Yeni Üyelik
4.
Bölüm

İntikam 4 bölüm

@nebahatsarca

İNTİKAM

4. BÖLÜM SİZLERLE

KEYİFLİ OKUMALAR...

 

10.01.2009

 

Bugün ailesinin ölümünden 15 gün olmuştu. Özlüyordu onları , abisinin ona kızmalarını , ayperiyi kucaklayıp onla konuşmayı , annesi tarafından saçlarını okşayıp taramasını , babasının ona her gece masal okumasını. Hepsini çok özlüyordu.

 

Dedesi onlarla alakalı hiç bir şey dememişti. Sadece onların intikamını al demişti ve eğitmeye başlamıştı deniz'i.

 

Dedesinin duygusuz olduğunu düşünmeye başlamıştı. Sercanla kendisine yapılanlar acımasızdı. Eskiden asla böyle insan değildi. Eskiden gözleri farklı bakardı. Şimdi ise yanıyordu , bir ateş gibi kavruluyordu hiç sönmeyede niyeti yoktu.

 

"İçin" dedesinden ses gelince düşüncelerinden sıyrıldı deniz.

 

Gece gece dedesi kafalarından aşağıya buzlu su dökmüştü. İkimizde ne olduğumuzu şaşırmıştık. Şimdi ise masaların üzerindeki şişelerle bakışıyorlardı.

 

" ne bunlar " dedi sercan . Artık alışmıştı buraya . Denize kardeşi gibi bakıyordu.

 

"Sorma çocuk iç dediysem içmek zorundasın " dedi Eyüp karatay.

 

Deniz konuşmuyordu sadece konuşulanları dinliyordu. Hiç hali yoktu ve dedesinin geçenlerde kurşunladığı bacağı da hala iyileşmemişti.

 

Sercan eyüp karatay'a nefretle baktı sonra ise şişelerden birine uzanıp kapağını açtı.

 

Deniz'de halsiz bir şekilde şişelerden aldı.

 

"Alkol bu " dedi sercan içtiği şeye nefretle bakarak. Sevmiyordu bu şeyi.

 

"Akıllı çocuk , devam edin " dedi eyüp karatay.

 

Deniz büyük yudumlar almaya devam etti. Alkol'un acı tadı boğazını yakıyordu ama umursamadı. Alkolun farklı bir etkisi vardı.

 

"Ne bu hız kızım" dedi sercan . Bir yudum daha aldı. " lan ben içemiyorum sen nasıl içiyorsun, yavaşla " dedi.

 

Deniz şişeyi tamamen bitirdiğinde sercana döndü. Sercan şaşırarak ona bakıyordu. Deniz 'in gözleri kayıyor du. Mayışmıştı.

 

"Noldu " dedi deniz .

 

" yavaşla , çok hızlı içiyorsun , zararlı "

 

Güldü Deniz. " bunu içmemizde zaralı değil mi , ama zorundayız değilmi , yaşımız kaç bizim"

 

Eyüp karatay atladı söze. " zararlı ama mecbursunuz , görevlerinizde içmek zorunda kalabilirsiniz , bağışıklığınız oluşması lazım " dedi.

 

" hem bu içtiğiniz şeyler insanda kafa yapar belki acılarınızı bunun sayesinde unutursunuz" diye devam etti.

 

Deniz kafasını olumluca salladı. Bir şişe daha aldı ve yudumlamaya başladı.

 

Sercan ise gözleri önünde yanan kıza baktı. Oda şişe alıp kafasına dikti .

 

Sabaha kadar şişeleri bitirdiler . Geri kalan saatlerde ise birbirleriyle dövüştüler.

 

🐚 

 

Yaşa deniz karatay intikam için yaşa .

 

Bir anda kapı açılınca bende refleks olarak bacağımda olan bıçaklarımdan birini çıkardım.

Ama karşımdaki kişiyi görünce yavaş yavaş indirdim.

 

"Kerim burda ne işin var " dedim bıcağımı yerine yerleştirerek.

 

"Sen neden geldin " dedi soruma sorula karşılık vererek.

 

Elimdeki toz alma bezini onun gözüne soktum.

"Toz alıyorum "

 

Oda odadan çıktı ve çıkarken de kapıyı kapattı. "Yanlış yerdesin deniz " dedi üzerime yürüyerek.

 

" hepinize göre yanlışım bana göre doğrudur kerim " dedim ve göğsünden sert bir şekilde itledim. İki üç adım sendelendi.

 

"Peki tamam sakin ol şampiyon " dedi ellerini kaldırarak.

 

" o odanın içinde ne vardı ? " diye sordum.

 

"Zaman 'ı gelince öğrenirsin " dedi ilerlemeye başlayarak.

 

" istesem şimdi öğrenirim ama işten zevk almam gerek." Dedim.

 

Kerim küçüklük arkadaşımdı , ailem ölmeden evimizde çalışanlar olurdu . Kerim ise çalışanlardan birisinin çocuğuydu . Eskiden onu çok severdim ama şimdi sevmemeye başlamıştım. Kendimce bir takım şüphelerim vardı.

 

Bende onu takip ettikten sonra yollarımızı ayırmıştık.

 

Ben fortmantoya bıraktığım poşeti alarak sabah giyindiğim yere girdim. Akşam olmuştu.

 

Üstüme kendi kıyafetlerimi giydikten sonra kendi başıma yürümeye başladım.

 

Sercan 'ı bilmem kaç saat önce görmüştüm. Bir dahada görmemiştim.

Mutfak kapısına yaslandım. " makbule abla ben çıktım." Dedim . Neden çıktığımı haber verdiğimide bilmiyordum.

 

" yarın sabah görüşürüz kızım , Allaha emanet " dedi bana gülümseyerek.

 

" sende makbule abla " dedim ve yaslandığım yerden ayrıldım.

 

Eken ailesini en masumlarıydı onlar ; biri makbule abla, biride ekenlerin kendi kızı ruhsar.

 

İnşallah bu hikayede ikisinden birinin canı acımazdı.

 

Evin kapısından çıkarken kulpu tutan elimin üzerinde bir el hissettim.

 

Şaşırarak arkama baktım. Elimi tutan kişi eren'di.

 

Beni sal bi eren.

 

"Pardon " dedim elimi ordan çekmeye çalışarak.

 

"Bana hesap mı soruyorsun?" Dedi eren.

 

Amına koyayım , senin gelmişini geçmişini si-

 

" ne haddime sadece şaşırdım."

 

Oyna onlarla , herkese yaptığın gibi.

 

Elimin üzerindeki eli elimi okşadı. Bu beni aşırı rahatsız etti.

 

" güzel " dedi. Bana dahada yaklaştı. Ardından devam etti. " çok güzel bir koku lavanta kokusu "

 

Hiç bir şey demedim . Öylece baktım.

 

Burnunu boynumun hizasına getirdi ve kokumu içine çekti.

 

Elimin üzerindeki eli bu sefer kolumu sarmalamaya başladı.

 

"Senin yanık izin mi vardı" . Burnunu kırıştırdı.

 

Oda herkes gibi yanıklarıma ters ve acır gibi baktı.

 

Sus kızım , biraz zaman , bekle ve olacakları gör.

 

"Evet ." Dedim hisizce.

 

"Neden oldu peki " dedi bu sefer.

 

"Eskiden çalıştığım yerde oldu " dedim herkese söyledim yalanı söyleyerek.

 

"Üzüldüm , geçmiş olsun " dedi yüzüne yapay bir şekile büründürdü.

 

Cevap vermedim . Sonra yüzüne bakıp " artık gidebilirmiyim?" Diye sordum.

 

" Bugün gidebilirsin yarın görüşürüz " dedi.

Kapıyı açtım ve onu arkamda bıraktım.

 

Sakin bir şekilde bahçede yürümeye başladım. Sonra boynumdaki kolyeyle oynamaya başladım.

Hem oynuyor hemde gülümsüyordum . Kolyeye bakarken eskilere daldım.

 

Bu kolyenin bende ayrı bir yeri vardı.

 

Evimizin bahçesinde oyun oynuyordu küçük deniz.

 

Yanında ise bir çocuk vardı.

 

" çiçeğim " dedi karşısındaki çocuk.

 

Deniz elindeki oyuncaklarla oynamayı bırakıp çocuğa baktı.

 

" Efendim " dedi deniz gülerek.

 

"Bak sana ne aldım "dedi elindeki kutuyu deniz'e uzattı.

 

Deniz hemen elindeki kutuyu aldı. Sevinçle

 

" ne aldın ha ne aldın " dedi deniz.

 

"Açta gör " dedi çocuk.

 

Deniz hemen kutuyu açtı. Kutunun içinden iki tane kolye çıkmıştı. İkisinin üzerindede deniz kızı sembolü vardı.

 

" biri sana biri bana" diye açıkladı çocuk.

 

"çok güzeller , çok sevdim " dedi ve takması için çocuğa uzattı.

 

" hiç çıkarma tamam mı ?" Dedi çocuk kolyeyi takmaya çalışırken. "Belki beni hatırlarsın "

 

" büyüyünce söz veremem belki başkaları bana deniz kızlı şeyler alır onları takarım " dedi deniz ama bu dediklerini yapmazdı. Hiç çıkarmazdı. Hele sevdiği çocuk bunu veriyorsa.

 

"Deme öyle biz hep birlikte olucaz hatta ben seninle evlenicem " dedi çocuk kolyeyi taktıktan sonra.

 

"Neden senle evlenicem ben ya ben kahverengi göz severim hem , senle hiç bir zaman evlenmicem " dedi .

 

"Benle evleniceksin , göreceksin bak , bide o sırada kolyelerimiz ikimizin de boynunda olucak" dedi.

 

Cevap vermedi deniz .

 

Bir süre öylece sustular . Deniz karşısındaki çocuğa baktı.

 

" bulut " dedi en sonunda deniz sesizliği bozarak.

 

" Efendim çiçeğim " dedi bulut.

 

" sen sadece bana bulut ol tamam mı ? " dedi ve bulut konuşmadan devam etti. " geri kalan herkese oğuz ol , bulut bana özel kalsın " dedi.

 

Bulut güldü ve kızın saçlarına dokundu. " söz ben sadece sana bulut olucam çiçeğim " dedi.

 

" ne sözü ?" Diye sordu deniz gülerek.

" deniz kızı sözü " dedi bulut ama yine devam etti. " Ama sende söz vermelisin " dedi.

 

" ne için "

 

" kolye için , kolyeyileri ikimizde çıkartmayacağız , birbirimizden ayrı kalsak bile "

 

Deniz kolyeye baktı. " söz , hemde deniz kızı sözü " dedi Bulut'a sarılarak.

 

Şuan kolyeye bakınca nefret duymuyordum. Aksine özlüyordum. O benim çocukluk aşkımdı.

 

Şimdi ise ailemi öldüren birisinin çocuğuydu. Duyduğuma göre ailesi bulut'a örgütteki yerlerini devredicekmiş. Magazinlerden duyduğuma görede nişanlanmıştı.

 

Acıyla gülümsedim. Bana benimle evleneceğini söylerdi hep ama şimdi benimle değilde bir başkasıyla evlenicekti.

 

Aileni öldürenlerdendi ailesi. Yapma

 

Dedi içimdeki ses.

 

İnsan sevdiğini başkasıyla görünce anlıyormuş hiç sevilmediğini.

 

Söz vermişti benden başka kimseyle evlenmiyeceğine ama şimdi kalbi başkası için atıyor başkası için hayat buluyordu.

 

Düşüncelerimden ayıran ses kulağıma geldi. "Naber esmer bombam " dedi sercan .

 

Etrafa boş boş baktım. Evden tamamiyle çıkmıştım

 

"Hey beni duymuyormusun?" Dedi sercan.

 

" iyiyim sadece biraz kafam karıştı. Bir şeyler buldumda " Elimle oynadığım kolyeyi bırakarak.

 

"Ne o yine mi o geldi aklına " dedi . Elbette oda biliyordu.

 

"Evet, birden geldi " dedim gülerek.

 

" kaç yıl oldu onu unutamadın ama bak o seni unutmuş belliki nişanlanmış "

 

Sadece sana bulut'um çiçeğim.

 

Acıyla güldüm. Hiç birşey demeden arabaya bindim. Neden böyle oluyordu. O beni belkide hatırlamıyordu, ben ise hala onda takılı kalmıştım.

 

Sercan benim arkamdan arabaya bindi ve çalıştırdı. Biliyordum beni kırmak değildi amacı bana gerçekleri göstermekti.

