@nazlimgunay
|
Siyah çarşaflar arasında kaybolan minik bedene kaydı Adar'ın hüzün ve özlem dolu mavi irisleri.14 senedir yüreğinde kor bir ateş gibi yanan özlemi bugün öyle bir harlanmıştı ki Cennet'in yanında olması yangınına su serpmek yerine odun atıyordu.
Yanı başındaydı fakat bir hayli uzaktı aslında.
Dokunamıyordu...
Sevemiyordu...
Sarılamıyordu...
Solumak için can attığı kokusunu soluyamıyordu.Bunun tek bir sebebi vardı.
Kıyamıyordu.
Öpmeye,dokunmaya kıyamıyordu.
Yeni kavuşmuşlardı bir kez daha kaybetmeye dayanamazdı.Adar bunun garantisini verebilirdi.
Badem gözleri,dolgun kırmızı dudakları,küçük sivri burnuyla öyle kusursuz görünüyordu ki kıskanılacak bir güzelliğe sahipti.Adar şimdiden kıskanmaya başlamıştı bile.Uzun bir süre gözlerini Cennet'in yüzünde gezdirdi.Tahminleri doğru çıkmıştı.Adar'dan çok diğerlerine benziyordu.Fakat okşamak için can attığı saçlarından eser kalmamıştı.
Elini kadırdı Adar bir kez daha içindeki körüklenmeye engel olamayarak fakat dokunması ile beraber ateşe değmişçesine geri çekmişti anında.Sıkıntıyla elini dağınık saçlarına daldırırken Aral'ın sesi onu karmaşık düşüncelerinde uzaklaştırmıştı.
"Merak etme uyanmaz ilacın etkisinde,"diyerek onu yatıştırmaya çalıştı.Abisinin gözlerinden okunan endişeyi sezmişti.O da endişeleniyordu abisi için,günlerdir ağzına bi lokma sürmemiş,doğru düzgün uyumamıştı bile.
"Ne zaman uyanıcak?"
"Bilemiyorum belki 1-2 saate ya da 15 dk sonrada uyanabilir."
Adar kaşlarını çatarak sinirle konuştu .
"Doktor değil misin sen?Tam saat ver bana geveleyip durma."
Aral göz devirdi.
"Aynen abi hastaların uyanma saatlerini de biz biliyoruz."
"Aral!"
Aral iki elini kaldırarak teslim olduğunu belirtti.Adar kenardan aldığı yastığı Aral'a atacağa anda duyduğu sesle yerinde taş kesildi.
"D-dur!"
Cennet'in kısık çıkan sesi bakışların ona dönmesini sağlarken odaya Arel'de girmişti.Üçününde gözleri Cennet'ten ayrılmazken Cennet önce kurumuş dudakları için etrafına bakındı.Aral anlamış gibi titreyen elleriyle bardağa doldurduğu suyu Cennet'e uzattı.Cennet,minnet dolu bakışlarla ona bakarken birkaç damla suyla dudaklarını ıslattı ardından ona donuk bakışlarla izleyen koyu mavi irislere döndü.
"Neden kardeşine bağırıyorsun?"dedi durgun bir sesle.Bedeni ve ruhu o kadar yorgundu ki oturup saatlerce duyduklarına ağlamak istiyordu.
Adar kaşları çatık Cennet'e bakarken"bağırmıyordum."diyebildi sadece.Cennet'in onlarla konuşmasını beklemiyordu hatta ilk sahte abilerini sorar diye düşünmüştü bile.
"Bağırma..Uçup gider sonra."
Cennet'in söylediği şeyler üçününde düşüncelerini darmadağın ederken sesli bir şekilde nefes verdi Cennet.
"Aynı benim sizin elinizden 14 sene önce kayıp gitmem gibi."
Adar'ın yüreğine bir acı saplandı.Nereden biliyordu bunları?Oysa Adar alıştıra alıştıra anlatacaktı her şeyi.Aklına gelen şeyle ayak ucundan kulaklarına kadar kızarırken öfkeyle kafası eğik ikiliye baktı.Cennet'in yanında bu konu hakkında konuşmuş olmalılardı fakat bir diğer merak şey ise Cennet'in ne zamandan beri uyanık oluşuydu.
