Yeni Üyelik
5.
Bölüm
@nazlimgunay

Bağırsam duyar mısınız sesimi?

Haykırsam kırgınlığımı ortak olur musunuz?Canımın yandığını söylesem hisseder misiniz?Uçurumun kenarından el sallıyorum size...

Bir yol var yaşamak için;dönmemek üzere gidiyorum ben...

 

Sabah uyanmamı sağlayan şey rüyamda o anı tekrar yaşamamdı.Gözlerimi kapattığım her an kabuslarla geri açıyordum.Bu acı beni uyutmuyordu.Kaç gözyaşı döktüm,kaç kez Allah'a yalvardım,kez kaç hıçkırıklarımı tuttum kim bilir?

 

Umursamamaya çalışarak üzerime siyah elbisemi geçirdim.Saçlarımı salık bırakırken odadan çıktım.Tam aşağı ineceğim sıra karşı odadan gelen konuşma sesler ile duraksadım.

 

"A-anne.."

 

Hafiften araladığım kapı ile içeri baktım.Korkunun ecele faydası yoktu.Fakat eğer girip girmemeyi düşünseydim kesinlikle girmezdim.

 

Anlı boncuk boncuk terlemiş,kaşları çatık uyuyan Ateş abimin yüzünü uzun bir süre izledim.Uyandığında bana kızacağımı biliyordum ancak artık hiçbir şey eskisi kadar canımı yakmıyordu.Alışmıştım arık,şaşırmıyordum olanlara.

 

"Abi,"dedim omzuna dokunduğum sıra.Tepki vermedi,tek yaptığı anne diye sayıklamaktı.Bir umut yeniden sarstım onu.

 

"Ateş abi!"

 

Beklemediğim bir an bileğime kelepçe misali parmaklarını sardı.İrkilerek bir adım gerilemek istedim,izin vermedi.Tahmin ettiğim gibi beni gördüğü gibi kaşlarını çatmış,sorgular bir biçimde suratıma bakıyordu.Bileğime sıkan parmaklarına bakarken konuştum.

 

"Kabus görüyordun."

 

Kaşları normale dönerken bileğime tutan eli gevşedi.Ben o hariç her tarafı bakarken bir an önce elimi bırakması için dua ediyordum.

 

"Teşekkür ederim,"dedi ve bileğimi bıraktı.Bunu beklercesine koşarak odadan çıktım.

 

Ateş abimin kapısı kapatıp hızla arkamı döndüğümde sert bir bedene çarpmam eş zamanlı olmuştu.Dengemi son anda çarptığım kişinin beni tutmasıyla sağlamıştım.Bakışlarım beni tutan kişiye kayarken nefes almayı bırakmıştım.

 

"B-barış abi?"

 

Dizlerini kırarak benimle aynı hizaya geldi.Abimlerin boyu en az 1.90 benim boyum ise 1.68 falandı bu yüzden benimle konuşurken sürekli eğiliyorlardı.Bacakları uzun olduğu için yüz yüze gelmemiz zor oluyordu.

 

Önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.Bu hareketi bedenimde bir şok etkisi yaratırken konuştu.

 

"Bu saatte neden uyanıksın Ceylan?"

 

Ceylan...ilk defa Barış abimin ağzından Ceylan ismini söylerken duymuştum.

 

"Uyuyamadım da test çözeceğim abi."

 

Omuzları yorgunca çöktü.Gözlerinin içi kızarmış,mor daireler oluşmuştu.Birkaç saniye anlamsızca gözlerime baktı.Yorgundu bakışları,uyumuşa benzemiyordu.Bilemiyorum belki içmişti?Sık sık olmasa da arada alkol aldıklarını görmüştüm.Zaten Ateş abimin odasından çeşit çeşit alkoller dizili olan bir rafı vardı.

 

"Eğer bizden korktuğun için test çözeceğim diyorsan kendini yormana gerek yok."