 

Acılarından kaçma . Onların üzerine daha çok koş.

 

Arabadaki telefonumu aldım ve şifreyi girdim.

 

11091995 .

 

En son aramalara girdim . Tanımadığım bir numara vardı. Bu numara her gün arıyordu.

 

Merak edip onu geri aradım. Arama ;

 

Çaldı..

 

Çaldı..

 

En sonunda arama açıldı.

 

İlkte ses gelmedi . Bende "alo " dedim. Karşıdaki kişi derin bir nefes çekti.

 

"Kimsiniz " dedim bu sefer. Karşıdaki kişi yine nefes aldı. Anlaşılan hiç bir şey demeyecekti.

 

Ben tam aramayı sonlandırmadan. " çiçeğim " dedi ama ben o sıra aramayı sonlandırmıştım. Unutamadığım ses.

 

çiçeğim mı?

 

Bulut...

 

" kahretsin " diyip geri aradım ama arama meşgule düşüyordu.

 

"Hayır , hayır olamaz " dedim . Bunu sercan'da duymuştu.

 

" ne olamaz , kimdi o " dedi. Sercan .

 

Söylemelimiydim. Söylememelimiydim.

 

" bulut "

 

" ne ?!" Diye bağırdı ve arabayı bir anda durdurdu.

 

" beni arayan kişi buluttu. " tekrar edip.

 

" bu niye şimdi seni aradı " dedi .

 

" kahretsin ki bende bilmiyorum , geri arıyorum şimdide meşgul oluyor "

 

" kesin bir boklar dönüyor " dedi. Olanlardan memnun değildi.

 

" olabilir " dedim .Sadece ve önüme döndüm.

 

 

🐚 

 

Dedem sanki benim onu arayacağımı duymuş gibi kendisi aramıştı ve kül olan dağ evine çağırmıştı.

 

Bende eve gitmeden direk sercana beni buraya bırakmasını söylemiştim. O ise beni bırakıp gitmişti.

 

Evin arka kısmı yani mezarlığın olduğu yere doğru ilerledim. Hep beni buraya çağırdığında burda olurdu.

 

 

Evin köşe kısmını dönünce dedemi gördüm. Babaannemin mezarının başında dizleri çökük bir şekilde mezar taşına bakıyordu.

 

Yanına yaklaştıkca mırıltılarını duymaya başladım.

 

"Aliye dayanamıyorum " diyordu.

 

"Çocukları kendi ellerimle ölüm ' e verdim."diye devam etti.

 

"Ama sen benim yerimde olsan sende benim yaptıklarımı yapardın , deniz'in gözleri nasıl intikam için tutuşuyor sanki bunun için doğmuş gibi " dedi.mezar taşına dokunarak.

 

"Artık bir şeyler yapmam gerek onlar çok fazla acı çekti" dedi ve sanki geleceğe dair söz verdi.

 

Gitmedim onun yanına , rahat rahat konuşsun diye beni belki fark etti ama devam etti . Belkide hiç fark etmemişti.

 

Konuşması bittiğinde bir süre bekledim ve yanına ilerledim.

 

"Beni neden çağırdın dede" dedim artık yanındaydım .

 

Az önceki gibi değildi gözleri şimdi beni görünce ayrı bir parıldıyordu.

 

"İlk ekenlerden başladın evet mantıklı ama bir takım sorunlarımız var ."

 

" ne sorunu , noldu ?" Dedim bende artık diz çökmüştüm.

 

"İyimi kötümü?" Diye sordu.

 

" kötü " dedim direk.

 

"Örgütün başına artık sen geçeceksin ve hemen evlenmen lazım "

 

Evlenmek , ben

 

"Kiminle evlenicem" diye sordum bu sefer.

 

Tek bir cevap verdi. " Kerim "

 

"Hayır o olamaz dede , çok şüpheli davranıyor , bir şeylerin peşinde olduğu apaçık ortada " dedim dehşete düşmüşcesine.

 

"Örgütün başına geçmek istiyor hem zaten geçse bile fazla söz hakkı olamaz çünkü biliyorsun ki kadınlar sözcü olduğu için onların düşünceleri daha önemli" dedi dedem .

 

"Ee o zaman benide geçmeye çalışır, örgütü yıkar" dedim.

 

"Örgüt zaten yıkıldı ama bunu kimse bilmiyor" dedi.

 

"Nasıl kim yıktı " diye sordum.

 

Baş parmağını kaldırıp kalbimin olduğu yere iki kere vurdu. "Sen bitireceksin ve hatta bitirdin "

 

Elbetteki bu planlarımın içinde vardı. Zaten o demesede ben başına geçtiğim an örgüt bitecekti.

"Peki kötümü söyledin iyi ne ?" Dedim.

 

İlk başta bana baktı sonra güldü. " bulut oğuz özyurt 'un yakın koruması olucaksın "

 

"Ne , nasıl " dedim. Şaşırmıştım.

 

"Bir hafta sonra özyurtlar kendilerine yakın koruma seçicek ve sercan tuğba özyurt'un , sen ise bulut oğuz özyurt 'un koruması olucaksın " dedi.

 

"Yani eken işini erkene aldık " bir nefes aldım. "Büyük gün gelene kadar en çok onlar işkence görücekler... güzel" dedim.

 

Dedeme bulut'u hatırlamadığımı her seferinde ona söylemiştim. Ama hatırlıyorum. Unutamamıştımki.

 

"Başka söyleyecek bir şeyin var mı ? Gideceğim yoksa" dedim.

 

" şuan yok ama bir kaç güne bir daha görüşeceğiz " dedi.

 

"Tamam " dedim ve ayağa kalktım.

 

Ayağa kalktığım an dedem benim bileğimden tuttu .

 

"Noldu dede" dedim. Benim bileğimi tutan eline bakarak.

 

"Yaşa torunum , yaşa ki hem intikamını al hemde çocukluğunu öldürme " dedi geçmişten alıntı yaparak.

 

"Yaşayacağım , intikamımızı alırken sende olucaksın ve bende o sıra diyeceğimki ölmedi o çocuk ölmedi " dedim emin bir şekilde ve elimi geri çektim , bir şey demesini beklemedende arkamı dönüp ilerledim.

 

Plan . Plan . Plan

 

Plan yapmalıydım. Eğer ben başa geçiceksem ilk başta Kavak ailesi karşı çıkardı.

 

Semih kavak , Ceyda kavak ve çocukları özüm kavak ve nursena kavak .

 

Özüm benle aynı yaşattı. Nursena ise 15 yaşındaydı.

 

Oyna herkese yaptığın gibi onlarada oyna.

 

Ailem ölmeden önce çok iyi anlaşırdık. Her zaman bizim evimize gelirlerdi.

 

Özüm , bulut , kerim , ben . Bizim oyun grubumuzdu. Aşırı iyi anlaşırdık. Bulut ve kerim bizden iki yaş büyüktü o yüzde bazen onlar kendi başına oynardı. Bizde özüm ile oynardık, özüm 'ü severdim .

 

Özüm eskiden Kerim'i severdi. Şimdi...

Bir kaç planım vardı . Planlarımı sercan'la evde konuşacaktım.

 

Evin önünde arabaya yaslı olan sercanı görünce şaşırdım.

 

"Sercan hani sen gidiyordun , işin vardı " dedim yanına ilerlerken.

 

" işimi hallettim. Seni alayımda eve gidelim belki bana yemek yaparsın " dedi.

 

Yanına gelmiştim . Bende onun gibi yanına geçtim ve arabaya yaslandım.

 

"Sercan " dedim. Ellerimi göğüsümde birleştirerek.

 

"Efendim esmer bombam " dedi.

 

"Herşey çok üst üste geliyor " dedim. 1.95 adama bakarak.

 

"Noldu , anlat " dedi beni pür dikkat dinlemeye başlayarak.

 

" Örgütün başına geçicekmişim " dedim.

 

"Ne güzel işte "

 

" yani bilmiyorum , diğer konular da var " dedim ve bir nefes çektim. " eken ailesini erken bitireceğiz nedeni ise öyle olması gerek"

 

" tamam " dedi.

 

"Bulut oğuz ve Tuğba özyurt'un yakın korumaları olacağız " dedim.

 

"NE?!" Dedi şaşkınca.

 

"Dedem dedi . Bu büyük fırsat " dedim.

 

"Peki kim kimi alıcak " dedi.

 

Kahveliklerine baktım. Her zaman ki gibi beni anlasın diye .

Anlamıştı da . " Sen oğuz'un ben tuğba'nın " dedi.

 

Kafamla onayladım onu.

 

"Ee başka var mı ?" Dedi.

 

" evleniyorum " dedim.

 

" siktir bu kadar olmaz amına koyayım , yok , yalan demi yalan " dedi.

 

"Kerim'le " dedim.

 

Baktı baktı sonra bunların benim seçimim olmadığı aklına geldiği için sustu. Biliyordu bende istemezdim.

 

"Eve gidelim plan yapalım " dedim.

 

Beni sessizce onayladı ve eve doğru yol aldık.

 

🐚

Yol boyunca ikimizde hiç konuşmamıştık. Eve geldiğimizde ise benim yemek yapmaya halim olmadığı için pizza sipariş vermiştik.

 

Pizzadan bir ısırık aldın ve ağzımda çiğnemeye başladım.

 

"Kumar oynayacağız yani " dedi ağzı doluyken.

 

"Başka çaremiz yok , kavakların bunu önceden öğrenmesi gerek"

 

" Ama ya kumar senin düşündüğün gibi olmayıp kafana silah dayanırsa "

 

Güldüm."işte o zaman beni esir alıcak ve işkence ede ede beni öldüreceğini sanıcak " derin bir nefes çektim içime ." Ama beni öldürmeye götleri yetmez " devamını getirecekken sercan söze atladı. "Onlarla sadece konuşacaksın ve ortalığı kızıştıracaksın" dedi.

 

Kahkaha attım." Evet benim akıllı kardeşim "

 

" Ama ben senin nasıl esir düştüğünü anlayacağım " dedi.

 

"Eğer ben o gece evlerinden çıkıp eve gelemezsem anlayacaksın " dedim

 

"Ama yapamam seni yalnız bırakamam , senin canın acıyacak " dedi.

 

"Yapma sercan , alıştım ben , bırak canım acısın zaten acımış acıdığı kadar " dedim.

 

"Ama " dedi devamını getirmedi. Bu kabul ettiğini gösteriyordu.

 

"Zorundayım yapma böyle " dedim ve sarıldım.

 

"Zorundayız " dedi.

 

"Evet " dedim sonra sarılmaya son verdim.

 

"Örgütün başına ne zaman geçiceksin " diye sordu bu sefer.

 

"Kavak işini bitirdikten sonra örgütün başına geçicem " dedim.

 

"Yarın sabah erkenden gizlice evlerine gireceğiz ilk görevimiz ruhsar ve makbule ablayı kurtarmak " dedim ve önümdeki bıçaklara dokundum.

 

Hepsi şirketimin özel üretimiydi.

 

"Anladım" dedi ve bıçaklardan birini aldı.

 

"He bu arada şirkete uğraman lazım " dedi .

 

"Uğrarız bir ara" dedim.

 

"Uyu artık " dedi bu sefer.

 

"Uykum yok sen yat zaten gitmemize az kaldı "

 

"Peki sen git mezara hadi " dedi.

Bugün mezara gitmiştim ama orda biraz daha durmam gerekti.

 

"Sabah ararım geldiğimde hazır ol " dedim ve telefonumu alıp yukarı çıktım.

 

Üstümde hala sabah giydiklerim vardı. Sabaha hazırlanıp gidecektim. Eve gelip bir daha uğraşamazdım.

 

Odama doğru ilerledim.

 

Yatağım her zaman ki gibi topluydu. Eskiden olsa uykuyu çok severdim . Ama şimdi sevmiyordum . Az uyku bana yetiyordu.

 

Dolabımın oraya geldim ve kapaklarını açtım. Giysileri iki yana çektim ve elimi oraya bastırdım. Dışarda görse kimse anlamazdı. Dümdüz duvar gibi gözüküyordu ama değildi.

 

Elim okundu . Deniz Karatay dedi mekanik ses .

 

Dolabın içine tamamen girdim ve kapaklarını kapattım o sırada da gizli yer açıldı.

 

İçeriye girdim . Buraya genellikle göreve gitmeden önce giysilerimi giymek için gelirdim.

