@naznaznaz
|
Merhaba.
4. Bölümden selamlar. Umarım iyisinizdir.
Satır arası yorum yapmanız ve yıldıza basmanız beni gerçektende memnun eder.
🌑☀
"Yanan ateş iyice harlandı, ve kadın ile adam arasındaki uçurum arasındaki boşluğu aydınlattı. "
Üzerimi giyinmiş, Şeyda'nın geldiklerine dair attığı mesaj ile aşağıya inmiş onları bekliyordum.
Üzerime beyaz karnımı açıkta bırakan bir büstiyer ve siyah bol paça bir kot giyinmiştim.
Saat onbir buçuk olmuştu. Yaklaşık on dakikaya gelirler diye düşünüyorum.
Beklemeye devam ederken telefonumu elime aldım ve korkarak da olsa bilinmeyen numaradan gelen mesajlara bakmak için uygulamaya girdim ama daha sohbete tıklamadan duyduğum korna sesi ile kafamı kaldırıp gözlerimi hemen beş altı adım ötemde karşı kaldırıma yeni gelmiş olan arabaya çevirdim.
Şeyda'nın ağabeyi; Kılıç Kara'nın arabasıydı.
Adımlarımı arabaya doğru çevirdim ve arka koltuğa binmek üzere ilerledim. Ben yürürken, açıkta bıraktığım sarı hafif bukle leri olan saçlarım da dalgalanıyordu. Ve giydiğim siyah,bacağımın bileğinden bağlamalı hafif topuğu olan ayakkabılarım yolda tok bir ses çıkartıyorlardı.
Arka kapıyı açıp arabaya bindim. Ben bindiğim gibi Kılıç arabayı çalıştırmıştı.
Arabayı Şeyda'nın şen sesi doldurdu. " Nasılsın bebek? "
Hafifçe gülümsemeye çalıştım ama bunun zoraki bir gülümseme olduğunu çok rahat bir şekilde anlayan Şeyda arkasını hafifçe dönerek kahverengi gözlerini gözlerime çevirdi.
Baktı, çok değil sadece on saniye kadar. Ardından ise gözlerini gözlerimden sıyırıp elimde sıkıca tuttuğum telefona çevirdi. Ne anladı bilmiyorum ama gözlerini tekrar gözlerime çevirdiğinde bir şeyler anlamış gibi baktı bana.
Soru sormadan önüne döndü, radyoya uzandı ve ardında dumura uğramış bir Lena bıraktı.
Bakışlarımı aynaya çevirdim ve tam o sırada Kılıç Kara'nında aynadan bana baktığını fark ettim.
Bakışlarımız aynada kesişti. Gözlerini kaçırmadı, bende kaçırmadım, öylece baktım. Kahverengi gözlerinde herhangi bir duygu yoktu, ama benimkiler kadar duygusuz da bakmıyordu sanki.
Kılıç Kara gerçektende değişik bir adamdı.
Radyonun sesi ile bakışlarımı aynadan kopararak tekrar yola çevirdim. O sırada radyodan arabanın içerisine süzülen şarkı sözleri ulaştı kulaklarıma.
"İsmin yankılanır mavi duvarlarda. Sensiz bu ev yarım bir cümle gibi. Ortalandı defter kalbin hizasında. Durur imzasız ömrün mürekkebi."
Bengü Beker- Sana Yıldızları Ödediğimden çalıyordu.
Çok severdim ve Şeyda'nın da bunu bilerek açtığını biliyorum. Beni en sevdiğim şarkılardan olan bu şarkı ile rahatlatmaktı amacı.
Ama rahatlık hissi hiç uğramadı bile. Gözlerim telefonumu buldu, zerre isteğim yoktu.
O sohbete girip saçma sapan mesajlarla karşılaşacağıma eminim. Ama genede engel olamadım kendime ve telefonu açıp direkt uygulamaya girdikten sonra bilinmeyen numaranın sohbetine tıkladım.
Bilinmeyen numara: Nasılsın ay? (10.55)
Bu kadardı sadece nasılsın yazmıştı.
Söylediğine göre bugün pek iyi şeyler olmayacaktı ama bana bunu hatırlatan herhangi birşeyde yazmamış olması beni az daha olsa rahatlattı.
Burnumdan nefesimi verdiğimde üzerimde bakışlar hissediyordum.
Telefonu çantama koydum ve yeniden yola çevirdim bakışlarımı. Ardından şarkının huzurlu kollarına bıraktım kendimi. Ben telefon ile ilgilenirken nakarat kısmına gelmişti şarkı.
"Cayıyorsam canım ederindem Ne acımdan ne de kederimden Sana yıldızları Ödediğimden Ama haberin yok bunun bedelinden."
Derin bir nefes aldım. Kendimi düşüncelerden uzaklaştırmak istedim. Ama olmadı, olmuyordu.
Ben hernekadar kaçmaya çalışssamda düşünceler beni rahat bırakmıyordu.
Neler olacaktı?
Artık gerçektende şaka olmadığına emindim. Özelliklede gördüğüm rüyadan sonra.
Gözlerime aynadaki Kılıç'ın gözleri takıldı. O sırada bakışmamıza, Bengü Beker eşlik etti:
"Bi' yanım korktu bir yanım aşık. Bi' yanım yandı en güzelinden Bi' yokuştum nereleri aştım Ama sana geldim ta ezelimden."
Aynadaki bakışlarının titrediğini hissettim, ardından kaçırdı gözlerini. Sanki bir çakmak çakılmış ve aramızda derincesine olan uçurumun arasında alev almıştı. Ve o ateşin bizi yakacağından Kılıç da bende tamamen habersizdik.
Ateş yandı, ve harlandıkça harlandı. Önüne gelen herşeyi yakabilecek kadar harlandı.
Ama yakmayacağı sadece iki kişi vardı. Bu kişiler ise aralarında tamamen derin bir uçurum olan adam ve kadındı.
Herkes yanacaktı ama Ayışığı ve Kara yakacaktı.
Fakat henüz ikiside bundan habersiz...
🌑⚫
Merhabalar bu bölümün gereğinden kısa olduğunu söylemek isterim öncelikle. Yani diğer bölümler bu kadar kısa olmayacak.
Bölümün kısa olmasının sebebi ise haftasonu ve önceki hafta boyunca ders çalışmam.
Umarım bölümü sevmişsinizdir.
Sormak istediğiniz soruları buraya bırakırsanız cevaplarım:)
Sevgilerle.
❤🩹
|
0% |