Yeni Üyelik
5.
Bölüm

BÖLÜM 3 (İLK ÖPÜCÜK)

@nefelicalliope

ATLAS & EBRAR DÜĞÜN

Davetliler yerlerine oturdu. Nikâh memuru nikâh akdi için yerini aldı. Gelin ve damat da yerini alırken şahitlerde geldi. Her şey hazırdı. Nikah büyük bir coşkuyla kıyıldı.

Nikâh kıyıldıktan sonra yaylada büyük bir alkış koptu. Ardından ilk dansları için sahneye çıktılar. Pasta merasimi de tamamladıktan sonra takı merasimine geçildi. Gelin ve damat herkesi selamlamak için tüm masaları birlikte gezdi.

Gelincik çok sıkılmıştı. "Bitse de oynasak abi." Çınar' ı darlayıp duruyordu hiç hoşlanmazdı takı merasimlerinden hep zaman kaybı derdi.

Neyse ki merasim bittikten sonra herkes rahatlamıştı. Bir yandan ikram edilen yemekler yenirken bir yandan da sahnede oyun oynayanlar vardı.

Gelincik de sahnedeydi. Abileri karşısında kendini müziğin ritmine bırakmıştı. Emirhan tarafından göz hapsine alındığından bir haberdi.

Dayanamadı daha fazla o da Atlas' ın onu çağırmasıyla sahneye çıktı. Oynamayı çok bilmezdi ama ayak uydurmaya çalıştı. Bir ara Gelincik yanlarından kaybolmuştu.

Atlas' a dönerek, bağırdı. "Ben yerime geçiyorum." Sahneden inip bakışları ile etrafını taradı. Davetlilerden biraz uzakta genç bir adamla konuşan Gelincik' i gördü.

Onlara doğru yürümeye başladı içinde yaşadığı kıskançlığa anlam veremedi. Biraz yaklaşınca adımlarını yavaşlattı. Tartışıyor gibiydiler Gelincik' in yüzü hiç de iyi görünmüyordu.

"Ateş senin burada ne işin var?"

"Senin davetlin olarak geldim güzelim."

"Bana böyle seslenemezsin. Ben senin güzelin değilim. Hem seni ben davet etmedim. Nasıl öğrendin onu da bilmiyorum ama lütfen gider misin?" Çok sinirlenmişti. Ateş, en son bile görmek istemeyeceği kişiydi.

"Gidemem Gelincik, hele seni böyle gördükten sonra hiç gidemem." Elini havaya kaldırdı. Tam ona dokunmak üzereydi. Emirhan, ne yapacağını tam kestirememişti ama her ne yapmayı düşünüyorsa buna izin vermeyecekti. Emirhan, adımlarını yeniden hızlandırdı ve onun elini havada yakaladı.

Gelincik sok içinde Emirhan' a baktı. Varlığını ancak Ateş' in koluna sert bir şekilde yapıştığında fark etmişti.

"Emirhan." Elleriyle kapattığı ağzı yüzünden sesi de boğuk çıkmıştı.

"Dokunma!" Ateş bir anlık şaşkınlıkla bakışlarını tanımadığı adama çevirdi. Kolunu bir çırpıda kurtardı. "Sen de kimsin?"

"Ateş lütfen git. Tepemin tası atmak üzere!" Gelincik' in yüzü sinirden kızarmıştı.

"Atsın güzelim, daha güzel oluyorsun. Yanakların-" Sözü Emirhan tarafından bıçak gibi kesilmişti.

"Kes sesini!" Sert ve soğuk sesi tıslar gibi çıkmıştı. Emirhan kendini zar zor tutuyordu. Gelincik' e döndü. Dişlerinin arasından gizleyemediği öfkesiyle,

"Kim bu herif?"

Gelincik içini kavuran öfke ve tedirginlik karışımına engel olmaya çalıştı. "Hiç kimse." Emirhan onları nasıl ne ara görmüştü. Abileri de görmüş müydü? Gelincik düşüncelerinden yine Emirhan' ın gür ve korkutucu sesiyle gerçekliğe döndü.