"Se-"
"Evet,sizi dinledim.Ama suç onların değil benim."
Arel başını yan çevirerek onu savunan kardeşine baktı.Siyah yatağın içinde bile bir melek gibi duruyordu fakat yüzündeki kan çekilmiş gibiydi.Solmuş bir çiçeği andırıyordu.
"Özür dilerim insanları dinlemenin kötü bir şey olduğunu biliyorum ama...Özür dilerim işte."
Titreyen çenesi konuşması zorlaştırırken gözyaşlarını geri gönderdi.Kalbi öyle bir çıkmaz sokağa girmişti ki yolun sonunda uçurum vardı.
Başını yan tarafa çevirerek pencereden dışarıyı seyretmeye başladı.Söyleyecek birçok lafı vardı.Ve sormak istediği bir hesap.Bunca yılın acısını çıkarmak istiyordu fakat kime kızabilirdi ki ?
Tanımadığı üç adamı mı?
"Bize kızgın mısın?"
Aral'a bakmadan iki yana kafa salladı Cennet.Konuşmaya hali yoktu gerçi konuşsa ne olacaktı ki?Onu dinleyen biri mi vardı?
Kapının kapanma sesiyle tuttuğu yaşlar süzülüp ıslattı yastığı.Zaten bu olanların hepsi de kendini tuttuğu için olmamış mıydı?
Kaç gece ağlamıştı böyle,sabaha hiçbir şey yokmuş gibi kalkmıştı.Birileri sanki kalbini söküp almışta yerine duvar örmüştü.Gelen giden o duvarı çatlatıyor,yıkıyordu.
Başını tekrardan diğer tarafa çevirdiğinde gözlerini kapattı.Ağlamak istiyordu fakat ya biri gelip onu böyle görürse?
Zevk alır mıydı Savaş gibi?
Güler miydi Barış gibi?
Yarasına tuz basar mıydı Ateş gibi?
Çoçukluğundan vurur muydu Mirza gibi?
Arel ve Aral'in konuşmalarından duyduğu kadarıyla 4 saat olmuştu hastaneden çıkalı...
Gözlerini kapatıp açarken az kalsın yeri boyluyordu.
"Cennet!"
Cennet önce kolunu tutan ele ardından onu izleyen gözlere baktı.
"Sen niye gitmedin?"
Kızın titreyen dudaklarına ve dolu gözlerine baktı Adar.Ne kötü bir histi kız kardeşinin ağlaması oysa yıllarca ağlamıştı Cennet.
"Kendi odamdan mı kovuluyorum?"
"Öyle demek istemedim."
Cennet'in bu çıkışı Adar'ın gerilmesine neden olurken yutkundu.
"Ne zamandan beri uyanıksın?"
"Hastaneden çıktığımdan beri..."
Adar'ın koyu irisleri keskinleşirken kaşlarını çattı.
"4 saat önce?"dedi emin olmak amacıyla.Cennet yutkunarak kafa sallarken Adar'a korku dolu bakışlar atıyordu.Hastaneden çıktığında onu kucağına alan Adar'dı o zamandan beri Cennet sebepsiz bir şekilde korkuyordu ondan.
"Yani bize uyuyordum rolü yapıyordun?"
Bu adam beni germek için mi vardı?Öz abimle ilk konuşmamızın böyle olacağını tahmin etmiyordum.
Gözlerini kısarak üzerime eğildiğinde yatağa daha çok sindim.Amacı neydi?korkudan bayılmama az kalmıştı.
"Nefesini tutma."
Cennet gözlerini kırpıştırarak ne zaman tuttuğunu bilmediği nefesini serbest bıraktı.Bu adam onu Mirza'dan daha çok korkutuyordu,bakışlarında anlam veremediği bir duygu vardı ve bu daha önce görmediği bir duyguydu.Bir aslanın ceylana olan bakışları gibiydi bakışları,yemek istiyordu.
"Tanımadığınız bir kızı evinize aldınız?Korkmuyor musunuz size zarar vermemden?"diye atıldı hemen.
"Adar emin bir şekilde "Hayır"dedi.Cennet karıncayı bile incitmezdi.Hatta bir an söylediğine gülecek gibi olmuştu.
