@nazlimgunay
|
(Geçmiş)
Kollarımı birbirine dolayarak kendimi ısıtmaya çalıştım.Lakin bu soğuk havada içimdeki ateş bile kendimi ısıtmama mani oluyordu.
Sanırım yaramazlık yapıp kapı dinlemiş olabilirim fakat benim de bilmem gereken konular vardı.
Mesela annem ve babamın nasıl öldüğü gibi değil mi?
Annem...kokusunu hiçbir zaman soluyamacağım canım annem.Babam...bir kez bile yüzünü sevemeyeceğim aslan babam benim yüzümden ölmüştü.
Annem ben doğduktan sonra kapatmış gözlerini,babamın kalbi ise annemin yokluğuna dayanamamış geçirdiği kalp krizi sonucu durmuş...
Ben aptalın tekiydim.Kendini düşünen işe yaramaz,nankörün tekiydim.Belki de abilerimin dedikleri her şeyde haklılardı?Ben bencillik edip onlardan sevgi beklemiştim.
Keşke annem ve babam yerine ben ölseydim o zaman bir aileyi yıkmamış olurdum.
Elimle kafama vurdum.
"Aptal!Keşke ölsen!O zaman bu kadar insanın canını yakmazdın!"
Yağan yağmurla karışan gözyaşlarıma inat gökyüzüne baktım bi süre.Sanki derdimi anlacak gibi ona doğru haykırarak susturmaya çalıştım dinmek bilmeyen çığlıklarımı.
"Seni kim sevsin ki?!Sen zaten en büyük hatayı kendini bir halt sanarak yapmışsın!"
6 yaşında olabilirdim fakat neyin ne olduğunu biliyor,görüyordum.Hayat öğretmişti bana bunları,yüzüme vura vura söylemişti tek başıma olacağımı.
"Doğru söylüyorsun."
Arkamdan gelen bariton sesle oturduğum mermerden kalkarak Mirza abime baktım.Islak kıyafetlerim,esen rüzgardan dolayı daha fazla titrememi sağlarken içimdeki yangını bir ben bilirdim.
"Keşke annem ve babam yerine sen ölseydin o zaman mutlu bir aile olurduk sen olmadan."
Sesindeki kin ve nefreti iliklerime kadar hissetmiştim.Omuzlarım suçluluk duygusuyla düşerken içim titredi.Haklıydı,elinden annesini almıştım.
Peki ya ben?Neden kimse bu kız acı içinde kıvranıyor yardım edelim demiyor?Onlar anne ve baba sevgisi tatmışlardı peki ben?Ne annemin yüzünü görmüş ne de babamın güçlü kolları arasında sarmalanmıştım.Ama onlar hepsini tatmış,yaşamışlardı.Ben anne ve baba kelimelerini bile kitaplardan öğrenirken ben ne olacaktım?6 yaşında bir kız çoçuğu yetim,değersiz,çöpten bir farkı olmayan o karanlığın içinde kaybolan kıza ne olacaktı?
"Ben ölsem..."
Acı içindeki gözlerim acımasızca bakan gözleriyle buluştu.
"Mutlu olur musunuz?"
Birkaç dakika duygusuz gözlerle yüzümü inceledi sonrada dış kapıya doğru ilerledi.Arkasına bakmadan o zehirli okları tek tek atmaya başladı.
"Ölmen için her gün elinden geleni yapan bir adama mı soruyorsun bunu?"
Gülümsedim.O oklar ezberledikleri yere tam kalbimin ortasına saplanıp kalmıştı.
"Sana sözüm olsun Mirza Boran ölmek için elimden ne gelirse..."
Başını omzundan ağrı çevirerek bana baktı.Dudaklarında şeytani bir gülümseme yer edindi.
"Sana sözüm olsun Kardelen Ceylan Boran öldüğün gün oynamayan namerttir."
Başımı belli belirsiz salladım.Beni ardında bırakarak dış kapının kapısını kapatırken yangınımla yeniden baş başa kalmıştım.
•••
Dördüde konuşmam için bana bakerken Mirza abime baktım.O belki verdiği sözü unutmuş olabilirdi fakat ben unutmamıştım.
"Mirza abi hatırlıyor musun ben 6 yaşındayken bana bir söz vermiştin?"
Umut edercesine sorduğum soruya karşıt çatık kaşlarla bana bakmayı sürdürüyordu.Ya hatırlamamıştı ya da hatırlamamazlığa vuruyordu.
"Ne sözü bu?"dedi Barış abim olaya fransız kalarak.
"Annem ve babamın ölüm sebebini öğrendiğim gün,sizin bana olan nefretinizin sebebini öğrendiğim gün vermiş olduğu bir söz..."
Herkes meraklı gözlerle bana bakerken ben sadece Mirza abime bakıyordum.Hatırlamış olmalı ki acıyla gözlerini kapattı.
"Karde-"
"Öldüğün gün oynamayan namerttir hatırladın mı abi?"
Dolan gözlerimi tek tek gezdirdim yüzlerinde.Gülümsemeye çalıştım.
"Annem ve babamın ölümünden hep kendimi sorumlu tuttum,yaptığınız şeyler ne kadar kendimi bir çöp gibi hissetmemi sağlasada siz haklıydınız."
Barış abim başını eğerek başıma dayadı,ben de ona yasladım.Ağladığını görmesemde biliyordum,diğerlerinde ondan bir farkı yoktu.Gözleri buğulu bir hal almıştı hepsinin.
"Değildik."
Ateş abimin dediğine karşılık başımı iki yana salladım.Sanki son tutunacak dalı benmişim gibi kollarımdan tutuyordu fakat umrumda değildi.Onlar yıkmıştı beni toparlayamazlardı bir daha.