 

Üst kısmına eğildim ve bir tane siyah uzun kollu bluz aldım. Bu giysilerin hepsi özel 'di kurşunların bir çoğunu geçirmezdi. Bıçaklardan da sadece benim bıçaklarım geçerdi.

 

Altıma ise siyah pantolon a benzer birşey daha aldım.

 

Silahlarımı koymak içinde bir yelek aldım.

 

Üstlerimi sırayla giydim . Çıkardıklarımı ise çöpe attım. Ardından teknolojik bölüme ilerledim.

 

Hoş geldin deniz karatay dedi mekanik ses.

 

"Hoş buldum , şimdi sana bir kaç tane hap vereceğim onların panzehirlerini bana bul " dedim.

 

Tabi ki dedi ve bir kutu açıldı. Lütfen hapları buraya koyunuz

 

Koydum ve geriye dönüp ilerledim. Duvarlarda hep eski fotoğraflarımız doluydu. Annem , dedelerim , ninelerim , babam , kardeşim , abim , özüm , kerim , sercan , bulut..

 

Hepsi vardı.

 

Hemen burdan çıktım . Kendi odama gelincede saçlarımı at kuyruğu yapıp evden çıktım.

 

Garajdan ise bir tane dacia araba alıp direk mezarlığa sürdüm.

 

Arabayı sürerken bir yandanda şarkı açıyordum.

 

Eypio - Günah Benim

 

Şarkıyı eve gidene kadar mırıldandım nedense bu şarkı bana güzel geliyordu.

 

Ezbere gittiğim yolda giderken bir anda önüme iri yarı bir adam çıktı ve yan bir şekilde durmaya başladı.

 

 

Ben de arabayı durdurup kornaya bastım." Niye orda bekliyorsunuz , çekilsenize , ezileceksiniz" diye bağırdım.

 

Çekilmedi.

 

Tam o sırada gözlerini bana çevirdi . Buz mavisiydi gözleri . Saçları ise açık kumral.

 

Tam o sırada şarkı değişti bende arabadan indim.

 

Aşk nerden nereye...

 

Güldü karşımdaki adam . Ben onun üzerine koşunca o ise bana bir bakış daha atıp hıp hızlı koştu.

 

"Ne oluyor ya " diye bağırdım. Dağ evinin çok yakınındaydım.

 

"Niye herşey dahada karışıyor " bağırdım.

 

Gözlerime şimşek indi .

 

 

"Kimdi o ?"

 

"Hayır "diye bağırdım . "Sen olamazsın , bunca yıl çıkmadın şimdi neden , neden heryerdesin " dedim o daha burdaydı gitmezdi.

 

"Kahretsin " diyerek ayağımla arabaya vurdum.

 

"Neden neden şimdi " dedim. İsmini söylerken fısıldadım.

 

Ellerimle suratımı ovuşturdum. Arabanın kapısını sert bir şekilde açtım ve içine bindim.

 

"Niye ya niye amacın ne senin beni delirtmek mi ?" Diyip gaza son gaz bastım.

 

Dağ evine geldiğimde hala sinirliydim. Kafam çok karışıktı.

 

Arabayı aynı yere bıraktım ve telefonumu alıp mezarlığa ilerledim.

Mezarlıkta gördüğüm kişiyle şok oldum . Dedem , eyüp karatay öldüklerinden beri mezarlarına gelmeyen dedem bugün neden burdaydı.

 

"Dede " dedim yanına gidip. Üstü en son ki üsttüydü. Hiç gitmemişmiydi.

 

Cevap alamadım. Yüzünü görmek için eğildim . Ağlıyordu.

 

Kollarından tuttum ve sarstım. "İyimisin dede , ne oldu " dedim.

 

Benim geldiğimi yeni fark ediyordu.

 

Göz yaşlarını sildi. Ateş yeniden harladı. Oturduğu yerde sola dönüp iki tane kürek aldı.

 

"Çocuk.... al " dedi. Ne olmuştu şimdi birden bire.

 

Uzattığı küreği aldım. Diğer küreğide kendi aldı ve ayağa kalktı.

 

 

"Ne yapacağız bunlarla dede " dedim.

 

"Miraç ve ayperi'nin ortasındaki yeri kazmaya başla " dedi kendiside Aliye Karatay yani babaannemin yanındaki boş yeri kazmaya başladı.

 

Ne yapıyorduk ?

 

Mezarımızı mı kazıyorduk.

 

"Dede kendi mezarlarımızı mi kazıyoruz " diye sordum.

 

Tek cümle kurdu " ben içimi dökücem, sende " dedi.

 

"Abi evleniyorum " dedim . Bir süre ses çıkmayınca.

 

Dedem 'in sesini duydum. "Aliye bitiyorum " dedi.

 

"Anne , baba lider oluyorum "

"Aliye sevdiğin torununu bir iblis'e dönüştürdüm"

 

İçimden fısıldadım bu sefer "ben bulutu özledim , benim bulutumu " dedim .

 

Ağlama zaaflarını belli etme.

 

Dedem beni duymadı , ağlamadı da.

 

Güneş'in doğmasına az kala kazmayı yarım bırakıp arabama binmiştim.

 

Dedem ise hala kazmak ile meşguldu. Neden dede onca seneye ne olduda bu sene .

 

Aramalardan sercan'ı bulup çaldırdım.

 

Çaldı..

 

Çaldı..

 

Çaldı..

 

Tam kapatacağım zaman açıldı.

 

"Hazırsındır inşallah serco ,yoksa gebertirim " dedim.

 

"Dino varya bir halay çekmişim abooo " dedi uykulu bir sesle.

 

"Anlaşıldı daha yeni uyandın , eğer beş dakikaya hazır olmazsan , seni bir gün boyunca halay teptiririm. " Dedim.

 

Arama yüzüme kapandı.

 

Dedem niye böyleydi. Garip davranıyordu , hemde olduğundan çok garip.

 

Dedem ve babaannem çok zorluk çekmişler . İlk evlendiklerinde , babaannem dedeme kaçmış .

 

Eyüp karatay hayatı boyunca bir kişiye aşık olmuş ; Aliye Karatay

 

 

Evin önüne geldiğimde sercan kapıda dikilmiş bekliyordu. Aynı beni gibi giyinmişti. Ama yüzünde kar maskesi vardı. Sadece gözleri gözüküyordu.

 

Arabadan inmeden camı açtım . "Bu tip ne lan " diyerek gülmeye başladım.

 

Sercan ise somurtarak benim yanımdaki koltuğa geldi.

 

"Hırsız mısın sen serco , yoksa suikastçimi " diye sordum , hala gülüyordum.

 

"Havalı olsun diye taktım , hem sen ne anlarsın gerizekalı " diye direndi.

 

"Çıkart şunun ya " dedim .

 

"Tamam , tamam " dedi ve başından tutup bir hışımla çıkarttı.

 

"Ver bana " dedim bir elim direksiyonda , diğerinide sercan versin diye uzattı.

"Sen napacaksın " dedi bu sefer.

 

"Bir yerime sokacam, ver işte istiyorsam bir bildiğim vardır" dedim ve bir hışımla çekip aldım ve kafama geçirdim.

 

"Ee.. şimdi sen niye taktın "

 

"Keyfim ve kahyam öyle istedi " dedim gülerek . Artık iki elimde direksiyondaydı.

 

"Tamam deniz aynen sensin "

 

"Benim güzelim buyur "

 

" sus önüne bak , şimdi kaza yapacaksın "

 

"Yok yapmam ama hızını dahada arttırabilirim. " Dedim amacım onu korkutmaktı.

 

"Hayır deniz , yeter , benle uğraşma sabah sabah" dedi. Gözlerini ovuşturarak.

 

 

Bende gaza daha çok bastım ve yol boyunca oda benle uğraştı. Uykusu sonunda açılmıştı .

 

Şuan ise demir kapıların orada duruyorduk.

 

"Sercan ben bıçakları iki kameraya fırlatacağım sende kapıyı yavaş bir şekilde aç " dedim.

 

Kafasıyla onayladı ve hızlı adımlarla oraya gitmeye başladı.

 

İki kamerayada bir bakış attım ve aynı anda ikisinede fırlattım.

 

Sağ elimle attığım tam ortada değildi biraz yandaydı ama yinede parçalanmıştı.

 

Sol ise tam ortadandı. O zaten paramparçaydı. Çünkü solaktım. Yani zorunlu olarak.

 

Sercan ben kameraları parçaladığımı görünce direk kapıyı açtı.

 

İçeriye ikimiz aynı anda girdik.

Biz girdiğimiz gibi güvenlik ayaklandı. Ama sercan ondan daha hızlıydı ve tam bıçağı kalbine sapladı.

 

Sercanı geride bıraktım. İlk olarak ruhsar ve makbule ablaya ulaşmam gerekiyordu.

 

Evin arka tarafına koştum ve bir ağaca tırmandım. Ordan isede ruhsarın odasına.

 

Balkon camını çok kolay kırabilirdim ama ruhsar korka bilirdi.

 

Cama yavaşca yaklaştım ve cam kırıcı aparatırını cama yasladım. Yasladığım gibi cam tuzla buz oldu ve hiç de ses çıkmamıştı.

 

Direk içeri girdim ve yatakta uyuyan kızı kaldırmak için yaklaştım.

 

"Uyan ben geldim " dedim onu sarsarak.

 

Ruhsar gözlerini açtı ve bir anda irisleri korkuyla büyüdü.

Ne zaman çıkarttığını anlamadığım bıçağını boğazıma dayadı.

 

Güldüm. Kendini korumasını çok iyi biliyordu.

 

"Sen kimsin nasıl buraya böyle girersin " nefretini kustu.

 

Ellerimi iki yana açtım. O ise bıçağı daha çok yaklaştırdı.

 

" sakin ol maskeyi çıkartacağım " dedim ve maskeyi kafamdan sıyırdım.

 

Ben sıyırdığım gibi elindeki bıçağı yere attı ve bana sarıldı.

 

"Buse abla " dedi.

 

" buse değil bana deniz de " dedim ve kucağımdan indirdim.

 

Uyku sersemiydi. Hemde şaşırmıştı.

 

"Deniz abla " dedi .

 

"Hadi götürüyorum seni burdan " dedim ve bileğinden çektim.

 

İlerlemedi. Durdu , etrafa baktı.

 

"Noldu ruhsar , hızlı ol hiç zamanımız yok " dedim .

 

"Kedim , maya kaldı bekle " dedi ve kedisini almaya gitti.

 

Gittiğiyle geldiği bir oldu kedisi kucağındaydı ve ikiside bana baktı.

 

"Hadi , makbule abla 'yı bulalım " dedim ve koşmaya başladım.

 

İnsanlara niye bu kadar bağlanıyorsun dino.

 

En üst kattan en altta kadar son hız koştuk . En sonunda geniş sonunca nefeslendim.

 

Arkamdaki kıza baktım. Hiç korkmuşa benzemiyordu hatta elinde olsa gülecekti.

 

"Nerde hizmetçilerin odası nerde " dedim .

 

" giyinme odasının yanındaki oda " dedi ve önümden kedisiyle birlikte koşmaya başladı.

 

"Bekle " dedim ve bende koşmaya başladım.

 

Sercan neredeydi?

 

Odanın önüne geldim ve hiç beklemeden kabıyı açtım. Gördüğümle gözlerimi açtım ve otomatik olarak ruhsarı arkama geçirdim.

 

Eren makbule ablanın kafasına silah dayamıştı ve nihalde onun bir arkasındaydı.

 

"Noldu buse.. " dedi sonra kafasını salladı. "Yada ailesini öldürdüğümüz deniz karatay " dedi eren.

 

Nihal arkadan kahkaha attı. "Ah çocuk , biz o kadar salak mıyız. " dedi.

Makbule ablada etrafa korkak bakışlar atıyordu.

 

"Öyle görünüyorsunuz " diyerek güldüm.

 

"Efsun ve can 'da böyle saf'tı biliyormusun deniz" silahı dahada bastırarak eren.

 

"En azından sizin gibi kızlarını bir denek gibi kullanmadı orosbular "diyerek hırladım.

 

"Kızımız mı?" Dedi ve güldü Nihal. Ardından kafasını olumsuzca salladı. "O bizim kızımız değil ki o sadece kullanılmak için yanımıza alınan bir çocuk" dedi.

 

NE?! 

 

"Ne diyorsun sen , yinede ona bunları yapmaya hakkınız yok " dedim.

 

Kalbim sızladı. Bu küçücük kızın suçu neydi.

