Yeni Üyelik
4.
Bölüm
@nebiyye.bkrtrbz

Üstüme dökülen buz gibi bir suyla " Hay allah belanızı versin " Diye bağırdım.

Görkem de daha sardı kollarını bana " Maviş kalk" Dedim ve başımdaki Umut ile Pusat' a ters bakışlar attım

" İkizim bakma mıncırasım geliyor " Dedi Pusat iki yanağımı sıkarak. Görkem sonunda gözlerini açmış önce bana sonra biraz daha aşağı inince yorganı üstüme kapattı. Bende bakınca üstümdeki tşört ıslanınca içimi göstermişti.

" Siktirin gidin " Dedi görkem ve yatakta doğruldu. Bende bağdaş kurup " Anıl nerede? " Dedim

" Hazırlanıyor. Sizde kalkın hadi" Dedi Umut ve saçımdan öpüp görkeme vurup kaçtı. Görkem ise söylene söylene Umut'un peşinde gitti

"Ah olum ne vuruyon ya? " Diyen umutla güldük.

Bende yataktan çıkıp ikizimin yanağına öpücük koydum ve banyoya gittim.

Elimi yüzümü yıkayıp işlerimi hallettim ve odaya geri dönüp kıyafetlerimi giydim. Okul babamın, oğuz amcamın ve viran amcamın ortak yaptırdığı okuldu.

Bildiğim kadarı ile bir çok kavga olmuş. Ki kimden duydum ? Tabiiki dedikodu kazanı gibi olan canım arkadaşım Umut sayesinde. Gelemediğim için her gün arayıp haber veriyordu. Hayır yani bir insan niye Sibel in sevgilisini de söyler.

Sağolsun okula gitsem elimi koyduğum gibi bulurdum. Ben bunları düşünürken saçımı dağınık topuz yapmış, çillerime bakarak gülümsedim. Tatlı biriydim vesselam.

'Bir günde kendini övme'

'Sen çok iyi bir iç sessin '

' teşekkür ederim canım biliyorum '

İç sesime güldüm ve gözüme maskara sürdüm. Yüzüme güneş kremi mi sürüp, dudağıma tint sürdüm.

Tamamdım. Gözlüğümü takıp çantamı alarak aşağı indim ve yemek masasına geçtim.

Önüme tost koyan Anıl " Günaydın kızıl panda " Diyip saçımdan öptü

" Sanada hintli " Dedim ve tostumu yemeye başladım. Anıla niye hintli dediğimi merak ediyorsunuz dimi? Üç aylık tatilde yapacak bir şey bulamamıştık.

Can sıkıntısından bir saçmalık yapıp hint dizisi izleyelim dedim. Demez olaydım. Anıl her gün akşama kadar hint dizisi izlemeye başlamıştı. Bazen ağzı kayıp Hintçe kelime bile söylemeye başlamıştı. Bende hintli diyordum artık ona.

" Hadi çıkalım artık" Dedi görkem ayağa kalkarak. Çayımı bitirmemiştim. Ben çayı içmeye çalışırken Pusat ve Umut kollarımdan tutmuş beni çıkarmaya çalışıyolardı

" Lan bir durun içeyim şunu lütfen " Dedim. Zar zor çayı bitirince hepimiz ayakkabılarımız giydik. Arkamı dönüp zeytine eğildim ve kafasına öpücük koydum " Beni bekle oğlum tamam mı? " Dedim. Havladı ve kuyruğunu hızlıca sallamaya başladı.

Tüylerini sevip evden çıktım ve kapıyı kapattım.

Motorlarımıza gelince anahtarı yerleştirip sağ bacağımı diğer tarafa attım ve oturdum. Kaskı kafama taktım ve bağladım " Yarışa var mısınız? "Dedi Pusat.

" Varız" Dedim heyacanla. Onlarda halime güldü. Boş sokakta yan yana geldik ve Umut'un başla demesi ile gaza bastık. Görkem ve ben yan yana en önde gidiyorduk. Kulağımda Toygar Işıklının 'Sen bilirsin 'çalıyordu.

Dayanamayıp dikkatlice ayağa kalktım ve '230 ' km olan motorda kollarımı havaya kaldırdım.

Görkemlerle yan yana geldiğimizde hepimiz el ele tutuştuk ve 'deliyiz be' diye bağırdık.

Gülüp okula sürdüğümüzde daha zil çalmadığını farkettim. Dış plana bakınca gri ve beyaz tonlarında yapılmış başında ise 'HİS KOLEJİ' yazıyordu.

