@nazlimgunay
|
Elimde tutamadığım bir şeyi geri istiyorum ben...Çoçukluğumu.Hala gözlerimde yaşayamadığım şeylerin heyecanıyla birlikte 14 senemi geri istiyordum.Hakkım vardı buna değil mi?Yoksa oda diğer her şey gibi yasak mı kılınmıştı bana?
Ağlamak yok,yalan söylemek yok,karşı çıkmak yok,bunca yılın acısını dışa vurmak yok,gülmek yok.Bunlar bile bana yasak kılınmış şeylerdi peki ya kaderimde mahkum tutulduğum şeyler?
Acı çekmek var,ezilmek var,hakaretlere göz yummak var,küçük düşürülmek var.Bunlarda sanki hayatımda zorunlu tutulmuş gibi her gün yaşadığım şeylerdi.
Zordu;asla elinde olmayan bir şeyi geri istemek.Ben,benim hakkım olan her şeyi geri istiyorum.Ben nefesimi geri istiyorum...
(Mirza Boran'ın dilinden)
Çalan telefonumla dosyaları kenara koyarken aramayı yanıtladım.
"Ne var?"
Telefonun diğer ucundan hışırtılar gelirken kaşlarımı çattım.Ne boklar dönüyordu yine?
"Mirza Bey,Kardelen Hanım bahçede..."
Masada dizili olan purolardan birini dudaklarımın arasına yerleştirirken derin bir nefes çektim içime.
"Gevelemeyi kes."
"Sizin gelip görmeniz daha iyi olur."
Telefonu kapatıp hızla odanan çıkarken camdan gördüğüm Kardelen'le adımlarımı hızlandırdım.Aptal mıydı bu kız?Elindeki bıçağı oyuncak mı sanıyordu?
"Siktir."
Merdivenlerden aşağı inerken daha önce yabancı olduğum bir duyguyu tadıyordum kendimce.Bahçe kapısından koşarak çıktığımda korumaların hepsi Kardelen'in başında dikilmişti.
"Gidin!Yaklaşmayın bana!"
Kardelen'in yüksek çıkan sesiyle korumalar tedirginlikle birbirine bakarken konuştum.
"Herkes yerine!"
Tek tek önümden çekilirlerken Kardelen'le öfke bürümüş gözleriyle keşişti gözlerim.Elindeki bıçağı karnının üzerinde tutarken ne yapacağımı bilmez bir şekilde baktım yüzüne.Ne yapacaktım şimdi?Seyirci gibi burda durup canına kıymasını mı izlemeyecektim?
"Kardele-"
"Sus!Sen benim çoçukluğum katilisin!"
Tokat yemişçesine irkilirken ellerimi havaya kaldırdım.İçimdeki korku kat sayılarını attırırken bir şey demek için dudaklarımı araladım fakat konuşamadım.Katili olduğumu biliyordum fakat bunu ondan duymak canımı yakmıştı.
Yıkılmaz,sarsılmaz Mirza Boran 14 yaşındaki bir kız çoçuğuna boyun mu eğecekti?
"Sen benim babamı öldürdün,aldın onu benden!"
Titreyen elleri ve içli içli nefes alış verişleri krize girdiği apaçık belliydi.Nefretle bakıyordu ela gözleri.Bu duygu yabancı değildi işte,yıllarca ben ona öyle bakmıştım.Şimdi ise yılların acısını sözleriyle ve bakışlarıyla çıkarıyordu.
"Elindekini bırak Kardelen!"
"Neden?Yeterince canımı yakmadığını mı düşünüyorsun?Senden ve kardeşlerinden nefret ediyorum!14 sene dar ettiğiniz şu kısacak hayatımda çoçukluğumu hiçe saydınız!Beni yok saydınız!Özelliklede sen Mirza Boran sen benim çocukluğumu çaldın."
Bacaklarım bedenimi daha fazla taşıyamazken dizlerimin üzerine çöktüm.Acı içinde Kardelen'e bakarken o sadece nefretle bakıyordu.Bana böyle acıyarak bakmasına dayanamıyordum.
"Lütfen...Yalvarırım bırak elindekini."
"Ben de,beni bıraktığın gün yalvarmıştım sana ama sen ne yaptın?Benim varlığımdan rahatsız olup gittin,neden yalvarıyorsun ki?Ölmemi istemiyor muydunuz?Alın size fırsat!"
"Hayır!İstemiyorum!"
Güldü.Bunca şeyin arasında iki yanağında çıkan gamzesini gözüme ilişti fakat bu gülüş mutlu olduğunu için değildi.
"Bi önemi kaldı mı sence?Ben seni babam yerine koydum.Sen ise benim babamı öldürdün.Bir tek onuda değil,çoçukluğumu da götürdün yanında."