"O zaman burada ne işi var? Sen mi davet ettin?"

"Hayır, tabii ki hayır. Hem sen bana şu an neyin hesabını soruyorsun?"

"İyi o zaman yapacaklarımdan sorumlu değilim."

"Emirhan sen ne yapıyorsun? Sakın-" Sözünü bitirmeye fırsat bulamadan Emirhan onu yakasından tutarak uzaklaştırmaya başladı. Gelincik de peşlerinden gidiyordu. Kimsenin onları geremeyeceği bir yere gidince Emirhan Ateş' i iteleyerek fırlattı.

"Ondan uzak duracaksın. Davet edilmediğin yerden de hemen defolup gideceksin."

"Öyle mi?"

"Aynen öyle! İtirazın mı var?"

"Var. Ne sıfatla?"

"Başlatma lan sıfatına! Seni ilgilendirmez!"

"Sen kim oluyorsun da bana böyle davranıyorsun?" Ateş Emrehan'a doğru yumruğunu sıkarak geldiğinde, Emirhan ani bir hareketle onun yumruğunu savuşturup kendi yumruğunu yüzüne indirdi.

"Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir."

"Emirhan yapma lütfen ben hallediyordum." Dipsiz kuyuların içinden çıkan sert rüzgarlarla karşılaştığında ürkerek geriye doğru bir adım attı.

"Sen git."

Gelincik yerde yatan Ateş' e baktı. "Olmaz."

"Abinler de mi gelsin buraya Gelincik, onu mu istiyorsun?"

Ateş' e öfkeyle baktı. Gözlerinden, kıskançlığın beraberinde getirdiği kıvılcımlar saçıyordu.

"Seni geberteceğim. Ateş eğer bu düğün benim yüzümden mahvolsun seni ellerimle boğarım. Şimdi buradan defol git."

"Bıktım senden de gereksiz hadsiz ısrarından da sana seni istemediğimi söylemiştim. Bunu o kalın kafana sok!" Emirhan'a döndü.

"Bence bu kadarı yeterli gidelim."

"Sen git gerisini ben hallederim."

"Kendi işimi kendim halledebilirim. Hem sen nereden çıktın aniden sahnede değil miydin?"

Eliyle saçlarını karıştırdı. "Öyleydim." Bu hareketi ile Gelincik' e onu baştan aşağı süzme fırsatı vermişti.

Gelincik kollarını birbirine bağlayarak bekledi. "Ee?"

Bu sırada anlık unuttukları Ateş yattığı yerden doğruldu. "Bana bunun hesabını vereceksin!" Emirhan' a doğru tekrar uzandı. Emirhan onu tek koluyla boğazını sıkarak durdurdu ve orada tuttu. Gözleri büyüyen Gelincik' in bakışları ikisi arasında gidip geldi.

"Cevap vermeni bekliyorum."

"Yokluğunu fark edince seni merak ettim. Oldu mu?"

"Ne diye merak ediyorsun? Benim köyüm benim kasabam benim ailem tanıdıklarım buranın yabancısı mıyım?" Emirhan' ı zorluyordu. Ne duymak istediğinden de emin değildi. Ama ne söyleyeceğini deli gibi merak ediyordu.

Yandan gelen öksürme sesine aldırış etmeden şöyle bir bakıp bakışlarını yine birbirlerine kenetlediler.

Ateşe' e baktığında, "Eh yeter be! Kes sesini."

"Sana bir soru sordum." Ne yapıyordu? Bu öfkesi kimeydi? Emirhan' a mı? Ateşe mi? Yoksa kendisine mi? Neyi zorluyorsun Gelincik!"

"Ben de cevabını verdim."

"Benim gördüğüm şey farklı cevabınla aynı değil. Yalancı mısın sen yoksa? Yalancılardan nefret ederim haberin olsun." Tam arkasını dönüp gidecekken Emirhan hışımla onu belinden tutup kendine çekti ve yüz yüze geldiler. Nefes nefeseydiler. Ateş çırpınmaya devam ediyordu.

