Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Bazı Yaşanmışlıklar Can Yakar

@nebiyye.bkrtrbz

Karşımda oturan ve mümkün olsa kaybolacak olan üçlüye sinirle bakıyordum.

" Sinan" Dedim koltukta gömülen kardeşime " Yarın bütün ev temizleniyor. Ve sana yardım edecek kişi kocam " Dedim.

" Abla ben ne anlarım temizlikten "

" Karıcım ben ne anlarım temizlikten? " Diyen ve aynı anda konuşan ikiliye sertçe döndüm

" Birileri oğlumu görmek istemiyor herhalde ? "

Anında ikisinin gözleri sonuna kadar açıldı. Oğuz'a döndüm. O kadar boyu ile abisinin koluna yapışmış, arkasında duruyor, aralıktan masum masum göz kırpıştırıyordu. Ulan üçlü. Siz nasıl mafyasınız be?

" Sen oğuz. Ne kadar araba varsa hepsini temizliyorsun" Dedim.

" Yenge sen delirdin mi? " Dedi oğuz koluma yapışarak

" Kes be. O terlik bana geldi mi geldi? " Dedim ve kolumu çektim " Hele bir işten kaytarın canınızı okur eve Timur babamı çağırırım" Diyip odama yöneldim.

Oh be. Ne sıktılar insanı. Bir temizlik. Ne yani herkes yapar.

Bir gün sonra

Gözlerimi yüzüme gelen su tanecikleri ile açtım. Dışardan 'koçari' şarkısı aşağıdan ise 'uzaktan kumandalı ' şarkısı geliyordu.

Yere bakınca camdan odaya gelen sularla yerler ıslanmıştı. Allahım ne olur olmuş olmasın?

Yerimden kalkıp hemen üstüme elbise geçirdim ve ayakkkabılarımı giyinip aşağı inmeye başladım.

Son basamakta tam kayıp düşüyordum ki korkuluktan tutundum.

Korka korka kafamı salona çevirdim ve gözlerim yerinden fırlayacak şekilde büyüdü " Laaannnn" Diye bağırdım. Sesim evde yankı yaptı.

" Aha uyandı benim sultanım" Diyen virana

" Viran ne bu hal? " Dedim sinirle. Ama sinirim üstlerini görünce kahkahaya döndü.

Hepsinin üstünde hayvan figürlü pijamaları vardı.

" Nasılda güzel gülüyor kurban olduğum " Dedi viran aradan.

" Ay bu hal ne viran? Bir temizlik yapacaktınız. Niye salon boş? Lağğğpn niye bu son boş? " Diye birden bağırınca ikiside süt dökmüş kedi gibi önümde dikildi ve başlarını eğdi

" Sultanım. Daha rahat temizlemek için bir süreliğine dışardalar "

" Lan dışardada ıslanacaktı onlar. Hatta ıslandı. Odamıza kadar bile su geldi. Oğuz her yeri ıslatıyor. Allah sizi ne etmeye. Size bir iş verdim bin iş çıkardınız. Bir erkekte düzgün iş yapsa kafamı yarıcağım"

" Sen yarma kafanı. Benimkini yar sultanım"

" Sus viran. Sadece temizlik lan. Toz alsanızda olurdu" Dedim.

" Olsun kökten temizleme abla. Tabii başka kökten temizlenecek kişilerde var ama işte" Dedi sinan san ki saçı varmış gibi arkaya atarak.

" Sinan sen hayırdır. Cinsiyetmi değiştireceksin? "

" Oha abla. Ayıp be"

" Ne var. Sürekli kadın gibi saç savurmalar ki san ki saçı var. Bide sürekli tripler de nazlanmalarda "

" Oha ben bunları yapıyor muyum? " Dedi şokla. Elimi kafama attım. Sınanıyorum yarab. Sınanıyorum

" Viran çıkalım şu evden ben boğuldum" Dedim

Anında elindeki bezi arkaya attı ve attığı bez ise sinanın yüzüne ve açık olan ağzına geldi.

" Öğğ" Diyip koşarak tuvalete koştu. Yüzümü buruşturdum. Cidden mafya olmayacak kişiler nasıl bütün dünyayı korkutacak mafya olabilir ya?

