@ncletprk
|
Gün doğarken, şehrin üstünü sarıp sarmalayan hafif bir sis, Güneş’in altın rengiyle aydınlanmasını bekliyordu. Nehir, kulaklarını tırmalayan alarm sesiyle gözlerini açtı; bu ses, tüm evin duyması için yeterince yüksekti ve kim bilir kaç kere çalmıştı. Alarmı kapatırken saatin 7’ye doğru geldiğini fark etti. Bu dönem, her şeyin daha farklı olmasını istiyordu; hayallerinin peşinden koşma kararlılığıyla doluydu. Hızla kalktı, hazırlanmaya başladı; içinde heyecan ve belirsizlikle dolu yeni bir güne adım atmak için sabırsızlanıyordu. Aynada son kez kendine bakarken, kardeşi ona seslendi. “Nehir, hadi kahvaltı hazır.” Nehir'in yüzündeki gerginlik hemen fark ediliyordu. Ailesine geçen yıl müzikle olan bağından bahsetmişti ama onlar onu anlamak istemiyorlardı. Sürekli olarak ya mühendis ya da doktor olması gerektiğini söylüyorlardı. Bu durum onu epey üzüyordu. İç sesini dinlemeye karar verdi; bu dönem onu yeni başlangıçlara götüren bir yol olacaktı ve o da bu yolu takip edecekti. Gerginliğini bir kenara bırakarak güler yüzlü bir şekilde mutfağa ilerledi. Mutfağa geldiğinde babası ve kardeşini masada, annesini ise ocağın başında gördü. “Günaydın herkese,” dedi gülümseyerek. Babası “Günaydın prensesim,” derken annesi de aynı şekilde “Günaydın kızım,” dedi. Mete’nin sessizliğini fark ettiğinde ona döndü. “Bana da günaydın değil mi kardeşim?” dedi Nehir. “Yok sana günaydın falan,” diye yanıtladı Mete. “Mete, ne oldu? Rolleri mi değiştirdik? Ne bu tripler?” diye gülerek cevap verdi Nehir. Mete tam bir şey söyleyecekti ki anneleri elindeki tava ile araya girdi. “Evet, menemeni getirdim,” dedi. “Afiyet olsun güzel kardeşim,” dedi Mete, az önceki sohbetin üzerine kelimelerini vurgulayarak söylemişti. Nehir de aynı tavırla “Afiyet olsun kardeşim,” dedi. Zaman geçti ve sofradaki sessizliği babası bozdu: “Kızım, bu yıl için çok çalışman gerektiğini biliyorsun değil mi?” Annesi de babasını onaylayarak “Kesinlikle. Önündeki hedeflere ulaşmak o kadar kolay değil Nehir,” diye ekledi. Düşündüğü konuşma başlamıştı; ailesi yine şaşırtmamıştı. Tekrar tekrar onların belirlediği hedeflere ulaşmanın ne kadar zor olduğundan bahsediyorlardı. İçinden bir ses diyordu ki artık ailesine sesini çıkartmalıydı ve kendi hedeflerinin olduğunu anlatmalıydı; fakat bunu yapacak cesareti henüz bulamamıştı. Bu yüzden onları onaylayıp geçmeliydi: “Evet biliyorum, merak etmeyin,” dedi durgun bir ses tonuyla. Mete, Nehir'in neden durgunlaştığını çok iyi biliyordu ve buna sinirlenmeye başlamıştı. Hızla sofradan kalktı: “Ellerine sağlık anne,” dedi ve yerde duran çantasını alıp okula doğru yola çıktı. Nehir, Mete'nin bu tavrına asla anlam veremiyordu; o da çantasını alıp dış kapıya yöneldi. Ailesine son kez baktı ve içinde bulunduğu durumu düşündü; düşünceleriyle beraber okula doğru yol aldı. |
0% |