Yeni Üyelik
4.
Bölüm
@nazlimgunay

Koca bir ormanın içindeyim.Kimse yok yanımda.Üzerimde beyaz bir elbise,saçlarım iki yandan örülmüş...Gülümsedim.Bu üzerimdeki beyaz elbise bir tek kefenim olabilirdi.


Tam karşımda bir ceylan var.Korkuyla koşuyor,düşüyor yeniden kalkıyordu.Peşinde de üç tane kurt geliyor son sürat.


Çok tanıdık değil mi bu sahne?


Sanki rüyadan çok gerçeği yansıtıyordu.Koca bir yalanın içinde oturmuş,seyretmekteyim.

Ceylan ne kadar kaçmaya çalışsada o da yakalanacağının bilincindeydi.Yoksa hiç arkasına bakar mıydı?


Acıyla gülümsedim.


Kesik kesik hatırlıyordum.En önceki kurt ceylanı kaptığı gibi boynundan ısırdı.


Hıçkırmamak adına ellerimle ağzımı kapattım.Hareket edemiyor,öylece duruyordum.


Ceylanın acı haykırışları kulağıma geldikçe ağlamam şiddetleniyor,bir şey yapamamanın pişmanlığı sarıyordu bedenimi.Kurtların ağızlarında akan kan benim yüreğime işliyordu.


Kurtlar,yaşamak için kendilerinden zayıflatı yem ederdi.


Çünkü hayatın kanunu buydu.


•••


"Korkacak bir şey yok sadece bayılmış."


Güldüm.Merak eden biri yoktu ki,korkacak bir şey yokmuş peh!


Kolumdaki seruma baktım.Az bir şey kalmışa benziyordu.Gözlerimi pencereye çevirirken güneş tenimi yakıyordu.Fakat ben o kadar çok üşüyordum ki bu bile yetmiyordu.


Doktorun kapıdan çıktığını anladığım an gözlerimi kapattım.


"Uyuyarak kaçabileceğini düşünüyorsun?"


Ateş abimin bıçaktan keskin sesi kulağıma doldu.Gözlerimi zorlukla aralarken yatakta oturur hale geldim.


"Sor,kaçmıyorum bak."


Kaşlarını çattı.Bu hareketimi beklemiyor olmalıydı.Diğerleri dahil o da şaşkındı.Fakat bu şaşkınlığı kısa sürdü.Birkaç adımla tam dibimde durdu.Başımı kaldırıp ona baktım.


"Bu rezaleti anlatmaya başlayabilirsin!"


Güldüm.


"Ne rezaleti?"


Gözlerinde gördüğüm öfke boyundan büyüktü.Elini kaldırırken işaret ve orta parmağıyla şakaklarıma vurdu birkaç kez.


"Bu küçük aklınla beni sinirlendirmeden ne oldu anlat!"


Omuz silktim.


"Bilmiyorum ben."


Hiçbir şey ne yapmak ne de söylemek istiyordum.Dinlemeyeceği halde anlatmamı istiyordu,deliydi bu adam.


"Kardelen!"


"Tamam abi bırak birazdan anlatır."


Savaş abimin söylediği şey daha çok gülmeme neden olurken ben bile bana ne olduğunu kestiremiyordum.Abim elini saçları arasına daldırıp çekiştirirken konuştu.


"Eve gidince göstereceğim ben sana,"dedi tehditkar bir biçimde parmağını sallarken.


Dağılmış saçlarımı kulağım arkasına sıkıştırırken konuştum.


"Abimsiniz siz benim değil mi?"


Gözlerimi etrafta gezdirirken güldüm.


"Ben tacize uğrarken neredeydiniz?"


Güldü.İnanmamıştı her zamanki gibi.


"Şimdi ki yalanın bu mu ?"


Umursamazca yeniden başımı yastığa koydum.Çok yorgundum,uyusam bile atamıyordum bu yorgunluğu üzerimden.


Bana ne oluyordu böyle?


Uykuyla git-gel arasında giderken sürekli o anı hatırlayıp sıçrayıp duruyordum.Ne abimlere belli etmemeye çalışsamda saklamak çok zordu.Ama ben onların benim bu halimi görmelerini istemiyordum.


Elimde hiçbir şeyim kalmadı.Kendimi bile kaybediyordum artık.


•••


Barış,hastane yatağında yatan fakat bir o kadarda solgun görünen kardeşini uzunca bir süre izledi.Ne garip ona üzülmüştü.Çünkü Kardelen'in yukarı kaçışını görmüş ve Cenk'le olan konuşmasını duymuştu.Fakat hiçbir şey yapmamıştı.İstememişti,Kardelen'e karşı ne bir sevgi kırıktısı vardı içinde.


Sessizce odadan çıkarken dışarıda bekleyen abisinin yanına oturdu.


"Abi,"


"Uyandı mı?"