"Seni gördüğüm ilk andan beri merak ediyorum göz bebeği. Şimdi aldın mı istediğin cevabını?"

Çok yakındılar. Fazla yakın. Emirhan dudağına yapışmamak için içinde neden aradı.

"Emirhan?" Dipsiz kuyulara bakmaya çekinse de yine de gözlerini ondan alamadı.

"Ne var?" Hızla inip kalkan göğsüne aldırış etmedi.

"Ateş' "i bırak."

Emirhan varlığını unuttuğu Ateş' e baktı ve onu bıraktı. "Defol lan it herif." Ateş bir şeyler geveleyip saydırarak oradan uzaklaşmaya başladı.

"Bıraktım."

Gelincik nefes almayı unuttu. Allah' ım ben şu an ne yaşıyorum. Bu adam kim ve bana ne yapıyor?

Ondaki kararsızlığı gören Emirhan, boğazını temizledi. "Uzaklaş Gelincik, uzaklaş yoksa-"

"Yoksa ne?" Gelincik ona müthiş bir arzuyla çekilirken dudaklarına baktı kimseyi öpmemişti daha önce böyle mi hissettiriyordu? Sanki yüreği yerinden çıkacakmış gibiydi. Bir uçurumun kenarındaymış da atlasa ölecekmiş gibi hissetti.

"Tehlikeli sularda yüzmeyi çok seviyorsun değil mi göz bebeği?" Emirhan bir eliyle Gelincik' in yüzünü okşarken damarları patlamak üzereydi. Ne ara cesur ama aynı zamanda da ürkek olan yüzü ellerimin arasında yerini almıştı.

"Ben sende kaybolmak istiyorum Emirhan. Beni o dipsiz kuyularına alır mısın?"

"Kaybolursun Gelincik o dipsiz kuyular seni yutar."

"Razıydım çoktan razıydım. Benim ışığım yetmez mi onları aydınlatmaya Emirhan?"

"Sikerim lan ben böyle işi!" Emirhan daha fazla kendini tutmayacaktı. "Ne olacaksa olsun." Dudaklarını Gelincik' in aralanmış dudaklarına değdirdi. Bekledi. Tepkisini bekledi ama ondan gelen cılız bir inlemeyle daha hırslı bir şekilde asıldı dudaklarına susuzluğunu giderircesine canına can katmak ister gibi öptü. Birbirlerinden ayrıldıklarında hala belini tutuyordu. Gelincik' in başı dönüyordu ve sendelemişti. Böyle bir dişiliğe sahip olan Gelincik' in bu denli acemice ama güzel hissettiren şekilde öpüşeceğini beklemiyordu. Öyle doğal öyle sıcaktı.

Alnını alnına yasladı. Düzensiz nefesleri birbirine karıştı. "Emirhan biz, bize ne oldu?"

"Aşık oldum. Aşık olduk."

Ateş arabasına burnundan soluyarak bindi. Onları öpüşürken izlemiş ve deliye dönmüştü. Kimdi bu Emirhan? Nereden çıkmıştı?

Bugünü asla unutmayacağım Gelincik. Arabasının motorunu çalıştırıp oradan uzaklaşırken sen de asla unutmayacaksın!

"Ben, ben ne yaptım. Emirhan abim bizi öldürür vallahi bizi domdom kurşunuyla vurur." Emirhan sarsılarak güldü.

Sarsılan geniş omuzlara baktı ve vurdu. "Ne gülüyorsun zalim adam." Atlas abim lime lime kesecek beni Çınar da dürüm yapıp yer artık. Off offf!" Hala karşısında gülen adama bakıyordu.

Yanakları al al olmuştu. Şişmiş dudakları ile çemkirmesine destan yazabilirdi. Bu gidişle Gelincik onun destanı olacaktı. Zamansız amansız ve upuzun sürecek bir destan.

"Göz bebeğim?"