Acıyla gözlerimi kapatırken göğsümde hissettiğim acı tarif edilemezdi.Elimi göğsüme bastırırken akan gözyaşlarımı umursamadım.
"Lütfen abim yapma bana bunu."
"Ağlama Mirza Boran.Ağlamak sadece bana yakışırdı bu yüzden beni ağlatmayı severdin.Sana ağır gelir,taşıyamazsın."
"Haklısın ne desen haklısın Kardelen ama sana söz veriyorum ki düzelteceğim her şeyi..."
"Düzeltemezsin,boşa yorma kendini.Sen annenin ve babanın emanetini koruyamadın,çiğnedin onları.Yaşattığın ne varsa hepsinin iki katını yaşa tek dileğim bu."
Kolunu tutmak için hamle yapacakken her şey için geç kalmıştım...O bıçakla kendini değil benim göğsümde derin bir yara açmıştı.
(Kardelen Ceylan Boran'ın dilinden)
Gözlerimi kalbimde hissettiğim ağrıyla açarken rahatsızca yerimde kıpırdandım.Bu acı da neyin nesiydi bir anda?
Elime kalbime götürüp derin nefesler aldım.Ayaklarımı yataktan sarkıtırken boğazımdaki kurulukla dudaklarımı ıslattım.Elimle göğsümü sanki giderebilecekmiş gibi ovalarken ayağı kalkmıştım.
Su içmek için mutfağa ineceğim sıra yan odadan gelen seslerle kaşlarım havalandı.Sesler Mirza abimin odasından geliyordu daha çok ağlıyor gibiydi.Kaşlarım bu sefer şaşkınlıkla havaya kalkarken yanına gitmek ve gitmemek arasında kalmıştım.
Üzerimdeki şaşkınlığı atamazken bu sesin gerçekten Mirza abime ait olup olmadığını düşündüm.Mirza abim ağlamaktan nefret ederdi bir kere.
Yavaş hareketlerle kapının kulpunu indirirken nefesimi tuttum.Gözlerim yatakta ter içinde kalan Mirza abimle buluşurken elimle ağzımı kapattım.
Mirza abimi ilk defa böyle görüyordum.Hiç düşünmeden yanına giderken yüzünün tamamını görebilmiştim.Omzuna dokundum birkaç kere hareketimi tekrar ederek.
"Abi...Abi..."
Hala gözlerini açmazken sağ gözünden akan bir damla yaşla kollarından sarsmaya çalıştım.
"Abi uyan!"
Hala sarsmaya devam ettiğim sıra boğazıma sarılan elle kendimi yatakta,Mirza abimi de üzerimde bulmuştum.Boğazımı kavrayan elini çekmeye çalışırken titrek sesimle konuştum.
"Abi benim...Kardelen."
Abim daha kabusun etkisinden çıkamamış olmalı ki kaşları önce çatıldı sonra düzeldi.Elini boğazımdan çektiği gibi elimi boğazıma götürüp okşadım.Sıkmamıştı fakat sıkı kavramış,canımı yakmıştı.
Yavaş yavaş kendime gelirken abime baktım.Az önceki halinden eser kalmamış düz bakışlarıyla beni izliyordu.Hiçbir şey sormadan odama gitmek için hamle yaptığımda iki kolumdan tuttu.
"Nereye gidiyorsun?!Gitme,sana ihtiyacım var."
Anlını anlıma yaslacağında başımı diğer tarafa çevirdim.Böylece verdiği nefesler yanağıma çarpmış oldu.Yanağında süzülen bir damla yaşta yanağıma düşmüştü.
"Yalvarırım gitme Kardelen,bırakma beni."
Bunları gerçekten Mirza abim mi söylüyordu yoksa ben rüya mı görüyordum?Benden nefret eden Mirza ve şuan ki Mirza arasında dağlar kadar fark vardı.Çekilmek için hareketlenmişken mümkünmüş gibi kollarını şıkılaştırdı.
"Abi kalk lütfen..."
Kısık sesle söylediği şeyleri duymamıştı.Kendimi ağlamamak için sıkarken gözlerimi kırpıştırdım.Ona olan nefretimi yok saymama neden oluyordu,izin veremezdim buna.
"Yaptıklarımın hepsini düzelteceğim.Yeni bir sayfa açıcağız.Belki haddime değil ama sen yine de affet beni..."
Kafamı iki yana sallayarak kollarından kurtulmaya çalıştım.Ne yaptıklarını düzeltebilirdi ne de temiz bir sayfa açabilirdik.Bizim hikayemiz zaten hiç yazılmadan bitmişti,yenisi mi kalmıştı?
Sözleri üzerine başımı çevirip yüzüne baktım.Ağladığını belli eden mavi gözleriyle beni izlerken dudaklarım belli belirsiz iki yana kıvrıldı.
