Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Niye geldin?

@nebiyye.bkrtrbz

 

 

 

05/10/2024 Trabzon-Sürmene

Babamın bana söylediği bir söz vardı çocukken. Bazı hataların affı olmaz diye. Küçükken tek kaldığımda görevden dönen babam hiç kimseye bakmadan yanıma kıvrılır ,masal okur,büyünce hangi yönde seçimler yapmam gerektiğini anlatır ,öğüt verirdi. Yaşımdan dolayı hatırlamasam da beynime kazırdım. Şimdi ise her kelimesi,cümlesi açığa çıkıyor gerçekliğe kavuşuyordu.Mühürlenmiş ,kitlenmiş ve bir yere attığım ama unutmadığım çocukluğum gün geçtikçe tokat gibi yüzüme çarpıyordu. Can acıtıyordu.

Her anım babam gelene kadar kötü geçerdi. Ama babam gelince karanlığım aydınlanır huzur bulurdum. Babam şehit olunca günüm hiç aymamıştı. Aynı karanlıkta yıllardır yaşıyordum. Karanlığımı aydınlatacak kişi yoktu. Varsa da gelmiyordu. Sonçta ben babasını öldüren bir katilim ama di mi?

Kimseye fazla güvenme kızım. En güvendiğin kişiden en büyük darbeyi yersin demişti babam. Her zaman haklı olması bazen beni rahatlatırken bazen ise sıkıyordu. Ama bu konudada haklıydı. Ben en güvendiğim kişilerden yemiştim darbelerimi. Çocukların duygusu olmaz diyorlardı ama asıl duyguyu çocuklar içlerinde yaşıyordu.

Evden atıldığımda altı yaşımdaydım. Şimdi ise 24 yaşındayım. Yürüyemediğim için çevremdekiler önümü tıkasada her şeye rağmen okuyabilmişti. Önünüze engel koyanlar varsa onları kaldırmak sizin elinizde olan bir şeydi. İlk okulda olan zorbalık, ortaokulda olan dışlanma ve lisede olan dalga konusu ama en kötüsü üniversitemdi. Ankara Hukukta okurken bir engelli için orası bana fazlaydı gibi düşüncelere kapılıştı herkes.Heleki dişimi tırnağıma takıp bölüm birincisi olunca torpil katmışlardı. En zorlu dönemimdi o zamanlar.

Bir anda aşağıdan" ula boh çuvali gel haburaya" diyen nenemin sesini duydum. Asiye sultan yine sinirlenmişti belli ki."ula Alkum kalk ula. Ne zıbaraysun daha?" diye odama dalan nenemle yeşil dağlardan gözlerimi çekip kapıya çevirdim bakışlarımı.

"yine ne oldu nene?" dedim gülerek

"gülme bağa"

"gülmeyrum sağa"

"yoh güleysun?"

"nene gülmeyrum da aha bak yanaklaruma ikiye ayrulmiş mi?" dedim yanaklarımı gösterek ama gülme tuttu birden. Nenemi de tutmuş olmalı ki oda güldü ve saçlarımı okşadı

"ne düşüneysun dağlara bakarak çileli kizum?"

"hiç bir şey nenem"

"kizum. Anlat bakayum bağa. Yoksa inekleri sağa verirum?"

"güzel nenem,çiçek nenem..." diyecekken ağzımın ortasına bir el geldi. Nenem yine ağzıma vurmuştu.

"bir şey isteyeceksun di mi?". Şirince gülümsedim. Kurban olduğum nasılda biliyor torununu. Mavilerini kıstı ve bana bakıp tek kaşını kaldırdı. Fazla tatlı gelince gözüme, beyaz tombul yanaklarından öptüm. Yüzümü geri çekti. Sevmiyordu öpülmeyi ama ben sinirlenince tatlı bulduğum için her dk sinirlendirirdim kendisini. Kumral saçlarına düşmüş aklar olsa da benden dinç duruyordu kendisi