İsmini ben bulmuştum ama ilk defa okulu görüyordum.

Biz motorlarla giriş yapınca herkes biz tarafa yani ben tarafa döndü. Büyük ihtimal kim olduğumu sorguluyorlardı. Sorgulamasanız şaşarım zaten.

Kaskımı çıkardım ve perçemleri düzelttim. Pusat gelip kolunu omzuma attı. Görkem ise önden yürüyordu. Umut ve Anıl yine atışıyorlardı.

Onlara bir yandan gülüyordum " İkiz ben bu gözleri oyarım" Dedim. Oda gülüp yanağımı ısırdı

" Kızım sen ne sürdün yüzüne? " Dedi kusar gibi yapıp

" Güneş kremi" Dedim masumca. Yüzünü buruşturup su çıkardı ve içti. Okula tam girecekken benimkilerin üstüne atlayan kanguru grubuna ben şokla bakıyordum. Bir girseydik lan.

" Aşkım" Dedi çakma sarı Pusat' a

" Lan çekil aşkımmış " Dedim kızı ittire tek.

" Sen kimsin be? " Dedi ve beni süzdü " Senin gibi bir paçazu mu almışlar gruba? "

Güldüm ve üstüne yürüdüm " Tanıtıyım kendimi. Aşkım dediğin Pusat Çetin'in ikizi Peri Çetin" Dedim.

Kız dona kalırken " Görüşmemek üzere " Dedim ve pusatın koluna girip okula sürükledim. Görkemler ise kızlardan kurtulmuş yanıma gelmişlerdi " Koru bizi benim koruyucu perim. Ben bu kızlar yüzünden neler çektim. Namusum gidi yağğğ" Dedi Anıl.

Yaptığı taklide biz gülerken Görkem ' Sen nasıl kardeşim oldun ' bakışı atıyordu.

Bize ters bakış atınca elimle dudaklarımın üstüne gizli fermuar çektim. Oda hafif sırıtıp içeri girdi.

Bizde sınıfa girdiğimizde yine bakışlar bendeydi. Bakmayın amq aaa. Bağıracağım şimdi ' ne bakıyon dayı' diye.

Görkemle yan yana en arkaya geçtik. En çok sevdiğim yerde he. Masaya sarıldım hemen " Benimle bir ömür geçirmeye hazır mısın masam? "

" Hazırım" Diye ses gelince masaya böm böm baktım

" Konuştun lan" Diyince sevinçle el çırptım ve görkeme döndüm. Gülmemek için kendini kasıyordu ve ben bakınca dudağının köşesini kaşıyıp kafasını başka yöne çevirdi.

Karnına dirseğimi geçirdim " Sus maviş" Diyip masaya döndüm " Senide savunuyorum anla değerimi "

Sınıf tam dolunca herkes bana bakıyordu. İnsan utanır. Hintlilerin otobüse beyaz insan binince baktıkları gibi bakıyorlardı bana.

Sınıfa hoca girince herkes ayağa kalktı. " Evet gençler yeni bir kişi katılmış aramıza. Kendini tanıt kızım"

" İlk günden de girmiş aralarına paçoz" Diyen salağa bakarak " Peri Çetin" Dedim

" Pusatın neyi oluyorsun kızım? "

" İkiziyim" Dedim. Bana gülümseyince bende yerime çöktüm " Evet çocuklar bugün okulun ilk günü. Ders işlemeyeceğiz. Ses çıkarmadan istediğinizi yapın" Diyip çıktı.

Ben sıraya yattım. Görkem de kollarını başımın üstünden sardı ve kafasını kafama koydu.

Gözlerim kapanırken görkem beni daha çok kendine sardı ve onun sıcaklığında gözlerimi yumdum.

                          ***

" Kalk , kalk, kalk" Diye başımda cırlayan umutla elimi sağa sola salladım ve masaya eğilen birisinin yüzüne yapıştırdım" İlk defa küfür kullanıyorum ve siktir git diyorum umut " Diye cırladım.

Üstümdeki kollar gıdım kımıldamamıştı

Ses gelmeyince kafamı hafif kaldırdım. Umut dolu gözlerle bana bakıyor ,Anıl dudaklarını dişliyor Pusat ise gülmemek için kendini tutuyordu " Öyle mi kızıl panda? İlk defa küfür kullanıp bunu yüzüme karşı dedin ya ne diyim? "

" Yüzüne değil, masaya doğru söyledi " Dedi görkem boğuk sesle

Pusat bir anda sırıtmayı kesti " Kalk lan ikizimin üstünden"

Görkem homurdanıp kalktı " Kıskanç"

"Ooo peri hanım " Diyen sesle Görkemin eli yumruk oldu. Pusat ise hafif eğilip " Kıskanç" Dedi

Görkem ona ters ters bakıp belime kolunu sardı ve kendine çekti.