 

"Oyalamaya çalışıyorsun güzelim " dedi eren.

 

"İntikam.. " dedim. "Siz zaten öldünüz eken ailesi ve örgütteki herkes "

 

Sercan camdan sakince girdi ve silahını nihalin kafasına doğrulttu.

 

"Çok saçmaladın " dedi eren ama karısının kafasında olan silahı görmedi.

 

O sıra makbule abla girdi araya " ölmek istemiyorum " dedi.

 

"Sercan şimdi " dedim . Tam o sırada üç silah patladı.

 

Sercan ereni karnından , nihali 'de bacağından vurdu.

 

Üç'üncü kurşun kimin hayattan soldurdu?

 

Makbule abla kafası kanlar içinde yere düştü. "Hayır , hayır " diye bağırdım. Arkamdaki ruhsar'da çığlık attı.

 

Eren ile Nihal ise yere düştü.

 

Hemen makbule ablanın yanına dizlerimi çöktüm. Ellerimi boynuna yerleştirdim belki bir şans diye ama atmıyordu.

 

Dağılan yüzüne baktım. Neden bu hayatta iyiler ölüyordu.

 

Kadın burda çalışmaktan, ekmek parası çıkarmak için gelmişti şimdi ise evden ölü bedeni çıkıyordu.

 

Yanımda bir nefes hissettim ve o tarafa döndüm."öldü dimi deniz abla , makbule teyze öldü, bunu adı ölüm " dedi ruhsar.

 

Bunu adı ölüm ruhsar. Bu hayattan bir çicekte soldu demek ruhsar.

 

Hiç bir şey demedim ve hiçbir şey hissetmiyordum.

 

 

Git gide hissiz 'e dönüşüyordum.

 

"Sercan şu iki orosbuyu depoya götür " dedim ve onlara döndüm "baya bir süre geçireceğiz" diyerek güldüm.

 

Ruhsar'a döndüm. Elindeki kediyi sıkı sıkı tuttu.

 

"Ruhsar" dedim artık gülmüyordum.

 

"Bir şey yok deniz abla iyiyim " güldü "her zaman ki gibi "

 

"Sen bunu biliyor muydun " dedim

 

"Biliyordum "dedi . Umursamayarak.

 

"Burdan çıkalım sonra birlikte konuşalım " dedim ve elimi uzattım.

 

Kafasını olumluca salladı.

 

Sercan ise eren ve nihal'i götürmekle meşguldu.

 

"İlk ama son değil " dedim kendime fısıldayarak .

 

🐚 

 

"Şimdi napacağız deniz " dedi yanımdaki sercan .

Bu sefer o araba sürüyordu ben yanındaydım , ruhsar ise arkadaydı.

 

"Semih kavak 'in evine gideceğim " dedim rahat bir şekilde.

 

"Bu mu ?" pes ediyormuş gibi bakarak.

 

"Gitmeden önce tabi ki ruhsar'la konuşmam lazım ha bide Dedem " dedim.

 

"Bari biraz beklesen "

 

"Nursena'yı kaçırmış gibi göstereceksin eğer beni esir alırlarsa " net bir şekilde

 

"Ya kızım sonra nasıl kaçacaksın ordan "

 

"Sen bana yardım edeceksin " dedim.

 

"Yardım edeceğim tabiki ama ben seni merak ediyorum "

 

"Sercan yapma ölmeye niyetim yok daha seni evlendireceğim" dedim ortamı yumuşatmak için.

 

"Ben mi ?"gülmeye başladı. "Ben evlenmiyeceğim " Ardından devam etti.

 

"Sen kendine bak " dedi.

 

Sabah arabada kendime bir söz vermiştim . Unutacaksın, düşünmeyeceksin, adını dahi anmayacaksın.

 

"Sercan , ben vazgeçtim "

 

"Neyden "

 

"Oğuz 'dan artık onu anmayacağım bile " dedim.

 

Bulut değildi artık sadece oğuz .

 

"Emin misin ?" Diye sordu bu sefer .

 

"Hiç bu kadar emin olmadım " dedim ve önüme döndüm.

 

Hiç bir şey demedi ve önüne döndü. Şaşırmıştı bu çok barizdi.

 

Ben de arkamızdaki kıza döndüm. "Ruhsar benimle bir yere gitmeye ne dersin ?"

 

Kendisinden ayırdı mavi gözlerini "onlara ne yapacaksınız "dedi.

 

"Biraz benle vakit geçirecekler "dedim . Ölecekler ruhsar aynı benim ailemi öldürdükleri gibi.

 

"Yalan söyleme bana anlıyorum seni , odada hiç öyle gözükmüyordu " dedi sitemle.

 

Sercan arkadaki kıza bakış attı . Ardından önüne döndü.

"Anlatacağım ruhsar , ama beklemen lazım " dedim bu sefer.

 

"Geldik " diye lafa atladı sercan .

 

Geldiğimiz yere baktım ve gülümsedim . Sonra ruhsar'a döndüm. "Hadi in , geliyorum "

 

Ruhsar sözümü dinledi ve indi.

 

Sercan ben hariç her yere bakıyordu. " esmer bomba , hadi ama " dedim.

 

"Kim esmer bomba , pardon o senden başka kimse olamaz bana öyle seslenme "

 

"Peki serco akşama konuşacağız " direk arabadan indim .

 

Açık camdan elimi soktum ve sercanın sakallı yanağından bir makas aldım. "Görüşeceğiz kardeşim "

 

"Görüşeceğiz kardeş " dedi ve arabayı son hız sürdü.

 

O gidince bende arkama döndüm . Binaya bakınca bir tebessüm ettim.

 

MECDA YETİŞTİRME YURDU

 

Bu yetiştirme yurdunu ilk paramla yaptırmıştım. Ama benim değil sercanın üzerineydi. Onun üzerinde olmasının nedeni benim bıçak şirketimin adıda mecda olmasıydı.

 

"Neden buraya geldik deniz abla " dedi ruhsar yanıma yaklaşıp.

 

"Gel şu banka oturalım öyle anlatayım " dedim ve onu banka doğru yönlendirdim.

 

Oturduktan sonra ruhsar'a döndüm. "Şimdi hangisiyle başlamalıyım bilmiyorum "

 

Ruhsar da benim yaptığımı yaptı . Artık yüzlerimizi görebiliyorduk.

"En başından , olayların başından "dedi dikkatle bana bakarak.

 

Derince bir yutkundum. "Peki.." nefes aldım ."11 yaşındaydım abimin doğum gününü kutlamak için dağ evimize gitmiştik. Bütün ailem ordaydı . Dedemler, ninemler , kardeşim , abim , annem , babam . " hepsinin yüzü bir anda aklıma geldi yine güldüm .

 

"Abin ve kardeşinin adları neydi ?"

 

"Miraç ve ayperi " dedim.

 

"Ne güzel "dedi hüzünle .

 

"Biz o gece çok eğlendik , ama ben koltukta uyuya kalmıştım, babam ise beni kucaklayıp yatağıma götürmüştü ben ise onu bırakmamıştım ve zorla masal okutturmuştum "

 

"Ne masalı ?"

 

"Deniz kızı masalı..."

 

Sesiz kaldı.

 

"Sonra ben uyuya kaldım yine ama uyandığımda ev yanıyordu , her yer dumandı, çok korkmuştum yanıma bir süre kimse gelmedi. Ben ise o sıra.." dedim ve sağ kolumu sıyırdım. Büyük yanık izimi göstermek için

 

Hemen elini o ize koydu . "Çok yanmıştır , çok acımıştır "dedi .

 

"O günden sonra her gün yanmaya başladı "

 

O da sol kolunu sıyırdı. Şaşırdım onunda benle aynı yanık izi vardı.

Benim sağ tarafta onun ise sol.

 

Elimi yanığa koydum ve gezdirmeye başladın.

 

"Çok acımıştır , çok yanmıştır " dedim onun taklit ederek.

 

"Her gün yandı "

 

"Sen'le çok ortak noktamız var ruhsar birbirimize çok benziyoruz " dedim.

 

"Evet, hadi sen devam et " konuyu kurcalamamı engelleyerek.

 

"Dedem geldi beni o gün kurtardı , ama bana ölümü vaat etti. " derin bir nefes çektim içime acı doluydu. "Ve aileme bunları yapan kimler biliyor musun ?"

 

"Onlar mı ?" Dedi . Ailem dememişti.

 

"Onlar da var ama daha bir çok kişi daha var "

 

"Öldür onları "

 

"Benden bunu mu istiyorsun ?"

 

"Senin çocukluğunu benim ise şimdi mi aldılar ölmeyi hak ediyorlar " dedi

 

"Hak ediyorlar " dedim .

 

Benim çocukluğumu onun ise şimdisini elinden almışlardı.

 

Bizim ortak noktamız. İkimizinde yaşamamasıydı ve daha nicesiydi.

 

"Ee hadi sen anlat " dedim. Onun hikayesini merak ediyordum .

 

"İnanır mısın bana yani yaşım 9 olduğu için " dedi elleriyle oynamaya başlayarak.

 

Ellerimi onun ellerini üzerine koydum."En iyi ben anlarım seni . Hatta ben çocukları anlarım " dedim.

"bir tane ikizim vardı. Karan . Gerçek ailem ben dört yaşındaken koluma kaynar suyu dökmüş nasılsa kolumu kaybetmemişim. Sonra babam biz yedi yaşındayken ben bunları artık istemem demiş ve bunlara satmış kardeşim ile beni. Kardeşim Karan ise .." yutkundu."bizi sattıklarında benim şuan aldığın hapları ona yutturmaya başladılar. Ben hapları dayandım. O ise dayanamadı gözlerimin önünde çok can çekişiyordu " ağlamaya başladı.

 

"Öldür beni ikizim , artık dayanamıyorum dedi ve ben onu öldürdüm . Ama daha acı çekmesin diye iyi olsun diye anlamadım o sıra beni bırakıp gideceğini " ağlaması şiddetlendi.

 

Bende artık göz yaşlarımı tutamadım ve ağlamaya başladım . Ruhsar ı ise göğüsüme çektim . Sıkı sıkı sarıldım.

 

"Üzgünüm ruhsar , keşke kurtarabilseydim. Keşke daha da erken gelebilseydim ."

 

"Hepsi benim suçum "

 

"Değil , yapma bunu kendine lütfen "

 

"Ben yaptım , kendi ellerimle onu öldürdüm " hıçkırdı "Keşke bende onla ölseydim "

 

"Bende öyle diyordum biliyor musun ?" Dedim karşıma aldım bu sefer .

 

"Nasıl yani " dedi . Yüzündeki yaşları silerken .

 

"Ailem öldüğünde, tek kaldığımda , en önemliside solduğumu anladığımda"

 

"Anlıyorum seni... deniz abla "

 

"Yaşadıklarımız bize çok iz bıraktı." Dedim derin bir nefes çekerek . " İntikam için büyüdüm ve bunun içinde ölümüne savaşayacağım "

 

"Bende intikam alabilir miyim ?" Ağlaması iç çekişlerine dönüşmüştü .

 

Yapma . Dedene benziyeceksin

 

"Sen ne istiyorsun " dedemin gibi olmak istemiyordum . O beni bazı şeylere zorunlu koşmuştu.

 

"İntikam " tek dediği buydu . Gözleri ise yanıyordu .

 

"Ekenlerden " onaylasın diye sordum .

 

"Bize bunları yapanların hepsi " ayağa kalktı . Gözleri hala ağladığı için şişti ama güçlüydü. Bendende güçlüydü.

 

"Hadi beni gezdir burayı tanımak istiyorum"

 

Öylece baktım . Sesiz kaldım.

 

"Ne ? Yoksa beni buraya getirmenin nedeni o değil miydi ?"

 

"Öyle " oturduğum yerden kalktım.

 

"Hadi o zaman güzeller güzeli deniz kızı " boştaki sağ elimi tuttu. Koş muyordu ama yavaş adımlarda atmıyordu.

 

 

 

Deniz kızı...

 

 

 

 

4. Bölümün sonu...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazılım yanlışlarım yada telefuzlarımda yanlışlıklar olabilir o yüzden sizlerden özür dilerim.

 

 

Ruhsarı sevdiniz mi ?

 

Ekenlere ne olucak ?

 

Dedesi neden böyle şeyler dedi ?

 

 

 

5 . Bölümde görüşmek üzere...

 

Hoşça kalın mutlu kalın :)

 

Tiktok ve Instagram : edit_b00ks30 takip etmeyi unutmayın.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

~NK ~İNTİKAM

4. BÖLÜM SİZLERLE

KEYİFLİ OKUMALAR...