"nene pişi var mı?" dedim . Buruk bir gülümseme oluştu yüzünde

"olmaz mi kizum. Ben çay koyayum sen de masanu temuzle" diyip çıktı odamdan. Masama geçip tertipledim ve etrafa bakıp pis bir yer bulamıyınca tekerlekli sandalyemi odadan çıkartıp bana kurulan düzenekten aşağı indim. Nenem masaya pişileri kızartıp koymuş,salatalık domates,peynir ve reçel vardı. Çay ise kenarda demleniyordu. Nenem ise bir elini çenesine koymuş bahçe kapsından gözüken güneşin sarılığını vurduğu dağlara bakıyordu. Gözleri dolmuş efkarlı bakışları beni istemsizce aciz hissettiriyordu.

"nenem" dedim yanına gidip elini elime alarak. Bana döndü dolu gözlerle "senden oğlunu aldım demi nene?"

"yok öyle bir şey. Delirtma benu. Akifimi iyi ki sen vurdun da düşman ateşi ile şehit olmadı"

"Ama kızının kurşunu ile şehit oldu nene. Hiç mi suçlamadın beni?"i

"suçladım" dedi gözlerime dik dik bakarak. O gözlerin derininde çığlık atıp ağlayan nenem vardı. O şehitlikte tek göz yaşı dökmemiş annemler saçımdan savurarak şehtilikten atarken bir anneme vurmuştu orda. Sonra da tutmuştu elimden getirmişti köye. Bildiğim kadar ile İstanbula taşınmıştı ablamla he birde kardeşim. Babam şehit olduktan iki ay sonra hamile kalmış annem. Erkek bir kardeşim varmış Acar adında. İznim olduğu için araştırma yapmış K.T.Ü 'nde tıp okuyormuş. Düşündümde yan yana geçsek birbirimizi tanımaz yabancı zannederdik. Sadece eğitimine ve yaşamına bakmıştım. Yüzüne bakacak cesretim yoktu.

Beni nasıl anlattılarsa Alp amcanın ailesi bile nefretle bakmıştı bana. "kizum ben sana asla küsmem. Baksana bağa. Kim yanumda senden başka" dedi gözünden bir damla yaş akarak.

"yük oluyorum nene sana " dedim yeşil gözlerim dolarak

"çimen gözlüm,çiçek kokulim,babasının me-" diyecekken

"sakın nene sakın o kelimeyi söyleme. Ben asla babamın meleği olamadım. Kendi ellerimle şehit ettim ben. Sözüm vardı babama. Koriyacağım derdim ama bak canlarını ben aldım" . Göz yaşlarım benden bağımsız akıyordu artık. Gözümün önüne geldi o kan dondurucu görüntüler. Vücudum tekrar kasıldı ,midem bulandı "çok kötüydü nene o gün. Çok köytüydü. Reis babam bile bir şey yapamadı ama babam biliyormuş gibi öyle derin bakmıştı ki gözlerime . Nene benim hala içim sızlıyor"

Nenem yüzümü avuçladı ve okşadı ."kizum ben niye ağlamadum şehitlukta?"

"niye nene?"

"baban aradu beni olaydan bir gun önce.' Ana 'dedi. 'Bir rüya gördüm şehit olacağumi hissedeyrum kızıma bak. Ona sen sahup çık' demişti. Ondan sonrada haber geldu. Baban vatanuna bağlı bir insandu kizum. O it soylulardan çıkacak kurşunla şehit olmak istemezidu. Hep deyirum sağa düşünme insanlaru. Baban seni uyardı bunda. Demiştu sağa. O yüzden bir daha duymayacağım ağzından o kelimeleri. Çay demlenmiştur" diyip kalktı ve saçımdan öpüp mutfağa yöneldi.

