Yeni Üyelik
14.
Bölüm
@nazlimgunay

Not:İki tarafta farklı isim söz konusudur!

 

•••

"Perdeleri güneş yıpratır,kızlarını ise babaları,"

•••

 

(Aksoylar)

 

Aradan geçen 1 ayın ardından Aksoylar Cennet'e biraz daha yaklaşmışken gece diye bir kavram yoktu onlar için.Gündüzü geceye,geceyi gündüze katarak her yolu deniyorlardı.Vazgeçmek yoktu,vazgeçmeyeceklerdi.Onsuz geçirdikleri kaçıncı gündü saymayı bırakmışlardı.

 

Adar kız kardeşi için katil olmaya bile hazırdı bunun için yemin bile etmişti,Boranları silecekti piyasadan.

 

Arel kapanan gözleri ovuşturarak kurumuş dudaklarını kahveyle ıslattı.İçtiği altıncı kahveydi pek taktığı söylenemezdi.Dağılmış saçlarını eliyle daha çok dağıtırken başını geri yasladı.Gözlerini kapattığı her an sanki kız kardeşine ihanet ediyor gibi geliyordu.Bir kez bile görmediği yüze o kadar çok hasretti ki bazen dayanamayıp kendini alkole vuruyordu fakat abilerinden aldığı sert uyarılar ayriyeten kız kardeşinin onu böyle görüp üzüleceğini düşündüğü için bırakmıştı.

 

Derin bir nefes aldı,sandalyesini geri iterek ayağa kalktı.Odasından dışarı çıkarken boş bardağını da almayı unutmamıştı.Mutfağa gitmek için aşağı indiğinde ilk önce abilerinin yanına yani salona adımladı.Karşılaştığı ilk şey tabiki de darmadağın olmuş iki yüzdü.Adar'ın kara gözleri Arel'i bulduğunda kaşlarını çatıp elindeki kağıdı masaya koydu.

 

"Aslanım,"dedi babacan bir tavırla.

 

Baba olacak adamın ölümü Cennet'i sokağa bıraktıktan ertesi gün olmuştu.Kimin öldürdüğü bilinmiyordu fakat umursayan da yoktu.Kumar oynadığı adamlar ile başının belaya girdiğini öne sürmüşlerdi her zaman.Adar o yaşında baba olmuştu aslında.Hayat onu ummadığı bir yola sürüklemiş olabilirdi.Buna rağmen göğüs gerebilmişti.Aral ve Arel'a hep bir baba tavrıyla yaklaşmış hala da devam ediyordu bu tutumuna.Aral'ın 27 ya da Arel'in 24 yaşında olması ona pek bir şey ifade etmiyordu.Adar 32 yaşındaydı,hayat ona tonlarca yük yüklemişti fakat Cennet ona bir kez sarılsa sırtındaki onca yük kayboluverirdi.Cennet onun ilacıydı.Soluyamadığı kokusu onun nefesiydi.

 

Arel,Adar'ın konuşması üzerine Aral'ın boş olan yanına oturdu.

 

"Uyu biraz Arel gözlerin kızarmış."

 

Arel abisinin bu dediğine hissizce güldü.Karşısında oturan abisine baktı.Onunda gözlerinde aynı ifade vardı.

 

"Sen aynaya bakmıyor musun abi?"

 

Cümlenin doğruluğu ile bir süre sessiz kaldılar.

 

"Ne yaptın?"diye sordu bu sefer Aral.

 

"Hepsinin hesaplarına baktım ne bir fotoğraf ne de bir konum var.Derslerini iyi yerden çalışmış şerefsizler."

 

Adar sıkıntıyla yüzünü sıvazladı.Boran holdingine bile adamlarını göndermişti fakat oradan da bi haber yoktu.Çünkü Boranların hiçbiri ile gelmiyordu.Sanki yer yarılmış içine girmişlerdi.Polise gitmek istemiyorlardı,daha iyi bir planı vardı Adar'ın bir tek nerede olduklarını bulmaları gerekiyordu.