" Bu arada tanışamamıştık be-" Diyecekken " Unuturum demiştim. Hala aynı fikirdeyim" Dedim ve Görkemin boynuna kafamı gömüp kimseyi umursamadım.

" Pişt alo. Kızım devekuşu gibi ne kafanı gömüyon. Uzun tenefüsteyiz kalkın yemek yiyelim " Dedi Anıl.

Kafamı kaldırdım ve boş boş baktım. Niye benim uykum var ya?

Ayağa kalktığımda hepimiz kantine yürüdük. Yürürken cidden artık birilerini benzetecektim.

" Lan bir dönün önünüze " Diye bağırdım sonunda. Bizimkiler bana gülerken ben dudaklarımı büzdüm ve hepsinin koluna yumruğu indirip önden yürüdüm.

" Kızıl panda dur kız" Dedi umut ve arkamdan boynuma sarıldı. Boy baya uzun olunca kafamı baya kaldırmak zorunda kaldım ve kaşlarımı çattım " Uza Umut " Dedim

Oda tehlikeyi anlayınca " Tamam sakın ol, sakin ol" Dedi ellerini yukarı aşağı haraket ettirerek.

Ayağımı ayağına vurdum ve görkeme yürüyüp kollarımı ona sardım " Dalga geçiyorlar ya"

" Kesin lan gülmeyi " Dedi görkem. Benide kolunun altına aldı ve kantine yürüttü. Arkadan bakıp gözlerimi kıstım ve alınmış bakan üçlüye dilimi çıkarttım.

Onlarda gözlerini kıstılar ve bana doğru koştular. Çığlık atıp görkeme daha fazla sığınıp kalkan olarak kullandım " Koru lan beni maviş" Dedim.

Oda gülüp belime sarıldı ve göğsüne sakladı.

Beni gıdıklamaya çalışırlarken görkem beni kucağına aldı ve " Lan durun amq " Dedi. Hepimiz gülüyorduk resmen

" Allah sizi neetsin salaklar " Dedim ve çalan telefonuma baktım. Babalarımız arıyordu.

Hepimiz aynı alanda olduğumuz için ben telefonu açtım ve hapörlere aldım. Dışarı çıkıp bir banka yürürken " Buyrun " Diye açtım.

" Kızım" Dedi hepsi bir ağızdan. Kıkırdadım " Buyrun benim"

" Hay senin yanaklarını ısırırım yeşil gözlüm. Nasılsın kızım? O bacaksızlar bir şey yapmıyor di mi? "Dedi babam

" Baba" Dedim hafif duygulu sesle " Çin işkencesi yapıyorlar, her gece eve kız atıyorlar" Diyince benimkiler şokla bana bakarken telefonda sessizlik oluştu

" Oğlum görkem . Sen hani periyi seviyordun? " Diyen viran amcamla gözlerim şokla açıldı ve hızlıca kucağında olduğum görkeme döndüm

" Hassiktir sen demedin mi Görkem ? " Dedi oğuz amcam.

Görkem bana dönüp " Yok öyle bir şey baba? " Dedi sert sesle . Kafamı yere eğdim. Hadi ama benim niye içim sızladı?

Evet görkeme karşı bir hoşlantım vardı utanıp bunun kendime yediremiyordum. Sonuçta kardeş gibi büyüdük ve görkem başka kişinin tokasını taşıyordu. Başkasını seviyordu. Bana olan uzaklığı buydu. Evet birlikte uyuyorduk başka takıntılarımız da vardı ama işte olan şey buydu. Takıntı. Yıllardır yaptığımız için alışkanlık gibiydi.

 

" Demek ben yanlış duymuşum oğlum. Neyse okul nasıl? " Dedi viran amcam

" Güzel" Dedim durgun bir sesle. Herkes bana döndü " Yani kavga falan ettim de bugün amca bir şey yok"

" Kimle ettin sen? "

" Bir şey yok. Sadece bir kaç kişi benimkilere yanaşınca yardım amaçlı uzaklaştırdım. Kızlarda laf atınca bir yükseliş oldu sadece "

" Bir şey olmasın kızım sana kendine dikkat et " Dedi babam titrek sesle

" Ağlama lan" Dedi viran amcam

" Bağırma bana" Diye söylendi babam. Yüzümde gülümseme oluştu. Yine atışmaya başladılar.