Göz yaşlarımı sildim ve bir pişiyi elime aldım. O gün pişi verememiştim babama.Kafamı iki yana sallayı tam lokma atıcaktım ki ağzıma ,kapıdan " abla" diye çığıran bekir girdi. Görevli olduğum tim yani Kasırga Timi idi. Çocukluğumuzda tanışmıştık. Bir süre yetimhanede kalmam gerekmişti. Orada bu yedi kişi ile tanışmış ailem sekize çıkmıştı. İçlerinde ikisi kızdı. Elif benimle aynı yaşta çavuştu. Bide ablamız gibi olan Ahsen abla vardı. Kocası terörsit çıkmış kendi elleri ile öldürüp itlere yollamıştı. Ona mezar kazdırmamıştı. Bir kızı vardı Ece. Altı yaşında. Bazen özeniyordum ona. Onun yaşında ben neşeli biri olamamıştım. Ama ece neşeli diye o kadar mutluydum ki. Benim kaderimi yaşamayan bir kız çocuğu vardı.

Ece nereye giderse gitsin,gittiği yeri neşesine boğar güldürürdü.Kucağımda konulan kafa ile başımı eğdim. Acar ve Elif başlarını dizime koymuş çipil çipil bakıyorlardı. Bir şey isteyeceklerdi kesin. Gözlerimi devirdim ama ikisininde saçını okşamaya başladım

"dökülün. Ne istiyorsunuz?". Birbilerine baktılar sonra bana.

"abla ya bu senin ikizin varya ikizin?" dedi acar elifi parmağı ile göstererek.Elif ile kişiliklerimiz benzediği için köyde bile ikiz diye çıkmıştı adımız.

"ee ne olmuş ikizime?"

"abla sevdiğim kıza neler demiş. Sürtük demiş ya. Kız geldi tokat attı bana" . Gülmemek için dilimi ısırdım ama Elifle göz göze gelince gülmeye başladık.

"ben dedim ona söyle diye". Acar dehşete düşmüş şekilde bana döndü gözleri.

"ne?Ama niye abla?"

"Acar o kız sana göre değil yakışıklım. Kendisini geçen Elif ile gördüm başka erkek ile" dedim. Gözleri doldu.

"ama ben sevmiştim" dedi. Tebessüm ettim

"yakışıklım daha yaşın kaç. Bekle illa ki karşına çıkar biri. Sana bakmayanın soyu kurusun" dedim. Anında kafama gelen iki terlikle kafamı inleyerek eğdim.

Ninemden ve Ahsen abladan gelen terlikler füze ile aynı etkiyi yaratıyordu insanın üstünde.

"vuymayın abyama. Ben meleğim koyuyum onu" dedi. Eceye döndüm yavaşça. Umarım sen korursun miniğim aileni...umarım

"Alkım karagaha yeni tim gelmiş. Bozkurt timi. En iyi timmiş galiba. Biz tanımıyoruz ama iki sene önce kurulan bir timmiş. Bizim gibi yarısı yetimhaneden alınıp eğitim görmüş. Bilgileri bu kadar. Bide timde komutanları baya ters birisiymiş galiba" diye açıklama yaptı savaş abim. Kafamı anladım anlamında salladım

"Yarın dava var di mi?". Ahmet abiyi onayladım. Büyük terörist ele başı olan Samed idi adı. Şerefsiz.

"Allah belalarını versin" dedi nenem.

"başrırsın Alkım" dedi Elif. Ona döndüp sırıttım

"işte bu sırıtma ,alfa ablam ya" dedi acar sulu sulu yanaklarımı öperek. güldüm ve yanağına tokat attım

"abla senin şu sevme yöntemin beni benden alasada ben kendime lazımım" diye espri yaptı acar. Bir şey diyecekken ağzımı kapattım ve ters bir bakış atıp odama ilerledim.Yukarı çıkıp odamın kapısını açtım ve ardımdan kapattıktan sonra içimi sızı oluşturdu. Daha ne kadar saklıyacaktım gerçekleri. Ah Reis yaktın beni.