"Hım." Bir sağa bir sola olduğu yerde gidip gelen Gelincik ona nasıl hitap ettiğinin farkında değildi. Bu Emirhan' ın tebessüm etmesine neden oldu. Yadırgamıyordu. Gelincik benden gelen hiçbir şeyi yadırgamıyor sanki benim varlığım onda hep varmış gibi davranıyordu.

Nasıl da kabul etmişti. Nasıl doğallıkla içine almıştı. Hayret ediyordu. Daha önce onun gibisini görmemişti. Emindi.

Gelincik çatık kaşlarının arasından nereye daldığını çözemediği Emirhan' a baktı. "Ee?"

"Ben seni abinlere yem eder miyim sence? Sen artık sadece benimsin göz bebeği ah bir bilsen bendeki seni."

"Etmez misin?"

Söylediğim şeylerin içinden sadece bu kısma takılması canımı sıkmıştı. "Etmem göz bebeğim. Buraya gel." Belinden tutup onu kendine çekti.

"Bunu şu an bilen yalnızca ikimiz değil miyiz?" Sıcak nefesi Gelincik' in yüzünde dans ediyordu.

Zalim adam nasıl ikna edici konuşuyor. İyi de ben niye hemen ikna oluyorum. Allah' ım aklıma mukayyet ol. Sesi, dokunuşu kokusu her şeyi beni kendisine mıknatıs gibi çekiyor.

Bir anda aklına gelenle olduğu yerde sıçradı. "Ateş!"

"Anma şu yavşağın adını! Ezik sünepe."

"Ya ben onu mu diyorum."

"Ne diyorsun?" İkisi de yükseldi.

"Ateş bizi gördü."

"Bak hala Ateş diyor. Ben ne diyorum burada boşuna mı konuşuyorum."

"Aman işte neydi? Ezik sünepe mi? Öyle mi diyeyim? Heh işte o gördü ya bizi!"

"Neyi gördü?" Emirhan gülmeye başladı.

"Ee sen, işte ben- Aman yani biz!" Heyecanını gizleyemeyip kekeleyen Gelincik' in hali Emirhan' ı güldürmeye devam etti.

"Aman işte adamı dövdün ya."

"Dövdüm. Az bile yaptım şerefsiz yavşağa!"

"Konumuz o mu Emirhan?"

"Vallahi benim konum tam olarak da o! Kim o yavşak? Ne istiyordu senden? Sakın bana eski sevgilim deme vallahi peşinden gider onu Karadeniz' e gömerim."

Zalime bak. Dudaklarını dişlerinin arasına almıştı. Of Gelincik şu an adama ağzının suyunun akması normal mi? Kızım kendine gelsene.

Öksürerek kendini topladı. "Tamam, gömersin onu anladık."

"Gelincik?"

"Değil sevgilim falan."

"Şükür Allah' ım."

Adama bak gülümsüyor. "Emirhan ben ne diyorum. Sen beni dinliyor musun?"

"Sen onu dert etme. Kim o zevzek neyin nesi? Anlat bana?" Bu sırada birbirlerine yaklaştıklarının ve temas ettiklerini aynı anda fark ettiler.

Gelincik yutkundu. "Emirhan?"

"Söyle göz bebeğim."

"Az uzaklaşsana sen."

"Ben artık senden uzaklaşabilmemin mümkün olacağını sanmıyorum Gelincik."

Gelincik saç tellerinden ayak parmaklarına kadar titredi. Zalim demiştim değil mi?

"Zalimsin Emirhan! Hayır, Ateş' le sana basıldım. Senle de abilerime basılacağım. O zaman hiç kurtuluşum olmayacak." Konuşmaya devam etmek istiyordu ancak beklemediği bir şey dudaklarının susmasına sebep oldu. Emirhan onu bir anda öpmeye başladı. Soluksuz derin bir öpücükten sonra Gelincik' i bıraktı.

"O minik ağzın bundan sonra yalnızca benim adımı söyleyecek. Bir daha nerede olursa olsun duyarsam seni susturma şeklim bu olacak. Anlaşıldı mı?"