Öylece karşısındaki duvara bakıyordu Ateş.Yüzünde tek bir mimik dahi yoktu.Boş bakıyordu,bomboş.


"Hayır ama..."Saçlarını karıştırdı.Söyleceği şeylere o bile yediremiyordu kendine.


"Kardelen doğru söylüyor abi."


"Ne?"


Ateş'in kaşlarını çatıp anında başını ona çevirmesi Barış'ın gerilmesine neden olmuştu.


"Ben olanları gördüm...Cenk."


"Yeter!Daha fazla o kız hakkında zırvalıklar duymak istemiyorum,"diyerek ayağa kalktı ve koridorda kayboldu.Barış abisinin arkasından şaşkınlıkla baktı.Ne ara bu kadar duygusuz olduğuna anlam verememişti.


•••


(Geçmiş)


"Sevgilim!"


Ateş,duyduğu sesle çalışma masasından kalkarken odasından çıktı.Merdivenlerden 5 yaşındaki bir çoçuğun heyecanı ile indi.


"Efendim güzelim?"


Arkası dönük bir şekilde yemek yapıyordu Ceylan.Üzerinde kısa bir şort ve üzerinde sevgilisinden çaldığı tişörtü vardı.Sarı saçlarını dağınık topuz yapmıştı.Ateş göğsünü Ceylan'ın sırtına yaslarken beline sarıldı.Kadının kokusu adamı çoktan kendinden geçirmişti.


"Aç bakayım ağzını."


Çatala batırdığı mantarlı makarnayı sevgilisine uzattı.Ateş zevkle makarnayı yediğinde düşünür gibi yaptı.Ceylan ona büyük bir umutla bakıyordu.


"Çok mu tuzlu olmuş?"


Ceylan'ın mavi gözleri büyük bir ışıkla Ateş'in gözlerine bakıyordu.Ateş yüzünü buruştu.


"Biraz fazla olmuş sanırım."


Kadın omuzlarını düşünerek yeniden makarnaya döndü.


"O kadar mı kötü olmuş,"derken o da makarnanın tadına bakmıştı.Ona gülerek izleyen sevgilisine karşıt kaşlarını çattı kız.


"Çok kötüsün!"


Adam güldü.Onu sinir etmek hoşuna gidiyordu.


"Ben senin elinden zehir olsa yerim."


Derken sevgilisinin dudaklarına naif bir buse kondurmuştu.Ceylan gülerek Ateş'in omzuna vurdu.


"Fırsatçı!"


Ateş,Ceylan'ın elini tutarken dudaklarına götürdü.Bu kadına aşıktı ötesi yoktu.Ceylan,onun hayatındaki dönüm noktasıydı.Dünyası onunla aydınlanmıştı yeniden.


"Senin dokunduğum yer sadece çiçek açar sevdiğim."


Kadın derince bir soluk alırken başını sevdiği adamın göğsüne yasladı.Bu kokudan mahrum kalacak oluşu canını yakıyordu.Bir daha bu sıcacık göğse yaslanamayacak oluşu hayatın adaletiydi.


"Ateş,"


"Hı?"


Adam gözlerini kapatmış,çenesini ise Ceylan'ın başına yaslamıştı.Şu an hissettiği tek şey huzurdu.


"Benim sevdiğim çiçek hangisi biliyorsun değil mi?"


Buz kesti adam.Bedeni kaskatı kesilirken geri çekildi.Kaşlarını çatmış,öfkeyle konuştu.


"Ceyla-"


"Ateş!Sadece soruma cevap ver."


Ceylan,dolu gözlerle baktı onun yüzüne.Elinde sonunda bu konuşmayı yapacaklarını biliyordu.En erkenden yapmaları daha iyiydi.


"Biliyorum,beyaz gül."


Kız acıyla gülümsedi.


"Ben...Öleceğim Ateş."


Ateş başını iki yana sallarken arkasını döndü.


"Saçma sapan konuşma Ceylan."


Yüreğine bir ağırlık çökmüş,iğne misali batmaya başlamıştı.Ceylan'ın onu bıracak düşüncesi nefesini kesmişti.


"Öyle ya da böyle kabul et.Ben hastayım ve yaşamak için sadece 2-3 günü-"


"Ceylan sus!"


Ateş'in üzüntüyle karışık öfkesi kadının irkilmesine neden oldu.Mavi gözleri çoktan kızarmış,sessizce gözyaşı dökmeye başlamıştı.En büyük acıyı sevdiğine yaşatmak canını yakıyordu.


"Özür dilerim,"dedi Ceylan acıyla.


"Seni yalnız bırakacağım için özür dilerim sevgilim."


Birçok kayıp yaşamıştı Ateş fakat sevdiği kadını kaybetmek hayatındaki en büyük kayıplardandı.Onu koşulsuz,şartsız seven bir tek o vardı bu hayatta ve Ateş onu da kaybetmişti...

•••


Bir çocuğun ruhunu öldürmekte cinayettir!


Loading...
0%