"Sizden kaçıyorduk değil mi?"
"Evet."
"Neden peki?"
Cennet sadece bu üç adamın öz abileri olduğunu öğrenmişti onun haricinde bildiği başka bir şey yoktu.
"Cennet..."
"Sizinle kalmak istemiyorum,"dediğinde Adar'ın zayıf noktasına bastığının farkında değildi.Adar'ın diğer kardeşlerine kızmasının bir nedeni de bu cümleydi aslında.Duymak istememişti.Ağır gelecekti,her an yıkılacak bir ev gibi duran kalbi bu cümleye dayanamayacaktı.Öyle de oldu,tek bir cümle bin parçaya böldü Adar'ı.
"Üzgünüm..."
"Sana seçenek sunmadım Cennet.Gidişine açık olan her kapıyı kapattım ben."
Adar'ın öfke kotası dolmak üzereydi.Cennet'in lafları sinir kat sayılarının artmasına neden oluyordu fakat ondan korkması istediği en son şey bile değildi.
"14 sene sonra seni bulmuşken bir kez daha bırakamam.İsteme benden bunu."
"14 sene önce bırakabilmişsen şimdi de bırakabilirsin."
Cennet bu sözleri titrek bir biçimde söylerken her kelimenin altında ayrı bir hüzün yatıyordu.Sözde onlara kızmıyordu fakat eğer içindekileri dökmezse kafayı yiyecekti.
Adar'ın çenesi seğirdi.
"Ben seni bırakmadım,bırakmam da."
"Masalın sonu mutlu bitiyor mu bari?"diyerek alayla konuştu.
"Cennet!"diyerek sesini yükseltti Adar.Kız, adamı sinir etmek için öyle uğraşıyordu ki başarıyordu da.Cennet anında suspus olurken zar zor arkasını döndü.
"Uyuyacağım umarım buna da bağırmazsın,"dedi fısıltı misali çıkan sesiyle.
Cennet,Adar'ın duymadığı sanarak kurduğu cümleyi aslında Adar duymuştu.İlk günden kardeşiyle arasında duvarlar örünmüştü,kırması zor olacaktı fakat Cennet yanındaydı o yeterdi Adar'a.
Pişmanlık bedenini esir almışken yavaş adımlarla yatağa ilerledi.Cennet'in yorganını düzelttiği sıra sıkıntılı bir iç çekti.Şu an ihtiyacı olan iki şeyin uyku ve kız kardeşinin kokusu olduğunu biliyordu Adar fakat Cennet'in bunu izin vermeyeceğine de biliyordu.Odaya dolan papatya kokusuyla yetinecekti.
Cennet içinden 20'ye kadar sayarken 10. saniyede kapı kapanma sesi duymuştu.Yorganı başına çekerek gözyaşlarının akmasına izin verdi.Yanağından aşağı süzülen her yaş kalbini acıtıyordu.
"Dayanamıyorum."
Kan çanağı olmuş gözlerini acıyla kapatıp açtı.
"Bu kadar gerçeği kaldıramıyorum,güçlü duramıyorum."
Kimi kandırıyordum?Ben zaman güçlü olmuştum ki?Yaşadığım onca şeyden ders çıkarmam gerektiği yerde ben yine ağlıyordum.Aptalın tekiydim.
Birkaç saat önce hastane çıkışı...
Cennet yabancı bir odada açtığı gözlerini etrafta gezdirdi.Ela gözleri sırtı dönük iki kişiyle birleştiğinde yutkundu.Yeni uyanmanın sersemliği vardı üzerinde.Çığlığını son anda yutmuştu.
"Onu uyutman normal bir şey miydi abi?"
Sessiz kalarak konuşmaları dinlemeye başlarken yaptığının yanlış olduğunu biliyordu fakat içindeki merak duygusunu bastıramıyordu.
Aral elini Arel'in omzuna koyarak sıvazladı.
"Korkma aslanım alt tarafı birkaç saat uyku çekti uyuyan güzel."
Cennet kaşlarını çattı.
Kimdi bunlar?Benim hakkımda mı konuşuyorlardı?
