Yeni Üyelik
29.
Bölüm

Özel Bölüm

@nebiyye.bkrtrbz

Erkenden yataktan kalkıp duş almaya banyoya gittim. Bugün önemli bir ameliyatım vardı ve günlerdir üstünde çalışıyordum

Duştan çıkıp üstüme siyah kot pantolon ve mavi bir bluz giydim. Ayağıma spor ayakkabılarımı geçirip aşağı indim ve tek kaldığım evde yalnız başıma kahvaltı etmeye başladım.

Bazen tek kalmak istemiyordum. Evet sessizliği seven bir yönüm vardı ama bazen içimi açıp dertleşeceğim birisini arıyordum. Ki oda laraydı.

Kapı çalınca açmaya gittim. Lara üstü hazır bir şekilde beni bekliyordu. Bir dk diyip dişlerimi fırçaladım ve araba anahtarımı, evin anahtarını, yaptığım kahveyi alıp tekrar kapıya geldim

" Kızım ben seni niye iki saat beklemek zorundayım"

" Kardeşimsin çünkü" Dedim göz kırparak. Omzuna yapıştırınca bende ona vurdum. Tabii bu döngü beş dk sürdü.

Biz kavga ede ede arabaya gelmiş sonunda durup arabaya binmiştik.

" Stres yapma Verda. İki yıldır Doktorsun ve iyi bir doktorsun. Yanında bende olucam" Dedi

Lara da hemşireyi ve benim ameliyatlarım da baş hemşire olarak giriyordu.

Kafam ile onayladım ve hastaneye sürdüm.

Büyük hastanede baş hekimdim. Kalp ve beyin cerrahıydım ve hala heyecan vardı.

Hızlıca hastaneye girdik ve odama çıktım.

Üstüme beyaz önlüğü mi giydim. Saçımı sıkıca topuz yaptım ve el ojelerimi sildim.

                                           ***

Üstüme siyah üniformalarımı giymiş, onun üstüne de beyaz ismimin yazılı olduğu önlüğüm vardı.

Önümdeki belgelere ve tomogrofilere son bir bakış atıp çalan kapıya " Gir" Diye seslendim.

" Hocam hasta hazır. Sizi bekliyoruz " Dedi selma hemşire.

Ayağa kalkıp kahvenin sonunu içtim ve aynanın karşısına geçip " Yaparsın cano. Sen bir kadınsın. Hadi koçum" Dedim ve yanağıma iki tane vurup odamdan çıktım.

Arkamda ekibim ile ilerlerken lara bana göz kırptı.

Önüme dönüp özgüvenim ile yürümeye başladım. Herkes yoldan çekiliyor bize yol açıyordu.

Hastanenin bilinen en iyi ekibiydik. Bu ekipte dört erkek üç kız vardı. Hiç birini istememişti doktorlar.

Ben ise hepsini almış sabah akşam çalıştırmış ve şuanda her yerde konuşulan ekibimden bir parça haline getirmiştim. Şimdi onları istemeyen kişileri benim için reddediyorlardı.

Ameliyat önünde bulunan bir aile ve siyah giyinimli adamlar vardı.

Biz gelince herkes biz tarafa döndü.

" Doktor hanım. Lütfen kurtarın oğlumu " Diye yalvarmaya başladı kadın.

" Elimden geleni yapıcam hanımefendi " Dedim.

Bir yaşlı adam gelip karısını çekerken elimi ameliyat butonuna uzattım. Tam ameliyata girecekken düz bir ifade ile oturan ve bana bakan bir adam gördüm. Siyah saçları, kavruk tenli ve çekik gözleri ile birisine benzettim.

Ona dalmışken " Verda hocam" Diyen lara ile gözlerimi ondan çekip ameliyata girdim.

 

7 saat sonra

Alnıma ve önlüğüme bulaşmış hafif kan izleri, alnımda olan terler ve bu sebepten enseme ve alnıma hafif dökülmüş olan sarı tutumlar ile çıktım ameliyattan.

Anında herkes bana döndü " Oğlum nasildur kizum? "

" İyi hanımefendi merak etmeyin. Normal odaya alıcaz. Hemşireler size yardım edecek" Dedim ve önüme dönüp odama yürüdüm.

Ama başımın dönmesi ile tam düşecekken lara tuttu beni " Verda iyi misin? "

" İyim iyim. Açlıktandır " Dedim.

Lara bana destek olarak kantine sürükledi " Yemek, yemen lazım"

" Kızım bir üstümü temizliyim bir dur " Dedim

Kantine girmemiz ile beni gören kadınlar çığlık attı

" Aa katil var " Diye bağırdı teyze ayağında ki terliği alıp bana doğrultarak. Teyze bendede topuklu var hadi yarıştıralım tövbe yarab.

Gözlerimi devirdim " Teyze ne bağırıyon? "

" Sus be katil. O kanlar ne? Ben daha gencim. Ama bak şurda bir kadın var. Onu hiç sevmem. Öldürebilirsin" Dedi. Ben şokla teyzeye baktım. Ne genci be? 90 yaşında genç sen ben annemin karnında olan fetüsüm amq.

" Teyze ne katili? Doktorum ben" Dedim ve elimi şakaklarıma götürdüm " Lara bana sert kahve getir. Bu durum beynimi yordu amq" Dedim ve odama yöneldim

" Bundan sonra boşsun. Eve git sen. Bende gelicem" Dedi

" Tamam" Dedim ve odama girip duş aldım. Ardından üstüme siyah ve beyaz çiçekli elbisemi giydim. Ayağıma sporlarımı, başıma bandana mı, bileğime de saatimi takıp çantamı alarak çıktım odadan.

