki hareket edemiyordum.Eli göğsüme inerken ağzımı kapatan elini ısırdım.O acıyla inlerken kollarında kurtularak odama koşmaya başladım.Merdivenlerden öyle hızlı çıkıyordum ki bi ara nefesimin kesildiğini hissettim.Odama giderek kapıyı sertçe arkamdan kapattım. Elimi kalbimin üstüne koyarak kapının arkasına yaslandım.Yaşadıklarım rüya olmasını istiyordum,gözlerimi kapattım acıyla.Dokunduğu yerler alev gibi yanarken titreyen elimle önüme gelen saçları geri ittim. Ben ne yapmıştım? Bedenimdeki izleri silmek için banyoya koştuğumda suyu açarak yüzümü ve boynumu yıkamaya başladım. Boynumu tırnaklarımı geçirerek yıkamaya başladığımda kanaması bile aldırış etmeden tekrar tekrar yıkadım.Ne kadar yıkasamda zihnim bana oyun oynuyor sürekli o anın görüntülerini gözümün önüne getiriyordu. Nefes alamıyordum.Her seferinde nefes boruma bir şey takılıyordu.Dizlerim bedenime ağır gelerek yere oturdum. Hissediyordum,bu bir kabustu ve ben birazdan uyanacaktım. Yalnızım.. Yapayalnızım. Kimsem yok,tutunacak bir dalım yok.Sırtımı yaslayabileceğim bir insan yok.Konuşsam beni dinleyecek biri yok. Yalnızlığım bile terk etti beni, O da dayanamadı bana. İzlediğim bu dört duvar arasında sıkışıp kaldım. Özür dilerim, Bir fazlalıktan farkım olmadığı için, İnsanları mutsuz ettiğim için, Sana,size layık bir kız kardeş olamadığım için, Özür dilerim. Oysa daima başınızı eğdirmemeye çalıştım.Ama olmadı. Ne iyi bir kul oldum hayata karşı.Ne de iyi bir evlat,kız kardeş? Bilmiyorum belki annem ya da babam yaşıyor olsaydı bunların hiçbiri olmazdı. Güldüm. Kendimi kandırıyordum sadece... "Kardelen kalk artık!" Odamın kapısı aralandı ve içeri Savaş abim girdi.Uyuduğumu mu düşünüyordu? "Kardelen?" "Yemeyeceğim." Yorganıma biraz daha sarıldım.Başka sarılabileceğim bir şey yoktu çünkü. "Ne demek yemeyeceğim?Okula gideceksin kalk." Kolumdan tutup beni kaldırdığı sıra öfkeyle konuştum. "Yemeyeceğim!" Kolumu kendime çekerken bakışlarım yerdeydi.Öfkemin sebebi o değil,bendim.Kendime kızgındım ben başka kimseye değil. "Sen bana mı bağırdın az önce?" "Hayır,"diyebildim sadece.Sesim o kadar yorgun çıkıyordu ki,kendimde değildim. Ben,ben bile değildim artık. "Kardelen yüzüme bak." Bağırıp çağırması gerektiği yerde bu ses tonuyla konuşması garibime gitmişti. "Beni ikiletme!" Ne var dercesine suratına baktım.Gerçekten yorulmuştum.İtilip,kakılmaktan,sürekli aşalanmaktan,bir kukla gibi oynatılmaktan sıkılmıştım! "Sen..." Güldüm. "Ne o sizin yaptığınız gibi olmamış mı?" Gözlerim aynadaki yansımama kayarken gerçektende içler acısı bir halde olduğumu gördüm.Gözlerim uykusuzluktan mı yoksa ağlamamdan kaynaklı mı bilmiyorum ama şişmişti.Yanaklarım ise zayıflıktan içe çökmüştü.Boynum ise...Tırnak izleri yerli yerindeydi. "Kardele-" Gözlerim kapanırken en son duyduğum Savaş abimin sesiydi. ••• oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın! |
0% |