Bismillahirrahmanirrahim. Bu adam zalim değil. Bütün zalimlerin kralı.

Öyle bakmaya devam edersen seni de alıp buradan giderim. Düğün alanına gidelim. O yavşağın derdi ne? Sen önce onu bana bir anlat. Gerisi kolay."

Nasıl bakıyordum ki? "Kolaymış neresi kolay. Bilsen böyle demezdin." Ondan uzaklaşmaya başladı.

Emirhan elini tuttu. "Gidelim seni merak etmişlerdir. O konuyu seninle sonra konuşacağız.

"Ama bir dakika." Emirhan onu duymuyordu.

"Emirhan bir dakika bekle."

"Yok, bir dakika göz bebeğim ben de gitmek istemiyorum. Seni alıp kaçırsam şimdi ne olur? Yalnızca ikimiz olsak hım?" Gelincik' in gözleri büyüdü. Ciddi miydi? Pek şaka yapacak birine benzemiyordu. O nasıl hım demekti hem yüreğimi sıkıştırıyordu.

"Sen delirmişsin. Saçmalama ne kaçırması? Annemin yüreğine iner. İnmekle kalmaz senin de yüreğini indirir."

"Annem engel diyorsun yani? Yoksa sana kaçarım diyorsun." Gelincik' in renkten renge giren yüzüne dikkatle baktı.

"Kötüsün, zalimsin bilerek yapıyorsun. Pis bırak elimi oraya böyle gitmeye niyetin yok herhalde."

İç çekti. "Yok, göz bebeğim yok. Şimdilik yok. Önce seni bir anlayayım sonra da abilerin bizi anlar elbet. Sen önden git ben diğer taraftan gelirim. Ama unutma akşam konuşacağız."

Gülümsedi. "Deliye bak nerede bulacaksın sen beni bir daha acaba."

Göz kırptı. "Dünyanın öbür ucuna da gitsen, ben seni yine bulurum Gelincik. Kokunu aldım tadını da aldım kabul ettim."

Gerçekten zalimdi. Söyleyecek bir şey bulamadı. Arkasını dönerek düğün alanına doğru yürüdü. Giderken hala dizginleyemediği kalbini tuttu. Heyecandan mı gerilimden mi yoksa ikisi yüzünde mi bilmiyordu ama deli gibi atıyordu.

Of bittin sen Gelincik, yağmurdan kaçarken doluya tutuldun. Adam kıskanç manyağın teki resmen gözü döndü. O neydi öyle? Tamam, ben de kıskancım ama Emirhan benden de beter çıktı.

Yanaklarım da lav gibi mübarek kesin elma gibi kızardım. Of ben nerenin bokunu yedim de bu halta bulaştım. Aptal kafam." Alana gelince kenardan hemen sahneye çıktı. Bu halde annesinin yanına gidemezdi. Aferin sana Gelincik oynamaktan kızardığımı düşünür inşallah. Az önce olanları anımsayınca tebessüm ettiğinde kuzenlerinden biri onu kolundan çekip, "Gelincik alık mısın sen? Gelsene ne duruyorsun öyle birde kendi kendine gülüyorsun."

"Senin oyunu katletmene gülüyordum kuzen." Somurtmasına yetecek kadar laf sokmuştu.

Bir kere de laf sokmasan ölürsün değil mi?"

Gülümsedi. "Ben ölmem de sen benden laf yemezsen ölebilirsin." Bu sırada horon başlamıştı.

"Hadi bırak laf yarıştırmayı da horona gel." Bir yanında Çınar abisi, diğer yanında kuzeni vardı. Horonun devasa uzunluğu sahneye sığmıyordu. Bir süre sonra sahneden inip yeşil alana yayıldılar.

"Bir dakika." Gelincik kenara çekilip ayağındaki topukluları çıkarttı. Yeniden horona dahil oldu.

Hasibe Sultan masaya gelip oturan Emirhan' a gülümsedi.