" Bağırır lan benim kocam o " Diye arkadan verda teyzenin bağırışını duydum. Gelmişti kraliçe.

" Sinanda benim kocam" Diyen annemin sesini duyunca sertçe yutkundum " Kızım nasılsın? "

Annemin diyişi ile dudaklarım titredi gözlerim doldu. Avucumdaki telefonu sıkmaya başladım" İ-iyim" Dedim. Değilim anne. Niye ben oradayken o kadar şey olmuşken iyiliğimi sormadında, kendi isteğinle yamacıma gelmedin de birileri diyince zorunlu sordun bana? Niye anne? Bir sebebi mi vardı beni sevmemenin. Tamam mafyalıktı falan diyorlar ama bunlar palavraydı.

Niye gerçeği demiyolardı? Sevmedim de geç, sevemiyorum de. Niye zorluyorsun ki. Neden kendini mecbur hissediyorsun. O yolda niye beni yakıyorsun anne diyemedim. Yine sustum. Yine kendi içime attım.

" Kızım" Diyen velda teyzemin sesini duydum " İyi misin? " . Anlamıştı durgunluğu mu. Oda rehber öğretmeniydi. Öğrencilerle konuşa konuşa anlıyordu sesinden kimin ne duygu yaşadağını.

" İyim" Dedim. " Peki gerçekten nasılsın? " Diyince soluğum kesildi. Göz yaşlarım birer birere düştü yanaklarımdan. Çenemi sıktım hıçkırmamak için. " Arıyım mı seni tek he? Konuşalım mı seninle? "

" O- olur teyze. Ben seni yarım saat sonra arıyım mı? "

" Ders var ama? "

" Kendimi iyi hissetmiyorum. Hava alırım biraz " Dedim ve görkemden ayrıldım " Çantamı alırsınız " Dedim ve motoruma yürüdüm. Tek kalınca telefından herkesi çıkartıp velda teyze kalınca " Teyze ben iyi değilim" Dedim hıçkırarak

Teyzemin ordan bir nefes verişi duydum. " Kapat kızım. Müsait bir yere git ara beni" Dedi sesi titrek çıkarak. Hıçkırarak ağlıyordum boş alanda. Durdum ve dizlerime ellerimi koyup hafif eğildim. Zil çalmıştı ve bahçede kimse yoktu.

Göz yaşlarım yerdeki betona düşüyor ıslatıyordu.

Hafif ayağa kalkıp sarsak adımlarla yürüdüm motoruma ve bindim.

Arkama bile bakmadan bastım gaza. Okuldan çıktığımda hafif yağmur çiselemeye başladı.Ara sıra gök gürlüyor , yağmur git gide artıyordu. Hızımı azalttım. Bide kazayla uğraşamazdım. Orman yoluna girip bir defa buraya geldiğimde gittiğim uçurum kenarına geldim. Yağmur yağsada dağların arasında güneş hala vardı. Büyük ihtimal gökkuşağı da çıkardı bir kaç dk sonra.

Motoru durdurup indim ve uçurumun kenarındaki ağaca yaslanıp yere oturdum. Ayaklarımı kendime çektim ve teyzemi aradım. Hapörlöre alıp yere koyduğum telefonda bir kaç hışırtıdan sonra teyzemin" Anlat bakalım orman gözlüm. Dök içini? Seni ne yoruyor bu yalında? Ne saklıyorsun kendinden bile? "Dediğiydi.

" Anlatayım mı her şeyi? "

" Anlat . Evde tekim ve kimse duymaz seni. Ben seni farketmedim mi zannediyorsun orman gözlüm? Bende bir anneyim"

" Benim annem bana değil galiba" Dedim

 

Veldadan

" Benim annem bana değil galiba" Diyince duraksadım. Sertçe yutkundum " Biliyorsun mafya aleminde erkek çocuk önemli. Annem. Hep pusata önem verdi. Kıskanmak değil. Pusata değer vermesin demiyorum. Sadece bana annelik yapsaydı. Ben ergenliğime girdiğimde en çok ilgiye ihtiyacım vardı. Annem yoktu. Ateşim çıktı. Babam yoktu, annem pusatın maçına gitmişti. Ve ben yine tektim " Dedi ağlayarak.