 

Kenarda duran sigara paketinden bir dal sigarayı dudaklarının arasına koydu.Gereğinden fazla kullanıyordu bu lanet şeyi,günde 2 paket bitirdiği oluyordu fakat sol tarafındaki acıyı bir tek bununla bastırabiliyordu.

 

"Siz bir şey bulabildiniz mi?"

 

"Abim Boran holdingine bizden olan birini stajyer gibi içeri sızdırdı ondan haber bekliyoruz."

 

Arel derin bir nefes alarak başını yana yatırdı.Camdan vuran ışık odaya aydınlatırken aklına gelen soruyla gülümsedi.

 

"Kime benziyordur sizce?"

 

Adar'ın gözleri parlamıştı adeta.Onu görmediği halde resmetmek paha biçilemez bir şeydi onlar için.

 

"Bence Adar abime benziyor.Siyah saçlı,kara gözlü esmer güzelidir..."

 

Adar kaşlarını çatarak ciğerlerine doldurduğu sigara dumanını serbest bıraktı.

 

"Esmer güzeli?"

 

Elini ensesine atarak gözlerini kaçırdı Aral.

 

"Lafın gelişi abi."

 

Adar gözlerini kapatarak sabır diledi.Bunlarla işi zordu.

 

"Benimde düşüncelerim aynı yönde,"diyerek abisini doğruladı Arel.

 

Adar biten sigarasını söndürerek arkasına yaslandı.

 

"Ela gözlü,kumral güzelidir."

 

"Abimle bana benziyor yani?"

 

Adar bu soruyu es geçti.Bilerek böyle bir cevap vermişti,şimdiden Cennet'i kıskanmaya başlamıştı diğer abilerinden.Aral gülümsemeye çalışsa bile başarılı olamadı.Dudakları iki yana kıvrılmıyordu.Yüz mimikleri dahi her yanından yorgunluk akıyordu.Koluyla Arel'i dürttü.

 

"Bak nasılda kıskandı."

 

Adar yanındaki yastığı Aral'a fırlattı.Şimdi şakanın sırası değildi ona göre daha önemli işleri vardı,kardeşinin yerini bulmak gibi.

 

"Zevzek zevzek konuşmaya kes."

 

Üçüde biliyordu ki Aral bunu sadece ortamdaki kötü atmosferi dağıtmak için yapmıştı fakat o da mutlu değildi.Odanın içi tekrardan ölüm sessizliği kaplarken içeri koşa koşa giren korumayla Adar hızla ayağa kalktı.

 

"Adar Bey İstanbul'daki çalışanlardan haber geldi.Nerede olduklarını bulmuşlar."

 

Adar başını iki yana kütleterek keskin bakışlarını kardeşlerini çevirdi.Aral ve Arel'in gözleri kararırken tehlikeli bir şekilde fısıldadı.

 

"Gidiyoruz."

 

•••

 

(Boranlar)

 

"Kardelen!"diyerek odanın kapısını hızlı bir şekilde açtı Mirza.

 

Aksoyların İstanbul'a geldiğini öğrenmişti.Telefonla konuşmalarının ardından bir ay önce taşınmışlardı Kardelen'i zindan ettikleri evden fakat Adar bu numarayı yememişti.

 

"Abi ne oluyor?!"

 

Kardelen'in endişe dolu sesini umursamadı bile.Tek umursadığı bir an önce bu evden gitmekti.Kolundan tuttuğu gibi merdivenlere ilerledi.Diğerleri çoktan arabada yerini almıştı.Mirza öne geçerken Kardelen'i arkaya Barış ve Savaş'ın yanına oturtmuştu.

 

"Ne yapıcağız?"

 

Mantıklı düşünemiyordu.Mirza ne kadar diklenmeye çalışsada Adar'ın karşısında durmak zordu.Heleki konu kız kardeşi ise şayet gözü hiçbir şey görmezdi.

 

Kardelen onlar için kimsenin tahmin bile edemeyeceği kadar önemli biriydi.Bir devlet anahtarı misali..

 

"Bilmiyorum,Allah kahretsin ki bilmiyorum!"