"Oğlum sen neden orda değilsin?"

"Hasibe teyze ben bu oyunu bilmiyorum."

"Sen yine de bir aralarına girseydin. Hemencik alışırsın. Burada böyle oturmayla vakit mi geçer. Eğlenceyi kaçırıyorsun."

Emirhan tereddütle gülümsedi. Tam bir şey diyecekti ki, Çınar yanlarına geldi.

"Emirhan sen niye buradasın? Oturmaya mı geldin?"

"Lan ben ne anlarım horondan."

"Gel sen gel. Ben sana öğretirim." İtiraz etmesine müsaade etmeden kolundan tuttuğu gibi onu da horona dahil etti. Gelincik' le göz göze geldiklerinde Gelincik sadece onun bakışlarıyla bile ürperdiğini fark etti.

"Gelincik, bu deveye horonu öğretmemiz lazım aramıza alalım." Emirhan' ın canına minnetti. Al aslanım. Şimdi al. Sonra zaten tekme tokat atacaksın.

Gelincik utanmıştı. "Tamam." Aralarına girip onlara rahatlıkla ayak uyduran Emirhan' a kaçamak bakışlar atıyordu.

"Hani bilmiyordun?"

"Bilmiyordum."

Gözlerini kıstı. "Ayakların hiç öyle demiyor ama."

Emirhan güldü. Gülüşü ay çöreğine benziyordu. Gülme zalimin evladı. Yüzünü ekşitti. İçi kıpır kıpır etse de, midesi alt üst olsa da yüzüne yansıtmamalıydı. Avucunu saran sıcak büyük ellere baktı.

"Hayrola? Memnun olmadın?"

"Banane, ne memnun olacağım."

"Nasıl yakıştığından haberi olsaydı anlardı bu suratımın halini vicdansız farkındaydı ekrandaki kızların dikkatini çektiğinin gözlerini kısarak baksa da diyemiyordu ya içindekini diyemediği için içten içe kuduruyordu. Fitili ateşlenmiş te patlamaya hazır bomba gibi etrafına bakıyordu.

Abisinin sesiyle kendisini toparladı.

"Abim?"

"Efendim abi?"

"O surat ne kız birini mi katledeceksin. Niyeti bozdun sen."

"Yok, ne alakası var."

"Abim şu düğünü hayırlısıyla kazasız belasız bitirelim he canım." Çınar burnu boktan kurtulmayan kardeşin çok iyi tanıyordu.

"Yokmuş sen onun benim külahıma anlat ne zaman böyle baksa bu olay çıkartıyor. Emirhan sıkı tut elini birinin üzerine atlamasın." Emirhan güldü.

"Var mı öyle huyları?"

"Oooo daha neler-" Gelincik' in hırçın sesi kulaklarını tırmaladı.

"Abiii sussan mı sen biraz? Döktürme bana yediğin hurmaları hatırlarsan acı acı tırmalatırım sana." Emirhan uzun kaslı boynunu geriye atarak kahkaha attı.

Bu yaptığı hareket Gelincik' in zaten dağıttığı dikkatini tekrar çekmişti.

Zalim öyle zalim ki! Ona bakanlara gözleriyle tek tek ateş ediyor gibi baktı. Gelincik' in yüzünü gören ani bir tepkiyle yüzünü çeviriyordu.

Emirhan da farkındaydı. Onun bu hali hem çileden çıkmasına sebep oluyor. Hem de hoşuna gidiyordu. Kıskanıyor. Beni kıskanıyor. İnanamayarak güldü.

"Sen neye gülüyorsun acaba açtın ağzını bayramlık çocuk gibi." Emirhan onun hakkında doğrulanan düşüncesiyle daha da çok güldü.

"Senin şu afilli diline gülüyorum maşaallah pabuç."

"Dikkat et o pabuç senin ağzında patlamasın."

Emirhan göz kırptı. "Patlasın."

"Pek bir heveslisin."

"Öyleyim senden gelecek her şeyin heveslisi oldum." Tebessüm etti.