 

"Ama Ateş abim test çözmediğimi görürse kıza-"

 

"Kızmaz,kıyamaz o sana ."

 

Kıyamaz o sana ne kadar basit bir cümleydi değil mi?14 sene kıymıştı bundan sonra kıymasa ne fark ederdi?O zaman ki ben ile şu an ki ben arasında fark yoktu.Sadece biraz daha büyümüş ve gerçekleri görmüştüm...

 

(Geçmiş)

 

Sabah Savaş abimin bağırışıyla kalkmış,erkenden test çözmeye başlamıştım.Ve de biraz kitap okumuştum.Bu aralar klasik kitaplara sarmıştım.Bu kahrolası hayattan kurtulmanın tek yolu bu kitaplardı.Kimi ne göre boş yazılardan oluşan kitaplar aslında kimi ne ilaç olurdu.Kiminde kendini görürdü insan,kiminde ise hayatı öğrenirdi...

 

Ateş abimin dediğine göre ortakları gelecekti ve bu yüzden odamdan çıkmamamı söylemişti.Bununla yetinmemiş eğer dışarı çıkarsam ceza vereceğini de dile getirmişti.

 

Bildiğim kadarıyla 3 kişi gelmişti,bunlardan biri kız diğer ikisi erkekti.

 

Yan odadan gelen sesler ile soruyu okumayı bırakmış seslere odaklanmıştım.Yabancı olduğum bir kadın sesiydi.Göz ardı ederek tekrar soruyu okumaya başladığımda seslerin yükselmesiyle ayağı kalktım.Dikkatim dağılmıştı.

 

Ne kadar Ateş abimden korksamda bir kere cesur olmaya çalışarak Ateş abimin çalışma odasına gitmeye başladım.Attığım her adımda sesler netleşirken aralıklı olan kapıdan içeri baktım.

 

"Nerde bu anahtar?"

 

Bu ses abimin ortaklarından olan kızın sesiydi yani sanırım.Ne anahtarını arıyordu?

 

Arkası bana dönüktü.Abimin birkaç dosyasını karıştırmaya başladığında gözlerim irice açıldı,elimle ağzımı kapattım bağırmamak için.

 

Sinirle arkasını döndüğünde gözlerimiz kesişti.Önce kaşlarını çattı sonra keyifle gülümsedi.Yanıma gelmeye başladığında geri odama gitmeyi düşündüm fakat geri adım atamadan kolumdan tutmuş ve beni içeri çekmişti.

 

"Merhaba küçük hanım şimdi seninle bir anlaşma yapıcağız tamam mı?"

 

Eliyle abimin evrakları dolu olan dolabı gösterdi.

 

"Sen bana şu dolabın anahtarının yerini söyle ben de sana çikolata alayım ha ne dersin?"

 

Hızla başımı iki yana salladım.Abimin izni olmadan böyle bir şey yapamazdım.Bana yerini söylememişti fakat fark etmediği bir anda ben gizliden görmüştüm.

 

Sinirle kolumu sıkarken dudağım titredi.

 

"Söyle!"

 

Sessizliğimi korudum.Saçlarımdan çekiştirmeye başladığında tek yaptığım acı içinde kıvranmak oldu.Kollarımdan tutarak sarsmaya başladı.

 

"Söyle yoksa seni doğduğunu pişman ederim küçük şeytan!"

 

Gözümden bir damla yaş firar ettiğinde bile kafamı iki yana salladım.Sert bir şekilde beni kenara itirken sinirli hali bir anda yumuşadı.

 

"Bunu sen istedin küçük hanım!"

 

Çantasından gümüş bir kolye çıkartarak bağırmaya başladı.Sesi o kadar yüksek çıkmıştı ki yaklaşan adım seslerini duyuyordum,hızla kapı açılırken korkuyla irkildim o sırada elime kolyeyi tutuşturmuştu.

 

"Ne oluyor burda?"