Arel kızaran gözlerini ovuşturdu.
"Ya bizi kabul etmeyip gitmek isterse?"
Aral dikkatlice kardeşini dinlemeye devam etti.
"Abi ben bir kez daha dayanamam,kaldıramam onsuzluğu."
Aral gözleri dolan kardeşine bakıp yutkundu.Kim derdiki 14 yaşındaki bir çoçuğun 3 adamın nefesi olacağı?Destek verircesine iki kere omzuma vurdu Aral fakat konuşmadı.Sesi titrek,gözleri hüzün dolu olacaktı biliyordu kendini.
"Boranlar ne olacak?"diyerek konuyu başka bir yöne saptırdı Arel.Cennet iyice meraka kapılırken neler olduğunu hala anlamamıştı.En son arabadaydı.
Aral pişkin pişkin güldü.
" Adar abim çoktan halletmiştir onları şimdi oturmuş ağlıyorlardır şefersizler."
Kısa bir sessizlik oluşurken Aral'ın kontrol amacıyla arkasını döndüğünde Cennet hızla gözlerini kapadı.Neyseki yakalanmamıştı.
"Abi olmak güzel şey..."
"Tabi eğer layıkıyla yapıyorsun."
Aral kaşlarını çatarak Arel'e baktı.
"Ne demek istiyorsun Arel?"
Arel abisini kızdırdığı için alttan alttan sırıttı.
"Bana yaptıklarının aynısını cennet gözlüme yapmazsın dimi?"
Aral gözlerini kısarak tehditkar bir bakış attı.
"Yediğin önünde yemediğin arkanda neyi mi gördün lan bu zamana kadar?!"
Cennet uyanmasın diye kısa sesle konuşmaya çalışıyorlardı fakat onları gizlice dinleyen fareden habersizlerdi.
"Yemedim yedirdim,içmedim içirdim klişelerine de girecek misin abi?"
Aral başını iki yana kütleterek sesli bir soluk verdi.
"Bana bak sen,yat kalk Cennet'e dua et.Abisini dövdüğümü öğrenip üzülür sonra."
Cennet'in zihninle şimşekler çakarken şimdi taşlar yerine oturmuştu.Kapının açılma sesiyle gözlerini açmamak için direndi,kalbi hızla göğüs kafesini delecek şekilde atıyordu.
"Çıkabiliriz."
Aral baş sallayarak Cennet'in yanına ilerledi.Kolundaki kelebeği çıkarmak için uzandığı an Adar"canı yanarsa canın yanar,"dedi.
Aral tedirgince önce abisine sonra yatakta yatan kardeşine baktı.Yıllardır bu işi yapıyordu fakat şuan oldukça tedirgin olmuştu.Kelebeğin bantları dikkatli bir şekilde çıkarıp bant yapıştırdıktan sonra bantın üstüne dudaklarını bastırdı.Cennet bu ani hareketle irkilirken gözlerini açmamak için direndi.Aral abisine dönüp başını salladığında Adar Cennet'i kucağına aldı.
"Dışarısı soğuk ceketinizi verin biriniz ."
Adar'ın üzerinde bişey yoktu bu yüzden ikiliden istemişti.Arel bunu bekliyormuşçasına elindeki ceketi Cennet'in üzerine bıraktı.Şakağına bir buse kondurmayı da ihmal etmemişti.
Adar kucağındaki kızı sıkıca tutarak arabaya ilerlerken arada bi bakışları küçük kıza kayıyordu.Cennet'in başı Adar'ın omzuna düşerken aldığı toprak kokusu uykusuna uyku katmıştı.
Cennet rol yapmakla iyiydi,mimiksiz yüzünden hiç pas vermemişti.Rol yapmayı tecrübe edinmişti.Gülerken bile rol yapıyordu tek rol yapmadığı an ağladığı zamanlardı.
Arabanın arkasına bırakıldığı an bildiği tek şey vardı ki o da bir daha Boranların hayatında olmayacağıydı.
•••
Yine ben! Özlemişsinizdir diye düşündüm Cennet'i :) Bölüm hakkında düşünceleriniz? Arel,Aral ve Adar? Cennet? Diğer bölümde görüşürüz✨🦋 |
0% |