 

Ne olduğunu anlamaya çalıştığı halde anlayamıyordu Kardelen.Bir anda ne olmuştu?Aklı almıyordu.Bütün algıları kapanmıştı.Sonu bilinmeyen bir yola gidiyordu.Ve yanındakiler hiçte güvenceli insanlar değildi.

 

Hava çoktan kararmış,bulutlar gün yüzüne çıkmıştı.Göz gözü görmezken Mirza iki de bir aynadan arkasına bakıyordu.Fakat görünen o ki peşlerinde hiçkimse gözükmüyordu.

 

"Abi?"Yan tarafında konuşan Ateş'e kısa bir bakış atarak arabayı benzinliğin karanlık tarafına çekti.Issız olan bu yerde kimsenin olmamasından yararlanarak aşağı indi.Saatlerdir yoldalardı ve artık bunalmaya başlamışlardı.

 

"Dünya varmış,"dedi Savaş derin bir nefes alırken.

 

Sabah hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlardı ve bu durum Kardelen'in daha çok gerilmesine neden oluyordu.O da arabadan inmiş,derin derin nefesler alıyordu.Mirza onun indiğini gördüğü an yanına gitmiş,sertçe kolundan tutmuştu .

 

"Arabaya geç ve biz gelene kadarda inme!"

 

Öfkesinin sebebi Adar'dı.Çoçuk gibi ondan kaçtığı için yediremiyordu kendine.

 

Kardelen yeniden araba binerken benzinliğe giren abilerini izledi uzun bir süre.Sıkıntılı bir nefes aldı.Nereye gidiyorlardı?Hiçbir fikri yoktu.Tek bildiği korkuyor oluşuydu.Camdan dışarıyı seyrettiği dakikalarda ne giden vardı ne de gelen.Bunun sebebi saatin gece 4'ü göstermesiydi.

Kendini gökyüzündeki yıldızlara o kadar çok kaptırmıştı ki kapının açıldığı fark etmemişti bile.

 

"Ab-"

 

Konuşmasını engelleyen onu karşılaştığı yabancı yüzdü.Ne olduğunu anlam veremezken diğer taraftaki kapıda açılmıştı.Kardelen,çığlık atmak için dudaklarını araladı ancak bir çift el ağzını kapattı.Bedenini hareket ettirmeye çalışsada bu girişimi başarısız olmuştu.Bütün uzuvlarına kadar uyuştuğunu hissediyordu.Ağzına kapatılan eterin kokusunu solumamaya çalışsa bile bir müddet sonra nefes almak zorunda kalmıştı.

 

Ela gözleri yavaşça kapanırken son gördüğü şey bir çift göz olmuştu.Başı yana düştü.Derin bir uykuya dalmışa benziyordu.

 

Adam,kızı kucağına alırken diğerlerine baş işareti ile yapması gerekeni gösterdi.

 

Madem kurallarına uyulmuyordu,o da bu oyunu bozardı.

 

•••

 

Mirza benzinlikte işini halletmiş,aldığı birkaç yiyeceğin parasını ödüyordu.Diğerleri de o sıra tuvaletten çıkmış yanına gelmişti.

 

"Yola devam etmeliyiz hala peşimizde olduklarına eminim,"dedi Mirza.

 

Diğerleride abisinin bu görüşüne katılıyordu.Adar kolay pes etmezdi.İstediğini,istediği vakit alırdı.

 

"Abi inat etme biraz ben kullanayım sen de biraz dinlen?"

 

Mirza,Ateş'e cevap vermek için dudaklarını araladı.Fakat konuşamadı.

 

"Olamaz..."

 

Tek bir gerçek vardı artık.O da az önce indikleri arabanın şimdi alevler içinde yanıyor olmasıydı.

 

Önemli olan araba değildi,içerisinde Kardelen'de vardı.

 

 

 

 

•••

 

 

 

Nasılsınız?

 

Bölüm hakkında düşünceleriniz?

   

Cennet?

 

Adar,Arel,Aral?

 

Barış,Savaş,Ateş,Mirza?

 

Diğer bölümde görüşürüz.🦋✨

Loading...
0%