Aşağı indiğimde arabama bindim ve orman yolunda ilerlemeye başladım. Evim orman tarafına kaldığı için ıssız bir yoldu.

Akşam olmuştu. Bir anda arka tanpona gelen kurşun ile yalpaladım ve torpidodan silahımı çıkarttım. Tam zamanıydı zaten. Bari yorgun olmadığım gün yapsanız.

" Çek arabayı kenara " Diye bağıran adamla daha hızlı sürdüm.

Arabaya yandan çarpan araçla ben daha sert vurdum ve uçurumdan yuvarlandılar.

Arabayı durdurmak zorunda kalınca silahım ile kapıyı açıp ateş etmeye başladım. Doktor olup insa öldürmek ne kadar doğru acep?

O sırada sert fren sesleri duydum. Kapı sesleri gelince kafamı çevirdim ve hastanede gördüğüm adamı buldu gözlerim. O kadar sert bakıyordu ki?

Adama o kadar dalmıştım ki onun inlemesi ile gözlerim faltaşı gibi açıldı.

" Vuruldun mu lan? "

" Yok vurulmadım" Dedi. Önüme döndüp susan silah sesleri ile kafamı kaldırdım

" Vuruldum lan"

" Vurulmamıştın hani? "

" Lan kanı görmüyor musun? "

" Belki vurulmadın ve sahte kan? "

Elimi tutup yarasının üstüne bastırtı. Alnından terler akıyordu " Anladun mı şimdi deli kari? " Dedi. Karadenizli olduğunu sinirlenince kayan şivesinden anladım

" Napıyım? " Dedim

" Bak hau yaraya" Bu adam emir kipi sevmediğimi bilmiyordu herhalde

" Bakmıyacağım "

" Bakacasun ula"

" Bakmayacağım lan"

" Bana lan deme "

" Lan"

" Deme "

" Lan "

" Deme lan şunu"

" Sende ban deme. Karşında asil bir kadın var". Ben bile inanmadım . Silah, dövüş ve erkeksi hareketlerim ile pek bir asil tarafım yoktu herhal.

" Sen misin asil? "

" Beğenemedin mi? "

" Beğendim " Dedi birden. Tek kaşım havalandı

" Ne? " Dedim. " Tekrar söyle "

" Yok bir şey. Bakaca musun yarama ? ". Ofladım ve adama baktım sonra yaraya ardından başımızda dikilen izdabutlara. Yüzümü buruşturdum.

" Abi bu kadın sana yüzünü buruşturdu" Diyen adama baktım. Mavi gözlü, hafif kahverengi saçlı biriydi

" Ben ona buruşturmadım" Dedim

" Kime buruşturdun? " Dedi yaralı adam

" Ebe-öhö öhö. İzdabut korumalarına. Hele ki şu nazar boncuğu olana " Dedim başımda ki adama ters bakarak

" Bana mı? Kalbimi kırıyorsun yenge " Diyince gözlerim yaradan bir anda adama döndü.

" Ne dedin ne dedin? " Dedim ayağa kalkarak

" Vallahi doktor hanım hiç mütavazi olamayacağım. Abim sana abayı yakar sonumuz evli mutlu çocuk" Diyince ayağına ayağımı yağıştırdım

" Sinan" Diye bağırdı adam. Pardon kükredi

" Ne be? Viran dostum kaçırma sen bu ablayı. Bak sana tek tahammül edecek kişi" Dedi

" Sinan" Diye bağırdık. Adını öğrendiğim için ben daha fazla bağırmış ve yüzüne yumruğu oturtmuştum.

" Abla napıyon ya? " Dedi sinan inleyerek.

" Bak artık şu yarama " Dedi adam

Göz devirip yerde durana döndüm. " İsmin ne? "

" Viran " Dedi ve hiç beklemeyeceğim soy ismi söyledi " Viran soykan "

Sertçe yutkunup ona döndüm. Bana bakıyordu.

" Senin"

" Verda " Dedim " Verda soldan " . Kafamı eğip bir gerçekle yüzleşmiş, yıllardır aradığım adamın yarasını sarmıştı

İşte o günden sonra biz tanışmış, birbirimizin yaralarını sarmaya başlamıştık. Her yara gözükmez, kanamaz.

Dışta ki yara acıtır zannederiz dimi? Çünkü içte ki, ruhumuzda ki yarayı görmezler. Herkes ilk gördüğüne yani dıştaki görüntüye inanır. Aynı bana yapıldığı gibi. Benim dışıma bakarak yara almadığımı gördüler ama kim bilirdi ki benim ruhum yara, kan akar, içim ağlar, içim sızlar.

Hayat bu arkadaşlar. Herkes gördüğüne inanır ve bu yüzden de hep kendi yaralarımızı sarmaya mahkumuz. Çünkü ses çıkarmadan tek dinleyecek kişide kendimiz dir.

                           ***

Bunu diyin arkadaşlar sizi üzenlere. Kimse sizi üzemez. Kendinizi sevin. Çünkü kimse kendinizi sevdiğiniz kadar sevmez.

Ama canı gönülden diyorum. SİZİ ÇOOOKKK SEVİYORUM 😍🥰😘🤗"

İyi akşamlar. Bu şiirle sizi baş başa bırakıyorum.

😓❤

"Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?

Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?

Sevmek için güzele mi bakmalı? Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?

Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?

Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?

Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?

Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?

Solması için gülü dalından mı koparmalı?

Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?

Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?

Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?"

VİCTOR HUGO

 

 

 

Loading...
0%