" Peki senin sakladığın şey ne? "

" Duygularım teyze " Dedi hissizce. Ah be kızım. Niye attın her şeyi içine. Neden anlatmadın bana. Çok geç kalmıştım onu dinlemek için. Hep gözetliyordum çünkü benim işim çocuk psikolojisi ydi. Bir sürü çocuk görüp bakıyordum ben.

Perinin bir şeyleri içine attığını her laraya baktığımda gözlerini dolduğunu görmüştüm. Ellerini bacaklarına sürmesi, sürekli titremesi ve terlemesi strestendi. Evet ergenlik döneminde çocuklar özellikle kızlar ilgi isterdi. Bu öyle ego kavramında değildi. Bir sıcaklık isterlerdi. Sevildiğini hissetmeleri lazımdı. Bir yerlere gitmek, streslerini, sinirlerini biriktirdikleri bütün kötü düşünceleri atmak isterlerdi. Bunun kötü yanı Peri atamamıştı ve yılların birikmiş liği vardı içinde.

Tamda şimdi onu atması lazımdı. Bir gün patlayacağını ve buda kötü sonuçlar doğuracağına emindim. Karşı taraftan hıçkırarak ağlama sesleri bana kadar geliyordu ve her hıçkırığında benim kalbim sızlıyordu.

Lara niye böyle davranıyordu hiçbirimiz bilmiyorduk. Çocukken her kız çocuğuna sevgiyle bakan lara kendi kızına öfkeyle, nefretle bakıyordu.

" Babam beni seviyor " Dedi hafif mutlu bir sesle " Pusat diyor ki annem beni seviyorsa babam da seni seviyor bende seni seviyorum yalnız hissetme diyor. Sıkıntı o değil ki. Ben anne sıcaklığı istiyorum teyze. Gece üstümü örten, beni sarıp sarmalayan sürekli ikizim veya babam değil annem de olmasını istiyorum. Çekinmeden her şeyimi ona söylemek istiyorum. Baksana içimi bile sana döküyorum teyze anneme değil. Ben anne sevgisini senden ve verda teyzemden gördüm. Ama annem 'herkese anne olup bana olmadı teyze'" Dedi ve kapattı.

Elim kalbime gitti ve yanımda oturan verda ya döndüm. Gözleri dolu dolu bana ve kapanan telefona bakıyordu. Peri fena patlayacaktı ve onun için iyi bir şey olacaktı. Belkide herkes için. İçindeki duygu patlamasını atması lazımdı.

 

Periden

Kulağıma kulaklığımı taktım ve 'kendime yalan söyledim-speed up' açtım.

Kafamı ağaca yasladım ve karşımdaki uçsuz bucaksız uçuruma ve dağlara baktım.

Dünyada hangi amaçla yaşıyorduk? Ben hangi amaçla yaşıyorum peki?

Kendimi kötü hissediyordum. Kalbimdeki ağrı, sırtımdaki yükler o kadar kambur yaptı ki beni herkese gülüp , espriler yapmak beni yormaya başlamıştı

Sürekli ağlamam birisine istediğimi yaptıramamak falan değildi. Durup dururken akan gözyaşlarımı durdurmıyor sürekli devamı geliyordu. Ve bazen kötü olaylarda ağlamaya başlamış belkide beni ondan dolayı ağladığımı zannetmelerini istemiştim.

Gözlerim yavaşça kapanıyor belkide hiç açmak istemiyordum. Eğlenceli ve esprili bir kızın yüreğindeki ağırlığı, gözlerindeki tonlarca yaşı, ayaklarının titreyip , hep gülerken ağlama isteğinin gelmesini kimse anlayamazdı.

Sadece yaşayan anlardı. Benide sadece yaşayan anlardı.

 

Yazardan

Okul bitmiş evlere dağılmışlardı. Görkemler ne kadar gitmek isteselerde tek kalması gerektiğini düşünüp gitmemişlerdi ve şuanda eve son gaz gidip periyi görmek istiyorlardı

Bahçede nasıl sarsırla sarsıla ağladığını hepsi görmüştü. Pusatın ise her zaman ki gibi kalbi ağrıyordu ve bunun sebebini çok iyi biliyordu. İkizi acı çekiyordu.

Eve geldiklerinde motor yoktu kapıda. Hepsi hızlıca içeri girdiklerinde periye ait bir şey yoktu. Dağınık ayakkabılar, kenara atılmış bir çanta da yoktu. Zeytin ise sürekli havlıyordu.

Görkemler birbirlerine baktılar ve girdikleri gibi hızlıca çıktılar.