Yüzünü başka yöne çevirdi. Kimseden de sakınmıyor bu deli adam bu gidişle bizi ele verecek.

Horon bir süre daha böyle devam etti.

"Çınar?"

"Efendim."

"Lan bu horon daha ne kadar devam edecek. Bittim oğlum ben."

"Olmaz horon bitmeden sen bitemezsin. Bunca insana bizi madara mı edeceksin?"

"O niyeymiş?"

"Olmaz çıkamazsın."

"Lan manyak mısın? Bırak beni bir nefesleneyim yoruldum."

"Olmaz dedim lan."

"Hay ben sizin damarınıza ya!" Emirhan' ın yanındaki Gelincik gülüyordu. Abisi ile göz göze gelince göz kırptı.

"Abi?"

"Söyle abim."

"Bizim en uzun horon ne kadar sürmüştü?"

"İki saat abim."

"Yok artık!" Emirhan resmen kükremişti.

"Lan ne kükrüyorsun kulağımın dibinde."

"Abartıyorsunuz."

Başını salladı Gelincik kahkaha atarak Çınar da gülüyordu.

Hadi beni geçtim Atlas' a yazık değil mi?"

Güldü. "Atlas' a mı yazık dediği lafa bak onu bıraksan sabaha kadar horon teper."

"Bana kimse ayrılmazsın demedi ama." Kelimeleri isyan edercesine çıktı.

"Ne ağladın be Emirhan, bebe misin sen? Düzgün oyna düzgün." Çınar gülerek Gelincik' e göz kırptı. Bir süre daha geçtikten sonra Gelincik' in kuzeni horonu bıraktı.

Emirhan afallamış yüzle ikisine de baktı. "Lan bir siz mi akıllısınız! Beni niye harcıyorsunuz."

"Abi?"

"Söyle abim."

"Bence bu kadar yeter."

"Yeter galiba." Çınar sırıttı.

"Bana yetti." Emirhan ellerini bırakıp bir hamlede onu sıkan ceketini çıkarttı. Yetmedi bir hışımda boğazındaki papyonu çekip aldı. Yakasındaki düğmeyi açarken gerilen gömleğinden, Gelincik' in gözleri Güneş ışığı gibi dışarıya sızan kaslarına takıldı.

Zalimin tillahı! Pis! Off ne diyorum ben.

"Çınar susuzluktan öldüm. Bir su vereninizde yok. Siz ne biçim misafir ağırlıyorsunuz."

"Gelincik ben çıkamam sen suyu ver hayrına."

Gelincik' le birlikte uzaklaşmaya başladı. "Eh Çınar ben senden bunun intikamını almaz mıyım?"

Çınar kahkaha attı. "Alırsın ağam."

"Senin de alacağın olsun göz bebeğim." Kulağına eğilerek fısıldadı.

"Abarttın ama şurada ne kadar sürdü ki." Masaya gittiler. Bir şişe suyu içmişti. Bardak boşaldıkça Gelincik programlanmış gibi dolduruyordu.

Onları izleyen Hasibe gülümsedi.

"Yorulmuşsun. Ee alışık değilsin. Bu gece uyurken kasların ağrıyabilir."

Anne ne diyorsun anne sen kas diyorsun ya bana da mı acıman yok.

"Yoruldum Hasibe teyze."

"Güzel oynadın ama ayakta uydurdun. Yakıştı oğlum maşallah."

Hayırdır anne? Emirhan' ı kimin için gözüne kestirdin demek vardı da şimdi sus Gelincik sus. Katil olmadan mahpuslara düşmeden şu düğün bir bitseydi. Bunaldım. Aslında çok da sıcak değil ama ben niye bu kadar bunaldım. Eline aldığı peçeteyi yüzüne salladı.

Annesinin yanındaki halası Emirhan'ı fena süzüyordu. Kesin birine yakıştırdı. Halamın köyde benden başka evermediği kimse kalmamıştı. Can çıkarda huy çıkmazdı. Cillop gibi adamı buldu tabii gözüne kestirir.