"Biz yeni bir sayfa açamayız abi,düzeltemezsin geçmişi.Unutturamazsın bana yaptıklarını."
Kelimeler bir bir dökülürken dudaklarımından artık saklamıyordum hiçbir şeyi.
"Bana bir oyuncağı çok görmüştün abi.Nasıl affedeyim ben seni söyle bana?"
Omuzları hayal kırıklıyla çökerken devam ettim.
"Sen benim olmayan babamdım ama bıraktın beni."
Kafasını hızla iki yana salladı.Dediklerim ona ağır gelmiş olmalıydı.Sorun değildi,ben yıllarca bu ağırlığın altında ezilip kalmıştım.Onca haykırışıma karşıt taş atıp durmuştu.Şimdi ben ona çakıl atsam işlemezdi.
"Sus."
"Üzgünüm abi fakat senin hatanın ben de affı yok."
Son sözlerimi söyleyerek kollarını arasından çıktım.Koşarak odama girdiğimde gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim.Kapıyı ardımdan kitlerken elimi kalbime bastırdım.Hıçkırıklarımı tutamazken kapının arkasına yasladım sırtımı.Kulağıma kırılma sesleri gelirken iki elimle kulağıma kapattım.
Affetmeyecektim onları.Bir anda nefretleri sevgiye mi dönüşmüştü?Yorulmuştum artık nefes almak bile zulüm gibi geliyordu.14 yaşında olabilirdim fakat bu saf olacağım anlamına gelmiyordu.
Ateş abimin bana vurmalarını,Savaş abimin bana acıyarak baktığı günleri,Barış abimin ağlamalarımdan zevk almalarını?
Peki ya Mirza abimin yaptıkları?Onları nasıl unutucaktım?
(Geçmiş)
"Kardelen!"
Mirza abimin bağırışıyla oturduğum yerden sıçrarken oyuncak bebeğimi arkama sakladım.Yine Mirza abimden gizli oyuncak bebekle oynuyordum.Okulda bir arkadaşım vermişti oynamam için fakat Mirza abim böyle şeylerin aklımı çeldiğini düşündüğü için eve oyuncak sokmamı yasaklamıştı ben de gizliden sokmuştum.
Korkuyla ayağa kalkarken Mirza abim girdi odaya.
"Sana sesleniyorum yarım saattir!Ne iş çeviriyorsun yine?!"
Evi inleten sesine karşıt yutkundum.
"H-hiç d-dalmışım sadece."
Şüpheyle gözleri kısılırken titreyen sesime lanet ettim.Çok çabuk her şeyi anlıyordu.Arkamda sakladığım bebeği sıkıca kavradım.Gözleri arkamda birleştirdiğim ellerime kayarken ağır adımlarla karşımda durduğunda başımı kaldırdım.
"Ne saklıyorsun arkanda?"
"Hi-hiç bişey abi."
Sesim kendini ele verirken fark etmediğim bir anda bebek onun eline geçmişti.Mavi gözleri koyulaşırken gözlerim doldu.
"Bu ne lan?!"
Konuşmak için dudaklarımı araladığımda her anda büyük bir bilmemezlik içinde geri kapatıyordum.Büyük eli ile kolumu kavrarken acıyla dudağımı dişledim.
"Sen benden habersiz ne hatlar yedin yine?!"
Yüzüm bembeyaz kesilirken nefes alamadım.
"Özür dilerim ab-"
"Kes sesini!"
Kükremesine karşıt suspus olurken elinde tuttuğu bebeğe baktı.
"Bekle sen bekle ."
Sertçe kolumu bırakarak merdivenlerden aşağı inmeye başlarken peşinden koşmaya başladım.O bebek benim için değerliydi,benim olmasa bile sevmiştim bebeği.
"Abi lütfen geri ver onu bana!"
Beni duymamazlıktan geliyordu.Sanki günah işlemişim gibi kulaklarına tıpa takmıştı.Çöpün yanında durduğunda gözlerim korkuyla açıldı.Önce bebeği kafasından ve gövdesinden tutarak iki parçaya ayırdı bu da yetmezmiş gibi yere atıp ayağıyla ezdi.Bebek parçalara bölünürken parçalanan tek şey o değildi.Kalbim bir cam küresi gibi yere düşüp parçalara ayrılmıştı.
"Onu yerden al ve çöpe at."
Tepkisiz bir şekilde ona bakarken bu sefer sesini yükseltti.
"Onu yerden al ve çöpe at Kardelen!"
Dediğini yaparken bir kez daha susturdum çığlık atan kalbimi...
Bu kitap için yazılmış dediğiniz bir şarkı var mı,eğer varsa nedir?
Ve bir abi sıralaması yapsanız bu ne olur? |
0% |