"Mirza abi sözünü tut."
Ayağa kalkıp bahçe kapısını ilerledim.Arkamdan gelmemişlerdi bunu istemiyordum zaten.Sanki üzerimden tır kalkmışçasına gibi hafiflerken temiz havayı içime çektim.
Artık ağlamıyordum.Tükenmişti göz yaşlarım,son damlasını kadar.
Köşede duran salıncağa ilerledim.Ayağımda ayakkabı ya da terlik yoktu .Çoraplarım kirlense bile huzurluydum.Gözlerimde tükenmişlik ve bolca uyku vardı.
Enkaz altında kalanlar gibiyim,koca bir binanın altında kalmış yaşamak için savaş veriyorum.
Huzur ve huzursuzluk arasında gözlerimi kapattım.
Boran erkekleri gözlerinde acı ve pişmanlıkla yatakta bir melek gibi uyuyan kız kardeşlerini izlerken Mirza dışarı çıkmaları için başıyla işaret verdi.
İlk önce Savaş ardından Ateş çıkarken Barış uzun süre daha kardeşini izledi.
Anlına öpücük kondurmak için eğildiğinde duraksadı hakkı var mıydı buna?
Kız kardeşine dokunamamanın acısıyla gözlerini kapattı, hayatında ilk defa bu kadar büyük pişmanlık içersindeydi .
Kapıyı açık bırakarak abilerinin ve kardeşinin yanına giderken gözlerinin buğulanmasıyla başını iki yana salladı.
Kimseyle göz teması kurmadan koltuğa otururken Mirza'nın ağzından çıkacak kelimeleri bekliyordu herkes.
"Gideceğiz buradan.Kardelen'i kötü etkileyen her şeyden uzaklaştıracağız."
Ateş iki eli arasına aldığı başını sıvazladı.Başı zonkluyordu,gece gözüne uyku girmemişti.
"Gittik diyelim,bizi affedecek mi peki?"
Savaş'ın sözleri bomba misali ortaya düşerken Mirza iki parmağı arasındaki sigaradan derin bir nefes çekti.O dumanın kendisini öldürmesini istiyordu.
Kardelen'in gözlerinde gördüğü şey kendisiydi zamanında o söylemişti zehirli sözleri şimdi ise kız kardeşi.Onun gibi acımadan söylemişti fakat söyleyişinde bile masumluk vardı.
Cezası daha ağır olsun diye mi bu kadar masum diye düşündü.
"Biz kız kardeşimizi kaybettik."
Bu cümlenin doğruluğu Boran erkeklerinin omuzlarını çökerdirken Mirza o günü tekrar yaşıyormuş gibi acıyla göğsünü tuttu.
(Mirza Boran'ın dilinden)
Annem kanserden ölmüştü.Kardelen yüzünden değil.Babamın ise kalbi annemin yokluğuna dayanamamış son sözleri Kardelen'i bize emanet ederek kapatmıştı gözlerini fakat ben bunu bile Kardelen'e yüklemiştim.
Nasıl bir abiydim ben?Ne ara bu kadar kötü olmuştum?
Kardeşimin ölüm günü oynayacağıma yemin bile edebilecek kadar pis kalpli biri olmuştum?
"Gözlerindeki ifadeyi gördünüz mü?"
Acı,saf acı...
"Nasıl dayandı bize ?"
"Biz ne kadar onu elimizin tersiyle itersek o kadar yakındı bize, nasıl görmedik onun tükenmişliğini?"
"Görmek istemedik çünkü."
Kalbimin acıdığını hissettim,son pişmanlık neye yarardı?
Kırılmış küçük bir kızın kalbini tamir edebilir miydim?
Ateş'in aklına o an komik bir şey gelmiş olmalı ki güldü.Ona baktığımızı anladığın ise omuz silkti.
"Evin ışıkları kapandığı anda herkes odalarına çekilirdi fakat Kardelen uyumazdı.Geceleri bizim açılan yorganımızı kapatıp öyle uyurdu.Ama en çokta Barış'ın odasına girerdi çünkü Barış inat eder gibi hiçbir zaman kapatmazdı üstünü."
Gülümsedim.7 sene önce aynı evde yaşamaya devam etseydik benimkini de örter miydi?
"Ateş abi hatırlıyor musun?Annemin kendi elleriyle yaptığı bir vazo kırılmıştı?"
Ateş önce kaşlarını çattı ardından sorgular bir ifadeyle Savaş'a baktı.
"Evet Kardelen'in kırdığı?"
Savaş tedirgin bir şekilde elini ensesine atarak konuşmaya devam etti.
"Onu Kardelen kırmadı,ben kırdım.Sen bana kimin kırdığı sorduğunda kırdığımı söyleyecektim fakat Kardelen benden önce davrandı."
"O yüzden mi Kardelen'in yüzü kıpkırmızıydı o gün?"diyerek araya girdi Barış.
"Ateş abim odaya çekip konuşmuştu,ne dediğini bilmiyorum."
Kaşlarımı çatıp Ateş'e baktım.Ne demek Kardelen'in yüzü kıpkırmızıydı ?
"Ateş?"
Ateş sinirle elini yumruk yapıp açtı.Ve bunu birkaç kez tekrarladı.Suskunluğu zaten her şeyi açıklıyordu.
•••
Bölüm hakkında düşünceleriniz?
Abi lakaplılar?
Kardelen? Birde yakında bomba bölümler var,bunu bilerek oy ve yorum yapın der yazarınız!
|
0% |