                                                                                                 ***

Üstüme siyah bir boru paça pantalon,beyaz crop ve siyah belazer ceket geçirmiştim üstüme. Ayağıma beyaz spor ayakkabılarımı giymiş artık uzun olmayan kısa kahverengi saçlarımı tarayıp sağ tarafını kılağımın arkasına tutturdum. Diğer tarafı ise önüme getirdim. Yüzüme ağır olmayacak şekilde hafif beyaz tenime göz altlarımdaki morlukları kapatacak fondoten,dudağıma kiraz rengi bir ruj,gözlerime ise maskara,hafif kahverengi renginde far geçmiş,rimel sürmüştüm. Bileğime saatimi taktım ve elime eklem yüzüklerimi,kulağıma ise altın renginde olan Küpelerimi taktım. Boynuma ise babamın kanlı künyesini. Cübbemi kucağıma koydum ve belgeler ile sandalyemi çıkışa sürdüm. Savaş abim beni kucağına aldı ve arabaya koydu. Belgelere son kez göz attım ve kapattım. Allahın izni ile sokacaktım hakettiği yere ibneyi.

 

Yanımda asker elbiseleri ile oturan tim vardı.Bir de yeni gelen tim korumalık yapacaktı. Hakkımızda hayırlısı.

                                                                                       ***

"komutanım savcıyı tanıyor musunuz?". Soruyu soran eren masum bakışlar yolladı komutanına.

"Tanımıyorum koçum" . Bıkkınlıkla nefesini verdi dışarı. Hepsi gözleri gözükecek şekilde maskeli üstlerinde siyah askeri formaları ve siyah postalları ile heybetli duruş sergiliyordu.Bazı geçen kızlar askerlere aşk dolu bakışlar yolluyor ama anneleri farkedince çekiştirilerek götürülüyorlardı.

"savcım geliyor" dedi semih düzelerek. Bütün tim düzeldi ve kapıda ip gibi dizildi. O sırada tekerlekli sandalyede oturan cübbeli bir sert bakışlı kadın ve arkasında ise yedi asker. Komutan gelen kadın ile kaşlarını çattı. Yürüyemiyor muydu ?

"aa şuna bak. Yürüyemiyor bide buna hukuk mu okutmuşlar?". Kasırga timi sinirle kadına yönelecekken Alkım elini sertçe havaya kaldırdı ve "durun" dedi.

"bir sıkıntı mı oldu teyze. İnsanların engeli ile dalga geçiceğini kendi şuanda çıkışta erkeklerle olan kızını al haydi çık buradan attırmıyım seni" dedi düz bit onda. Kadın köyün dedikoducusuydu. Kızı ise erkekten erkeğe gezen sürtük.

Kadın sinirle giderken "muncurlarına suçtuğum" dedi Alkım. Tim güldü ve dava kapısının önüne geldiler.

"hoşgeldiniz Bozkurt . Ben Terör Baş Savcısı Alkım Şafak" dedi. Bozkurt timi komutanlarına döndü hemen. Komutanları kim miydi?

En başarılı asker olan bordo bereli Tuğra Böke. Yüzbaşı Tuğra Böke. Basının izinden ilerleyen biri olmuştu. Şimdi ise hem yürüyemeyen yıllar önce neşe ile yerinde zıplayıp Tuğrayı rahat bırakmayan kız büyümüş ve bir kadın olmuştu. Ama içinde öyle bir kin vardı ki Alkıma içinden 'hakketmiş katil' diye geçirmişti.

"Savcım dava başlamak üzere içeri girebilirsiniz".

Seslenen kişi ile iki timde düzeldi. Alkım ise cübbesini düzelti ve gülen yüzü solup sert bir hal aldı ,açık yeşil gözleri en koyu hale geçti ve tekerlekli sandalyesini içeri sürdü.

İki timde içeri geçip her yere dağıldı. Kapı açıldı ve bu defada elleri kelepçeli olan Samed getirildi.

"Evet dava başlamıştır. Sayın Samet Sütçünün savunmasını yapınız" dedi hakim ve tokmağı vurdu. Avukat sırıtarak ayağa kalktı ve

"her hangi bir delil yoktur sayın hakim. Ayrıca bir kaç gün önce babası ile konuşmaları vardır " dedi Avukat Aral. Alkımın çenesi seğirdi. Kaos timi korku ile baktı Alkıma. Samedin yıllar önce babası ,babaları ile aynı yerde gebermişti. Alkım bunu bilmiyordu. Sadece babası ile aynı zamanda samedin babasıda ölmüştü.