 

10.01.2009

 

Bugün ailesinin ölümünden 15 gün olmuştu. Özlüyordu onları , abisinin ona kızmalarını , ayperiyi kucaklayıp onla konuşmayı , annesi tarafından saçlarını okşayıp taramasını , babasının ona her gece masal okumasını. Hepsini çok özlüyordu.

 

Dedesi onlarla alakalı hiç bir şey dememişti. Sadece onların intikamını al demişti ve eğitmeye başlamıştı deniz'i.

 

Dedesinin duygusuz olduğunu düşünmeye başlamıştı. Sercanla kendisine yapılanlar acımasızdı. Eskiden asla böyle insan değildi. Eskiden gözleri farklı bakardı. Şimdi ise yanıyordu , bir ateş gibi kavruluyordu hiç sönmeyede niyeti yoktu.

 

"İçin" dedesinden ses gelince düşüncelerinden sıyrıldı deniz.

 

Gece gece dedesi kafalarından aşağıya buzlu su dökmüştü. İkimizde ne olduğumuzu şaşırmıştık. Şimdi ise masaların üzerindeki şişelerle bakışıyorlardı.

 

" ne bunlar " dedi sercan . Artık alışmıştı buraya . Denize kardeşi gibi bakıyordu.

 

"Sorma çocuk iç dediysem içmek zorundasın " dedi Eyüp karatay.

 

Deniz konuşmuyordu sadece konuşulanları dinliyordu. Hiç hali yoktu ve dedesinin geçenlerde kurşunladığı bacağı da hala iyileşmemişti.

 

Sercan eyüp karatay'a nefretle baktı sonra ise şişelerden birine uzanıp kapağını açtı.

 

Deniz'de halsiz bir şekilde şişelerden aldı.

 

"Alkol bu " dedi sercan içtiği şeye nefretle bakarak. Sevmiyordu bu şeyi.

 

"Akıllı çocuk , devam edin " dedi eyüp karatay.

 

Deniz büyük yudumlar almaya devam etti. Alkol'un acı tadı boğazını yakıyordu ama umursamadı. Alkolun farklı bir etkisi vardı.

 

"Ne bu hız kızım" dedi sercan . Bir yudum daha aldı. " lan ben içemiyorum sen nasıl içiyorsun, yavaşla " dedi.

 

Deniz şişeyi tamamen bitirdiğinde sercana döndü. Sercan şaşırarak ona bakıyordu. Deniz 'in gözleri kayıyor du. Mayışmıştı.

 

"Noldu " dedi deniz .

 

" yavaşla , çok hızlı içiyorsun , zararlı "

 

Güldü Deniz. " bunu içmemizde zaralı değil mi , ama zorundayız değilmi , yaşımız kaç bizim"

 

Eyüp karatay atladı söze. " zararlı ama mecbursunuz , görevlerinizde içmek zorunda kalabilirsiniz , bağışıklığınız oluşması lazım " dedi.

 

" hem bu içtiğiniz şeyler insanda kafa yapar belki acılarınızı bunun sayesinde unutursunuz" diye devam etti.

 

Deniz kafasını olumluca salladı. Bir şişe daha aldı ve yudumlamaya başladı.

 

Sercan ise gözleri önünde yanan kıza baktı. Oda şişe alıp kafasına dikti .

 

Sabaha kadar şişeleri bitirdiler . Geri kalan saatlerde ise birbirleriyle dövüştüler.

 

🐚 

 

Yaşa deniz karatay intikam için yaşa .

 

Bir anda kapı açılınca bende refleks olarak bacağımda olan bıçaklarımdan birini çıkardım.

Ama karşımdaki kişiyi görünce yavaş yavaş indirdim.

 

"Kerim burda ne işin var " dedim bıcağımı yerine yerleştirerek.

 

"Sen neden geldin " dedi soruma sorula karşılık vererek.

 

Elimdeki toz alma bezini onun gözüne soktum.

"Toz alıyorum "

 

Oda odadan çıktı ve çıkarken de kapıyı kapattı. "Yanlış yerdesin deniz " dedi üzerime yürüyerek.

 

" hepinize göre yanlışım bana göre doğrudur kerim " dedim ve göğsünden sert bir şekilde itledim. İki üç adım sendelendi.

 

"Peki tamam sakin ol şampiyon " dedi ellerini kaldırarak.

 

" o odanın içinde ne vardı ? " diye sordum.

 

"Zaman 'ı gelince öğrenirsin " dedi ilerlemeye başlayarak.

 

" istesem şimdi öğrenirim ama işten zevk almam gerek." Dedim.

 

Kerim küçüklük arkadaşımdı , ailem ölmeden evimizde çalışanlar olurdu . Kerim ise çalışanlardan birisinin çocuğuydu . Eskiden onu çok severdim ama şimdi sevmemeye başlamıştım. Kendimce bir takım şüphelerim vardı.

 

Bende onu takip ettikten sonra yollarımızı ayırmıştık.

 

Ben fortmantoya bıraktığım poşeti alarak sabah giyindiğim yere girdim. Akşam olmuştu.

 

Üstüme kendi kıyafetlerimi giydikten sonra kendi başıma yürümeye başladım.

 

Sercan 'ı bilmem kaç saat önce görmüştüm. Bir dahada görmemiştim.

Mutfak kapısına yaslandım. " makbule abla ben çıktım." Dedim . Neden çıktığımı haber verdiğimide bilmiyordum.

 

" yarın sabah görüşürüz kızım , Allaha emanet " dedi bana gülümseyerek.

 

" sende makbule abla " dedim ve yaslandığım yerden ayrıldım.

 

Eken ailesini en masumlarıydı onlar ; biri makbule abla, biride ekenlerin kendi kızı ruhsar.

 

İnşallah bu hikayede ikisinden birinin canı acımazdı.

 

Evin kapısından çıkarken kulpu tutan elimin üzerinde bir el hissettim.

 

Şaşırarak arkama baktım. Elimi tutan kişi eren'di.

 

Beni sal bi eren.

 

"Pardon " dedim elimi ordan çekmeye çalışarak.

 

"Bana hesap mı soruyorsun?" Dedi eren.

 

Amına koyayım , senin gelmişini geçmişini si-

 

" ne haddime sadece şaşırdım."

 

Oyna onlarla , herkese yaptığın gibi.

 

Elimin üzerindeki eli elimi okşadı. Bu beni aşırı rahatsız etti.

 

" güzel " dedi. Bana dahada yaklaştı. Ardından devam etti. " çok güzel bir koku lavanta kokusu "

 

Hiç bir şey demedim . Öylece baktım.

 

Burnunu boynumun hizasına getirdi ve kokumu içine çekti.

 

Elimin üzerindeki eli bu sefer kolumu sarmalamaya başladı.

 

"Senin yanık izin mi vardı" . Burnunu kırıştırdı.

 

Oda herkes gibi yanıklarıma ters ve acır gibi baktı.

 

Sus kızım , biraz zaman , bekle ve olacakları gör.

 

"Evet ." Dedim hisizce.

 

"Neden oldu peki " dedi bu sefer.

 

"Eskiden çalıştığım yerde oldu " dedim herkese söyledim yalanı söyleyerek.

 

"Üzüldüm , geçmiş olsun " dedi yüzüne yapay bir şekile büründürdü.

 

Cevap vermedim . Sonra yüzüne bakıp " artık gidebilirmiyim?" Diye sordum.

 

" Bugün gidebilirsin yarın görüşürüz " dedi.

Kapıyı açtım ve onu arkamda bıraktım.

 

Sakin bir şekilde bahçede yürümeye başladım. Sonra boynumdaki kolyeyle oynamaya başladım.

Hem oynuyor hemde gülümsüyordum . Kolyeye bakarken eskilere daldım.

 

Bu kolyenin bende ayrı bir yeri vardı.

 

Evimizin bahçesinde oyun oynuyordu küçük deniz.

 

Yanında ise bir çocuk vardı.

 

" çiçeğim " dedi karşısındaki çocuk.

 

Deniz elindeki oyuncaklarla oynamayı bırakıp çocuğa baktı.

 

" Efendim " dedi deniz gülerek.

 

"Bak sana ne aldım "dedi elindeki kutuyu deniz'e uzattı.

 

Deniz hemen elindeki kutuyu aldı. Sevinçle

 

" ne aldın ha ne aldın " dedi deniz.

 

"Açta gör " dedi çocuk.

 

Deniz hemen kutuyu açtı. Kutunun içinden iki tane kolye çıkmıştı. İkisinin üzerindede deniz kızı sembolü vardı.

 

" biri sana biri bana" diye açıkladı çocuk.

 

"çok güzeller , çok sevdim " dedi ve takması için çocuğa uzattı.

 

" hiç çıkarma tamam mı ?" Dedi çocuk kolyeyi takmaya çalışırken. "Belki beni hatırlarsın "

 

" büyüyünce söz veremem belki başkaları bana deniz kızlı şeyler alır onları takarım " dedi deniz ama bu dediklerini yapmazdı. Hiç çıkarmazdı. Hele sevdiği çocuk bunu veriyorsa.

 

"Deme öyle biz hep birlikte olucaz hatta ben seninle evlenicem " dedi çocuk kolyeyi taktıktan sonra.

 

"Neden senle evlenicem ben ya ben kahverengi göz severim hem , senle hiç bir zaman evlenmicem " dedi .

 

"Benle evleniceksin , göreceksin bak , bide o sırada kolyelerimiz ikimizin de boynunda olucak" dedi.

 

Cevap vermedi deniz .

 

Bir süre öylece sustular . Deniz karşısındaki çocuğa baktı.

 

" bulut " dedi en sonunda deniz sesizliği bozarak.

 

" Efendim çiçeğim " dedi bulut.

 

" sen sadece bana bulut ol tamam mı ? " dedi ve bulut konuşmadan devam etti. " geri kalan herkese oğuz ol , bulut bana özel kalsın " dedi.

 

Bulut güldü ve kızın saçlarına dokundu. " söz ben sadece sana bulut olucam çiçeğim " dedi.

 

" ne sözü ?" Diye sordu deniz gülerek.

" deniz kızı sözü " dedi bulut ama yine devam etti. " Ama sende söz vermelisin " dedi.

 

" ne için "

 

" kolye için , kolyeyileri ikimizde çıkartmayacağız , birbirimizden ayrı kalsak bile "

 

Deniz kolyeye baktı. " söz , hemde deniz kızı sözü " dedi Bulut'a sarılarak.

 

Şuan kolyeye bakınca nefret duymuyordum. Aksine özlüyordum. O benim çocukluk aşkımdı.

 

Şimdi ise ailemi öldüren birisinin çocuğuydu. Duyduğuma göre ailesi bulut'a örgütteki yerlerini devredicekmiş. Magazinlerden duyduğuma görede nişanlanmıştı.

 

Acıyla gülümsedim. Bana benimle evleneceğini söylerdi hep ama şimdi benimle değilde bir başkasıyla evlenicekti.

 

Aileni öldürenlerdendi ailesi. Yapma

 

Dedi içimdeki ses.

 

İnsan sevdiğini başkasıyla görünce anlıyormuş hiç sevilmediğini.

 

Söz vermişti benden başka kimseyle evlenmiyeceğine ama şimdi kalbi başkası için atıyor başkası için hayat buluyordu.

 

Düşüncelerimden ayıran ses kulağıma geldi. "Naber esmer bombam " dedi sercan .

 

Etrafa boş boş baktım. Evden tamamiyle çıkmıştım

 

"Hey beni duymuyormusun?" Dedi sercan.

 

" iyiyim sadece biraz kafam karıştı. Bir şeyler buldumda " Elimle oynadığım kolyeyi bırakarak.

 

"Ne o yine mi o geldi aklına " dedi . Elbette oda biliyordu.

 

"Evet, birden geldi " dedim gülerek.

 

" kaç yıl oldu onu unutamadın ama bak o seni unutmuş belliki nişanlanmış "

 

Sadece sana bulut'um çiçeğim.

 

Acıyla güldüm. Hiç birşey demeden arabaya bindim. Neden böyle oluyordu. O beni belkide hatırlamıyordu, ben ise hala onda takılı kalmıştım.

 

Sercan benim arkamdan arabaya bindi ve çalıştırdı. Biliyordum beni kırmak değildi amacı bana gerçekleri göstermekti.

 

Acılarından kaçma . Onların üzerine daha çok koş.