Ama şöyle bir düşünüyorum. Viran hanımcıydı. Tabii demiyorum ben sürekli kadın sözü dinle. Bazı yerlerde kocanın sözü dinlenir ama o sürekli karımda karım diye geziyordu. Tabii seviyordum bu huyunu. Evlendikten sonra bir sürü kadında yarımdımda bulunmuştu.

Dünya nasıl bir hale gelmişti. Kadın cinayetleri, tacizleri. Kocama döndüm. Bir çok kadına el uzatmıştı mafyalığı sayesinde. Kadın koruma yani kadese kaydettirmişti.

Bende kadesin başkanıydım. Sağlıklarına ben bakıyordum. Bazen oturup onlarla konuşuyordum, dertleşiyordum ama ne kadar konuşursan konuş o içindeki sızı, yaşanmışlıklar gitmiyordu.

Çocukluğumu bilmiyorsunuz dimi? Belkide yeni öğreneceksiniz?

                             ***

Geldiğimiz yazlığa baktım. Ormanlık alanda olan bir yazlıktı.

Eve yürüdüğümüz de etraftaki orman kokusu çok güzeldi. Çam kokusu , kesilmiş çim kokusu ve akşam olmaya başlayınca batan dağların arasındaki güneş vardı. Çok güzel bir hava olduğu için bahçedeki şömineyi yakmıştı sinan.

Eve girince sıcak olan evde üşümüş vücudum gevşedi. Kendimi rahat olan koltuğa bıraktım ve geri yaslandım

" Oğlum" Dedim gözlerim dolu " Onca şeye rağmen, bana rağmen bana tutundum annecim. Sen dünyaya gel. Ben sana neler yapıcam oğlum" Dedim karnımı okşayarak. Bir tekme attı.

Gülümsedim burukça. Anne. Niye gelmedin? Niye beni bıraktın? Baba? O kızını çok sevdinde hiç mi merak etmedin beni be? Ben niye hep en sona kalan kızım. Bu yaşım a geldim ve hala sevilmiyorum. Sonra kocam düşüyor aklıma. Her şeye, her zorluğa rağmen kalbine almıştı beni. Sevmişti, saymıştı en iyi yaşamı vermişti bana. Sevgiyle yaşamı

Acı ile yaşam değildi. Evlenirken korkmuştum yalan yok. Evlenmeden dört sene önce yaşadığım olaylar beni bu duruma sürüklemişti.

Üzüntü, güvensizlik, sevgisizlik. Ama her şeyi bulduğum birde bir kişi vardı. Viran. Babam, abim sevdam olan adam. Kalbimin belkide benliğimi oluşturan kişi. Ben bitiktim. Yalan yok. Kalbim paramparça olmuştu, heryerim mosmordu, işkence izleri vardı. Şimdi ise o demir bastırdıkları karnımda bir bebek, vücudumda olan her morlukta viranın öpücükleri vardı. Her morluğumun üstünü öpmüş 'acısı geçmese bile azda olsa ferahlatır seni? ' demişti.

Kafamı iki yana sallayıp gözümün önün gelen çay fincanına çevirdim bakışlarımı.

Viran yine çay yapmıştı

" Ee söyle bakalım? Yine ne üzdü seni? " Dedi bir yudum alıp çayından.

Beni hemen çözmesi içimi sızlatıyordu . Her iyi misin? Diyişinde dilim lal oluyordu. Kaç yıl olmuştu birisinin benim iyiliğimi sorması? Kim merak etmişti beni?

Gözümden bir damla yaş aktı " Belkide her şeyi söylemem lazım. Zamanı bence? " Dedim ona dönerek. Kararsız bakıyordu

" Sultanım söylemek istemiyorsan zorlama? "

" Yok. Desem içim rahatlar. Bu gerçekleri saklamak istemiyorum artık" Dedim. Olumluca kafasını salladı.

