Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Dalga mı geçiyor sunuz ?

@nebiyye.bkrtrbz

 

Benim hayatım hep yön verilmesi ile oluşmuştu. 18 yaşıma kadar olan baskılardan kaçabilmek için üniversitemi uzağa yazmıştım. Okula başladığımda 2. senemi okurken ailemin trafik kazasında öldüğünü ,bedenlerini isteyince yanarak öldükleri söylenmişti. Ne kadar onlardan dolayı acı çeksemde insan ailesini seçemiyordu.

Şuanda ise karşımda canlı kanlı duran kardeşim Jhoon vardı.

"abla" dedi . Üstünde pelerin ve gömlek ,deri zırh,ayağında çizmeler ile duruyordu. Saçları aynıydı. Dağınık kahverengi saçları ,köse sakalları,yeşil gözleri yine parıldayarak bana bakıyordu.

"ablam" dedim sersem şekilde ayağa kalkarak. "Tanrım deliriyorum" . Saçlarımı derimden koparmak ister gibi çekiyordum. Etrafıma baktım. Ferahlatıcı ve güneş ışıkları ile ormanlık alandaydık ama ağaçlar bizim yeri yuvarlak şekilde kesmişti. Kızlar şokla elleri ağzında bakıyordu jhoona.

"jhoon" dedim elimi yüzüne çıktı ve titreyek beyaz tenine elimi koydum."ölmüştün"

"öldüm ama dirildim" dedi. Melül melül baktım gözlerine

"hala şakacısın ablan gibi ama sökmez hadi söyle neredeyiz? Sen nasıl yaşıyorsun ve lanet olasıca ailemin geri kalan fertleri nerede?"

"anlatıcam ama önce başka bir diyardayız" . Yüzüne baktım ciddi mi diye?

"ciddisin?"

"ciddiyim?" dedi gülerek. Yüzüne tokat attım

"kendine gel lan. Jhoon delirdin mi sen? "dedim" ben mi delirdim? Aman tanrım o kadar ders çalışmamam lazımdı "

"Abla delirmedin "

Elimi saçıma attım ve karıştıracakken saçımı önüme getirdim. Saçım mavi idi. Çığılık attım" saçlarım niye mavi benim?"

"A saçlarım yeşil" dedi nica safça sonra farkederek "lan saçlarım yeşil" diye bağırdı.

"Tanrım yaşlandım mı saçlarım niye beyaz benim?" dedi clara

"benim saçlarım niye pembe ya?"

"kesin artık başım ağrıdı" diye kükredi biri. Baktığımda beni arabaya zorla koyan kişiydi

"vay şerefsiz sen mi burdasın?" dedim ve onun üstünde yürüdüm" sen kimsin ki beni arabaya zorla koydun he ? Kaçırdın mı lan bizi" . Belimden tutup çeken kişi tabiiki de jhoondu.

"abla anlatıcam bir sakin " dedi.

Sinirle ona döndüm" parçalarım seni jhoon. Anlat hemen ne oluyor?". Ben kolayına korkmazdım ama şuanda tir tir titriyordum. Böyle anlarda hep gerilirdim ve panik olurdum.

"abla" dedi

"anlat jhoon" dedim bağırarak" niye saçlarımız ,kıyafetlerimiz değişti? Biz nerdeyiz? En son mezuniyet alanındaydık. Sen ölmemişsin ve kılıcın var"

Kafasını eğdi "eğme kafanı böyle anlarda gerildiğimi biliyorsun sıkıntılarımı biliyorsun" dedim daha sakin tonda.

"öff şu dört çocukla uğraşıyoruz resmen?" diyen beyaz saçlıya en nefret dolu bakışlarımı yolladım.

"kaç yaşındasın?"

"311" dedi. Gülmemek için dudaklarımı birbirine kenetledim ve jhoona döndüm"SEN?

"309" dedi.

"ne?" diye bağırdık kızlarla.

"şu kadınların sesi sinirimi bozuyor" diyen beyaz saçlıya dönüp

"kapa o sikik çeneni" dedim. Bana şokla açılna gözlerl bakarken jhoon bana dönüp anlatmaya başladı

"297 yıl önce bir savaş çıkacaktı ve dört önemli taşı korumalıydık. Sen bizi hatırlamadın ve şunlarıda" dedi adamları göstererek." hepimiz o gün sizi yaşadığınız yere koyduk ve bir evren yarattık. Sahte bir yerdi. İnsanları yöneten bir alet vardı ve gördüğünüz kişileri oynatıyordu kukla gibi. Normalde gelmemeniz gerecekti hatta orda kalacaktınız hep ama taşlar çalındı. Taşlar dört tane. Her biri bir krallığı temsil ediyor. Şuanda atlantistesiniz. Yani kendi dünyanızda. Kendi güçleriniz var. Bunları size öğretecekler nasıl kullanacağınızı. Ayrıca okula başlıyacaksınız . Savaş kısımlarını bahsedeceğim ama dediğim gibi buradan acill çıkamamız lazım" . Jhonu şokla dinliyordum.

Kafam karışmıştı. Bizim yaşadığımız yer sahte idi. Yıllarca boşuna uğraşmıştım.

"şimdi bizim krallıklarımız var? Çalınan taşlar var? Güçlerimiz ,ırklarımız var öyle mi?". Kokrar biçimde kafası ile onayaldı. Kızlara döndüm ve aynı anda kahkaha atmaya başladık

"güçlerimiz varmış?" dedi clara

"krallıklarımız varmış?" dedi nica

"ırkımız varmış?" dedi kate

"taşlarımız varmış?" dedim artık ayakta durmayaıp yere çökerek. Gülme krizine girmiştim yine. Gözlerimden yaşlar boşanıyor ama ben susamıyordum.

"abla yine mi ya" diyen jhoon gelip kafamı boyun girintisine soktu. Yavaşça gülmem durdu sesim kesildi.

"şşştt sakin ol" dedi jhoon sırtımı sıvazlayarak. Kokusu iyice mayıştırdı beni. "iyi misin abla?.

Kafasını kaldrınca bana şokla baktı. Susma sebebim ağzıma aniden gelen kumaştı. Evet ağzım bağlanmıştı.

"cyrus sen ne halt ettiğini zannediyorsun?" diye kulağımın dibinde bağırdı jhoon

"ne var? Bu da kulak. Anırıyorlardı eşek gibi" dedi beyaz saçlı

Ağzımız açılınca ona dönüp" senin gibi her gün anırmıyoruz ama onu ne yapıcağız? " dedim. Yüzü sinirden morarmaya başladı diğerleri gülerken " he bu arada eşek de hiç sevmem. Bende diyorum ki niye sevmedim bu yaşlıyı? Meğersem sevmediğim hayvanın vücud bulmuş haliymiş" diyip önüme döndüm

"nereye gideceğiz?" diye sordum

"prens ve prenseslerin eğitim yerine . SVAN EĞİTİM OKULUNA" dedi aoran

Bizi ne bekliyordu bilmiyordum ama eskisi gibi bir hayatım olmayacağına emindim. Yeni gerçekler karşıma çıkmış ve çıkmaya devam edicek hissiyatına kapılmıştım. Bu yolda kimin gerçek dost kimin düşman olduğu ortaya çıkacaktı ve işte asıl savaş o zaman başlıyacaktı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%