 

Arabadaki telefonumu aldım ve şifreyi girdim.

 

11091995 .

 

En son aramalara girdim . Tanımadığım bir numara vardı. Bu numara her gün arıyordu.

 

Merak edip onu geri aradım. Arama ;

 

Çaldı..

 

Çaldı..

 

En sonunda arama açıldı.

 

İlkte ses gelmedi . Bende "alo " dedim. Karşıdaki kişi derin bir nefes çekti.

 

"Kimsiniz " dedim bu sefer. Karşıdaki kişi yine nefes aldı. Anlaşılan hiç bir şey demeyecekti.

 

Ben tam aramayı sonlandırmadan. " çiçeğim " dedi ama ben o sıra aramayı sonlandırmıştım. Unutamadığım ses.

 

çiçeğim mı?

 

Bulut...

 

" kahretsin " diyip geri aradım ama arama meşgule düşüyordu.

 

"Hayır , hayır olamaz " dedim . Bunu sercan'da duymuştu.

 

" ne olamaz , kimdi o " dedi. Sercan .

 

Söylemelimiydim. Söylememelimiydim.

 

" bulut "

 

" ne ?!" Diye bağırdı ve arabayı bir anda durdurdu.

 

" beni arayan kişi buluttu. " tekrar edip.

 

" bu niye şimdi seni aradı " dedi .

 

" kahretsin ki bende bilmiyorum , geri arıyorum şimdide meşgul oluyor "

 

" kesin bir boklar dönüyor " dedi. Olanlardan memnun değildi.

 

" olabilir " dedim .Sadece ve önüme döndüm.

 

 

🐚 

 

Dedem sanki benim onu arayacağımı duymuş gibi kendisi aramıştı ve kül olan dağ evine çağırmıştı.

 

Bende eve gitmeden direk sercana beni buraya bırakmasını söylemiştim. O ise beni bırakıp gitmişti.

 

Evin arka kısmı yani mezarlığın olduğu yere doğru ilerledim. Hep beni buraya çağırdığında burda olurdu.

 

 

Evin köşe kısmını dönünce dedemi gördüm. Babaannemin mezarının başında dizleri çökük bir şekilde mezar taşına bakıyordu.

 

Yanına yaklaştıkca mırıltılarını duymaya başladım.

 

"Aliye dayanamıyorum " diyordu.

 

"Çocukları kendi ellerimle ölüm ' e verdim."diye devam etti.

 

"Ama sen benim yerimde olsan sende benim yaptıklarımı yapardın , deniz'in gözleri nasıl intikam için tutuşuyor sanki bunun için doğmuş gibi " dedi.mezar taşına dokunarak.

 

"Artık bir şeyler yapmam gerek onlar çok fazla acı çekti" dedi ve sanki geleceğe dair söz verdi.

 

Gitmedim onun yanına , rahat rahat konuşsun diye beni belki fark etti ama devam etti . Belkide hiç fark etmemişti.

 

Konuşması bittiğinde bir süre bekledim ve yanına ilerledim.

 

"Beni neden çağırdın dede" dedim artık yanındaydım .

 

Az önceki gibi değildi gözleri şimdi beni görünce ayrı bir parıldıyordu.

 

"İlk ekenlerden başladın evet mantıklı ama bir takım sorunlarımız var ."

 

" ne sorunu , noldu ?" Dedim bende artık diz çökmüştüm.

 

"İyimi kötümü?" Diye sordu.

 

" kötü " dedim direk.

 

"Örgütün başına artık sen geçeceksin ve hemen evlenmen lazım "

 

Evlenmek , ben

 

"Kiminle evlenicem" diye sordum bu sefer.

 

Tek bir cevap verdi. " Kerim "

 

"Hayır o olamaz dede , çok şüpheli davranıyor , bir şeylerin peşinde olduğu apaçık ortada " dedim dehşete düşmüşcesine.

 

"Örgütün başına geçmek istiyor hem zaten geçse bile fazla söz hakkı olamaz çünkü biliyorsun ki kadınlar sözcü olduğu için onların düşünceleri daha önemli" dedi dedem .

 

"Ee o zaman benide geçmeye çalışır, örgütü yıkar" dedim.

 

"Örgüt zaten yıkıldı ama bunu kimse bilmiyor" dedi.

 

"Nasıl kim yıktı " diye sordum.

 

Baş parmağını kaldırıp kalbimin olduğu yere iki kere vurdu. "Sen bitireceksin ve hatta bitirdin "

 

Elbetteki bu planlarımın içinde vardı. Zaten o demesede ben başına geçtiğim an örgüt bitecekti.

"Peki kötümü söyledin iyi ne ?" Dedim.

 

İlk başta bana baktı sonra güldü. " bulut oğuz özyurt 'un yakın koruması olucaksın "

 

"Ne , nasıl " dedim. Şaşırmıştım.

 

"Bir hafta sonra özyurtlar kendilerine yakın koruma seçicek ve sercan tuğba özyurt'un , sen ise bulut oğuz özyurt 'un koruması olucaksın " dedi.

 

"Yani eken işini erkene aldık " bir nefes aldım. "Büyük gün gelene kadar en çok onlar işkence görücekler... güzel" dedim.

 

Dedeme bulut'u hatırlamadığımı her seferinde ona söylemiştim. Ama hatırlıyorum. Unutamamıştımki.

 

"Başka söyleyecek bir şeyin var mı ? Gideceğim yoksa" dedim.

 

" şuan yok ama bir kaç güne bir daha görüşeceğiz " dedi.

 

"Tamam " dedim ve ayağa kalktım.

 

Ayağa kalktığım an dedem benim bileğimden tuttu .

 

"Noldu dede" dedim. Benim bileğimi tutan eline bakarak.

 

"Yaşa torunum , yaşa ki hem intikamını al hemde çocukluğunu öldürme " dedi geçmişten alıntı yaparak.

 

"Yaşayacağım , intikamımızı alırken sende olucaksın ve bende o sıra diyeceğimki ölmedi o çocuk ölmedi " dedim emin bir şekilde ve elimi geri çektim , bir şey demesini beklemedende arkamı dönüp ilerledim.

 

Plan . Plan . Plan

 

Plan yapmalıydım. Eğer ben başa geçiceksem ilk başta Kavak ailesi karşı çıkardı.

 

Semih kavak , Ceyda kavak ve çocukları özüm kavak ve nursena kavak .

 

Özüm benle aynı yaşattı. Nursena ise 15 yaşındaydı.

 

Oyna herkese yaptığın gibi onlarada oyna.

 

Ailem ölmeden önce çok iyi anlaşırdık. Her zaman bizim evimize gelirlerdi.

 

Özüm , bulut , kerim , ben . Bizim oyun grubumuzdu. Aşırı iyi anlaşırdık. Bulut ve kerim bizden iki yaş büyüktü o yüzde bazen onlar kendi başına oynardı. Bizde özüm ile oynardık, özüm 'ü severdim .

 

Özüm eskiden Kerim'i severdi. Şimdi...

Bir kaç planım vardı . Planlarımı sercan'la evde konuşacaktım.

 

Evin önünde arabaya yaslı olan sercanı görünce şaşırdım.

 

"Sercan hani sen gidiyordun , işin vardı " dedim yanına ilerlerken.

 

" işimi hallettim. Seni alayımda eve gidelim belki bana yemek yaparsın " dedi.

 

Yanına gelmiştim . Bende onun gibi yanına geçtim ve arabaya yaslandım.

 

"Sercan " dedim. Ellerimi göğüsümde birleştirerek.

 

"Efendim esmer bombam " dedi.

 

"Herşey çok üst üste geliyor " dedim. 1.95 adama bakarak.

 

"Noldu , anlat " dedi beni pür dikkat dinlemeye başlayarak.

 

" Örgütün başına geçicekmişim " dedim.

 

"Ne güzel işte "

 

" yani bilmiyorum , diğer konular da var " dedim ve bir nefes çektim. " eken ailesini erken bitireceğiz nedeni ise öyle olması gerek"

 

" tamam " dedi.

 

"Bulut oğuz ve Tuğba özyurt'un yakın korumaları olacağız " dedim.

 

"NE?!" Dedi şaşkınca.

 

"Dedem dedi . Bu büyük fırsat " dedim.

 

"Peki kim kimi alıcak " dedi.

 

Kahveliklerine baktım. Her zaman ki gibi beni anlasın diye .

Anlamıştı da . " Sen oğuz'un ben tuğba'nın " dedi.

 

Kafamla onayladım onu.

 

"Ee başka var mı ?" Dedi.

 

" evleniyorum " dedim.

 

" siktir bu kadar olmaz amına koyayım , yok , yalan demi yalan " dedi.

 

"Kerim'le " dedim.

 

Baktı baktı sonra bunların benim seçimim olmadığı aklına geldiği için sustu. Biliyordu bende istemezdim.

 

"Eve gidelim plan yapalım " dedim.

 

Beni sessizce onayladı ve eve doğru yol aldık.

 

🐚

Yol boyunca ikimizde hiç konuşmamıştık. Eve geldiğimizde ise benim yemek yapmaya halim olmadığı için pizza sipariş vermiştik.

 

Pizzadan bir ısırık aldın ve ağzımda çiğnemeye başladım.

 

"Kumar oynayacağız yani " dedi ağzı doluyken.

 

"Başka çaremiz yok , kavakların bunu önceden öğrenmesi gerek"

 

" Ama ya kumar senin düşündüğün gibi olmayıp kafana silah dayanırsa "

 

Güldüm."işte o zaman beni esir alıcak ve işkence ede ede beni öldüreceğini sanıcak " derin bir nefes çektim içime ." Ama beni öldürmeye götleri yetmez " devamını getirecekken sercan söze atladı. "Onlarla sadece konuşacaksın ve ortalığı kızıştıracaksın" dedi.

 

Kahkaha attım." Evet benim akıllı kardeşim "

 

" Ama ben senin nasıl esir düştüğünü anlayacağım " dedi.

 

"Eğer ben o gece evlerinden çıkıp eve gelemezsem anlayacaksın " dedim

 

"Ama yapamam seni yalnız bırakamam , senin canın acıyacak " dedi.

 

"Yapma sercan , alıştım ben , bırak canım acısın zaten acımış acıdığı kadar " dedim.

 

"Ama " dedi devamını getirmedi. Bu kabul ettiğini gösteriyordu.

 

"Zorundayım yapma böyle " dedim ve sarıldım.

 

"Zorundayız " dedi.

 

"Evet " dedim sonra sarılmaya son verdim.

 

"Örgütün başına ne zaman geçiceksin " diye sordu bu sefer.

 

"Kavak işini bitirdikten sonra örgütün başına geçicem " dedim.

 

"Yarın sabah erkenden gizlice evlerine gireceğiz ilk görevimiz ruhsar ve makbule ablayı kurtarmak " dedim ve önümdeki bıçaklara dokundum.

 

Hepsi şirketimin özel üretimiydi.

 

"Anladım" dedi ve bıçaklardan birini aldı.

 

"He bu arada şirkete uğraman lazım " dedi .

 

"Uğrarız bir ara" dedim.

 

"Uyu artık " dedi bu sefer.

 

"Uykum yok sen yat zaten gitmemize az kaldı "

 

"Peki sen git mezara hadi " dedi.

Bugün mezara gitmiştim ama orda biraz daha durmam gerekti.

 

"Sabah ararım geldiğimde hazır ol " dedim ve telefonumu alıp yukarı çıktım.

 

Üstümde hala sabah giydiklerim vardı. Sabaha hazırlanıp gidecektim. Eve gelip bir daha uğraşamazdım.

 

Odama doğru ilerledim.

 

Yatağım her zaman ki gibi topluydu. Eskiden olsa uykuyu çok severdim . Ama şimdi sevmiyordum . Az uyku bana yetiyordu.

 

Dolabımın oraya geldim ve kapaklarını açtım. Giysileri iki yana çektim ve elimi oraya bastırdım. Dışarda görse kimse anlamazdı. Dümdüz duvar gibi gözüküyordu ama değildi.

 

Elim okundu . Deniz Karatay dedi mekanik ses .

 

Dolabın içine tamamen girdim ve kapaklarını kapattım o sırada da gizli yer açıldı.

 

İçeriye girdim . Buraya genellikle göreve gitmeden önce giysilerimi giymek için gelirdim.

 

Üst kısmına eğildim ve bir tane siyah uzun kollu bluz aldım. Bu giysilerin hepsi özel 'di kurşunların bir çoğunu geçirmezdi. Bıçaklardan da sadece benim bıçaklarım geçerdi.