Hava soğuktu ve yağmur yağıyordu. Çıkarken üstüne kalın bir şeyde almamıştı. Görkem ilk defa son gaza basmış hızlıca tek bildikleri yere sürmüştü.

Diğerleri ise her yeri aramaya gitmişlerdi.

Görkem uçurumun olduğu yere gelince boş motoru gördü. Hızlıca indi ve biraz koşup uçurumun dibinde olan ağacın yanında kıvrılıp yağmurun altında uyuyan periyi gördü.

Hızlıca yanına koştu ve yüzünü avuçladı. Buz gibi olmuştu ve beli de açıktı.

" Perim ,kızılım " Dedi sarsarak. Uyanmıyordu. Üstündeki ceketi hızlıca giydirdi.

Kucağına aldı ve motora binip arkadan periyi kendine bağlayıp ellerini beline kenetleyip sıkıca tutturdu.

Yavaş bir şekilde eve sürdü. Yolda aramış her şeyi hazırlatmıştı.

Eve gelince hızlıca periyi çözdü kendinden. O sırada eve girmek üzere olan kerem ler görkemi ve periyi gördü.

" Pusat çabuk hazırlayın her şeyi" Diye bağırdı görkem ve motordan inip hissizce yatan ve beyaz teni daha da beyazlaşan periyi kucağına alıp eve koştu.

Kapıyı açan Pusat hemen kucağındaki battaniyeyi periye sardı ve kucağına aldı" Şşt abicim uyan hadi " Diyip odaya koştu ve ikizini soyup hemen ılık suya soktu.

" Hadi ikizim hadi" Dedi pusat göz yaşları içinde ikizini yıkayarak

" Abi" Dedi peri şişmiş kızarık yeşil lerini açarak

" Şşt geçti abicim yok bir şey " Dedi Pusat perinin alnından öperek

" Abi. Annem niye beni sevmiyor? " Dedi gözleri yarı açık kapalı. Şuanda bilinçsizce sayıklıyordu.

Perinin hastane korkusu olduğu için gidemiyorlardı ve doktorlardan aldıkları talimata uyuyorlardı.

Periyi havlusuna sarıp kucağına aldı ve temiz kıyafetlerini giydirip hemen ıslak saçlarını kuruttu. Ateşi çıkmaya başlamıştı.

Aşağı indirip koltuğa, sobanın yanına yatırdı.

Hepsi yan yana koltuğa oturmuş elleri çenelerinde gözleri dolu yatan peri lerine bakıyorlardı

" Ağlıyacağım ama " Dedi umut ve kafasını başka yöne çevirdi.

O sırada peri sayıklamaya başlayıp, kapalı gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Hıçkırarak ağlıyordu

Pusat ayağa kalkıp ikizin yanına çöktü ve bıkmadan her göz yaşını değeri fazlaymış gibi narince sildi. Alnını alnına dayadı " Niye sevmedin beni? " Dedi peri ağlayarak

" Şştt yanındayım abicim yanındayım" Dedi pusat.

" Çorba hazır Pusat. Uyandır periyi. Sonra ilaç içirelim" Dedi Anıl.

Pusat periyi uyandırdı. Peri gözlerini zar zor aralayıp etrafına baktı. Yeni yeni eve geldiğini, sıcakladığını hissediyordu.

" Hadi kızılım iç bakalım çorbanı" Dedi görkem çorbanın kaşığını perinin dudaklarına götürerek. Peri hiç itiraz etmeden ağzını hafif araladı. Pusata dayanmış görkemden çorba içiyordu.

Peri orda hepsiyle birlikte uyuya kaldı. Gece kaç defa kalktıklarını, perinin ağlayıp sayıklayarak 'niye beni sevmedin anne' diyişini unutmuşlardı ama yine ve yine perileri için çabalamışlardı ve bir şey anlamışlardı.

O çok neşeli, mutlu, her şeye gülen perinin aslında kalbi kırık, bir yanı boş , eksik, yaralı olduğuydu.

                            ***

En kötü şey 'İYİM" deyip aslında 'İYİ 'olmaman.

Herkes bir şey saklar arkadaşlar. Herkesin bir sakladığı sır vardır. Benimde var, belkide sizin de var. Hekres gerçek yüzünü görmez kimsenin. Asıl yaşadığı duygu karmaşasını.

Bir köşeye gelip sessizce ağlamak, hıçkırığın duyulmasın diye elini ağzın kapatmak... Belkide bazırları böyle. En kötü hissi tek başına yaşamak ve bir dayanağının olmaması...

 

 

Loading...
0%