Hakim kafası ile onayladı ve Alkım a döndü

"Sayın savcım var mı kanıtınız?". Alkım sırıttı ve elindeki iki flaşıda arkasında duran Acara verdi

"yıllar önce olan bir patlamada geberen havar sütçü ölü bulunmuştur. ayrıca şimdi izleyeceğiniz ve dinleyeceğiniz görüntü ve ses kayıtları ile gerçekler açıklanacaktır " dedi ve sustu.

Hakim kafası ile onayladı ve flaş biri açtırdı. Ses kaydı idi.

"bu savcı başımıza iş açmaz di mi Aral".Aralın yüzünde bariz bir korku geçmişti

"bir şey olmaz. Engelli birini de türk savcısı yapmaları. Bunların meziyeti bu kadar zaten"

"anladım. Beni iyi savun. O hapise girmem"

"kurtarıcam merak etme"

Ses kaydı buarada bitmişti Aral hiddetle ayağa kalktı ve Alkımı gösterip "gizli konuşmaları çekmiş. Şhop bunlar. Biz değiliz" .İnkar etmesi ile Alkım kahkaha attı.

"özür dilerim sayın hakim. İknci falşı açın" dedi. Kaos timi gülmemek için kendi sıkıyordu. Flaş açıldı ve ekranda terörist elbiseleri ile Samed gözüktü.

"o türkler geberecek. Yarın yapılacak saldırıda tek bir yaşayan asker istemiyorum "

"ama efend-"

"kes. Onlar babamı öldürdü. İntikamını alacağım "

Burda konuşma bitiyordu. Samed ,Kaos timi ve Bozkurt timi,hakim ve odadakilerin hepsi şokla Alkıma bakıyoru. Oturduğu yerden bunlara nasıl sahip olmuştu

"sen oturduğun yerden nasıl ?" dedi Aral

Alkım kollarını masaya koydu ve koyu yeşil gözlerini ona korku ile bakan Arala dikti.

"Benim engelim ayaklarımda sizin ki ise zihniyetinizde. Oturduğum yerden sizi yeniyorsam,ayakta olursam esameniz okunmaz. Ayrıca ayak kaydırdığım çok kişi oldu avukat. Kazanacağın davalara gir bundan sonra ,çünkü bir terörsist istediği gibi gezerse onu içeri zevkle sokar gerekirse zevklede kafasını keserim" dedi ve sustu. Kasırga timi alayla Samede baktı.

Avukat utancından kızarırken Samed sinirle çocuk gibi yerinde zıplayacaktı şimdi.

"karar. Yaz kızım. Sanık Samed Sütçünün müebbet hapsine kara verilmiştir " dedi ve tokmağı son kez vurdu . Herkes ayağa kalktı. Acar Alkımın sandalyesini sürdü ve kapıdan çıkardı.

Samed "ordan çıkıcam ve seni öldüreceğim kendine dikkat et melek kız" dedi ve sırıtarak önüne döndü. Alkımın nefesi tıkandı. Bu o çocuktu. Küçükken kaçırıldıklarında havarın başında ağlayan kişiydi.

"b-bu o" dedi Alkım

"kim?"

"havarın oğlu" dedi Alkım. Kaos timi "ne?" diye kükredi

"babasının başında ağlıyordu. Babamın yanında ölü bedeni duruyordu. Orada göz göze gelmiştik. Öyle bir kinle baktı bana abi. Samed başımıza çok büyük işler açacak. Bundan eminim" dedi giden adamın arkasından

"Alkım" denilen ses döndüğünde boş kolidorda sadece Tuğranın sesi yankılandı. "hatırlamadın mı beni?"

Alkımın kaşlarını çattı ve adamın gözlerine baktı. Simsiyah gözleri içine çekiyordu "hayır" dedi

"Tuğra ben. Yıllar önce öldürdüğün Alp Korkmazın oğlu Tuğra Böke "dedi ve etraf sessizliğe gömüldü. Herkes ikilinin bakışlarını takip ediyordu.

 

 

 

Loading...
0%