 

Altıma ise siyah pantolon a benzer birşey daha aldım.

 

Silahlarımı koymak içinde bir yelek aldım.

 

Üstlerimi sırayla giydim . Çıkardıklarımı ise çöpe attım. Ardından teknolojik bölüme ilerledim.

 

Hoş geldin deniz karatay dedi mekanik ses.

 

"Hoş buldum , şimdi sana bir kaç tane hap vereceğim onların panzehirlerini bana bul " dedim.

 

Tabi ki dedi ve bir kutu açıldı. Lütfen hapları buraya koyunuz

 

Koydum ve geriye dönüp ilerledim. Duvarlarda hep eski fotoğraflarımız doluydu. Annem , dedelerim , ninelerim , babam , kardeşim , abim , özüm , kerim , sercan , bulut..

 

Hepsi vardı.

 

Hemen burdan çıktım . Kendi odama gelincede saçlarımı at kuyruğu yapıp evden çıktım.

 

Garajdan ise bir tane dacia araba alıp direk mezarlığa sürdüm.

 

Arabayı sürerken bir yandanda şarkı açıyordum.

 

Eypio - Günah Benim

 

Şarkıyı eve gidene kadar mırıldandım nedense bu şarkı bana güzel geliyordu.

 

Ezbere gittiğim yolda giderken bir anda önüme iri yarı bir adam çıktı ve yan bir şekilde durmaya başladı.

 

 

Ben de arabayı durdurup kornaya bastım." Niye orda bekliyorsunuz , çekilsenize , ezileceksiniz" diye bağırdım.

 

Çekilmedi.

 

Tam o sırada gözlerini bana çevirdi . Buz mavisiydi gözleri . Saçları ise açık kumral.

 

Tam o sırada şarkı değişti bende arabadan indim.

 

Aşk nerden nereye...

 

Güldü karşımdaki adam . Ben onun üzerine koşunca o ise bana bir bakış daha atıp hıp hızlı koştu.

 

"Ne oluyor ya " diye bağırdım. Dağ evinin çok yakınındaydım.

 

"Niye herşey dahada karışıyor " bağırdım.

 

Gözlerime şimşek indi .

 

 

"Kimdi o ?"

 

"Hayır "diye bağırdım . "Sen olamazsın , bunca yıl çıkmadın şimdi neden , neden heryerdesin " dedim o daha burdaydı gitmezdi.

 

"Kahretsin " diyerek ayağımla arabaya vurdum.

 

"Neden neden şimdi " dedim. İsmini söylerken fısıldadım.

 

Ellerimle suratımı ovuşturdum. Arabanın kapısını sert bir şekilde açtım ve içine bindim.

 

"Niye ya niye amacın ne senin beni delirtmek mi ?" Diyip gaza son gaz bastım.

 

Dağ evine geldiğimde hala sinirliydim. Kafam çok karışıktı.

 

Arabayı aynı yere bıraktım ve telefonumu alıp mezarlığa ilerledim.

Mezarlıkta gördüğüm kişiyle şok oldum . Dedem , eyüp karatay öldüklerinden beri mezarlarına gelmeyen dedem bugün neden burdaydı.

 

"Dede " dedim yanına gidip. Üstü en son ki üsttüydü. Hiç gitmemişmiydi.

 

Cevap alamadım. Yüzünü görmek için eğildim . Ağlıyordu.

 

Kollarından tuttum ve sarstım. "İyimisin dede , ne oldu " dedim.

 

Benim geldiğimi yeni fark ediyordu.

 

Göz yaşlarını sildi. Ateş yeniden harladı. Oturduğu yerde sola dönüp iki tane kürek aldı.

 

"Çocuk.... al " dedi. Ne olmuştu şimdi birden bire.

 

Uzattığı küreği aldım. Diğer küreğide kendi aldı ve ayağa kalktı.

 

 

"Ne yapacağız bunlarla dede " dedim.

 

"Miraç ve ayperi'nin ortasındaki yeri kazmaya başla " dedi kendiside Aliye Karatay yani babaannemin yanındaki boş yeri kazmaya başladı.

 

Ne yapıyorduk ?

 

Mezarımızı mı kazıyorduk.

 

"Dede kendi mezarlarımızı mi kazıyoruz " diye sordum.

 

Tek cümle kurdu " ben içimi dökücem, sende " dedi.

 

"Abi evleniyorum " dedim . Bir süre ses çıkmayınca.

 

Dedem 'in sesini duydum. "Aliye bitiyorum " dedi.

 

"Anne , baba lider oluyorum "

"Aliye sevdiğin torununu bir iblis'e dönüştürdüm"

 

İçimden fısıldadım bu sefer "ben bulutu özledim , benim bulutumu " dedim .

 

Ağlama zaaflarını belli etme.

 

Dedem beni duymadı , ağlamadı da.

 

Güneş'in doğmasına az kala kazmayı yarım bırakıp arabama binmiştim.

 

Dedem ise hala kazmak ile meşguldu. Neden dede onca seneye ne olduda bu sene .

 

Aramalardan sercan'ı bulup çaldırdım.

 

Çaldı..

 

Çaldı..

 

Çaldı..

 

Tam kapatacağım zaman açıldı.

 

"Hazırsındır inşallah serco ,yoksa gebertirim " dedim.

 

"Dino varya bir halay çekmişim abooo " dedi uykulu bir sesle.

 

"Anlaşıldı daha yeni uyandın , eğer beş dakikaya hazır olmazsan , seni bir gün boyunca halay teptiririm. " Dedim.

 

Arama yüzüme kapandı.

 

Dedem niye böyleydi. Garip davranıyordu , hemde olduğundan çok garip.

 

Dedem ve babaannem çok zorluk çekmişler . İlk evlendiklerinde , babaannem dedeme kaçmış .

 

Eyüp karatay hayatı boyunca bir kişiye aşık olmuş ; Aliye Karatay

 

 

Evin önüne geldiğimde sercan kapıda dikilmiş bekliyordu. Aynı beni gibi giyinmişti. Ama yüzünde kar maskesi vardı. Sadece gözleri gözüküyordu.

 

Arabadan inmeden camı açtım . "Bu tip ne lan " diyerek gülmeye başladım.

 

Sercan ise somurtarak benim yanımdaki koltuğa geldi.

 

"Hırsız mısın sen serco , yoksa suikastçimi " diye sordum , hala gülüyordum.

 

"Havalı olsun diye taktım , hem sen ne anlarsın gerizekalı " diye direndi.

 

"Çıkart şunun ya " dedim .

 

"Tamam , tamam " dedi ve başından tutup bir hışımla çıkarttı.

 

"Ver bana " dedim bir elim direksiyonda , diğerinide sercan versin diye uzattı.

"Sen napacaksın " dedi bu sefer.

 

"Bir yerime sokacam, ver işte istiyorsam bir bildiğim vardır" dedim ve bir hışımla çekip aldım ve kafama geçirdim.

 

"Ee.. şimdi sen niye taktın "

 

"Keyfim ve kahyam öyle istedi " dedim gülerek . Artık iki elimde direksiyondaydı.

 

"Tamam deniz aynen sensin "

 

"Benim güzelim buyur "

 

" sus önüne bak , şimdi kaza yapacaksın "

 

"Yok yapmam ama hızını dahada arttırabilirim. " Dedim amacım onu korkutmaktı.

 

"Hayır deniz , yeter , benle uğraşma sabah sabah" dedi. Gözlerini ovuşturarak.

 

 

Bende gaza daha çok bastım ve yol boyunca oda benle uğraştı. Uykusu sonunda açılmıştı .

 

Şuan ise demir kapıların orada duruyorduk.

 

"Sercan ben bıçakları iki kameraya fırlatacağım sende kapıyı yavaş bir şekilde aç " dedim.

 

Kafasıyla onayladı ve hızlı adımlarla oraya gitmeye başladı.

 

İki kamerayada bir bakış attım ve aynı anda ikisinede fırlattım.

 

Sağ elimle attığım tam ortada değildi biraz yandaydı ama yinede parçalanmıştı.

 

Sol ise tam ortadandı. O zaten paramparçaydı. Çünkü solaktım. Yani zorunlu olarak.

 

Sercan ben kameraları parçaladığımı görünce direk kapıyı açtı.

 

İçeriye ikimiz aynı anda girdik.

Biz girdiğimiz gibi güvenlik ayaklandı. Ama sercan ondan daha hızlıydı ve tam bıçağı kalbine sapladı.

 

Sercanı geride bıraktım. İlk olarak ruhsar ve makbule ablaya ulaşmam gerekiyordu.

 

Evin arka tarafına koştum ve bir ağaca tırmandım. Ordan isede ruhsarın odasına.

 

Balkon camını çok kolay kırabilirdim ama ruhsar korka bilirdi.

 

Cama yavaşca yaklaştım ve cam kırıcı aparatırını cama yasladım. Yasladığım gibi cam tuzla buz oldu ve hiç de ses çıkmamıştı.

 

Direk içeri girdim ve yatakta uyuyan kızı kaldırmak için yaklaştım.

 

"Uyan ben geldim " dedim onu sarsarak.

 

Ruhsar gözlerini açtı ve bir anda irisleri korkuyla büyüdü.

Ne zaman çıkarttığını anlamadığım bıçağını boğazıma dayadı.

 

Güldüm. Kendini korumasını çok iyi biliyordu.

 

"Sen kimsin nasıl buraya böyle girersin " nefretini kustu.

 

Ellerimi iki yana açtım. O ise bıçağı daha çok yaklaştırdı.

 

" sakin ol maskeyi çıkartacağım " dedim ve maskeyi kafamdan sıyırdım.

 

Ben sıyırdığım gibi elindeki bıçağı yere attı ve bana sarıldı.

 

"Buse abla " dedi.

 

" buse değil bana deniz de " dedim ve kucağımdan indirdim.

 

Uyku sersemiydi. Hemde şaşırmıştı.

 

"Deniz abla " dedi .

 

"Hadi götürüyorum seni burdan " dedim ve bileğinden çektim.

 

İlerlemedi. Durdu , etrafa baktı.

 

"Noldu ruhsar , hızlı ol hiç zamanımız yok " dedim .

 

"Kedim , maya kaldı bekle " dedi ve kedisini almaya gitti.

 

Gittiğiyle geldiği bir oldu kedisi kucağındaydı ve ikiside bana baktı.

 

"Hadi , makbule abla 'yı bulalım " dedim ve koşmaya başladım.

 

İnsanlara niye bu kadar bağlanıyorsun dino.

 

En üst kattan en altta kadar son hız koştuk . En sonunda geniş sonunca nefeslendim.

 

Arkamdaki kıza baktım. Hiç korkmuşa benzemiyordu hatta elinde olsa gülecekti.

 

"Nerde hizmetçilerin odası nerde " dedim .

 

" giyinme odasının yanındaki oda " dedi ve önümden kedisiyle birlikte koşmaya başladı.

 

"Bekle " dedim ve bende koşmaya başladım.

 

Sercan neredeydi?

 

Odanın önüne geldim ve hiç beklemeden kabıyı açtım. Gördüğümle gözlerimi açtım ve otomatik olarak ruhsarı arkama geçirdim.

 

Eren makbule ablanın kafasına silah dayamıştı ve nihalde onun bir arkasındaydı.

 

"Noldu buse.. " dedi sonra kafasını salladı. "Yada ailesini öldürdüğümüz deniz karatay " dedi eren.

 

Nihal arkadan kahkaha attı. "Ah çocuk , biz o kadar salak mıyız. " dedi.

Makbule ablada etrafa korkak bakışlar atıyordu.

 

"Öyle görünüyorsunuz " diyerek güldüm.

 

"Efsun ve can 'da böyle saf'tı biliyormusun deniz" silahı dahada bastırarak eren.

 

"En azından sizin gibi kızlarını bir denek gibi kullanmadı orosbular "diyerek hırladım.

 

"Kızımız mı?" Dedi ve güldü Nihal. Ardından kafasını olumsuzca salladı. "O bizim kızımız değil ki o sadece kullanılmak için yanımıza alınan bir çocuk" dedi.

 

NE?! 

 

"Ne diyorsun sen , yinede ona bunları yapmaya hakkınız yok " dedim.

 

Kalbim sızladı. Bu küçücük kızın suçu neydi.

 

"Oyalamaya çalışıyorsun güzelim " dedi eren.