 

Bu ses ortaklardan uzun boylu adamın sesiydi.

 

"Bu kız benim kolyemi çaldı!"

 

Ağzım açık kalırken titremekten cevap veremiyordum.Nasıl bir kadındı bu böyle?Hiç mi vicdanı sızlamamıştı yalan söylerken?Asla,asla bir insanın eşyasının çalmak ne kelime almazdım bile.

 

"Kardelen!"

 

Ateş abimin ürkütü sesi olduğum yerde dahada küçülmemi sağlarken konuşmaya çalıştım.Zira vücudumdaki bütün kan yüzümü sarmıştı.Utançtan değil,az sonra yiyeceğim hakaretlerin korkusuydu bu.

 

"Yalan söylüyorsun!"

 

"Elinde tuttuğun kolye bana ait!Bir de inkar ediyor!"diyerek elimdeki kolyeyi hızla geri çekti.Dudaklarımı araladım konuşmak için fakat Ateş abimin seni öldüreceğim bakışıyla geri kapattım.Ellerim boşluğa düşerken sertçe burnumu çektim.

 

Savaş abim daha fazla dayanamamış olmalı ki kolumu kavradığı gibi odama sürüklemeye başlamıştı.Hızla beni duvara savururken ayakta durmakta zorlanmıştım.Savaş abime baktığımda konuşmuyordu,Ateş abimi bekliyordu büyük ihtimalle.Onun vereceği cezanın daha ağır olacağını biliyordu bu yüzden sessiz kalıyordu.Canımın acımasını istiyordu...

 

Gözyaşlarım akmaya devam ederken kapıdan içeri giren Ateş abimle kesişti gözlerim.

 

"Bu kaçıncı bizi rezil etmen Kardelen?!"

 

Omuzlarım kırgınlıkla çökerken abimin bana olan nefretini bir kez daha görmüş olmuştum.

 

"A-abi doğruy-"

 

Sözümü kesen şey yanağımda hissettiğim acıydı.Başım yana düşerken yanağım sızlıyordu.Titreyen parmaklarımla yanağıma dokundum.Ateş abim bana vurmuştu değil mi?

 

"Bu son olsun Kardelen!Canını daha fazla yaktırma bana!"

 

Kapım sert bir şekilde kapanırken olduğum yerde sıçradım.Dizlerimin üzerine çöktüm.Neden bir kere de beni dinlemeyi denemiyorlardı?

 

Hiç bir zaman bitmeyecekti...Bana olan nefretleri bitmeyecek,canımı yakmaktan çekinmeyeceklerdi.

                           

Şimdiki zaman...

 

Dışarıda yağan karı izlerken çoçukluğumdan beri dinlediğim şarkıyı mırıldanıyordum.

 

"Anne ben geldim

Yoruldum artık her yol ağzında kendime rastlamaktan."

 

Derin bir nefes aldım ve gözümden akan bir damla yaşı elimin tersiyle sildim.Bazı şarkılarda bile kendimi görürdüm.Sadece bu şarkı değil,birçok şarkı beni anlatırdı.Acılarımı,haykırışlarımı,

yalvarışlarımı ve en önemlisi kaybolan çocukluğumu şarkılarda bulurdum ben.

 

"Ağdaki balık, bardaktaki su kadar umarsızım

Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?"

 

"Anne ben geldim."

 

Şarkıyı mırıldanmaya devam ederken bittiğinde buruk bir tebessüm ederek cama dokundum.Dışarı çıkmama izin vermezlerdi bu yüzden sanki dışardaymışım gibi hissetmeye çalışıyordum.Cama yapışan karlara dokunuyor,camda oluşan buğulara şekiller çiziyordum.

 

İnanıyorum,bir gün elbet bir gün istediğim zaman dışarı çıkacak özgürce koşabilecektim.



 

•••

 

oy ve yorum yapmayı unutmayınız!

Loading...
0%