Derin bir nefes aldım ve anlatmaya başladım.

verda 7 yaşında

" Anne bırakma beni? " Diye bağırdı verda arkasını dönüp koşarak giden kadına. Dizlerinin üstüne düştü ve minik ellerini yere koyup ağlamaya başladı.

son kez " Anne" Diye bağırdı ama gelen olmadı.

verda 10 yaşında

" Anne yalvarırım gel artık" Dedi verda yaraları temizlenirken. Her dokunuşta çıplık atıyordu.

verda 13 yaşında

" Lütfen kesmeyin saçımı. En son babam dokunmuştu lütfen " Desede verdanın hiç acımdan sarı tutumlarını kestiler kökten.

verda 15 yaşında

" Yaklaşma bana " Diye bağırdı verda ona doğru gelen adama. Ama adam dinlemedi. Taciz etmeye başladı verdayı. Vücudunda gezindi elleri. Verda dayanamayıp yandaki bıçağa adama sapladı.

adam haykırarak yere düşerken verda korkarak kaçtı o yetimhaneden. Kendine yeni yaşam kurmaya çalıştı. Gitti boksa, cafelere. Çalıştı, kendini okuttu, tıp kazandı, Türkiye birincisi olup ödüller aldı. Herkesin şımarık zannettiği, torpille gelindi zannedilen kadının aslında bütün acılara rağmen ayakta durup bu yere gelen kadın olduğunu bilmiyorlardı. Tabii bu düşünceye sahip olan kötü zihniyetler

kendinde iyi bir yerde olan kişilerin torpil olduğunu, şımarık olduğunu düşünüyorlardı ama bazılarında yoktu. İnsanların ne yaşadığını kimse bilemezdi. Tıpkı benim ne yaşadığımı bilmeyenler, her gece attığım çığlıkların o buz gibi odada tıkanıp kimsenin yardıma gelmemesi gibi.

Şimdiki zaman

Ağlayarak anlattığım hayatımın bölümleri bir defa daha sert bir şekilde yüzüme çarpmıştı.

Viran ise dördüncü sigarasına başlamış camın önünde duruyordu. Sigara bana zararlı olduğu için orda duruyordu ama yarım saattir ağzını açmıyordu.

Sarsak adımlarla ayağa kalktım ve viranın yanına yürüdüm. Koluna dokundum nazikçe.

Ama kolunu kendine çekti. Biliyordum. Bana kırılacaktı. Başta bir yaran varsa söyle saralım demişti. Ama korkmuştum.

" Vir-" Demeden bana döndü. Yaşlar akmıştı gözlerinden ve siyah hareleri kızarmış, bana sertçe bakıyordu.

" Niye söylemedin? " Dedi bağırarak. Kafamı eğdim" Bunca yaşanan acını niye bana söylemedin verda? Ben sana birlikte sararız dedim. Bu kadar kötü olayları ne zaman anlatıcaktın bana? Ne durdurdu seni? "

Bana basıp bağırdı. Biliyordum bu zaman kadara benim anlatmamı beklemişti ama bu kadar ağır şeyler yaşadığımı düşünmüyordu.

 

Viran dan

Karşımda masumca ağlayan sultanıma bağırdığım için içimden kendime binlerce küfür ettim ama dayanamayarak kendime çektim ve sıkıca sarıldım. Bırakmak istemiyormuş gibi. Neler çekmiş? Ben ne yapıyordum peki? Kahretsin keşke önceden görseydim, tanısaydım onu?

Göğsümde hıçkırarak ağlayan verdayı kendimden uzaklaştırdım ve dudaklarına kapandım.

Göz yaşlarım ve onu göz yaşları birleşmiş dudaklarımız arasında kayboluyordu. Ellerimi beline sardım ve kendime daha fazla çektim.

Elleri belimi buldu. Sertçe değil nazikçe öpüşüyorduk. Acılarımız paylamış, belkide onun acılarını, ona ağır gelen yükleri kendime almıştım. Alıyım. O yüklerin altında ezilsemde ah demem ben. Bunca sene acı çekmiş sevdamın yüklerini taşırken bırakmaz geri yüklemezdim ona.

Dudaklarımızı ayırdı ve bana sarıldı. Ardından onu kucağıma aldım ve yatak odasına çıkarttım. Yatağa koyduğumda hemen yanına geçtim ve göğsüme çektim. Alnına öpücük kondurdum ve gözlerimi kapattım.

 

 

 

 

Loading...
0%