 

"İntikam.. " dedim. "Siz zaten öldünüz eken ailesi ve örgütteki herkes "

 

Sercan camdan sakince girdi ve silahını nihalin kafasına doğrulttu.

 

"Çok saçmaladın " dedi eren ama karısının kafasında olan silahı görmedi.

 

O sıra makbule abla girdi araya " ölmek istemiyorum " dedi.

 

"Sercan şimdi " dedim . Tam o sırada üç silah patladı.

 

Sercan ereni karnından , nihali 'de bacağından vurdu.

 

Üç'üncü kurşun kimin hayattan soldurdu?

 

Makbule abla kafası kanlar içinde yere düştü. "Hayır , hayır " diye bağırdım. Arkamdaki ruhsar'da çığlık attı.

 

Eren ile Nihal ise yere düştü.

 

Hemen makbule ablanın yanına dizlerimi çöktüm. Ellerimi boynuna yerleştirdim belki bir şans diye ama atmıyordu.

 

Dağılan yüzüne baktım. Neden bu hayatta iyiler ölüyordu.

 

Kadın burda çalışmaktan, ekmek parası çıkarmak için gelmişti şimdi ise evden ölü bedeni çıkıyordu.

 

Yanımda bir nefes hissettim ve o tarafa döndüm."öldü dimi deniz abla , makbule teyze öldü, bunu adı ölüm " dedi ruhsar.

 

Bunu adı ölüm ruhsar. Bu hayattan bir çicekte soldu demek ruhsar.

 

Hiç bir şey demedim ve hiçbir şey hissetmiyordum.

 

 

Git gide hissiz 'e dönüşüyordum.

 

"Sercan şu iki orosbuyu depoya götür " dedim ve onlara döndüm "baya bir süre geçireceğiz" diyerek güldüm.

 

Ruhsar'a döndüm. Elindeki kediyi sıkı sıkı tuttu.

 

"Ruhsar" dedim artık gülmüyordum.

 

"Bir şey yok deniz abla iyiyim " güldü "her zaman ki gibi "

 

"Sen bunu biliyor muydun " dedim

 

"Biliyordum "dedi . Umursamayarak.

 

"Burdan çıkalım sonra birlikte konuşalım " dedim ve elimi uzattım.

 

Kafasını olumluca salladı.

 

Sercan ise eren ve nihal'i götürmekle meşguldu.

 

"İlk ama son değil " dedim kendime fısıldayarak .

 

🐚 

 

"Şimdi napacağız deniz " dedi yanımdaki sercan .

Bu sefer o araba sürüyordu ben yanındaydım , ruhsar ise arkadaydı.

 

"Semih kavak 'in evine gideceğim " dedim rahat bir şekilde.

 

"Bu mu ?" pes ediyormuş gibi bakarak.

 

"Gitmeden önce tabi ki ruhsar'la konuşmam lazım ha bide Dedem " dedim.

 

"Bari biraz beklesen "

 

"Nursena'yı kaçırmış gibi göstereceksin eğer beni esir alırlarsa " net bir şekilde

 

"Ya kızım sonra nasıl kaçacaksın ordan "

 

"Sen bana yardım edeceksin " dedim.

 

"Yardım edeceğim tabiki ama ben seni merak ediyorum "

 

"Sercan yapma ölmeye niyetim yok daha seni evlendireceğim" dedim ortamı yumuşatmak için.

 

"Ben mi ?"gülmeye başladı. "Ben evlenmiyeceğim " Ardından devam etti.

 

"Sen kendine bak " dedi.

 

Sabah arabada kendime bir söz vermiştim . Unutacaksın, düşünmeyeceksin, adını dahi anmayacaksın.

 

"Sercan , ben vazgeçtim "

 

"Neyden "

 

"Oğuz 'dan artık onu anmayacağım bile " dedim.

 

Bulut değildi artık sadece oğuz .

 

"Emin misin ?" Diye sordu bu sefer .

 

"Hiç bu kadar emin olmadım " dedim ve önüme döndüm.

 

Hiç bir şey demedi ve önüne döndü. Şaşırmıştı bu çok barizdi.

 

Ben de arkamızdaki kıza döndüm. "Ruhsar benimle bir yere gitmeye ne dersin ?"

 

Kendisinden ayırdı mavi gözlerini "onlara ne yapacaksınız "dedi.

 

"Biraz benle vakit geçirecekler "dedim . Ölecekler ruhsar aynı benim ailemi öldürdükleri gibi.

 

"Yalan söyleme bana anlıyorum seni , odada hiç öyle gözükmüyordu " dedi sitemle.

 

Sercan arkadaki kıza bakış attı . Ardından önüne döndü.

"Anlatacağım ruhsar , ama beklemen lazım " dedim bu sefer.

 

"Geldik " diye lafa atladı sercan .

 

Geldiğimiz yere baktım ve gülümsedim . Sonra ruhsar'a döndüm. "Hadi in , geliyorum "

 

Ruhsar sözümü dinledi ve indi.

 

Sercan ben hariç her yere bakıyordu. " esmer bomba , hadi ama " dedim.

 

"Kim esmer bomba , pardon o senden başka kimse olamaz bana öyle seslenme "

 

"Peki serco akşama konuşacağız " direk arabadan indim .

 

Açık camdan elimi soktum ve sercanın sakallı yanağından bir makas aldım. "Görüşeceğiz kardeşim "

 

"Görüşeceğiz kardeş " dedi ve arabayı son hız sürdü.

 

O gidince bende arkama döndüm . Binaya bakınca bir tebessüm ettim.

 

MECDA YETİŞTİRME YURDU

 

Bu yetiştirme yurdunu ilk paramla yaptırmıştım. Ama benim değil sercanın üzerineydi. Onun üzerinde olmasının nedeni benim bıçak şirketimin adıda mecda olmasıydı.

 

"Neden buraya geldik deniz abla " dedi ruhsar yanıma yaklaşıp.

 

"Gel şu banka oturalım öyle anlatayım " dedim ve onu banka doğru yönlendirdim.

 

Oturduktan sonra ruhsar'a döndüm. "Şimdi hangisiyle başlamalıyım bilmiyorum "

 

Ruhsar da benim yaptığımı yaptı . Artık yüzlerimizi görebiliyorduk.

"En başından , olayların başından "dedi dikkatle bana bakarak.

 

Derince bir yutkundum. "Peki.." nefes aldım ."11 yaşındaydım abimin doğum gününü kutlamak için dağ evimize gitmiştik. Bütün ailem ordaydı . Dedemler, ninemler , kardeşim , abim , annem , babam . " hepsinin yüzü bir anda aklıma geldi yine güldüm .

 

"Abin ve kardeşinin adları neydi ?"

 

"Miraç ve ayperi " dedim.

 

"Ne güzel "dedi hüzünle .

 

"Biz o gece çok eğlendik , ama ben koltukta uyuya kalmıştım, babam ise beni kucaklayıp yatağıma götürmüştü ben ise onu bırakmamıştım ve zorla masal okutturmuştum "

 

"Ne masalı ?"

 

"Deniz kızı masalı..."

 

Sesiz kaldı.

 

"Sonra ben uyuya kaldım yine ama uyandığımda ev yanıyordu , her yer dumandı, çok korkmuştum yanıma bir süre kimse gelmedi. Ben ise o sıra.." dedim ve sağ kolumu sıyırdım. Büyük yanık izimi göstermek için

 

Hemen elini o ize koydu . "Çok yanmıştır , çok acımıştır "dedi .

 

"O günden sonra her gün yanmaya başladı "

 

O da sol kolunu sıyırdı. Şaşırdım onunda benle aynı yanık izi vardı.

Benim sağ tarafta onun ise sol.

 

Elimi yanığa koydum ve gezdirmeye başladın.

 

"Çok acımıştır , çok yanmıştır " dedim onun taklit ederek.

 

"Her gün yandı "

 

"Sen'le çok ortak noktamız var ruhsar birbirimize çok benziyoruz " dedim.

 

"Evet, hadi sen devam et " konuyu kurcalamamı engelleyerek.

 

"Dedem geldi beni o gün kurtardı , ama bana ölümü vaat etti. " derin bir nefes çektim içime acı doluydu. "Ve aileme bunları yapan kimler biliyor musun ?"

 

"Onlar mı ?" Dedi . Ailem dememişti.

 

"Onlar da var ama daha bir çok kişi daha var "

 

"Öldür onları "

 

"Benden bunu mu istiyorsun ?"

 

"Senin çocukluğunu benim ise şimdi mi aldılar ölmeyi hak ediyorlar " dedi

 

"Hak ediyorlar " dedim .

 

Benim çocukluğumu onun ise şimdisini elinden almışlardı.

 

Bizim ortak noktamız. İkimizinde yaşamamasıydı ve daha nicesiydi.

 

"Ee hadi sen anlat " dedim. Onun hikayesini merak ediyordum .

 

"İnanır mısın bana yani yaşım 9 olduğu için " dedi elleriyle oynamaya başlayarak.

 

Ellerimi onun ellerini üzerine koydum."En iyi ben anlarım seni . Hatta ben çocukları anlarım " dedim.

"bir tane ikizim vardı. Karan . Gerçek ailem ben dört yaşındaken koluma kaynar suyu dökmüş nasılsa kolumu kaybetmemişim. Sonra babam biz yedi yaşındayken ben bunları artık istemem demiş ve bunlara satmış kardeşim ile beni. Kardeşim Karan ise .." yutkundu."bizi sattıklarında benim şuan aldığın hapları ona yutturmaya başladılar. Ben hapları dayandım. O ise dayanamadı gözlerimin önünde çok can çekişiyordu " ağlamaya başladı.

 

"Öldür beni ikizim , artık dayanamıyorum dedi ve ben onu öldürdüm . Ama daha acı çekmesin diye iyi olsun diye anlamadım o sıra beni bırakıp gideceğini " ağlaması şiddetlendi.

 

Bende artık göz yaşlarımı tutamadım ve ağlamaya başladım . Ruhsar ı ise göğüsüme çektim . Sıkı sıkı sarıldım.

 

"Üzgünüm ruhsar , keşke kurtarabilseydim. Keşke daha da erken gelebilseydim ."

 

"Hepsi benim suçum "

 

"Değil , yapma bunu kendine lütfen "

 

"Ben yaptım , kendi ellerimle onu öldürdüm " hıçkırdı "Keşke bende onla ölseydim "

 

"Bende öyle diyordum biliyor musun ?" Dedim karşıma aldım bu sefer .

 

"Nasıl yani " dedi . Yüzündeki yaşları silerken .

 

"Ailem öldüğünde, tek kaldığımda , en önemliside solduğumu anladığımda"

 

"Anlıyorum seni... deniz abla "

 

"Yaşadıklarımız bize çok iz bıraktı." Dedim derin bir nefes çekerek . " İntikam için büyüdüm ve bunun içinde ölümüne savaşayacağım "

 

"Bende intikam alabilir miyim ?" Ağlaması iç çekişlerine dönüşmüştü .

 

Yapma . Dedene benziyeceksin

 

"Sen ne istiyorsun " dedemin gibi olmak istemiyordum . O beni bazı şeylere zorunlu koşmuştu.

 

"İntikam " tek dediği buydu . Gözleri ise yanıyordu .

 

"Ekenlerden " onaylasın diye sordum .

 

"Bize bunları yapanların hepsi " ayağa kalktı . Gözleri hala ağladığı için şişti ama güçlüydü. Bendende güçlüydü.

 

"Hadi beni gezdir burayı tanımak istiyorum"

 

Öylece baktım . Sesiz kaldım.

 

"Ne ? Yoksa beni buraya getirmenin nedeni o değil miydi ?"

 

"Öyle " oturduğum yerden kalktım.

 

"Hadi o zaman güzeller güzeli deniz kızı " boştaki sağ elimi tuttu. Koş muyordu ama yavaş adımlarda atmıyordu.

 

 

 

Deniz kızı...

 

 

 

 

4. Bölümün sonu...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazılım yanlışlarım yada telefuzlarımda yanlışlıklar olabilir o yüzden sizlerden özür dilerim.

 

 

Ruhsarı sevdiniz mi ?

 

Ekenlere ne olucak ?

 

Dedesi neden böyle şeyler dedi ?

 

 

 

5 . Bölümde görüşmek üzere...

 

Hoşça kalın mutlu kalın :)

 

Tiktok ve Instagram : edit_b00ks30 takip etmeyi unutmayın.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Destek olursanız çok sevinirimmm

 

 

~NK ~

Loading...
0%