Ay ya kuzenime düşünürse vallahi yolarım. Yolunmadık yerini bırakmam da kel tavuk gibi gezerken bu benim eserim ona göre diye bağırırım birde Gelincik bir sakin ya yine yükseldin kendi kendine dellendin de neye delleniyorsun sen acaba olur mu bu iş olur mu bizden?

Olmazdı da ne diye öptün adamı salak. Beyninin sapına tükürdüğüm. Yaptım evet öyle bir şey ama o da yaptı.

Emirhan kulağına eğilip fısıldadı. "Gelincik?"

"Efendim."

"Sen yüzünü niye öyle astın?"

"Asmadım."

"Astın dövüşe giden horozlar gibisin." Sırıtıyordu.

Ağzı açık Emirhan' a baktı. "Neyim, neyim?

"Halini görsen anlardın."

"Yok bir şey halimde sen kendi haline yan." Yanından kalktı. Emirhan' ı afallamış bir yüzle geride bıraktı. Benim neyim var ki? Tam o sırada horun bitti.

Gelincik ayakkabılarını almaya gittiği sırada yapılan anonsu duyunca havaya zıpladı. Onu izleyen Emirhan, güldü.

Nasıl bir deliye çattım ben acaba.

"Kolbastı zamanı geldi. Damadı kardeşleriyle sahneye alalım."

"Hasibe teyze kolbastı ne?" Yüzünde anlamadığını belli eden bir ifadeyle konuştu. Gelincik' in halası güldü.

"Ayol bu da hiçbir şey bilmiyor."

"Uğraşma çocukla Saliha. İzle bak şimdi buda bize ait bir oyun."

"Niye sadece damatla kardeşleri?"

Adettendir oyunu önce onlar başlatır."

Ayakkabısını aceleyle giymeye çalışan Gelincik' e baktı. "Anladım."

Çınar' la Atlas sahneye çıkmıştı.

"Abim geleceksin inşallah."

"Ay bir saniye geliyorum. Siz başlayın."

Müzik alana yayılırken Atlas' la Çınar oynamaya başladı. Gelincik en çok bunu seviyordu. Koşar adım sahneye gitti. Derin bir nefes almak için durdu sonra da aralarına girip oynamaya başladı.

Emirhan onları seyrederken büyülenmiş gibiydi. Çok güzeldi. Yürekleri sızlatacak kadar kalbini yerinden söküp atacak kadar güzeldi. Hem görüntüsü hem enerjisi, izlemeye doyulur muydu ki böyle bir şey bilmiyordu.

Elbisesinin yırtmacından firar eden bacağında gözleri kısıldı. Ona onun gibi bakan varsa gözlerini oymaya niyetliymiş gibi etrafına baktı. Ateşten bir parçaydı sanki oynarken ele avuca sığmaz bir kalbi varıdı. Onu daha önce nasıl görmemiş, nasıl tanımamıştı. Kaybettiği vakte kızdı. Karşısında duran özgür ruhu izledi.

Gelincik' e görür görmez nasıl vurulduğuna şaştı. Onu izlerken, şaha kalkan kalbini tuttu.

Gelincik sahnede abileriyle oynarken kendini gökyüzünde uçan kuşlar gibi özgür hissediyordu. Sanki sahnede değil Beyaz' ın üstünde uçsuz bucaksız yaylalarda uçuyordu.

Yorumlarınızı bekliyorum nazar bonjuklarım iki hasbihal edelim:)

Bölümü nasıl buldunuz?

İlk görüşte aşka inananlarda mısınız?

Ateş' in rolü sizce ne olabilir?

Emirhan ve Gelincik hakkında düşünceleriniz ne? Cidden merak ediyorum:)

Yıldızımı parlatmayı unutmayalım lütfen okuyup beğeniyorsanız oylarınızı da bekliyorum. Olumlu olumsuz tüm eleştirilerinizi duymak isterim.

 

Loading...
0%